Uzun bir kriz riski artıyor
Financial Times gazetesinin başyazarı Martin Wolf, IMF verilerinden derlediği analizinde COVID-19 virüsünün neden olduğu krizin uzayabileceği riskine dikkat çekiyor ve hükümetleri “destekleri sürdürmeye” çağırıyor.
Salgında yeni dalgayla birlikte küresel ekonomiye ilişkin belirsizliğin giderek artması, uzmanları bir noktada birleştiriyor: Kriz beklenmedik şekilde uzayabilir. Belirtilerin, birçok hastada enfeksiyon geçtikten sonra bile devam etmesi durumunun “uzun COVID-19” olarak nitelendirilmesine vurgu yapan Financial Times’ın başyazarı Martin Wolf küresel ekonominin sağlığının da aynı şekilde uzun süre etkilenme riskinin giderek büyüdüğüne dikkat çekiyor. Salgın kaynaklı oluşan fazla kapasitenin 2023'e kadar devam edebileceğine dikkat çeken Wolf, analizinde KOBİ'lerde iflas riskinin ocak tahminlerinin üzerine çıktığı, kamu borcunun tarihi rekor düzeylere ulaştığı ve büyüme potansiyellerinde ciddi hasarlar oluşacağı uyarılarına yer verdi. Başyazar, hükümetlerin destekleri erken sonlandırmasının, krizin maliyetini artıracağını savundu. Baştarafı 1. sayfada Belirsizliğin giderek arttığına dikkat çeken Martin Wolf, geçen haftaki yazısında, uzun bir ekonomik COVID-19 krizinden kaçınmak için politika yapıcıların desteği çok erken çekmemesi gerektiğini belirterek “Yöneticiler 2008 krizinde yaptıkları hatayı yapmamalılar. Desteği çok erken çekmemeliler. Bir şeyler yapmamanın bedeli, yapmanın maliyetinden çok daha ağır olacaktır” diyor.
“90 milyon yoksullaşacak”
Pandemi IMF öngörülerine göre “yaklaşık 90 milyon insanı” günde 1,90 dolardan az gelir elde ettikleri yoksulluk sınırının altına çekecek. Hükümetlerin ve merkez bankalarının pandemi nedeniyle açıkladığı paketlerin 11 Eylül itibariyle 11,7 trilyon dolara ulaştığını hatırlatan Wolf, “Yine de bu ölçekte bir krizde hem garantör hem de talebin destekçisi olabilecek tek bir kurum var. Maalesef hükümetlerin hareket kapasiteleri birbirinden çok farklı. Fakat para birimi küresel çapta kabul edilen hükümetlerin hareket alanı var. Kullanmaya başladılar bile, kullanmaya devam etmek zorundalar” diyor.
Teşvikler “hedefli” olmalı
Yeniden açılma süreçlerinde desteklerin daha hedefli olması gerektiğini ve teşviklerin insanları tekrar istihdam etmeye odaklanması gerektiğini belirten Wolf hükümetlere “Kamu yatırımı planları daha fazla yapılmalı. Aynı zamanda görünümü düzgün şirketlere teşvik verilmeli, ancak temettü ve yönetici ödemeleri kontrol altında olan şirketler olmalı” önerilerini yapıyor. Sosyal koruma sistemlerinin reforma ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Wolf, tüm bu harcamaların kamu açıklarını ve borçlarını kayda değer oranda artıracağına da dikkat çekiyor. Dünya genelinde kamu borcunun GSYH’ye oranının 2019’dan 2022’ye yüzde 83’ten yüzde 100’e ulaşması öngörülüyor. Yüksek gelirli ülkelerde ise bu oranın yüzde 105’ten yüzde 126’ya çıkması bekleniyor.
4. çeyrekte PMI’lara göre ibre aşağı
IHS Markit tarafından 23 Ekim’de açıklanan PMI verileri, vakalardaki rekor artışların 4. çeyrekte faaliyetleri tekrar daraltabileceğine işaret ediyor. Avrupa’da birçok ülke vakalarda yeni rekorları görürken, Euro Bölgesi öncü Bileşik PMI verisi 4 ayın en düşük düzeyi olan 49,4’e gerileyerek tekrar daralma alanına girdi. İmalat sektöründe hızlanma görülse de, vaka artışlarıyla Hizmetler PMI 46,2’ye gerileyerek 5 ayın en düşük düzeyine geriledi. Almanya’da da durum benzerken, Fransa’da imalat sektörü de hizmetle birlikte yavaşlamaya başladı. Öte yandan İspanya, dün salgına karşı ikinci kez OHAL ilan etmiş durumda.
Dijitalleşme ve “istihdamsız iyileşme” riski
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) geçen hafta yayınladığı “İstihdamın Geleceği” raporunda da dijitalleşmenin istihdamda neden olduğu dönüşümün COVID-19 pandemisi nedeniyle daha da hızlandığı vurgulanıyor. Raporda iş süreçlerinin otomatize olduğu 4. Sanayi Devrimi’nin pandemiyle daha da hızlandığı ve istihdamın geleceğinin daha da yaklaştığı vurgulanıyor. Raporun en çarpıcı bulguları ise şöyle: Beş yıl içinde insanlarla robotların toplam çalışma saatleri aynı düzeye gelecek, 85 milyon iş dijitalleşme nedeniyle yok olacak ancak yine dijitalleşme sayesinde 97 milyon yeni iş yaratılacak. 15 sektörün incelendiği rapora göre petrol ve doğalgaz, madencilik ve metaller, finansal hizmetler ve tüketici sektörü yüzde 20 ile “çalışanı dijitalleşme nedeniyle tehlikede” oranı en yüksek olan sektörler. Şirketlerin yüzde 80’i pandemi nedeniyle uzaktan çalışma olasılıklarını değerlendirirken, şirketlerin yüzde 50’si ise bazı süreçleri dijitalleştirerek istihdamı azaltmayı planlıyor. Bu nedenle raporda “İstihdam büyümesi için gerekli yatırımlar yapılmazsa COVID-19 krizi sonrası ‘istihdamsız iyileşme’ görülebileceği” uyarısı yapılıyor. Dünya Ekonomik Forumu Yönetici Direktörü Saadia Zahidi, konuya ilişkin makalesinde işverenlerin krizin devamında hibrit çalışmayı değerlendireceğine dikkat çekerek “Yüzde 44’ü işgücünü uzaktan çalışmaya geçirmeyi umuyor. Ancak ülkelerin gelir ve dijitalleşme düzeyine göre bu oran her yerde mümkün değil” diyor.