“Önce aktif rasyosu, sonra politika faizi!”

Merkez Bankası sıkılaştırma adımlarını sürdürüyor ama dolarda dengeli bir seyir yok. Dün yine 7.40 liraya gelen doların ateşinin alınması için analistler politika faizinin artırılması ve aktif rasyosunun kaldırılmasını öneriyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Önce aktif rasyosu, sonra politika faizi!”

ŞEBNEM TURHAN

Merkez Bankası’nın politika faizine dokunmadan yaptığı sıkılaştırma adımları sürerken dolar dün yine 7.4065 lira ile yeni tarihi zirvesini gördü. Doğu Akdeniz’de tırmanan gerilim de TL’deki değer kaybını hızlandırdı. Borsa İstanbul da kayıp yaşadı. Dolardaki ateş geleneksel yöntemli repo ihaleleriyle artırılan fonlama maliyeti, Borsa İstanbul’daki repo miktarının azaltılmasının yanı sıra bankaların Geç Likidite Penceresi (GLP) yüzde 11,25 faize yönlendirilmesine rağmen sönmüyor. Merkez Bankası’nın önceki gün ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti yüzde 9,61’e yükseldi. Merkez, geleneksel yöntemli repo ihalesiyle yüzde 11,32 faizle 10 milyar TL fonlama sağladı.

Öte yandan 15 Nisan 2019’dan sonra ilk kez önceki gün yaptığı GLP fonlamayı dün devam ettirmedi. Türkiye piyasaları kapandıktan sonra düşük hacimli işlemlerde TL’deki değer kaybı ise sürdü.

Peki bundan sonra ne yapılmalı? Ekonomist Haluk Bürümcekçi, miktar ayarlamalarıyla ve zorunlu karşılık adımlarıyla devam edilebileceğini söyledi. Fon Yöneticisi Işık Ökte ise TL mevduatındaki yüzde 15 stopajın kaldırılarak cazibesinin artırılması gerektiğine dikkat çekti. Dünya Yazarı Tuğrul Belli ise Merkez Bankası’nın politika faizini acilen 300-500 baz puan arası yükseltmesi gerektiğine işaret etti.

Zorunlu karşılık hamlesi gelebilir

Ekonomist Haluk Bürümcekçi, Merkez Bankası’nın her gün bütün fonlamayı vereceğini ancak bunun yollarını değiştirdiğini belirterek şunları söyledi: “Normalde BIST’teki sınırsızdı yani ihtiyaç kadardı, şimdi miktar koymaya başladı. Dün de 90 milyar lira vermiş. Bunun üzerinde ihtiyaç varsa GLP kalıyor. Önceki gün de öyle oldu. 1 milyar oldu, ne olacağını göreceğiz. Merkez Bankası ihtiyacı kendisi ayarlıyordur. Geleneksel yöntemli repo ihalelerindeki faiz 11,25’in altında olmadığı için maliyet 11,25’e çıkmış oluyor, Politika faizi yüzde 8,25 iken 3 puan üzerinden yeni fonlama veriliyor. Güçlü bir sıkılık aslında bu durum. Değer kaybı devam ediyor. Likidite alanında yapacağı pek bir şey kalmadı. Geleneksel yöntemli repo ihalelerinin miktarını değiştirebilir. Zorunlu karşılıklarla devam edebilir.”

TL üzerindeki baskı unsurları

Dünya Yazarı Tuğrul Belli de TL üzerindeki baskı oluşturan unsurları şöyle sıraladı:

1- Açıklanan gaz rezervlerinin miktar, maliyet ve geri dönüş süresi olarak beklentileri karşılamaması

2- Uluslararası ilişkilerde henüz bir yumuşama görülmemesi

3- MB rezervlerinin zayıf seyrinin yarattığı soru işaretleri

4- Cari açık üzerinden gelen baskılar

5- Döviz zorunlu karşılık oranlarının artırılması ve dövizli DİBS ihraçlarının yarattığı ek döviz talebi

6- MB’nin faiz artırımında gene dolaylı yollara başvurarak piyasanın önünde değil, gerisinde kalıyor olması.

Belli, “Yüksek oranlı bir politika faizi artırımı gündeme gelmediği sürece yapacak fazla bir şey yok. Sadece TL’nin değer kaybının “kontrollü” bir şekilde sürmesi sağlanabilir.

Bu değer kaybı sonucunda döviz arz-talebinin dengelenmesi de zaman alıyor çünkü TL tüm zamanların en düşük seviyesinde olsa da ihracat pazarlarımızdan gelen talep henüz çok güçlü değil, azalmış olsa da kredi artışları ve yüksek oranlı varlık dolarizasyonu ithalat talebinin yeteri kadar törpülenmesini engelliyor ve devalüasyon yüksek miktarda döviz borcu olan firmaları bilanço açısından zora sokuyor” diye konuştu.

TL mevduata stopaj sıfırlanmalı

Fon Yöneticisi Işık Ökte ise şunları söyledi: "Bireysel ve kurumsal döviz talebinin, TCMB sıkılaştırma hamleleri ortamında azalmaması hepimizin dikkatini çekmektedir. Güney Afrika Rand’ına (ZAR) karşı 2018 Ağustos-Eylül kur krizinden bu yana en düşük seviyeye satılan lirada, gelişen ülke kurlarına karşı negatif ayrışma üçüncü gününe girmekte. TCMB’nin ağırlıklı ortalama fonlama faizinin dün yüzde 9,61 gerçekleşmesi ve ilk defa 1 milyar TL fonlama için GLP repo kotasyonunun (yüzde 11,25) kullanılması, günlük fonlamanın yüzde 11,25’e kadar yükselebileceğini göstermektedir.

Her ne kadar yüzde 11,25 seviyesi, bizlere reel faizin pozitife dönebileceği umudunu verse de, 10 yıllık gösterge tahvil faizin yüzde 14 üzeri kalıcı olmaya başlamasını, TCMB beklenti anketinde 2020 yıl sonu TÜFE beklentisinin yüzde 10,82 yabancı kurum raporlarında gördüğümüz en kötü seviyesine 12,00 yakınlaşabileceğinin ilk göstergesi olarak algılıyorum. Düşmeyen dolarizasyon seviyemiz ve enflasyon beklentilerinin çizdiği bu resim içinde, hane halkının sıkılaştırma hamleleri devam ederken artan döviz talebi, AOFM dışı başka temel konularda da harekete geçilmesinin kritik olduğunu göstermektedir. Bu temel konular içinde:

1) Lira yatırımın kısa vadeli cazibesinin artırılması için, TL mevduatlara uygulanan %15 stopajın sıfırlanması;

2) Enflasyon beklentilerinin kötüleşmesiyle sonuçlanan, pandemi sırası atılan kredi büyüme adımlarının geri çekilmesi : Aktif rasyonun yürürlükten kaldırılması;

3) Katar dışı bir merkez bankası ile kısa vadeli dolar fonlamasına yönelik swap hattı kurulması adımlarını sayabilirim."

Finans