Kur artacak beklentisini silmedikçe istediğiniz faizi verin TL’ye geçiş zor

İş Portföy Genel Müdür Yardımcısı Nilüfer Sezgin TL’ye dönüşümü sağlamanın tek yolunun bankaların yüksek faiz önermesi olamayacağını söyleyerek “Merkez Bankası'nın da enflasyonla mücadele ve döviz kuru istikrarını sağlama yönündeki politika kararlılığını göstermesi lazım. Döviz kurunda oynaklık beklentisini silemediğiniz sürece yatırımcıya istediğiniz faizi verin, TL’ye geçmek istemeyebilir" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Burcu GÖKSÜZOĞLU - Finans Sohbetleri

Ekonomide beklentiler açısından son yılların en kritik OVP’sinin bugün açıklanması bekleniyor. Piyasa ne bekliyor?

OVP’de en çok büyüme cephesindeki öngörüleri merak ediyorduk. Ama son enflasyon verisinden sonra bence enflasyon da çok kritik hale geldi. Merkez Bankası en son tahminini bu yıl için yüzde 58, gelecek yıl için yüzde 33 açıklamıştı. Normalde OVP’de bunların esas alınması beklenir. Ama bu yeni açıklanan tahminlerin ardından temmuz ve ağustos verilerini gördük ve bunların ikisi de enflasyonda yukarı yönlü riskleri gösteren verilerdi. Merkez Bankası da son PPK metninde zaten ‘enflasyon öngördüğümüzden daha yüksek gidiyor’ uyarısı yaptı. Dolayısıyla OVP'de enflasyon tahmininin yukarı revize edileceğini düşünüyorum. Bu sene için yüzde 65'i görebiliriz. Gelecek senenin sonu da bir miktar yukarı revize edilebilir. Büyümede ise özellikle ikinci çeyrekte çok güçlü bir veri elde edildi. Tüketim sayesinde pandemi dışında çeyreklik bazdaki en yüksek büyümeydi ve dış talep çok eşlik edemedi. Bu da aslında dengelenme ihtiyacını çok net ortaya koydu. Bakan bu sene için yüzde 4 hatta daha yüksek bir büyüme elde edilebileceğini söyledi. Bu hesaplamalarımıza göre ikinci yarıda çok büyük bir ekonomik dengelenmeye işaret etmiyor. O zaman bunun gelecek seneye özellikle de seçim sonrasına sarktığını görebiliriz. Bu da gelecek sene açısından 4'ün üzerinde bir büyüme gerektirecek. Eğer OVP’de bu dengelenmeyi öngörmüş bir çerçeve görebilirsek risk algısına olumlu etki yaratacak. Çünkü her şey bir arada olmuyor. Yani hem enflasyonu hem dış açığımızı dengeleyelim ama aynı zamanda da büyüyelim, bu çok mümkün değil.

KKM’DEN ÇIKIŞ VARDIR AMA GİRİŞ DE VARDIR

Merkez Bankası’nın KKM adımı işe yarıyor mu? KKM’de çözülme gerçekten var mı ve bu para dövize kayıyor mu?

BDDK her hafta KKM verisini yayınlıyor. Fakat bunun detayları yok. Döviz dönüşümlü mü, TL'den mi girilmiş, bireyler mi, reel sektör mü? Bunları göremiyoruz ama toplam rakamın düştüğünü gözlemlemedik. KKM’den çıkış olduğuna yönelik haber akışına rağmen KKM büyüklüğünde artış görmeye devam ettik. Fakat KKM'nin muhasebeleştirilmesinde bazı unsurlar var. Örneğin bir müşteri KKM mevduatı yaptığı zaman, bu muhasebeleştirilirken ve bankanın bilançosunda takip edilirken dövize endeksli bir varlık gibi takip edilmiyor. Bir TL mevduat gibi takip ediliyor ve faizi kadar büyüyor. Ama vadesi geldiğinde o günkü kurdan döviz varlığına dönüştüğü için 100 liralık KKM eğer kur yüzde 30 artmışsa, 130 TL gibi muhasebeleştirilmesi gerekiyor eğer sistemde kalıyorsa. Bu da bizim döviz etkisini de içerecek şekilde ne kadar bir KKM büyüklüğü olduğunu tam tespit etmemizi zorlaştırıyor. Haftalık değişimler giriş çıkışları yansıtmıyor. Bu anlamdaki kafa karışıklığının sebebi bu. Ama biz kurla düzeltme yapıp bakmaya çalıştığımızda 5 milyar dolar değil de biraz daha sınırlı bir çıkış olduğunu hesapladık. Muhasebeleştirme unsurları sebebiyle net emin olamıyoruz. Fakat eş zamanlı doğrudan DTH’da benzer miktarda bir artış oldu. Bu da KKM'den çözülüyor, döviz mevduatı geçiyor intibası uyandırdı. Şöyle bir dinamikle karşı karşıya olabiliriz. Döviz dönüşümlü KKM'de bulunan bazı müşteriler çıkıp döviz mevduatı geçiyor olabilir, eş zamanlı olarak TL girişli KKM'ler de karşımıza çıkıyor olabilir. Neti burada önemli. Mutlaka KKM’den çıkış vardır ama giriş de olabilir. Dolayısıyla toplam rakamın çok değişmediğini hatta hafif arttığını dahi görüyor olabiliriz.

■ Peki, TL’ye dönüşüm hedefi başarılı olacak mı yoksa kur patlayacak mı?

Bunu yapmanın tek yolu bankaların yüksek faiz önermesi olamaz. Merkez Bankası'nın da enflasyonla mücadele ve döviz kuru istikrarını sağlama yönündeki politika kararlılığını mutlaka göstermesi ve yatırımcıda bu algıyı oluşturması lazım. Çünkü KKM, TL mevduat arasındaki geçişlerdeki etkili olan belirleyici esas unsur faizden ziyade döviz kuru beklentileri. Döviz kurunda ani bir oynaklık beklentisini silemediğiniz sürece yatırımcıya istediğiniz faizi verin, TL’ye geçmek istemeyebiliyor. Bu son 7.5 puanlık artırım o nedenle bence çok kıymetliydi. Yatırımcıda döviz kurunda bozulma beklentilerini kırabilecek nitelikteydi. Eğer biz bunun devam ettiğini görürsek, OVP'de de bu kararlılığı anlarsa yatırımcı, o zaman bence geçiş sağlanabilir. Bu çıkış stratejisi o zaman başarılı olabilir. Türkiye'nin genel olarak enflasyonu düşürmek, KKM'den çıkış gibi normalleşme hedeflerini başarma potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Ama tek başına sadece mevduat faizinin yükselmesiyle bunun olabileceğini düşünmüyorum. Döviz kurunda ani oynaklık beklentisi olduğu durumlarda Merkez Bankası'nın rezervi de işin içine giriyor. Acaba bir oynaklık olursa rezerv yeterli güçte mi? Bu aşırı oynaklığı törpüleyebilir mi? Kuru kontrol etsin demiyoruz ama ani bir oynaklıkta Merkez Bankası'nı tutma gücü var mı? Bunlar da çok önemli. Rezervlerde bir süredir artış vardı ama o artış duruldu.

TCMB, BAKAN ŞİMŞEK’İN ELİNİ GÜÇLENDİRDİ

Şimşek ayın 19unda Goldman Sachsta yatırımcılarla görüşecek. Sıcak para bekliyor musunuz? Yabancılar Türkiyeye girişi için uygun kur seviyesi nedir?

OVP’de milli hasıla büyüklüğü hedefi hem dolar hem TL olarak belirtildiği için, ikisine oranladığında hükümetin ya da ekonomi yapıcıların aklındaki ortalama kur hedefi ortaya çıkıyor aslında. Onu da takip edeceğiz. Bence önümüzdeki dönem piyasada faiz ve kur göstergelerinin en kritik belirleyicisi yabancı yatırımcı olacak. Gelecek mi gelmeyecek mi? Çünkü Türkiye'nin cari açığının senenin son aylarında arttığını göreceğiz. Mevsimsel olarak böyle oluyor. İkincisi son iki ayda 16 milyar dolar ile çok ciddi dış kredi geri ödememiz olacak. Yüksek bir rakam bizim için. Dolayısıyla bizim mutlaka ve mutlaka senenin son aylarına doğru bir para girişiyle süreci desteklememiz lazım. Sadece faiz artırdık, gereken normalleşme adımlarını yapmaya çalıştık, bu yetersiz kalabilir. Sayın Bakan'ın Goldman Sachs konferansında yatırımcıları ikna etmek elinde güçlü argümanlar var. Türkiye gerçekten tarihsel olarak bakıldığında iyi bir potansiyel sunuyor. Yabancı yatırımcıların tekrardan eski seviyelerine doğru yükseldiği bir ortamda elde edilebileceği getiri potansiyeli çok yüksek. Hisse senedi piyasası hala benzerlerine göre iskontolu. Biz hala döviz cinsinden eski rekorlarımıza daha yeni gelebiliyoruz. Eğer enflasyonun düşürülmesi hedefini yabancı yatırımcı da inandırıcı bulursa enflasyonun bu denli düşme potansiyeli olduğu bir ülkede finansal enstrümanlarla yaratılabilecek getiri de çok fazla. Dolayısıyla OVP’nin inandırıcılığı olması lazım. İkincisi biz artık sadece ‘Bunu yapacağım, şunu yapacağım, öyle düşüreceğim, böyle düşüreceğim’ vaatleriyle bir yatırımcıyı ikna etme noktasında maalesef değiliz. Merkez Bankası son aksiyonları bence yine elini güçlendiriyor Sayın Bakanın. Sadece Merkez Bankası değil BDDK'nın ya da diğer vergi politikalarıyla ilgili yapılan adımlar da gerçekten iyiye götürme anlamında bir niyet olduğunu ortaya koyuyor. Döviz kuru yabancı yatırımcı için tabii ki çok önemli, beklentimiz sene sonu için 30 lira yönünde. Eğer Merkez Bankası beklediğimiz sıkılaşmayı gerçekleştirmezse kurda 35'lere doğru giden bir tahmin revizyonu yapma eğiliminde oluruz.

■ Politika faizi için yüzde 40 seviyesi artık daha gerçekçi

Ağustos enflasyon verisi sonrası Merkez Bankası’ndan 21 Eylülde yüklü faiz artışı görür müyüz?

Bizim yılsonu için politika faizi beklentimiz yüzde 30’du. Ama son 7.5 puanlık faiz artırımıyla birlikte bu tahminimiz daha kolay erişilebilir ve ulaşılabilir bir seviye olarak karşımıza çıktı. Son gelişmeler ışığında faiz artırımlarının yüzde 40'a kadar devam etme olasılığı olduğunu düşünüyoruz. Bu iki ay boyunca her toplantıda en azından 5'er puanlık faiz artırımıyla yüzde 35'e çıkarılmasını, sonrasında ise 2.5 -2.5 puanlık faiz artışı yapılmasını içeriyor. Türev piyasalarında da politika faizinin yüzde 40 seviyesine kadar çıkacağına dair bir fiyatlama var. Bu fiyatlama enflasyon verisi öncesinde daha düşüktü. Yüzde 30'unda altındaydı. Piyasanın da bence genel bir görüş değişikliği oluşmaya başladı. Yüzde 40 seviyesi artık biraz daha gerçekçi. Cuma günü Fitch, 29 Eylül S&Poors’un değerlendirmesi var notlarda değişiklik olur mu? Biz değişiklik için biraz erken olduğunu düşünüyoruz ama negatif görünüm değişebilir. Bir kredi derecelendirme kuruluşu görünümü negatifte tutarsa notu indirme eğiliminde olduğu mesajı verir. En azından o noktadan uzaklaşabileceğimizi düşünüyorum. Fitch'in cuma günü alacağı aksiyonda görünüm durağana çekme olasılığını yüksek görüyorum. Hatta belki pozitife doğru geçirme ihtimali dahi olabilir. Orada biraz daha beklemeyi tercih edebilir. Bizim CDS’imiz 400'ün altına geldi. Dolayısıyla belli ki bir kredi açılıyor burada. Yapılan adımlar neticesinde görünümün pozitife dönme olasılığı da olabilir ama not artırımı için erken.

■ Ekonomiyi soğutmak için biraz daha sıkılaşmaya ihtiyaç var

Enflasyondaki yükseliş sürecek mi? Ekonomide soğumanın etkilerini görür müyüz?

Enflasyon beklentilerden yüksek geldi. Ve görünümü de değiştiren bir veri oldu. Çünkü özellikle hizmet enflasyonuna baktığımızda fiyatlama davranışlarında endişe verici bir bozulma olduğuna işaret eden detaylar var. Ağustos verisinde birçok etkiyi bir arada yaşadık. Sadece ağustosu etkileyip daha sonra bu devam etmeyecek cümlesini biz çok rahat kuramıyoruz. Çünkü fiyatlama davranışlarında ve enflasyonun ana eğiliminde bir bozulma söz konusu. Gelecek aylarda da devam etme olasılığı var. Ekonomide bir soğuma olursa, talep koşullarında bir yavaşlama olursa o zaman artık o fiyatlama gücü azalacağı için enflasyonu düşürücü, frenleyici bir etkisini görebiliriz ama ekonomiyi bu denli soğutacak, talebi bu denli sınırlayacak bir gelişme yaşanıyor mu? Elbette para politikasındaki sıkılaşmayla beraber kredi faizlerinde çok belirgin yükseliş ve kredilerde bir yavaşlama var. Para politikasında sıkılaşma yaratabilecek nitelikte başka makroihtiyati tedbirler de alınıyor ama biz hala yüzde 35-40 olan kredi ve mevduat faizlerinden bahsediyoruz. Enflasyonla kıyasladığında oldukça düşük. Bankacılık sistemindeki faizlerin tüketimi tam frenlemeye yetecek güçte olmadığını görüyoruz. Sanki biraz daha sıkılaşmaya ihtiyaç var. Şöyle düşünelim; eğer siz tüketim sepetinizde olan bir ürünün bir yıl içerisinde fiyatını yüzde 50 artacağını düşünüyorsanız ki, şu anda Merkez Bankası'nın 12 ay sonrası enflasyon beklentisi yüzde 50 civarında, o zaman siz bugün yüzde 35 faiz ödeyip tüketiminizi önden yapmayı tercih edebilirsiniz. Biz sene sonunda enflasyon beklentimizi yüzde 65'inde üzerine revize edeceğiz. Etkilerinin 2024'de sarkabileceğini düşünüyoruz. 2024 ilk yarı boyunca yüzde 65'in altına düşmeyen bir enflasyon olabilir.

 

 

 

 

 

Finans