Kısa bir enflasyon anatomisi
2022’nin küresel likiditede sıkılaşma dönemi olduğunu dikkate aldığımızda, TL’nin değerini korumayı daha da öncelemek gerekiyor.
Veri yoğunluğu olarak bereketli bir haftaya giriyor olsak da, bunlardan biri hepsine bedel: Çarşamba öğleden sonra gelecek olan para politikası kurulunun faiz kararı.
TCMB Başkanı, göreve geldikten hemen sonra Nisan-Mayıs döneminde enflasyonun zirve yapmasını beklediklerini açıklamıştı. Öyle olmadı; enflasyon yükselmeye devam ediyor. Başkan, son açıklamasında ise yılın son çeyreğinin başından itibaren enflasyonda yukarı doğru gidişin son bulmasını beklediklerini söyledi. Bu mümkün olabilir. Ama fiyat artış hızı düşmeye başlayana kadar daha ne kadar yükselebileceği konusunda farklı fikirler var. Son verilerden sonra yüzde 19’ların telaffuz edilmeye başladığını görüyoruz. Bu, mevcut politika faiz oranı ile karşı konulması zor bir oran. Yani Banka’yı mevcut hareket kabiliyeti açısından zor bir dönem bekliyor.
Bu yaz yaşadığımız yüksek enflasyonu besleyen çok sayıda faktör var. Birincisi, küresel emtia fiyatlarındaki anormal artış. İkincisi, içeride döviz kurlarındaki yükselişin maliyetleri artırıyor olması. Bazıları hala “Dolardaki artıştan bize ne!” dese de; bu artışı ürettiğimiz ve tükettiğimiz her mal ve hizmete daha yüksek bedeller ödeyerek hissediyoruz. Üçüncüsü, talep artışı. Hem yurt içinde, hem yurt dışında güçlü bir talep büyümesi var. Dördüncüsü, Haziran başından bu yana normalleşmenin etkisi ile hizmet sektörlerindeki işletmelerin yeniden faaliyete geçmesi ve yaptıkları fiyat artışları. Bütün bunlara bir de akaryakıt, elektrik ve doğalgaz zamları ilave edince ÜFE’de şimdilik yüzde 42,9, TÜFE’de ise yüzde 17,5’lik enflasyona ulaşıyoruz.
Yüksek enflasyona mücadelenin en etkili silahı faiz artışıdır. Buna makroihtiyati tedbirleri de ilave ederek güçlü ve kapsayıcı bir mücadele gerçekleştirilebilir. Ama faizi kullanmayıp sadece ikincil araçlarla mücadele etme yolu seçilirse, kısa vadede elde edilecek sonuç kimseyi memnun etmez. Biz iki hafta önce makroihtiyati tedbir setlerini harekete geçirdik. Ama faiz konusunda henüz duruşumuz net değil. Bu haftaki PPK kararı sonrası yapılacak açıklama bu açıdan büyük önem taşıyor. Eğer yine “sıkı duruşu muhafaza edeceğiz” tadında bir açıklama gelirse, para piyasasında gerilimin arttığını görebiliriz. Ama daha net ve daha sık bir tonda açıklama gelirse, piyasada TL lehine bir iyimserlik başlayabilir.
2022’nin küresel likiditede sıkılaşma dönemi olduğunu dikkate aldığımızda, TL’nin değerini korumayı daha da öncelemek gerekiyor. Tüm dünyada yeniden faiz artışları başladığında, TCMB sıfıra yakın bir reel faiz ile TL’nin değerini koruyamaz.