Fed'in faiz indirimi Borsa İstanbul'u nasıl etkiler?

Eylül ayı, içinde çok önemli gündem maddeleri barındırırken, Fed’in eylül ayı toplantısını birinci sıraya koyabiliriz. Peki, Fed’in bu toplantıda faiz indirim döngüsüne başlamasının Türkiye piyasalarına olası etkileri neler olur? Uzmanlar değerlendirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Fed'in faiz indirimi Borsa İstanbul'u nasıl etkiler?

Şenay ZEREN

18 Temmuz’da gün içi tarihi zirvesini 11.252 puana taşıyan Borsa İstanbul, sonrasında bir düzeltme hareketine girerken; 5 Ağustos’ta gerçekleşen küresel tarihi düşüş dalgasıyla kayıplarını derinleştirdi ve dünya borsalarındaki toparlanmaya ayak uyduramayarak negatif ayrıştı. Ağustos ayında yaklaşık yüzde 7,5 değer kaybeden borsa, geçtiğimiz 8 ayın 3'ünde yatırımcısına kaybettirdi ve bu 8 ayda yüzde 32 değer kazandı.

Eylül ayında birçok önemli gündem maddesi yer alırken, bunların içinde 6 Eylül’de açıklanması beklenen kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye değerlendirmesi, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz indirim sürecine başlayacağına yönelik beklentiler öne çıkıyor ve Borsa İstanbul’un buradaki gelişmelerle pozitif fiyatlanma içine girebileceği tahmin ediliyor. Bu gelişmelerle artması beklenen yerli yatırımcı ilgisinin yanında, geçtiğimiz hafta 1 ay sonra yeniden hisse senedi tarafında alıma geçen yabancı yatırımcı ilgisinin, Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu artmasıyla yükselmesi bekleniyor.

Fed'den faiz indirim beklentisi kuvvetlendi

Fed'in, para politikasını belirleyen Federal Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) toplantısı 17-18 Eylül’de yapılacak. Fed Başkanı Jerome Powell’ın Jackson Hole Sempozyumu’ndaki konuşmasında, faizlerinin düşürülmesi için uygun zamanın geldiğine işaret etmesinin ardından, Fed'in bu toplantıda faiz indirim döngüsüne başlayacağına kesin gözüyle bakılıyor. Olası faiz indiriminin büyüklüğü belirsizken; 25 baz puan indirime gitmesinin olasılığı daha yüksek bulunuyor; ancak 50 baz puan indirim de masada. Cuma günü açıklanacak ABD tarım dışı istihdam verisinin faiz indirim büyüklüğü konusunda yol gösterici olması bekleniyor.

Peki, tüm dünya ekonomilerini etkileyecek ve diğer merkez bankalarını da faiz indirim döngüsüne sokacak bu sürecin başlaması, Türkiye ekonomisini ve Borsa İstanbul’u nasıl etkileyecek?

Hassas bir dönemece giriyoruz
Prof. Dr. Selva Demiralp - Koç Üniversitesi Öğretim üyesi

Fed’in faiz indirimlerine başlamasının ardından, gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahının artırması, TL cinsi varlıklara olan talebi artıracaktır. TL varlıklara olan risk iştahının artmasında, Fed’in faiz indirimlerinden daha önemli olan unsur, bizim hikâyemizin tutarlılığı ve sürdürülebilirliği ile ilgili olacaktır. Bu noktada hassas bir dönemece girdiğimizi not etmek lazım. Zira bir yılı aşkın dönemde, kademeli olarak yükselen faiz artışlarıyla sıkılaşan politikaların ekonomik büyüme üzerindeki etkileri, yılın ikinci yarısında hissedilmeye başlayacak. Sıkılaşma döngüsünün başında her ne kadar, ‘enflasyondaki köpük gidene kadar büyümeden ödün vermeden de enflasyon düşebilir’ iddiaları gündemde tutulsa da; TCMB’nin seçim öncesi dönemde yıpranan kredibilitesi, maalesef bu senaryonun ülkemiz şartlarında gerçekleşme ihtimalini ortadan kaldırdı. Bilakis Powell’ın Jackson Hole konuşmasında vurguladığı üzere, kredibilitenin zor kazanılan nimetlerinden mahrum kalınca, hangi bedelleri ödeyeceğimizi gördük. Sıkılaştırma döngüsünün başında da endişe ettiğim üzere, TCMB’nin dezenflasyon hedefi ekonomik büyümede önemli bir feragat gerektiriyor. Bu durum, mevcut politikaların sürdürülebilirliğine dair önemli riskler barındırıyor. Dezenflasyon sürecinde başlanan yolda devam edilmesi, 2025 için daha da agresif olan yüzde 14’lük enflasyon hedefinin tutturulabilmesi, Türkiye ekonomisinde önemli bir resesyon riskinin göze alınmasını gerektiriyor. Para politikasında premature bir zayıflama ya da maliye politikasının dezenflasyon sürecine yeterli desteği vermeyeceği inancı, ileriye yönelik risk algısını yüksek tutabilir ki, bu durum Fed’in faiz indirimlerinin risk iştahı üzerinde yaratacağı olumlu etkiyi bertaraf edebilir.

Fed'in faiz indirim döngüsünden sınırlı faydalanabiliriz
Tuncay Turşucu - Tuncay Turşucu Araştırma ve Danışmanlık Kurucusu

Fed’in faiz indirim döngüsüne başlaması elbette borçlanma maliyetleri ve ekonomideki canlanma beklentileri açısından iyimserliğe neden olacaktır. Mevcut durumun yumuşamasına katkı sağlayacaktır. Normal şartlarda, Fed’in faiz indirim süreci gelişmekte olan ülke piyasalarına para girişine sebep olur. Yıl sonuna kadar Fed’in 2 faiz indirimi yapmasını bekliyorum. 2025 yılında 4 faiz indirimine kadar gidebilir. Ancak para seçici olacaktır. 2021 yılında dolar/Japon Yeni paritesi, 100 seviyesinden 2024 yılındaki 160 seviyesine kadar, dünyada iyi bir carry trade ortamı olmuştu. Ancak Türkiye globaldeki bu para akışından faydalanamadı ve para girişi olmadı. Sonuç olarak, siz dışarıya ne kadar güven verir ve rasyonel olursanız bu para akışını çekebilirsiniz. İçeride ekonomik programın başarısı, enflasyondaki düşüşün tüm kesimleri ikna eder hale gelmesi, Fed’in faiz indirimlerinden ne ölçüde faydalanabileceğimizi gösterecek. Ancak mevcut durumda bu faiz indirim döngüsünden, sınırlı oranda faydalanabileceğimizi düşünüyorum.

Türkiye’ye sermaye akımı artabilir
Cemal Demirtaş - Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı

Bloomberg verilerine göre, 18 Eylül’de ABD Merkez Bankası’nın (Fed) toplantısında faiz indirimlerine başlanmasına kesin gözüyle bakılıyor. Ankete göre yüzde 65 ihtimalle faiz indirimi 25 baz puan, yüzde 35 ihtimalle ise 50 puan olacak. Fed'in faiz kararının Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin piyasalarını da etkilemesini bekleriz. Faiz düşüşüyle beraber, özellikle makroekonomik sıkılaştırmanın olduğu bir dönemden geçen Türkiye’ye, artan sermaye akımı beklenebilir. Bunun nihai sonucu olarak, TL’de dolar karşısında değerlenme ve Borsa İstanbul’a artan ilgi gözlemlenebilir.

Hisse piyasasının lehine bir tablo olacak ama...
Mert Yılmaz - İnfo Yatırım Genel Müdür Yardımcısı

Fed Başkanı Powell’ın Jackson Hole’da yaptığı açıklamaların ardından, eylülde Fed’den faiz indirimi geleceği kesinleşti. Böylelikle ABD ekonomisi, faiz indirim döngüsüne girmiş olacak. Bunun etkisi, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde de kendini gösterecek. Hisse senetleriyle faizler arasında, ciddi bir rekabet var ve bu rekabet, faizlerin düştüğü ortamda hisse senetlerine yarar. Bizde de bir faiz indirim tartışması söz konusu. TCMB’nin politika faizinde, kasım ve aralık ayında 250’şer baz puanlık indirim yapacağını ve yılı yüzde 45 faiz ile tamamlayacağını uzun süredir düşünüyorum. Bizde de, faizlerdeki indirimin piyasaya bir miktar olumlu etkisi mümkün. Reel sektörde işlerin durağan hale gelmesi, finansmana erişimin zorlaşması, BIST100 endeksine dahil bir şirketin konkordato ilan etmesi, finansmana erişemeyen şirketlerin bedelli sermaye artırımı yapabileceği endişeleri, bunun yanında devam eden halka arzlar ve Mehmet Şimşek’in istifa edeceğine yönelik çıkan söylentiler, piyasayı ciddi bir baskı altına aldı; borsa 10 binin altına hızlıca geri çekildi. Özetle, faiz indirim döngüsü dünyada hisse senetleri piyasasının lehine bir tabloyu beraberinde getirecektir. Bu bizim için de geçerli ama beklenilen borsa performansının sadece faiz indirimleriyle gerçekleşmesi olası değil. Borsayı daha yukarı itebilmek için, kuvvetli yeni bir hikâye ve özellikle Şimşek’in istifa edeceği yönündeki söylentilerin keskin bir şekilde ortadan kaldırması gerekir.

Reel ekonomi ile finans piyasalarına farklı etki edecektir
Serdar Pazı – Ekonomist

Fed Başkanı Jerome Powell, merakla beklenen Jackson Hole toplantısında piyasaların istediği mesajı verdi ve faiz indirimlerinin eylül toplantısı ile başlayacağını kendi merkez bankacılığı iletişimi ile deklare etti. Peki indirimlerin başlaması artık enflasyonda istenilen noktaya gelindiği için mi yoksa resesyon endişesini bertaraf etmek adına mı gerçekleşiyor? Son gelen istihdam revizyonları ile beraber, ikinci ihtimal daha ön planda. Dolayısıyla dünyada ticaret hacmi adına, ABD'de resesyon ihtimali pek olumlu bir gelişme değil. Diğer taraftan, faiz indirimlerinin ABD tahvil faizlerinde getireceği düşüş ile beraber daha yüksek bir getiri arayışı içinde olan fonların, gelişen piyasalara yöneleceğini tahmin etmek güç değil. Tabii hangi gelişen piyasalar? Burada şüphesiz kredi notlarına gelebilecek yükselişler BIST 100 için önemli olacaktır. Ancak gelecek portföy yatırımlarının, önce swap kanalı ile carry trade üzerinden sonra da tahvil piyasasına gerçekleşecektir. Hisse senetlerin olacak girişler, bundan sonra beklenmeli. Dolayısıyla kademeli olacağı sıklıkla dile getirilen faiz indirimlerinin neden yapıldığını anlamak oldukça önemli ve reel ekonomi ile finans piyasalarına farklı etki edeceğini söylemek mümkün.

Finans