Doğu Avrupa’da ödeme sorunlarından endişeliyiz

Yüksek enflasyon ve pandeminin etkileriyle boğuşan küresel ticarete bir darbe de Rusya-Ukrayna savaşından geldi. Allianz Trade Türkiye CEO'Su Ahmet Ali Bugay, önümüzdeki dönemde en önemli riskin arz ve tedarik zinciri sıkıntısının Avrupa genelinde bir ödeme problemine yol açması ihtimali olduğunu vurguladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Doğu Avrupa’da ödeme sorunlarından endişeliyiz

Şebnem TURHAN

Dünya ticareti tam pandeminin olumsuz etkilerini üzerinden atmaya hazırlanırken Rusya’nın Ukrayna saldırısı başladı. Başta Türkiye ve Avrupa olmak üzere tüm dünya ticareti süreçten olumsuz etkileniyor. Zaten yüksek enflasyon ile savaşan küresel piyasalara bir darbe de savaş nedeniyle daha da artan emtia fiyatları ve sekteye uğrayan tedarik zincirinden geldi. Peki iki ayın geride kaldığı Rusya Ukrayna savaşı küresel ticareti ve Türkiye’yi nasıl etkiledi? Allianz Trade Türkiye CEO’su Ahmet Ali Bugay, Rusya Ukrayna savaşı sürerken bu ülkelerdeki alıcılarla ilgili gelen bir hasar başvurusu olmadığını dile getirerek şirketlerin ödemelerini yerine getirdiğini belirtti.

TL'de olası değer kaybı etkileyebilir

Bugay, “Açıkçası biz daha çok mevcut durumda zaten var olan enflasyonist eğilime özellikle de enerji ve gıda fiyatları üzerinden daha çok baskı yapabilecek bir arz ve tedarik zinciri sıkıntısının Doğu Avrupa önde olmak üzere tüm Avrupa genelinde ödeme problemlerine yol açabilmesi ihtimalinden daha çok endişe ediyoruz” diye konuştu.

Bugay, ödemeler tarafında henüz olumsuz bir seyir görmediklerini dile getirerek hasar başvurularında herhangi bir artış görmediklerini belirterek “Ancak şunu da belirtmek lazım ki Türk Lirası’nda yaşanabilecek olası hızlı değer kayıpları bu görünümü önümüzdeki dönemde bozabilme potansiyeline de sahip” dedi.

Türkiye en çok risk altındaki 20 ülke arasında

Bugay, dünyanın Rusya’dan tedarik ettiği mallarda enerji, metaller ve tarımsal gıdanın öne çıktığını dile getirerek bu malların toplam küresel ihracatı içinde Rusya’nın payının sırasıyla yüzde 9, yüzde 3 ve yüzde 2 olduğunu kaydetti.

Bu girdi mallarını kullandığı için en çok risk altında olan ülkelerde Bulgaristan, Litvanya ve Macaristan’ın öne çıktığını söyleyen Bugay, “Ülkemizde kullanılan Rus girdileri ise Türkiye’nin GSYİH’sinin yüzde 1,3’üne denk geliyor. Bu bakımdan Türkiye de en çok risk altında olan ilk 20 ülke arasında bulunuyor” dedi.

Avrupa’nın da, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve ardından gelen yaptırımların neden olabileceği tedarik zinciri aksaklıkları bakımından en fazla risk altında olan bölge olduğunu hatırlatan Bugay, bölgede tedarik bakımından en çok sıkıntı yaşatabilecek ürünün ise metaller olduğuna dikkat çekti. Bugay, gıda ve enerji ürünleri için Rusya dışında farklı tedarikçilerden kolayca ikame mallar bulunabileceğini ancak metal ürünlerde değişime gitmenin kolay olmadığını ifade etti.

Yaş meyve sebze ihracatçıları problem yaşayabilir

Türkiye’de Rusya’nın toplam ithalat içindeki payının yüzde 10,7, Ukrayna’nın ise yüzde 1,7 olduğunu söyleyen Bugay, “Rusya’nın toplam ihracatımız içindeki payı ise yüzde 2,6. Bölgede yaşanan gelişmelerle birlikte artan petrol, doğal gaz ve tahıl fiyatlarının ülkemizde enflasyona ve cari açığa, doğalgaz temininde sıkıntı yaşanması durumunda ise sanayi üretimine olumsuz etkisi olabileceğini öngörüyoruz. Öte yandan bu durum, yaş meyve-sebze ihracatçı firmalar için karlılık ve nakit akışı problemleri de oluşturabilir” dedi. Rusya ve Ukrayna’ya yönelik sigorta limitlerini, riskleri de öngörerek zaten asgari seviyede tuttuklarını hatırlatan Bugay, şunları söyledi: “Bize henüz bu ülkelerdeki alıcılarla ilgili gelen bir hasar başvurusu olmadı. Şirketlerin ödemelerini de yerine getirdiğini müşterilerimizden ve piyasadaki kaynaklarımızdan duyuyoruz. Açıkçası biz daha çok mevcut durumda zaten var olan enflasyonist eğilime özellikle de enerji ve gıda fiyatları üzerinden daha çok baskı yapabilecek bir arz ve tedarik zinciri sıkıntısının Doğu Avrupa önde olmak üzere tüm Avrupa genelinde ödeme problemlerine yol açabilmesi ihtimalinden daha çok endişe ediyoruz.”

Bu tür durumların tam etkilerini ölçebilmek için en az iki çeyreklik bir sürenin geçmesi gerektiğini kaydeden Bugay, şimdilik kayda değer bir değişim olmadığını görmediklerini ancak henüz tam bir tespit yapılabilmesi için de erken olduğunu vurguladı.

2021’de metal, petrokimya, kıymetli taş ve metaller ile plastikler ve mamulleri, ihracatta ilk 8 sektör arasında en çok büyüme sağlayanlar olduğunu dile getiren Bugay, Türkiye’de 2022 yılında ilaç, perakende, petrokimya, metal, bilgisayar ve telekom sektörlerinin ortalamanın üstünde büyüyeceğini öngördüklerini ifade etti.

Yüksek enflasyon ve kur etkisi katmanlı olur

Küresel enflasyonun yanı sıra Türkiye’de döviz kurlarının artışı da ticarete etkisi çok katmanlı olarak sürüyor. Ahmet Ali Bugay bu etkileri şöyle sıraladı: “Öncelikle stok durumu, mevcut alım-satım sözleşmelerindeki pozisyona göre ilk şoktan etkilenenler ilk katmandaki firmalar. Bu firmalardan bazıları son çeyrekte kar marjlarını hızlı bir şekilde iyileştirirken, pozisyonu aleyhte olanlar ise büyük kar kaybına (ya da zarara) uğradılar. İkinci katmanda ise sektör ve şirket bazlı olarak satılan ürünlerin fiyat esnekliği, artan enerji ve hammadde fiyatlarının maliyetler içerisindeki payı açısından avantajlı veya dezavantajlı olan şirketler var. Bu firmalar da emtia fiyatlarındaki artışların genel fiyatlar üzerindeki etkisi devam ederken yine durumlarına göre karlılıklarını artırabildiler ya da kayba uğradılar. Üçüncü katmanda ise finansmana erişim, tedarik zinciri ve müşteri portföyü yönetme gücü açısından avantajlı konumda olan şirketler var. Bu şirketler enflasyonist eğilimi reel ciro büyümesi yanında kar marjlarını da artırabilecek şekilde yönetecek konumda olduklarından orta-uzun vadede büyüme potansiyelleri geçmiş dönem ortalamalarının da üstünde seyredecektir.”

Türkiye'de yüzde 1,5 büyüme beklentisi

2022 yılı öngörülerini de paylaşan Ahmet Ali Bugay, Euro Bölgesi ve ABD’de sırasıyla yüzde 4,1 ve yüzde 3,9, Türkiye’de ise yüzde 1,5 oranında büyüme beklediklerini kaydetti. Türkiye’nin yüksek enflasyona rağmen alışılmışın dışında bir politika izleyerek politika faizini düşürme yolunda ilerlese de 2022’de piyasaların, bu gidişi tersine çevirmeye zorlayacağını vurgulayan Bugay, şunları söyledi: “Özellikle enerji fiyatlarında jeopolitik ve arz-talep dengesi kaynaklı sorunların yarattığı yükseliş ile birlikte Fed’in bilanço genişletmeyi sonlandıracağına ve faiz artışlarına kısa sürede başlayacağına dair sinyaller vermesi, Türkiye’nin para politikasındaki yönünü önümüzdeki aylarda zorlayabilir. Kur artışı kaynaklı olarak enflasyonda yaşanan yükselişin sene sonuna doğru yönünü aşağıya çevirmesi olası görünürken, ihracat hacminin seyri ile turizm gelirlerinin beklenen seviyeye bu yaz ulaşabilmesi cari açığın kapanması ile kurdaki baskıyı da bir nebze azaltabilecek unsurlar olarak öne çıkıyor.”

Küresel ticaret hacminde yüzde 4 büyüme beklentisi

Allianz Trade dünyanın içinden geçtiği bu hassas dönemdeki gelişmeleri değerlendirmek üzere yeni bir ekip kurduklarını ve tüm senaryoları analiz ettiklerini belirten Ahmet Ali Bugay “Yaptığımız analizler, Ukrayna’nın işgali ve Çin’de yeniden başlayan COVID-19 salgının, 2022’de küresel ticaret hacmini düşüreceğine ve fiyatları yükselteceğine işaret ediyor. Bu sebeple küresel ticaret hacminin, Ukrayna’nın işgali öncesine göre beklenenden 2 puan daha düşük kalacağını ve yüzde 4 büyüyeceğini öngörüyoruz. 2021 yılının üçüncü çeyreğindeki daralmanın ardından, yalnızca tedarik zinciri darboğazları nedeniyle değil, aynı zamanda azalan talep nedeniyle de 2022 yılının ilk yarısında küresel ticaret hacminde çift dip yaşanma riski daha da arttı. Ukrayna’daki savaş nedeniyle dünya çapında GSYİH’da büyümenin yavaşlamasını, özellikle Avrupa ekonomilerinde bu durumun daha da fazla hissedilmesini bekliyoruz.”

Finans