Piyasa tıkanıklığı nasıl aşacak?
Borsa İstanbul BİST 100 endeksi analistlerce kritik olarak belirtilen 1400 seviyesinin altındaki seyrini sürdürüyor. Temmuzun ilk günlerinde tepki alımlarıyla yukarıya yönünü çevirse de analistler trendin tersine dönmesi için taze para girişi ve yeni bir hikayeye ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Şebnem TURHAN
Türkiye piyasaları dünyadaki olumlu seyirden yeterince yararlanamazken son haftalardaki sıkıntılı dönemlerin ağırlığını ise daha yüksek hissediyor. Haftanın sonuna doğru tepki alımlarıyla Borsa İstanbul BİST100 endeksi yönünü yukarıya çevirmeye çalıştı. Ancak uzmanlar bu tepki alımlarının çok kalıcı olabileceği konusunda endişeli. Yılın ilk yarısı BİST 100 endeksi TL bazında yüzde 8,15, dolar bazlı yüzde 21,58 kayıp yaşadı. Borsada yaşanan fiyatlamanın artık ucuz olarak bile değerlendirilemeyeceğini ve yeni para girişinin yaşanmadığını belirten analistler bu gidişi olumluya çevirecek bir haber de beklemiyor.
Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş, ülke risk algısının çok yüksek olduğunu dile getirerek 18 Mart’tan bu yana ne yerli ne de yabancı yatırımcının kendine gelemediğini belirtti. Kasımdaki değişimle yabancı yatırımcının umutlandığını ileriye dönük öngörülebilirlik olabileceğini düşündüğünü kaydeden Demirtaş, mart itibariyle ise karamsarlık çöktüğünü dile getirdi. Demirtaş, marttan bu yana yurtdışı borsalardaki rallileri yakalayamadığımızı hatırlatarak şirket değerlerinin de en düşük seviyelere kadar geldiğini ve ekonomideki dinamiklerin ise güçlü olduğunu söyledi.
Buna rağmen jeopolitik ve ülke içi siyasi riskler nedeniyle yabancılara TL varlıkları anlatırken güçlük çektiğini vurgulayan Demirtaş, “Ben yabancılara anlatmaya çalışan biriyim. Dünyanın en büyük fonlarıyla konuşuyorum. Şu an ülke olarak odaklanma taraftarıyım. Bundan sonra hata yapma lüksümüz yok. Daha önce de krizler yaşadık ama şu an argüman sunmadığımız bir noktadayız. Borsa uzayda bir şey değil. Özellikle büyük hisseler Türkiye’nin algısının bir yansıması. Borsa Türkiye algısının yansıması. Koskoca şirketler bu değerde ve kimse hareket etmiyorsa burada bir şey var” diye konuştu.
Şirketlerin yüzde 50-60 potansiyeli var
Demirtaş, Türkiye’yi koruyanın yerli kurumsal yatırımcı olduğunu söyleyerek BES sistemiyle bireysel emeklilik fonlarının piyasaları dengelediğini ifade etti. Borsanın geldiği bu noktada ancak şirketler özelinde değer yaratılabileceğini ve bir hareket beklediğini kaydeden Demirtaş, birçok şirkette yüzde 50-60 potansiyel gördüğünü de vurguladı. Demirtaş, “Bu kadar yüksek potansiyel riski de gösteriyor. Risk yüksek olduğu için bu kadar potansiyel var” deyi konuştu.
İnfo Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mert Yılmaz yaşanan hareketi çok basitçe “çıkamayan borsa düşer” olarak değerlendirerek BİST100 endeksinde 1400 puanın altında kalmanın bıçak sırtı bir yer olduğunu dile getirdi. Gündemde yeni bir başlık olmadığı sürece düşüşün sürebileceği uyarısı yapan Yılmaz, yavaş yavaş ile tepki alımlarının geldiğine de dikkat çekti. Alımların trende dönüşmemesinin nedenlerini de paranın bitmesi olarak gösteren Yılmaz, yabancının gelmediğini, yerli kurumsalın almadığını bireysellerin de ellerindeki mal kaldığını ifade etti.
Yeni tema yaratmakta güçlük çekiliyor
Dünya Gazetesi Yazarı ve Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma Bölüm Müdürü Orkun Gödek, son dönemde Borsa İstanbul’da gözlenen işlem hacmi düşüşünü tek bir gerekçe ile açıklamanın ne mümkün ne de sağlıklı olduğunu vurgulayarak “Farklı birçok bileşenden oluşan bir durumdan söz ediyoruz. Öncelikle 2020’de pandemi koşullarının dünyanın diğer noktalarında da olduğu üzere başta hisse senetleri olmak üzere finansal enstrümanlara yönelik ilgi artışını desteklemesinin sürdürülebilir olmadığı gerçeği noktasından başlamak gerekli. Nitekim yatırımcı sayılarındaki seyrin ilk etapta yavaşlaması, devamında ise mayıs ayı ile birlikte azalış göstermesini durumu gayet iyi anlatıyor” dedi. Uzun zamandır arzu edilen şirketlerin yeniden halka arz furyasına katılım sürecinin de maalesef istenen patikada ilerletilemediğini belirten Gödek, şöyle konuştu: “Başvurulardan halka açılma sonrasındaki işlem aktivitelerine dek geniş çerçevede yanlış eğilimler gözlendi. Aynı hafta içerisine denk gelen halka arzların çektiği Türk Lirası likidite 19 Mart sonrasında çıkışını hızlandıran ve ilgisini oldukça düşük seviyelerde tutan yabancı yatırımcı ve özellikle de kurumsal yatırımcının da süreçte yer almaması ile birlikte işlem hacmindeki azalışın hızlanmasına zemin hazırladı. Son 2 ayda endeks 100’ün işlem hacmi ortalaması 15 milyar lira civarında oluşurken, bu rakam çok değil mart ayında iki katı seviyelerdeydi.” Gödek, ayrıca, faizlerdeki yükselişin değerlemeler üzerinde kurduğu baskının, yeni tema yaratmakta çekilen güçlüğün, oynaklığın yükselmesinin ve kripto varlıklar ile gram altın gibi farklı yatırım araçlarındaki son dönem zararlarının yatırımcıları daha güvenli gördükleri klasik ürünlere yönlendirmesini de dikkate alarak değerlendirme yapmak gerektiğini vurguladı. Gödek, ayrıca, yazılımlar tarafından gerçekleştirilen işlemlerin fiyatlar üzerinde yarattığı dengesizlik ve yatırımcı algısını negatif etkilemesi de burada acil düzenleme ihtiyacı olduğu gerçeğini ortaya koyduğunu belirtti.
Sert satışlarda kredili pozisyon yaşayanlar var
Mert Yılmaz, bireysellerin en önemli özelliğinin zarardan mal satmamak olduğunu ancak sert satışlarda kredili pozisyon taşıyanların olduğunu vurgulayarak “Kredili pozisyonların satışları geliyor. Herkes işlem hacmine takılmış durumda. Yanlışlık şu geçen seneki işlem hacmi rasyonel değildi. Geçen yılınkini bekleyenler çok bekler çünkü malların fiyatı düştü. Yabancı yok, taze para girmiyor. Yukarı yönlü trend beklentisi de zayıf olduğu için kimse girip almak istemiyor. Temel sorun ise kredili işlemlerden kaynaklanıyor. Ucuzluk başka bir şey cazip olmak başka bir şey. Sadece ucuz diye mal alınmaz. Kimse mal almıyorsa bir hikaye yazmak lazım” diye konuştu.