BBVA Türkiye ve MENA Stratejisti Tufan Cömert: Tercihimiz yine TL’den yana

2024 yılı boyunca beklenen yabancı yatırımcı tahvilde belli bir oranda mutluluk verse de son yıllarda yaşanılan büyük çıkışın yeri henüz doldurulamadı. BBVA Türkiye ve MENA Stratejisti Tufan Cömert, 2024’te olduğu gibi, Merkez Bankası'nın Türk Lirası'nın reel değerlenmesinin 2025’te de devamını beklediklerini vurgulayarak, “Bu açıdan tercihimiz yine TL’den yana olacak.” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
BBVA Türkiye ve MENA Stratejisti Tufan Cömert: Tercihimiz yine TL’den yana
 
 
ŞEBNEM TURHAN
 

Türkiye piyasalarında 2024 başladığında en büyük beklenti son yıllarda TL varlıklardan sert çıkış gerçekleştiren yabancı yatırımcıların geri dönmesi hikayesiydi. Yılın son haftasına geldiğimizde beklentinin çok da gerçekleşemediği ortada. Yabancı tahvilde yüzde 1’in altına düşen payını yüzde 10’a yaklaştırdı ama hisse senedinde halen satıcı. Merkez Bankası verilerine göre yılbaşından itibaren hissede yabancı 2.4 milyar doları aşkın satış yaptı, devlet tahvillerine girişi ise 16 milyar doları geçti. Yabancının 2024 tercihlerinin nedenini ve 2025’te TL varlıklara yönelik ilgisini ve yatırım önerilerini BBVA Türkiye ve MENA Stratejisti Tufan Cömert ile konuştuk.

Cömert, Türkiye’nin 2025 yılı için ekonomik görünümü, yapısal zorluklar, son dönemdeki politika değişiklikleri ve küresel ekonomik koşullar tarafından şekillendirilen karışık bir tablo sunduğunu vurgulayarak, Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele için politika faizini yükseltmek de dahil yaptığı düzenlemelerin, 2025’te enflasyonun düşürülmesine yardımcı olacağını söyledi.

2025’te daha fazla yabancı yatırımcı çekebilir
 

TL’nin değerinin birçok açıdan yine kritik öneme sahip olduğuna işaret eden Cömert, şöyle devam etti: “TL’nin 2025’te de nominal olarak değer kaybetmeye devam edeceğini düşünüyoruz. Öte yandan 2024’te olduğu gibi, Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede en önemli araçlarından olan TL’nin reel değerlenmesi sürecinin 2025’te de devamını bekliyoruz. Bu açıdan tercihimiz yine TL’den yana olacak. Başta küresel piyasalar kaynaklı olmak üzere birçok zorluk olmasına rağmen, mevcut politika anlayışının devamı TL’de istikrarlı bir seyir sağlayacaktır. Bu aynı zamanda Türkiye’nin 2025’te daha fazla yabancı yatırım çekebileceği anlamına da geliyor.”  

Bütçe açığının 2024’te GSYH’nin yüzde 5’i civarında seyretmesini ve 2025’te yüzde 4’ün altına düşmesini öngördüklerini kaydeden Cömert, Türkiye’nin dış borcunun ve cari dengesinin 2025’te etraflıca inceleneceğine de dikkat çekti. Cömert, Türkiye’nin cari açığının 2024’te yüzde 1’in altına düştüğünü, 2025’te oranın aynı seviyelerde olmasını beklediklerini söyleyerek “Ancak faiz düştükçe ve iç talep toparlandıkça açığı bu seviyelerde tutmak zor olacak. İhracatı artırmaya ve ticaret açığını azaltmaya yönelik çabalar kritik önem taşıyacak. Jeopolitik konular yatırımcı güvenini ve dış finansman koşullarını etkileyebileceğinden olası risk faktörleri olarak takip edilmeliler” dedi.

Reformlar uygulandıkça Türkiye için iyimseriz
 

Cömert, “Türkiye’nin 2025 ekonomik görünümü konusunda iyimseriz, ancak bu iyimserliğimizin yurtiçinde reformların başarılı bir şekilde uygulanmasına, etkin enflasyon kontrolüne ve belirsiz bir küresel ortamda dış istikrarın sürdürülebilmesine bağlı olacağını anımsamamız gerekiyor” diye vurguladı.

2024’te daha geleneksel para politikalarını benimsemesinin piyasalardaki olumlu algıyı güçlendirerek yabancı yatırımcıları tahvil piyasasına çektiğini hatırlatan Cömert, “Türk tahvillerindeki yüksek getiriler, cazip bir risk-getiri potansiyeli sundu. Ancak, doğrudan yabancı yatırımlarında (DYY) ve hisse senedi piyasasında arzu edilen tabloyu göremedik” dedi. Cömert, yabancının daha ciddi yatırımlarda bulunmadan önce birkaç kilit alanda daha net sinyaller görmeyi beklediklerini söyleyerek bu alanları şöyle sıraladı: “İlk olarak, enflasyonun seyri hala önemli endişe kaynağı. Enflasyonla mücadele için faiz oranları artırılmış olsa da, 2024’te ortalama yüzde 60 civarında seyreden enflasyonun katılığı, TL’nin ‘gerçek değeri’ konusunda bazı endişelere yol açarak uzun vadeli yatırımlara güveni azaltıyor. İkinci olarak, yatırımcılar sürdürülebilir politika tutarlılığı arar. Türkiye’nin önceki ekonomi politikalarında uyguladığı alışılmışın dışında para politikaları ve regülasyonlar, mevcut politikaların uzun vadede sürdürülüp sürdürülmeyeceği konusunda hala kuşkulara yol açıyor. Ek olarak, yapısal reformlara hala mesafeli olunması ve kurumların şeffaflıkları ilgili endişeler yatırımcıları temkinli tarafta kalmaya itiyor. Yatırımcılar yargı, kurumsal yönetişim ve ekonomi politikası kararlarında şeffaflık gibi alanlarda reform arayışında. Türkiye’nin jeopolitik riskleri de yatırımcıların tereddütlerine katkıda bulunuyor. Türkiye’nin 2025’te önemli miktarda sermaye ve doğrudan yabancı yatırım girişi sağlayabilmesi için enflasyon kontrolü, kur istikrarı, yapısal reformlar ve öngörülebilir bir politika ortamı sergilemesi gerekiyor.”

En az bir kademe not artışları bekliyoruz
 

Cömert, 2024’te kredi derecelendirme kuruluşlarının, Türkiye’nin notunda dikkate değer iyileştirmeler yaptıklarını anımsatarak hâlihazırda Türkiye’nin kredi notunun hâlâ yatırım yapılabilir seviyenin 3 kademe altında olduğunu ve yatırım yapılabilir seviyeye ulaşmak için çeşitli alanlarda süreklilik arz eden iyileşmeler gerektiğini belirtti. Türkiye’nin mevcut ekonomi politika eksenini 2025 boyunca koruması halinde, yeni not artırımları görüleceğini dile getiren Cömert, önde gelen derecelendirme kuruluşlarında en az bir kademe not artırımı beklediklerini söyledi. Ancak Cömert, derecelendirme kuruluşları istikrar ve reform konusunda tutarlı bir seyir görmek isteyeceğinden, Türkiye’nin yatırım yapılabilir seviyeye yeniden ulaşmasının en iyi senaryoda dahi birkaç yıl alacağını vurguladı.

■ 2025 yılı için hangi yatırım varlıkları öne çıkacak
 

Tufan Cömert, 2025 yılına ilişkin önerilerini ise şöyle sıraladı: “Türk Hazinesi’nin 2025 yılında Eurobond değiştirme operasyonlarının ve Türkiye’nin kredi notundaki olumlu seyrin devamını beklediğimizden, risk priminde düşüş ve Türk Eurobond’larında daha düşük faizler görmeyi bekliyoruz. Türkiye’nin ABD doları cinsinden uzun vadeli tahvilleri bu anlamda cazip görünse de, Trump’ın seçim zaferinin ardından küresel ekonomiyi çevreleyen riskler ve yüksek ABD tahvil faizleri görüşümüzü temkinli bir tonda ifade etmemize neden oluyor. Türkiye’nin 2045 vadeli tahvilinde alım, eş zamanlı olarak da 2026 vadeli tahvilinde satım yaparak, aradaki getiri farkının daralmasına yatırım yapılabileceğini düşünüyoruz. Buradaki hedefimiz kabaca 280 baz puanlık farkın 200 bps civarına düşeceği yönünde. Merkez Bankası’nın beklenen faiz indirim döngüsünün ardından TL cinsi tahvillerin yüksek getiri, artan mali kredibilite ve düşen fonlama maliyeti nedeniyle yabancı yatırımcıları çekmeye devam etmesini bekliyoruz. İlk aylarda kısa vadeli tahvil faizlerindeki düşüşün daha hızlı olacağını, burada 5-6 puan gibi bir düşüşün mümkün olduğunu düşünüyoruz. Hisse senedi piyasası, enfl asyonun gerilemesi ve şirket finansallarının Türk ekonomisindeki belirgin yavaşlamanın ardından toparlanmasıyla fırsatlar sunabilir. İç piyasa odaklı sektörler, gayrimenkul ve turizm böyle bir ekonomik ortamdan faydalanabilir. Ancak, jeopolitik belirsizlikler nedeniyle potansiyel oynaklık hala yüksek olacaktır.”

Finans