Kuyuma altın esaslı muhasebe getirilmeli
İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) Başkanı Mustafa Atayık, altın muhasebesine geçilmesine dair düzenlemenin Torba Yasa'ya eklenmesini istediklerini söyledi.
Özge YAVUZ
Kuyum sektörü, yılbaşından bu yana artan altın fiyatları nedeniyle ‘vergi sistemi’ konusunda çıkmaza girdi. Şu an yürürlükte olan enflasyon muhasebesi nedeniyle üretimdeki hammaddenin fiyat artışı kârlılık gibi değerlendirilip, aradaki farktan vergi alınıyor. İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) Başkanı Mustafa Atayık, enflasyon muhasebesinin sermayelerini erittiğini belirterek, “Kuyum sektörü işçilikten kazanıyor. Üretimdeki hammaddenin fiyat artışının kârlılık gibi değerlendirilmesinin önüne geçilmesi gerek. Bunun için altın muhasebesine geçilmeli. Bu düzenlemenin de Torba Yasa'ya eklenmesini istiyoruz” dedi. Döviz büfeleri için buna benzer bir çalışma yapıldığını, doların değer artışı nedeniyle döviz büfelerine gelir vergisi matrahı doğmadığını hatırlatan Atayık, mevcut sistemin sektörü kayıt dışına ittiğini vurguladı.
Sermayemiz giderek artıyor
Mevcut uygulamada yaşanan sorunu açıklayan Atayık şunları anlattı: “01.01.2020’de 5 kg altının yılbaşındaki yaklaşık değeri 1 milyon 500 bin lira olan bir işletme, bu altını üretimde hiç kullanmamış ve hiç hareket görmemiş olmasına rağmen yılsonu değeri yaklaşık 2 milyon 500 bin liraya ulaşmıştır. Pandemi nedeniyle oluşan koşullardan dolayı hiçbir faaliyette bulunmamasına rağmen bu işletme yıl sonunda arada oluşan 1 milyon liralık fiyat farkından dolayı gelir vergisi ödemek zorunda kalıyor. Yerine koyma maliyeti hiç düşünülmeyen bu işletmenin üretimdeki hammaddesindeki fiyat artışını karlılık gibi değerlendirmenin hiçbir haklı sebebi yok.”
Sermayelerinin “altın” olduğunu, firmaların kazancının emtia fiyatlarının artışından kaynaklanmadığına dikkati çeken Atayık, “Yani, yılbaşında 10 kg altınımız varsa, yıl sonunda sermayemiz 11 kg oldu ise o 1 kg, bizim kazancımızdır. Biz, bu nedenle sadece bunun vergilendirilmesini istiyoruz. Arada altın fiyatının yükselmesinden dolayı oluşan fiyat farkı için kuyum firmalarından vergi alınmaması gerekiyor. Böyle olunca da varlıktan vergi veriyoruz gibi bir durum ortaya çıkıyor. Sermayemiz eriyor” diye konuştu. Sorunun uzun yıllardır devam ettiği için kuyumcuların fatura kesmekte zorlandığını ifade eden Atayık, bankalarla olan işbirliği imkanlarının da bu nedenle azaldığına dikkat çekti.
Kayıt dışı artıyor
Fatura kesmeyen kuyumcuların bilançolarının zayıf olduğunu, bu nedenle bankalardan kredi de alamadıklarını belirten Atayık, bir an önce altın muhasebesine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Atayık, “Enflasyon muhasebesi, kuyumculuğun yapısına uygun düşmüyor. Kazanamadığımız halde aradaki farkın vergisini vermek zorunda kalıyoruz. Bu da firmaları ister istemez kayıt dışına itiyor” dedi.
Nasıl bir çözüm isteniyor?
Altın esaslı muhasebeyle ilgili 2003'te yürürlüğe giren 4842 Sayılı Kanun ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 38'inci maddesine şu fıkra eklenerek çözüm getirmişti:
"Sürekli olarak işlenmiş altın alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler, altın satış tarihindeki İstanbul Altın Borsası'nda oluşan has altın değeri ile satılan mamulün has altın maliyet bedeli arasında oluşan farkı, maliyet bedeline ilave ederler. Söz konusu fark, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında izlenir. Bu fon, sermayeye ilave dışında herhangi bir surekle başka bir hesaba nakledilği veya işletmeden çekildiği takdirde, o yılın kazancına dahil edilerek vergiye tabi tutulur. Bu mükelleflerin kullandıkları yabancı kaynaklara ait gider ve maliyet unsurlarının sadece ilgili dönemde ayrılan fonu aşan kısmı gider kabul edilir."
Ancak 01.01.2004 tarihinden itibaren enflasyon düzeltmesi uygulamasının getirilmesi nedeniyle söz konusu hüküm yürürlükten kaldırıldı. Mustafa Atayık, eski düzenleme örnek gösterilerek altın muhasebe uygulamasının yeniden başlatılması gerektiğini vurguladı.