Yine, yeniden finansman gider kısıtlaması uygulaması

Her yıl olduğu gibi bu yılda mayıs ayı başından itibaren 2021 yılına ilişkin 1.Geçici Vergi Beyanlarının verilmesi ile ilgili yoğunluk başlayacak. Bu geçici vergilendirme döneminde diğer dönemlerden farklı olarak meslek mensuplarını ve mükellefleri ayrı bir önemli konu daha bekliyor. O da Finansman Gider Kısıtlaması uygulaması...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Yine, yeniden finansman gider kısıtlaması uygulaması

İşletmeler faaliyetlerini sürdürürlerken kendi özkaynakları yanında dışarıdan fon sağlayarak da yatırımlarını finanse edebiliyorlar. Arşimet’in “bana bir kaldıraç verin dünyayı yerinden oynatayım” demesinde olduğu gibi finansal kaldıraç, işletmelerin elde ettikleri kazançları arttırıyor. İşletme sahiplerinin sermayelerini kendilerinin artırarak mı yoksa dışarıdan fon sağlayarak mı faaliyetlerini sürdürmeleri gerektiği konusundaki kararlarını etkileyen birçok faktör var. Bunlardan biri de vergi düzenlemeleri. İşletme sahiplerinin işletmeye sermaye koymak yerine dışarıdan borç almaları durumunda, ayrıca faiz giderini vergi matrahından indirim olanakları var. Son düzenleme ile Türkiye’de işletmelerin dışarıdan sağladıkları fonlar için ödedikleri faiz giderlerinin vergi matrahlarından indirimine sınırlama getirildi.

Her yıl olduğu gibi bu yılda Nisan ayında Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin verilmesinden sonra Mayıs ayı başından itibaren 2021 yılına ilişkin 1.Geçici Vergi Beyanlarının verilmesi ile ilgili yoğunluk başlayacak. Bu geçici vergilendirme döneminde diğer dönemlerden farklı olarak meslek mensuplarını ve mükellefleri ayrı bir önemli konu daha bekliyor. O da Finansman Gider Kısıtlaması uygulaması.

Finansman gider kısıtlaması uygulaması Türkiye’de yeni bir düzenleme değil. Daha önce de Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında yer almaktaydı; ancak 5024 sayılı Kanun ile 1 Ocak 2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kaldırılmıştı.

Daha sonra 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11'inci ile Gelir Vergisi Kanununun 41’inci maddelerinde yapılan değişiklikle işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan kısmının kurum kazancının tespitinde vergi matrahından gider olarak indiriminin mümkün olmadığına yönelik düzenleme yapıldı; ancak 2021 yılına kadar herhangi bir belirleme yapılmadığı için finansman giderlerine yönelik bir kısıtlama uygulanmamıştı.

4 Şubat 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 3490 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi kazançlarına uygulanmak üzere kullanılan yabancı kaynakları özkaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’u gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı yönünde düzenleme yapıldı. Hemen belirtelim kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktöring ve finansman şirketleri uygulamanın kapsamı dışında. Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesinde uygulamanın usul ve esasları ile ilgili bir Tebliğ Taslağı yayımladı. Bu Tebliğin birinci geçici vergi dönemine ilişkin beyannamelerin verilmesinden önce Resmi Gazetede yayımlanması bekleniyor.

Finansman gider kısıtlaması gelir vergisi mükellefleri içinde geçerli. Ancak uygulamasında, yabancı kaynak ve özkaynak mukayesesi gerekmekte olduğundan bu düzenleme bilanço esasına tabi mükellefler için geçerli olup işletme hesabı esasına tabi mükellefler bu kapsamda değerlendirilemeyecektir.

Gider kısıtlaması kapsamında olup bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, her bir geçici vergilendirme döneminin son günü itibarıyla Vergi Usul Kanununa göre çıkaracakları bilanço esas alınmak suretiyle özkaynak ve yabancı kaynak mukayesesi yaparak finansman gider kısıtlamasına tabi olup olmayacaklarını tespit edecekleridir.

Yıllık dönemde; hesap dönemi olarak takvim yılını kullanan mükelleflerde 31 Aralık tarihli bilanço, özel hesap dönemini kullanan mükelleflerde ise hesap döneminin son günü itibarıyla çıkarılacak bilanço esas alınacaktır. Dolayısıyla, finansman gider kısıtlaması ilk defa 2021 yılının birinci geçici vergilendirme dönemi itibarıyla dikkate alınacaktır. Finansman gider kısıtlamasında finansman hizmetinin hangi yılda sağlandığı veya kredi sözleşmesinin hangi yılda yapıldığının önemi bulunmamakta. Bu nedenle, dönem sonu itibarıyla kullanılan yabancı kaynakları özkaynaklarını aşan işletmelerde, söz konusu yabancı kaynaklara ilişkin olarak mahiyet ve tutar itibarıyla 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren kesinleşen gider ve maliyet unsurları gider kısıtlamasına tabi tutulacaktır.

Öte yandan, 1 Ocak 2021 tarihinden önce mahiyet ve tutar itibarıyla kesinleşerek tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri gereği 2020 yılı kurum kazancının tespitinde dikkate alınmış olan finansman giderlerinin finansman gider kısıtlamasına tabi tutulması söz konusu olmayacaktır.

Teminat mektubu komisyonları, tahvil ihracı ile ilgili olarak yapılan baskı ve benzeri giderler ile ipotek masrafları gibi herhangi bir yabancı kaynak kullanımına bağlı olmaksızın yapılan giderlerin gider kısıtlamasına konu edilmesi söz konusu değil. Aynı şekilde bir finansman gideri olmayıp finansman geliri azalması niteliğinde olan erken ödeme iskontoları veya peşin ödeme iskontoları da gider indirimi kısıtlaması kapsamı dışında. Bir gider veya maliyet unsurunun gider kısıtlamasına konu edilmesi için bunların yabancı kaynak kullanımına ve bu kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmuş olması gerekmektedir. Kredi sözleşmelerine ilişkin olarak ödenen damga vergisi veya banka havale ücretlerine ilişkin ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi bir yabancı kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğmayan gider ve maliyet unsurları gider indirimi kısıtlaması uygulamasına tabi olmayacak. Bu giderlerden kredi faizleri üzerinden hesaplanan banka ve sigorta muameleleri vergisi gibi bir yabancı kaynağın işletmede kullanım süresine bağlı olarak doğanların ise gider indirimi kısıtlaması uygulamasına konu edilecektir.

Geçici vergilendirme dönemlerinde finansman gider kısıtlaması şartlarını taşımayan mükellefler, şartların oluştuğu geçici vergilendirme döneminden itibaren finansman gider kısıtlamasına tabi olacaktır. Bu durumda, önceki geçici vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak düzeltme beyannamesi verilmesine gerek bulunmamaktadır. Yıllık dönemde finansman gider kısıtlamasına tabi olunup olunmayacağı hesap döneminin son günü itibarıyla çıkarılacak bilanço esas alınarak tespit edilecektir.

Tebliğ taslağında finansman giderlerinin yanı sıra finansman geliri de elde etmiş olan mükelleflerin gider kısıtlaması uygulamasında söz konusu gelir ve giderlerini birbiri ile mukayese etmek suretiyle netleştirmelerinin mümkün olmadığı; finansman giderleri toplamının gider kısıtlamasına konu edilmesi gerektiği belirtilmiş. Düzenlemenin bu haliyle ihtilaflara konu olması muhtemel gözüküyor.

Ayrıca yabancı kaynağın hangi yılda kullanıldığına bakılmaksızın, yabancı kaynak kullanımından doğan kur farkı giderleri 2021 yılı kazancının tespiti de dahil olmak üzere döviz kurlarındaki değişim dikkate alınarak hesaplanan gerçek tutarları ile gider indirimi kısıtlamasına konu edilecektir.

Örtülü sermaye, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı ve binek otomobillerde gider kısıtlaması uygulamaları nedeniyle zaten kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmış olan finansman giderleri mükerrerliğin önlenmesi adına gider kısıtlamasına tabi tutarın hesabında dikkate alınmayacaktır.

Kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmış olan finansman giderleri ile ilgili ödenen KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağına ilişkin olarak da soru işaretleri oluşabilir. Doğrudan işletmenin faaliyeti ile ilgili olan bu giderler için yüklenilen katma değer verisinin indirim konusu yapılamaması, katma değer vergisinin temel prensibi olan işle ilgili giderler için yüklenilen vergilerin mükellef üzerinde kalmaması prensibi ile çelişeceğinden KDV Kanunu’nun 30/d maddesi hükmünün söz konusu işlemler bakımından uygulanmaması uygun olacaktır. Bu durum Tebliğ düzeyinde yapılacak bir düzenleme ile açıklığa kavuşturulmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Ekonomi