Yatırım kararı için zorlu dönem
Hakan Güldağ ve Ali Ağaoğlu yılın son enflasyon raporu ve TCMB Başkanı Kavcıoğlu’nun açıklamalarını değerlendirdi.
Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, bu hafta Şans Sohbetleri’nde yılın son enflasyon raporu ve TCMB Başkanı Kavcıoğlu’nun açıklamalarını değerlendirdi. Güldağ, iş dünyasının zorlu süreçte çözüm arayışlarını anlatırken, Ağaoğlu alınabilecek aksiyonlara ilişkin görüşlerini paylaştı.
İkili, Avrupa’da düşen gaz fiyatlarını ve olası senaryoları da konuştu. Ağaoğlu, 100 Euro’nun altına inen gaz fiyatları için “politik manipülasyon da olabilir” değerlendirmesini yaptı. Güldağ ve Ağaoğlu yaklaşan Fed toplantısı öncesinde değişim gösteren beklentileri de ele aldı.
Güldağ: Merkez Bankası, enflasyon raporunda 4,8 puanlık defacto bir güncelleme yaptı ve yıl sonu tahminini yüzde 65,2'ye yükseltti. Toplantının önemli maddelerinden biri ‘sistemik risk’ tartışmasıydı. Bankalar yaşadıkları sıkıntıyı dile getiriyordu; 5 yıllık, 10 yıllık tahvil yükünü almak istemediklerini, bunların çok büyük risk oluşturduğunu anlatıyordu. Başkan Kavcıoğlu, tahvil alınmasına yönelik düzenlemenin bankacılıkta sistemik risk yaratabileceğine yönelik sektörde oluşan bu endişelere katılmadığını söyledi.
Ağaoğlu: Enflasyon artış oranı bana biraz düşük geldi ama itiraf niteliğinde 65’e çıkarılması. En azından buraya doğru yaklaşıldığını söylüyor. Yılın son iki ayına gelince özellikle uluslararası yatırım bankaları tahminlerini revize ederdi. Şunu söylerdim; “Bu tahmini yılın başında yapmanız lazım. İki ay kala bunu revize ederseniz sonra ben bunu tutturdum mu diyeceksiniz?” Bu tahmin işi Merkez Bankası için çok daha kritik. Neden dersen elinde hakikaten o tahmini tutturmak için gerekli enstrümanlar var. Benimki sadece tahmin işi ama onunki sonuç getirecek adımlar atma işi. Bunu yapabilecek kanuni altyapısı ve araçları var. Ama bu araçlar farklı yönde kullanılıyorlar.
Güldağ: Kur Korumalı Mevduata yönelik de çok soru geldi. Epey bir çözülme ihtimalinden söz ediliyor. Kavcıoğlu, KKM’nin bugüne kadar çok iyi yönetildiğini söyledi. “Kurdaki istikrarla birlikte KKM'nin de bir şekilde sonuçlanacağı noktaya gideceğiz” dedi.
Ağaoğlu: Daha önce de ifade etmiştim; dünya ekonomi literatürüne müthiş bir deney hediye ediyoruz. Bu deneyin sonucunu hep beraber göreceğiz de belli bir süre gerektiriyor bu deneyin neticesini anlamak için. Daha henüz o sürenin ortalarında bir yerdeyiz. KKM rakamları artık eskiden açıklandığı gibi açıklanmıyor ama 65-70 milyar dolar civarında bir KKM tükettik. Üzerine de zorunlu döviz devirlerinden, ihracattan gelen yaklaşık 45-50 milyar dolar var tahmin ettiğim. Yani yaklaşık 100-110 milyar dolarlık döviz edindi Merkez Bankası. Bunların tamamını ekonomiye geri verdi. Ancak rezerv erimesi boyutuna karşı atılmış çok ciddi bir adım yok. KKM’ler şimdiye kadar bizi açıkçası bu döviz olayında biraz korudu.
Güldağ: Finansmana erişimde yaşanan zorlukları konuşmuştuk. Şirketlerin aklında “KKM’den çıksak seçeneklerimiz ne olabilir. Çıkmazsak ne gibi bir süreçle karşı karşıya kalırız?” sorusu da var. Amerika'da faizler çok yukarıya çıktı, böyle bir ortamda insanlar dövizden de getiri elde edebileceğini düşünüyor. Orada böyle bir belirsizlik ortamı ve hafif de kaotik de ortam da var yıl sonuna da yaklaştıkça.
Ağaoğlu: Politika faizi tek haneye inecek; KKM sahipleri için çok fazla cazibesi kalmıyor. Gönüllü olarak buradan çıkacaklardır. Çünkü orada bir kur garantisini alsanız da, faizler 9’a düştüğü takdirde 3 puanlık bir fark verebiliyor bankalar. Hazine’nin kendi eurobondlarının getirisi 10 artı bir seviyedeyken gönüllü olarak eurobond alma ihtimalleri var. Bir kısmı sadece döviz alacak. Belki KKM ile krediyi denk getirecek mekanizma yaratabilirler, Merkez Bankası bunun da önüne engeller koymuştu. Belki orayı kullanabilirler ama orası sınırlı olacaktır. Bu arada ilginç bir şekilde geçtiğimiz hafta pazartesi günü yapılan düzenleme nedeniyle neredeyse dövize faiz veremez hatta dövizi istemez hale geldi bankalar. Başım döviz tarafından belaya girmesin diye döviz bakiyesini olabildiğince aşağıda tutmak istiyorlar. Tersine TL faizlerinde ciddi artışlar var. 25-30 bandına yaklaşan mevduat faizleri 30'a gelmedik belki ama yani 25 artı diyelim. 30’un bir çıt altında…
Güldağ: Önceki gün Türkiye ihracatçılar Meclisi'nin basına kapalı toplantısında istihdam konusu da gündeme geldi. ‘Yeniden bir Kısa Çalışma Ödeneği dönemine dönelim’ talepleri duymaya başladım. Kaldı ki metal iş kolunda özellikle demir-çeliği işleyen sektörde, iplikte, tekstilde hem siparişlerde çok ciddi azalış var, hem de kıdem tazminatı meselesinde bayağı bir çekince var. Bundan dolayı da işçi çıkarmanın masada olduğu bir dönem. Reel sektör önemli işler başarıyor fakat son dönemde yaşadıkları ve finansmana erişimi de bunun içine katarsak, o konulara pek girmiyor başkan.
Ağaoğlu: Şirketlerin tavırları farklı olacak doğal olarak. Şirketler için senin söylediğin gibi krediye ulaşım önemli bir sorun. Bir bankacı dostumuzun 2000 kurumsal yatırımcı şirket var dediği yerde, bu kurumsal şirketler yüzde 60'lık bir büyüklüğe ulaşıyorlar ekonomi içinde. Kapsadıkları alan itibariyle konuşuyorum. Şimdi yüzde 60’ı siz sistemden attınız kredi alamıyorlar, yüzde 15'i alıyor diyelim. Toplam yüzde 75’lik kısmı sistemin bir yerine tutulmuş durumda ama ortadaki yüzde 25'lik bölge de aslında yüzde 60'a yakın, yüzde 15’e yakın değil. Sonuç olarak yüzde 85 problem yaşıyor veya yaşaması an meselesi. Habire yeni düzenlemeler geliyor. Bankacılar aralarında artık sohbeti biraz ilerletmişler toto oynuyorlar yılı kaç düzenlemeyle kapatırız diye. “Şu ana kadar 216 düzenleme var” dediler, ben artık saymayı bırakmıştım. Baktım, yılbaşından bu yana 216 düzenleme, yılı artı eksi 300 düzenleme ile kapatırız tahmini var.
Güldağ: Geçen programımızda konuşmuştuk; “bankacılar da bir şekilde yol bulur” diye. Bir örnek vermiştim “KOBİ şirketiniz yok mu size oradan verelim kredi” diye. Bu hafta yeni bir şey daha duydum: Tedarikçi iş yaptığı şirkete “Sen al kredi, 3 lira yerine 5 liradan, ben senden onu alayım. Sana da fazlasıyla vereyim” Bu şekilde bir yolla yine alınan krediyi büyüklerin işine kullanmak üzere birtakım formüller oluşturuluyormuş. Ama tabii ki yine de yeterli olamıyor. Bir yanda dövizini bozdurmayana kredi yok. Bir yandan bankaların kredi verebilmesi için çok ciddi ve uzun vadeli menkul kıymet alması gerekiyor bu onların iştahını kapatıyor. Ama tüm bunlara rağmen kredilerde bir önceki döneme göre biraz hareketlenme var. İlk defa sanki pozitife geçer gibi görünüyor. Belki de KOBİ kredilerinin bir yansımasıdır.
Düşen gaz fiyatı politik manipülasyon da olabilir
Güldağ: Kışa yaklaşıyoruz, özellikle enerji sorunu açısından nasıl bir süreç yaşanacak dediğimiz ortamda Avrupa’da gaz fiyatlarının düştüğünü görüyoruz.
Ağaoğlu: Avrupa'daki gaz fiyatları 100 Euro’nun altına indi. Avrupa ülkelerinin depolama kapasitelerini neredeyse ağzına kadar doldurdukları, havanın da ılıman gidiyor olması piyasaları rahatlattı. Buradaki küçük bir notu da paylaşayım. Amerika'daki Henry Hub’daki gaz kontratlarında da ileriki vadeli fiyatlar bugünkü fiyatlardan düşük hale geldi. Bu bir süredir vardı ama bu aradaki negatiflik daha da atmış durumda. Bu da şu demek; Avrupa'da böyle bir gaz problemi yaşanmayacak, şu anda o endişeler hafifledi. Özellikle kış dönemi bile görece rahat geçecek izlenimi var.
Güldağ: Daha önce Avrupa’da kış çok çetin geçecek endişeleri hakimdi.
Ağaoğlu: Şu anki doğalgaz ile ilgili fiyatlama gerekçesi bir varsayım. Bunun içinde politik bir manipülasyon var mıdır yok mudur henüz bilmiyoruz. Rusya'nın elini zayıflatmak amacıyla “senin bize silah olarak kullandığın doğalgaz aslında gördüğün gibi beş para etmiyor” diyen bir politik manipülasyon motifi işin içinde midir değil midir biraz bekleyip görmek lazım. Ama şunu da izlemek lazım; Avrupa'da özellikle şu andaki gaz stokları öyle hava yumuşak gittiği sürece bir problem olmayabilir. Ama hava sertleştiği durumda ihtimaldir ki ocak- şubatta, sıkıntı yaratabilir. Sanayide bazı duruşların söz konusu olacağı dönemleri de görebiliriz. Stoklar yüzde 94’e tamamlanmasına tamamlandı da hangi fiyattan tamamlandı ve hangi fiyattan fatura edilecek? Fatura edilecek fiyat cari piyasa tamamlama maliyeti ise aradaki farkı kim ödeyecek bunlar da ayrı bir konu.
Fed’den 75 baz puan artış beklentisi zayıflıyor
Güldağ: Altın, gümüş ve emtia cephesindeki son fiyatlamaları nasıl yorumluyorsun?
Ağaoğlu: Fed’den 75 baz puanlık bir faiz artışı gelecek beklentisi zayıflamaya başlamış görünüyor. Yüzde 65’lerden yüzde 35’lere düşmüş 75 baz puan tahminleri. Kanada Merkez Bankası’ndan 75 baz puan artış beklenirken resesyon nedeniyle 50 baz puan artırdı. Kanada'nın benzer reaksiyonunun Fed’e yansıyacağı beklentisi piyasada var. Ben katılmıyorum bu görüşe ama benim katılmam değil, piyasanın nasıl fiyatladığı önemli. ABD hisse senetlerinde son iki üç günde önemli düzeltmeler yaşandı. Düzeltme diyorum çünkü bir trend başlangıcı için erken. Buna karşılık Euro 1’lerin üzerine çıktı dolar karşısında. Bunun altın ve gümüş tarafına da bir pozitif etkisi oldu. Euro/dolar paritesinin yükselmesi aslında doların değer kaybetmesi, dolar bazında fiyatlanan mal ve hizmetlerin de fiyatının bir anlamda dengelenmesi hareketi şu anda yaşanan. Hisse senetlerindeki de buna benzer. Şu anda herhangi bir yön görünmüyor. Fed’i bekleyeceğiz. Fed’in sadece faiz oranındaki değişiklik söylemi de burada önemli olacak eskiye göre. Eski kararlarını sürdürüp sürdürmeyeceğine bakacağız. Eğer aynı kararlılık sürüyorsa şu an ek kazanımların bir kısmını geri vermek zorunda kalacaktır piyasa.