Uzmanından çağrı: “Trafolar, iklim değişikliğine karşı daha mukavemetli hale getirilmeli”

Türkiye’de yüksek sıcaklıkların etkili olduğu bölgelerde trafolarda yaşanan arızalar sosyal ve ekonomik yaşamı tehdit ediyor. Uzmanlar, trafo şartnamelerinde yüksek sıcaklıklara karşı mukavemet sağlayacak tedbirlerin alınması çağrısı yaparak, ürün tasarım sürecinde ortam sıcaklığının en az 50 derece hesaplanarak teknik çizim yapılması gerektiğini vurguladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Uzmanından çağrı: “Trafolar, iklim değişikliğine karşı daha mukavemetli hale getirilmeli”

MEHMET NABİ BATUK / ŞANLIURFA

Küresel İklim değişikliğine bağlı olarak artan hava sıcaklıkları pek çok sektörde olduğu gibi transformatör sektörünü de olumsuz etkiliyor. Akdeniz, Ege ve Güney Doğu’da meydana gelen çöl sıcakları transformatörlerde arızalara sebep olurken, elektrik kesinti süresi ve sayısı hızla yükseliyor. Sık sık yaşanan elektrik kesintileri ise ekonomik ve sosyal hayatı olumsuz etkiliyor. Zenithar Company Proje Tasarım Geliştirme Direktörü Samet Karagöz, yüksek sıcaklıklara karşı transformatör şartnamelerinde bir dizi yenilemeye ihtiyaç olduğunu aktardı.

Transformatörlerin yüksek sıcaklığa neden olan 2 boyutunun olduğunu ifade eden Samet Karagöz, “Transformatörlerin tasarım aşaması ve trafoların koruma sistemleri ürünün çalışma sıcaklığına etki ediyor. Tasarımda kayıp oranlarını ne kadar azami seviyeye düşürürsek ısınma oranını da o kadar aşağı çekeriz. Kayıpları aşmamak konusunda ise Avrupa’nın TIER2 ülkemizin de MYD 32 E standartlarına uygun olarak üretim yapmalıyız. Her şeyden önemlisi bu şartnamelere uygun olarak ürün yapabilmektir. Trafoların üretiminden sonra hava sıcaklıklarına karşı koruma sağlayan dış ekipmanların da entegrasyonu çok önemli. Siz istediğiniz kadar düşük kayıplı trafo üretin eğer koruma ekipmanlarını zayıf bırakırsanız o trafonun ömrü de yüksek sıcaklığa bağlı olarak kısa olur. Çöl sıcaklığının olduğu bölgelerde trafoların aşırı akım koruma röleleri, kesiciler, yağ, basınç ve ısı göstergeleri ve çeşitli aksesuarlarla donatılması lazım. Ayrıca trafoların tamamının scada sistemine bağlı olması elzem bir konu. Scada sistemine entegre edilmeyen trafoların kontrolü ve denetimleri zorlaşacağı için yaşanan arızalar kentlerin sosyal ve ekonomik yaşamında mağduriyetleri artırır” dedi.   

Trafoların tasarımında ortam sıcaklığı en az 50 derece olarak hesaplanmalı

Trafoların tasarım sürecinde, özellikle ortam sıcaklığı, sargı ve yağ sıcaklığı artış oranlarının daha da iyileştirilmesi gerektiğini ifade eden Samet Karagöz, “Bizde ortam sıcaklığı 40 derece, sargı ve yağ sıcaklığı artışı ise 65 derece olarak hesaplanarak trafolar tasarlanıyor. Tasarım süreçlerinde bu sıcaklıkları daha da düşürecek değişiklikler yapılabilir. Ortam sıcaklığı 50 derece olarak kabul edilir ve hesaplamalar buna yönelik yapılırsa sargı ve yağ sıcaklığını 50 dereceye kadar düşürecek teknik çizimleri ortaya koyabiliriz. Bu hesaplamalar ile trafonun kayıplarını daha da azaltarak daha az ısınma elde edebiliriz. Yani hem trafonun sürdürülebilir çalışmasını hem de verim oranlarını daha da artırabiliriz. Aksi halde Adana, Şanlıurfa gibi yüksek sıcaklıkların kaydedildiği illerimizde trafo patlamaları daha çok yaşanacak. Bazı bölgelerden arızalara ilişkin haberler alıyoruz. Hatlardaki bu arızalar ortam sıcaklığını en az 50 derece seviyesine çekecek farkındalığı oluşturuyor. Ama bu alanda somut bir adım atılmalı. Şartnamelerde ortam sıcaklığını en az 50 derece seviyesinde tutulmalı. Trafolarda ısınmaya neden olan tüm etmenleri ortadan kaldırırken koruma ekipmanlarının kullanımına da özen göstermeliyiz” diye konuştu.

Trafo sargılarındaki akım yoğunlukları değerleri daha da düşürülmeli 

Kayıp oranlarının azaltılması, trafoların yüksek sıcaklıklara karşı daha dirençli hale getirilmesi için Avrupa’nın TIER2 standartlarını daha da yükseltmeye hazırlandığını ifade eden Karagöz, TIER3 standartları ile ilgili çalışmalara hız verildiğini söyledi. Samet Karagöz, şunları söyledi: “Avrupa trafolarda daha çok malzeme ve ekipman daha fazla koruma sağlayan sistemleri yaygınlaştırmaya çalışıyor. Trafoların içerisindeki kullanılan iletken ne kadar yoğun olursa akım yoğunluğu da o kadar düşüyor ve ürün o oranda elverişli oluyor. Bazı firmalarımız maliyetlerini düşürebilmek adına hammaddeden kaçıyor ve buda akım yoğunluğunun artmasına sebep oluyor ve bu sebeple trafo tasarım aşamasında yeterli soğutulamadığında olumsuz son kaçınılmaz oluyor. Transformatör sanayicilerimiz üretim altyapısı anlamında ciddi bir yol kat etti. Sanayicilerimizin büyük bir bölümü her türlü teknik şartnamenin altından kalkacak güce sahip. Sadece transformatörleri daha düşük sıcaklıklarda çalıştıracak standartların şartnamelerde uygulanması lazım.”

“Her patlayan trafo milli ekonomide kayıp demek” 

Yüksek sıcaklıklardan kaynaklı trafo kayıplarının aynı zamanda enerji kayıp oranlarını artırdığı gibi ticari ve sosyal yaşamı da akamete uğrattığını vurgulayan Samet Karagöz, şöyle devam etti: “Elektrikte önemli olan vatandaşların mağdur olmamasıdır. Biz yüksek sıcaklıklara karşı dayanım gücü olmayan trafolar üretirsek, yaşanan kesintilerden kaynaklı olarak ekonomik kaybımız o oranda artmaya devam edecek. Bu noktada ithalata bağımlı olduğumuz elektrik kaybının yanı sıra, elektrik olmadığı için bozulan, zarar gören ve kullanılmayacak hale gelen ürün kayıpları da milli ekonomimizin kaybı anlamına geliyor. Patlayan trafolardan sonra mahalleler uzun bir süre elektriksiz kalıyor. Bazı bölgelerde 4 gün elektrik alamayan bölgeler duyuyoruz. Bu durumda başta gıda ürünleri olmak üzere pek çok alan zarar görüyor. Trafolarımızın ısıya karşı mukavemet gücünü artıracak, scada sistemlerini yaygınlaştıracak, enerji tasarrufunu artıracak önlemlerimizi daha da sıklaştırmalıyız.”   

 

 

Ekonomi