Ünlü iktisatçı Daron Acemoğlu: Teknoloji beklenen refahı yaratmadı

Ünlü iktisatçı Daron Acemoğlu, hızlı teknolojik gelişmenin beklenen ölçüde refah üretmediğini, başta işgücü olmak üzere bir dizi sorunlar yaratma eğiliminde olduğunu söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ünlü iktisatçı Daron Acemoğlu: Teknoloji beklenen refahı yaratmadı

Mehmet KAYA

Ünlü iktisatçı Daron Acemoğlu, yaşanan hızlı teknolojik gelişmenin beklenen ölçüde refah üretmediğini, başta işgücü olmak üzere bir dizi sorunlar yaratma eğiliminde olduğunu söyledi. İktisat ve Toplum Dergisi tarafından organize edilen online yayında Türkiye’nin önde gelen iktisatçıları DÜNYA Gazetesi Yazarı Ömer Faruk Çolak ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Asaf Savaş Akat’ın konuğu olan MİT Öğretim Üyesi Daron Acemoğlu; demokrasi, refah doğuran kurumsal yapıların günümüz sorunlarına çözüm üretmek için yeniden yapılandırılması, bunun için de başta teknoloji şirketlerinin regülasyonu olmak üzere bir dizi kapsayıcı çözüm üretilmesi gerektiğini vurguladı.

‘Şirketlerin gücü artık bilgi’

‘Sermayenin gücü şu ana kadar bir ekonomik güçtü’ diyen Acemoğlu, “ABD’de şu anda sermayenin gücü bilgi gücüne dönüştü. Şirketler insanlar hakkında o kadar çok şey biliyor ve o kadar efektif kullanmaya başladılar ki, bunların hepsi şirketlerin kontrolü altına girdi. Bu gücü nasıl dengeleyeceğiz? Önemli sorunlardan biri bu” diye konuştu. Regülasyon ve devletin bu alandaki düzenleyici rolünün iyi ayarlanması gerektiğini belirten Acemoğlu, müdahalenin gelişim, refah ve demokrasi yönünde olması gerektiğini, aksi takdirde Çin benzeri bir yapının ortaya çıkacağını, demokrasinin aşınacağını vurguladı.

Teknolojinin gelişimi ve sosyal-ekonomik etkilerine yönelik yapılan çalışmaların yetersiz olduğunu belirten Acemoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Teknolojinin çok değişik şekilleri var. Genel bir teknolojik gelişme var; karları, üretkenliği, ücretleri artıracak şekilde düşünmek doğru değil. Özellikle teknolojiyi en azından 2 kategoriye koymak lazım. Birincisi benim otomasyon dediğim şey. Sanayi devrimine bakarsanız buradaki teknolojik gelişmeler işçilerin üretkenliğini artıran değildi. Bu tür teknolojiler genelde işçilere büyük bir yarar sağlamıyor. Ancak işçilerin üretkenliğini artıran teknolojiler de var, daha da önemlisi işçilere yeni görev, fonksiyon, ‘task’lar veren teknolojiler var.”

Acemoğlu, teknolojinin sözünü ettiği birinci yönünün olumsuz sonuçlar doğururken ikincisinin refaha daha fazla katkı verdiğini, teknolojinin bu yönlerinin “kendiliğinden-doğal” olmadığını ve ekonomik, sosyal ya da siyasal olarak “tercih edildiğini” belirterek, günümüz teknolojik gelişiminin de benzer şekilde refah doğurmadığını kaydetti.

‘Faktör verimliliği sorunlu’

Teknolojinin büyümeye, dolaylı olarak refaha katkısının göstergesi olarak değerlendirilen toplam faktör verimliliğinin hem Türkiye, hem de dünyada artmadığını belirten Acemoğlu, “Türkiye’de son 15 senede toplam faktör verimliliği sıfır, hattı biraz negatif. Dünyanın her yerinde sorun. Nedenleri tam iyi anlaşılmış değil ama benim bulgularım şu ki, teknolojinin yönünü sapıttığımız için. Patentlerde patlama var ama faktör verimliliği yok. İşgücü var, bunların emeklerinin üretkenliğini artırabiliriz ama yapmıyoruz. Bu, teknolojinin yönünün verimsiz şekilde gittiğini ortaya koyuyor. Türkiye’de ise hem siyasi hem sosyal nedenlerle elimizdeki işgücü ve sermayeyi kullanmamamızla ilgili” dedi.

Acemoğlu, Batı’da sanayi işçilerinin yanında ofislerde çalışan orta sınıfın işlerinin de teknoloji tarafından yapılmaya başlandığını ve henüz çözüm üretilmediğini, bu durumun aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerin de sorunu olduğunu anlattı.

"Teknoloji şirketi kendi ABD işçisini dinlemiyor ki başka ülkenin işçisini neden dinlesin"

Acemoğlu, batıda sanayi işçilerinin yanında ofislerde çalışan orta sınıfın işlerinin de teknoloji tarafından yapılmaya başlandığını ve henüz çözüm üretilmediğini, bu durumun aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerin de sorunu olduğunu anlattı. Buna karşın ülkelerin teknolojiye nasıl yanıt vereceğinin belli olmadığını, uluslar arası bir yaklaşım gerektiğini kaydeden Acemoğlu, “ABD Teknoloji şirketi ABD işçisini dinlemiyor ki, başka ülkenin işçisini neden dinlesin. O sesi duyurmak lazım.” diye konuştu.

Teknolojinin “kendiliğinden” bir yola girmediğini, gideceği yöne çok sayıda etken olmakla birlikte devletçe yön verildiğini vurgulayan Acemoğlu, antibiyotik, internet, uzay, nanoteknolojinin hepsinin savunma ihtiyaçlarından devlet fonlarıyla geliştirildiğini hatırlattı. Bugün yaşanan teknolojik değişime eleştirel yaklaşan Acemoğlu, “Bunun çok nedeni var, bugün devlet biraz arka planda, bu biraz ideolojik, en iyi teknolojiyi Silikon Vadisi bilir, Google, Amazon bilir yaklaşımı var. İkincisi iyi mühendisler artık devlette çalışmıyor, üçüncüsü verilen paralar (kamu fonları) kesildi, dördüncüsü küresel rekabet buna uygun değil” dedi.

Acemoğlu, özellikle bu olumsuz sürecin yönetilmesi için kamunun regülasyonuna ihtiyaç olduğunu, bu bakımdan mevcut deneyimlerle değil ancak temel önermeleriyle “yeni bir sosyal demokrasi” tasarımına ihtiyaç bulunduğunu kaydetti. Acemoğlu, yeni kurumsal-politik tasarımın devletin rol oynayacağı teknolojinin regülasyonu, eski işgücü piyasasına yönelik dinamiklerin esnekleşme ve sosyal yeteneklerin işçilere kazandırılması ile yeni bir işçi-işveren dengesi kurulması gerektiğini söyledi.

Demokrasi-kalkınma ilişkisinin önemli olduğunu vurgulayan Acemoğlu, Freedom House tespitine göre 2005’ten bu yana her sene demokrasi kalitesi kötüye giden ülkelerin sayısının, iyiye giden ülkelerin sayısından daha yüksek olduğunu, kötüye giden ülkelerin aynı zamanda ekonomilerinin de bozulduğunu söyledi.

Ekonomi