Ünlü ekonomistler, "Tahammül edilmesi zor durum" diyerek kredi kartlarındaki strese dikkat çekti!
Türkiye ekonomisine yönelik verilerde görülen bozulma, enflasyondaki yüksek seyir sürerken, sanayi de çarkların yavaşlaması ve işsizliğin artması şeklinde görülüyor. Prof. Dr. Hakan Kara, Prof. Dr. Seyfettin Gürsel ve Prof. Dr. Yalçın Karatepe verileri değerlendirdi.
Sözcü’den Emre Deveci haberine göre, Türkiye ekonomisinde son veriler sorunların ortaya çıktığını gösteriyor. Sanayi üretimi verisi yavaşlamaya işaret ederken, işsizlik, kredi, kredi kartı borçları artış gösterdi.
TÜİK'e verilerine göre, haziranda imalat sanayi üretimi yıllık yüzde 6,9 oranında gerilerken, genel istihdam 341 bin geriledi. Haziranda işsizlik yüzde 9,2'ye yükselirken, geniş tanımlı işsizlik yüzde 29,2'ye çıkarak pandemi sonrası dönemin zirvesini gördü.
Ücretler enflasyon karşısında erirken, asgari ücret açlık sınırı altında kaldı. Çiftçiler alım fiyatlarını protesto ederken, ihracatta zayıf seyir, vergi artışları gibi gelişmeler ekonomi politikalarına yönelik memnuniyetsizliği gözler önüne serdi.
Ekonomideki gelişmeleri Prof. Dr. Ali Hakan Kara, Prof. Dr. Seyfettin Gürsel ve Prof. Dr. Yalçın Karatepe değerlendirdi.
“2025 yılı ortalarına kadar bir durgunluk süreci bizi bekliyor"
Merkez Bankası (TCMB) eski Başekonomisti olan Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Hakan Kara, "Ekonomi politikalarının gerçek anlamda sıkı duruşa geçmesi ancak 2024 yerel seçimlerinden sonra oldu" derken, “Buna göre yılın ikinci yarısından itibaren 2025 yılı ortalarına kadar bir durgunluk süreci bizi bekliyor" dedi.
Kara, son dönemde açıklanan öncü verilerin ekonomide belirgin bir yavaşlamaya işaret ettiğini vurgularken, "Ekonomik durgunluk karşısında siyasilerin ne kadar sabredebileceği hususu kritik bir başlık olarak ortada duruyor. Burada üç konu önemli" diyerek şunları söyledi:
“Uygulanan mevcut programa siyasi destek azalabilir”
"Birincisi, ekonomideki ivme kaybı istihdam piyasasına yansımaya başlayacak. Önümüzdeki aylarda işsizlik oranlarında belirgin artışlar görebiliriz. Bu da uygulanan mevcut programa siyasi desteği azaltabilir.
İkincisi, vatandaşın ödeme gücündeki azalma nedeniyle kredi kartlarında stres giderek artacak. Bu da siyasi açıdan tahammül edilmesi zor bir durum.
Üçüncüsü TL’deki reel değerlenme nedeniyle ihracat şirketleri üzerindeki rekabeti baskısı artıyor, ayrıca krediye erişim sorunu yaşayan şirketler nakit akışını yönetmekte zorlanıyor.
Bütün bu gelişmeler uygulanan mevcut programın sürdürülebilirliğine dair kaygıları artırsa da önümüzde bir seçim döngüsü olmadığından kısa vadede programdan ciddi bir geri adım atılmasını beklemiyorum.”
“İşsizlik, iktidarın beklediğinden daha yüksek seviyelere ulaşabilir”
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, istihdam ve işsizlik verisine yönelik haziran ayının bir dönüm noktası olduğuna dikkat çekerken, aylık verilerin tek başına kesin bir şey söylemeyi mümkün kılmadığını ancak gelecek hafta açıklanacak ikinci çeyrek büyüme verisi ile gelecek ay açıklanacak temmuz verilerinin kritik olduğunu belirtti.
Gürsel, ekonomik büyüme düşerken istihdam kayıpları ve işsizlik artışı olmasının şaşırtıcı olmadığını vurgularken, mevcut ekonomi yönetiminin asıl amacının faizi artışı, kamu harcamalarında kısma, gelirler üzerinde baskı yaratma ile iç talebi düşürmek olduğunu söyledi. Gürsel, bu adımların ekonomik büyümeyi düşürerek, reel ücretlerdeki kayıpla birlikte yılın ikinci yarısında büyüme ve talepte daha fazla hissedileceğini dile getirerek şunları ekledi:
“TCMB de 2-3 yıllık düşük büyüme öngörüyor. İç talebin baskılanması gerektiğini söylerken, işsizlik, iktidarın beklediğinden daha yüksek seviyelere ulaşabilir.”
“İşsizlik artıyor ancak enflasyon istendiği gibi düşmüyor”
CHP Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, ekonomideki yavaşlamayla sanayi üretiminde düşüş ve işsizliğin yoksulluktaki artışa etkilerinin gelecek aylarda artarak devam etmesini beklediğini söyledi.
Karatepe, sanayideki yavaşlamanın tüm sektörlere yayıldığına, işsizlik rakamının da sanayi üretimindeki gerilemeyi yansıttığına işaret ederken, şunları ifade etti:
“İktidarın mevcut ekonomi anlayışına göre, enflasyonla mücadele için talebi düşürüp işsizliği artırmak gerekiyor. Yani işsizliğin artmasının, kurguladıkları politikalara uygun olduğunu biliyorlar. Büyüme ve talep düşerken, işsizlik artıyor ancak enflasyon istendiği gibi düşmüyor. Temmuzda aylık enflasyon yüzde 3,23 gibi çok yüksek seviyede geldi. Yüksek enflasyon ve ekonomik durgunluğun birlikte yaşandığı durumu ifade eden stagflasyon gündemde.”