Umut da çok ödev de

Son gününü yaşadığımız 2019’a ilişkin ekonomik göstergeler ile yeni yılın ekonomik hedefleri DÜNYA yazarları ve yazı işleri ekibi tarafından yuvarlak masa toplantısında geniş şekilde ele alındı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Umut da çok ödev de

İyisi ile kötüsü ile bir yil daha geride kaldı. Zorlu etapların yaşandığı 2019’un ardından, 2020’ye umutlu giriyoruz. Şimdi herkesin merak ettiği soru,2020 nasıl geçecek? Bu soru, Dünya Gazetesi yazar ve yazı işleri olarak bizim de gündemimizde idi. Dünkü yazı işleri toplantısından sonra 2019’un yanı sıra yeni yıla ilişkin bir değerlendirme yaptık. Türkiye ve dünya ekonomi gündemine ilişkin ufuk turumuza, Başyazarımız Osman Arolat, yazarlarımız Hakan Güldağ, Vahap Munyar, Şeref Oğuz, Kerim Ülker ile Yayın Yönetmenimiz Ömer Türkdönmez, İstihbarat Şefimiz Aysel Yücel, Finans Editörümüz Şebnem Turhan katıldı.

Sözü fazla uzatmadan, okurlarımızı, moderatörlüğünü Haber Koordinatörü Mustafa Kemal Çolak'ın yaptığı değerlendirme toplantımıza davet etmek isteriz.

 Osman Ağabey, sizden başlayalım. Nasıl bir 2019’u geride bırakıyoruz?

2019 yılında net borç ödeyicisi olduk. Yaklaşık 20 ayda 45 milyar dolar dış borç borcu azalttık. Bunun 29 milyar doları 2019 yılında kapatıldı. Veren olmadı ki, ‘mecburen’ diyebilirsiniz ama sonuçta özel sektörün döviz açık pozisyonu hayli kapandı. Şu anda Haziran 2015 ile aynı seviyede: 178 milyar dolar. Bu görece güvenli bir bölge oluşturuyor. 2020’nin ilk yarısı bu açıdan rahat geçer dolayısıyla...

 Öyle ise yeni yıla hayli moralli girdiğimiz söylenebilir…

Vahap Munyar: Genel olarak, iş dünyasında işlerin bu yıl iyi gideceğine ilişkin bir beklenti var, evet doğru... Perakendede hem adet hem ciro bazında artış bekleniyor. Vahap Küçük bizim gazetede, LC Waikiki’nin cirosunda 2020’de yüzde 30 artış beklediklerini açıkladı. Geçenlerde Mehmet Büyükekşi ile konuşuyorduk. Flo’da onlar da yüzde 20’nin üzerinde artış bekliyorlar.

 Bu iyimser hava, diğer iş kesimleri için gözlemleniyor mu?

Hakan Güldağ: Sanayide de öyle bir hava var. Geçen gün Tahsin Öztiryaki gazetemizi ziyaret ettiğinde de, “Hem rakamlar bazında, hem de gerçek anlamda toparlanma var piyasada” diyordu. Eylül, ekim gibi başladı toparlanma süreci. İMDER üyeleriyle sohbet ettik geçen akşam. Biliyorsunuz, iş makinaları sektörü iç piyasa bakımından en ciddi daralmayı yaşayan sektörlerden biri. Başkan Merih Özgen, “Türkiye pazarında 100 satıyorduysak 20’ye düştü satışlar” dedi. Çok çarpıcı! “2017’de 13 bin 500 iş makinası sattık. Bu yıl zar zor 3 binde kapatacağız” dedi.

Ancak onlar dahi aralık ayında piyasanın yukarı doğru kıpırdadığını söyledi. Bir olumlu işaret olarak.

  Peki, bu son ayda neler yapmışlar, merak ettim.

Hakan Güldağ: Bizim iş insanımızın ‘var kalma azmi’, ‘ mücadele azmi’ böyle dönemlerde daha da öne çıkıyor. Aslında bu çetin toprakların artık DNA’mıza işlediği bir toplumsal özellik bu. Olumsuzu, olumluya göre daha iyi yönetiyoruz. İç pazarda satamayınca, dışarıya yönelmişler. Birinci el, ikinci el ne varsa satmışlar. 2018 ihracatları 1.3 milyar. 2019’u ise iş makinaları sektörü 1.5 milyar dolar ihracatla kapatıyor.

 2020’de en çok hangi konular üzerinde duracağız. Ekonominin öncelikli gündem maddeleri nasıl sıralanacak?

Ömer Türkdönmez: 2020’de en çok izleyeceğimiz konulardan biri hiç şüphesiz cari denge olacak. 58 milyar dolar civarında bir açıkla başladığımız cari işlemler dengesinde 6 milyar dolar civarında fazla ile kapatıyoruz. 2020’de cari açığı kontrol altında tutabilirsek, hem ekonomi hem kur üzerindeki baskılar hafifler. Piyasaya güven gelmesinde etkili olur. Ekonomi yönetimi de bunun farkında görünüyor. Bir yandan gelecek yıl yüzde 15 civarında kredi artışının hedeflendiği anlaşılıyor. Bunun için kredi portföyünü yüzde 5 ila yüzde 15 arası genişleten bankalara zorunlu karşılıklarda hem oran hem de getiri de önemli teşvik sağlandı. Reel bazda... Böyle olunca özel bankalar da daha iştahlı bir şekilde sahaya indi. Kamu bankaları zaten her zaman sahadaydı. Fakat baktılar ki, bankalar teşvikten yararlanmak adına tüketici kredilerine ağırlık vermeye başladı, teşvik şartlarında değişikliğe gidildi. Teşvik ticari kredilerini artıranlara doğru çevrildi. Çünkü kredi türleri içerisinde cari açık yaratan krediler tüketici kredileri. Üretim kompozisyonumuzdan kaynaklanıyor. En risksiz olanlar ise uzun vadeli TL krediler. Cari açık oluşturmuyor. Tabii bir de konut kredileri... Çalışmalar konut kredilerinin de cari açığa fazla bir etki yapmadığını gösteriyor. Belki TOKİ’nin yeni bir açılımla dar gelirliye 100 bin yeni konut inşa etme hamlesini de bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.

  Hakan, sen iş yaşamının temsilcileri ile sık sık biraraya geliyorsun? Onların 2019 ve 2020’ye bakışları nasıl?

Yıl sonunda şirketler pek çok değerlendirme toplantısı yapıyor biliyorsunuz. Ne yaptık, gelecek yıl ne yapacağız anlamında... Kısa süre önce Şahinler Holding’in bütün üst ve orta düzey yöneticilerinin katıldığı bir toplantıda Hüsnü Özyeğin ile beraberdik. Herkes duayeni dikkatle dinliyor. “2020’de

Türkiye ekonomisinin performansını nasıl bekliyorsunuz, iktisat politikaları bakımından manevra alanları var mı?” diye sordum. “Doğrusu son bir yıl içinde hükümet bunu çok iyi yönetti” dedi, “Ekonomide toparlanma başladı. Faizler 5-6 ayda 1200 baz puan indirildi. Türkiye, daha ilk senede dengelenmenin görece kolay tarafını halletti. Şimdi işin yönetilmesi zor tarafına geldik. Tek haneli faiz hedefleniyor. Bu arada dengelerin bozulmaması lazım. Dövizin kontrolden çıkmaması lazım. Uygulanacak politikalarla bu hassas dengelerin yönetilmesi lazım.” Hassas dengelere rağmen, işlerin yavaş yavaş düzelmeye devam edeceğini düşünüyor Özyeğin. Kemal Şahin de yöneticilerine yaptığı hayli ufuk açıcı sunumda, “Dünya karışık ve karışık kalmaya devam edecek görünüyor. Ama biz 2020’den umutluyuz. İşler 2019’a kıyasla daha iyi gidecek” dedi.

 2020 enflasyonuna ilişkin ciddi hedeflerimiz var. Bu konuda nasıl bir performans ortaya koyarız sence?

Şeref Oğuz: Enflasyonun baskısı da olacak zaten. Enflasyon düşüyor ama hayat pahalanmaya devam ediyor. Düşen fiyatların artış hızı. O gerçekten de düştü. Yüzde 25’ten bir yıldan biraz fazla bir zamanda tek hanenin altına indi. Baz etkisiyle... Şimdi düşük çift hanede.

Yine baz etkisine baktığınızda önümüzdeki yılın ortasına, hatta tam söyleyecek olursak temmuza kadar çift hanede kalma ihtimali, tek haneye düşme ihtimalinden daha yüksek. Nisan ve mayıs belki. YEP’te tüketici fiyatları artışında 2020 yıl sonu hedefi yüzde 8.5. Ama düşük de olsa, bu yıl gibi gelecek yıl sonunda çift hanede kalırsak çok şaşırmamak lazım. Yüzde 10.5 gibi bir oranla tamamlayabiliriz. Gıda enflasyonu yine başımıza dert olacak gibi... Ekonomi yönetimi gıda fiyatlarında 2020 yılında yüzde 11 artış öngörüyor. Oysa örneğin, İSO Meclis toplantısında Hüseyin Bozdağ hazır yemek sektöründe enflasyonun yüzde 16 civarında olduğunu söyledi. 2020 değerlendirmesinde yazarımız Serhat Gürleyen de dikkat çekti: Gelecek yıl, yakıt, gübre, ilaç, yevmiye artışlarını da göz önüne alırsanız gıda fiyat artışının ortalama yüzde 15’in altına inmesi zor görünüyor. Ama bu yıl başında olduğu kadar da yüksek oranlar beklenmemeli. Ocakta, tek bir ayda, yüzde 6.43 arttı gıda fiyatları biliyorsunuz. Son 16 yılın en yüksek düzeyiydi. O tür olağandışı rakamları beklemiyoruz 2020’de...

● Gıda enflasyonunda ve genel anlamda tarımda beklentileriniz nedir?

Hakan Güldağ: Daha hava koşullarını da hesaba katmadık. Bu kış kar kendini göstermedi henüz. İyi haber sayılmaz. Ayrıca, Akhisar’da zeytinin neredeyse yüzde 70 düşük rekolte vermesi gibi anormal olaylar gıda fiyatlarını sürprizlere açık hale getiriyor. Sonra da fiyatlar çok yükselmesin diye ithalata yükleniyoruz. Bu sefer üretici üretmekten cayıyor. Benzer tartışmaları bu yıl da yaşamamız sürpriz olmaz. Ali Ekber Yıldırım, geçmiş yıllarda olduğu gibi 2019 yılında da tarımda en çok tartışılan konular ithalat kararları olduğunu belirtiyordu. Geçen seneki yoğun tartışmalara ve açıklamalara bakınca gıdada oyunu değiştirecek, enflasyonu düşürecek yapısal bir düzenleme bekledik doğrusu... Bazı hazırlıklar oldu da... Ama arkası gelmedi. Sorun da çözüm de 2020’ye aktarılmış görünüyor.

Ömer Türkdönmez: Enflasyon açısından bir konuya daha dikkat etmek lazım. Petrol fiyatları bu yıl beklentimizin üstüne çıkabilir. Ekonomi yönetimi 2019 için petrol fiyatını 63 dolar, 2020 için ise 58 olarak öngörüyor. Bizim için baz oluşturan Brent petrolünde ise uluslararası analistlerin beklentileri 2020 için 65 dolar, hatta biraz üstü... OPEC de kısıntılara
devam edecek görünüyor. Aynı şekilde, dünya ticaretinde kısmen de olsa toparlanma beklentisi ile emtia fiyatlarındaki artış emtia ihracatçısı ülkeler için iyi haber olsa da bizim için pek öyle sayılmaz. Ama biz de hiç değilse ihracat yaptığımız piyasaların toparlanması ile dış ticaret üzerinden fayda sağlarız diye düşünelim.

● 2020’ye ilişkin olumlu gidişatı ilk nerelerde okumak gerekir?

Ömer Türkdönmez: Piyasa hareketleri önemli tabii ama işlerin nasıl gittiğine ilişkin sinyali 2020’de en net olarak herhalde yatırımlardan alacağız. Üçüncü çeyrekte çok şükür büyümeye geçtik ama yatırımlar beş çeyrektir daralıyor. Son veriye göre yüzde 12.6 daraldı yatırımlar. Yeni Ekonomi Programı’nda ise yatırımlarda 2020’de yüzde 12.1 artış öngörülüyor. Gelecek yıl büyümenin de yüzde 5’e ulaşmasının temel dayanağı olarak bu yatırımlardaki artış görünüyor. Bir de YEP’e göre, özel sektör tüketimi yüzde 4.9’a ulaşacak.
İki temel dinamik olarak bunlar gösteriliyor.

● 2020 bütçesinde ilk’lerin yaşandığını söyleyebiliriz. Hazırlanan bütçe ilk kez 1 trilyon sınırını aşarken, cumhurbaşkanlığı takvimde son sırada yerini aldı. Bu hali ile cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sisteminin ilk bütçesi olduğuna dair yorumlar yapıldı. Sizce bütçede hedefl er tutar mı?

Şeref Oğuz: 2020 bütçesi tutar mı, iyi soru... Hatırlarsanız, 2019’a 80.6 milyar lira bütçe açığı hedefiyle başlamıştık. 2020 bütçe teklifinde verilen rakama bakarsanız 2019 yılını 125 milyar lira açık ile kapatıyoruz. Bu da bu yıl başında koyduğumuz hedefi yıl sonunda yüzde 55 aşıyoruz demek. Kaldı ki, bu yıl hem Merkez Bankası’nın karı aktarıldı bütçeye, hem de yedek akçe. 2020’de kar aktarımı olur. Çünkü 2019’da da Merkez Bankası epey ‘kar’ etti biliyoruz. Ama yedek akçe için aynı şeyi söylemek mümkün değil. 2020 bütçesinde harcamalar yüzde 5 büyüme hedefine göre belirlendi. Altında kalırsa gelir hedefl eri tutmayabilir. Bu durumda 2020 için belirlenen yaklaşık 139 milyar liralık bütçe açığı hedefi 2019’dakinin akıbetine uğrarsa bütçe ile gayrisafi milli hasıla oranında ciddi bir bozulma olur. Ancak bu yıl büyüme, dolayısıyla ithalat vergileri ve diğer gelirlerde artış beklentisi beklendiği
ölçüde olmasa da artacaktır. İlla 2019’daki gibi olması gerekmiyor. 2019, 2018 ağustosundaki kur şokundan sonra özel bir yıl oldu doğrusu...

Ömer Türkdönmez: İsmet Özkul yazdı “2020 bütçesi kime ne verecek, kimden ne alacak?” başlıklı yazısını kaçıranlar girip DÜNYA Online’dan baksın derim. Karayolları’nın bütçesi
yüzde 27.2, Sağlık Bakanlığı’nın yüzde 21.6 artırılıyor. 2020 bütçesinden 10.5 milyar lira şehir hastanelerine, 8.3 milyar lira köprü ve otoyol işletmecisi firmalara aktarılacak şekilde Kamu-Özel İşbirliği projelerine 18.9 milyar lira kaynak aktarılıyor. Bu miktar 2018’de 6.2 milyar, bu sene ise 9.7 milyar liraydı. 2020’de ciddi artış var.

● 2019’un en önemli gündem maddesi, Temmuz ayından itibaren başlayan faiz indirimleri idi? Faiz indirimleri sürer mi?

Şebnem Turhan: Bu durumda faiz indirimlerinin de aynı hızla devam etmesi beklenemez. Merkez Bankası politika faizini daha fazla düşüremez diyemem ama bir süre için önden yüklemeli faiz indirimlerinin sonuna geldik bence. 0.50’lik indirimler gelebilir tabii, o da enflasyon izin verdikçe. Çünkü bakın son faiz oranlarına, yüzde 9-10 civarında faiz veriliyor mevduata. Stopaj sonrası mevduat getirisi cari enfl asyon oranının altına düştü. Şimdi kamu bankaları 0.79’a hazırlanıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Albayrak açıkladı. Bir süre faizde inebileceğimiz seviyelere iyice yaklaştık. Çünkü bu seviyeden ne mevduat sahipleri Türk Lirası mevduata yönelir. Ne de sıcak paracılar. Yabancı yatırımcından yoğun hareketler bekleyemeyiz. Öyle olunca TL üzerinde baskı hafiflemez, jeopolitik gelişmelere göre artabilir de... ABD yaptırımları hafif geçecek gibi. İyi haber. Suriye de bir yola girmiş görünüyor. O da iyi haber. Ama yok Libya, yok Doğu Akdeniz ve benzeri gelişmeler ne kadar alışmış olursak olalım, piyasalar ne kadar fiyatlamış olursa olsun, her zaman risk unsuru. Bu türbülans ve gerilimler tasarrufların Türk Lirası’na dönmesini teşvik etmiyor. Yoksa, Tuğrul Belli de yazdı: bugünkü şartlarda daha fazla dövize kayış pek mümkün gözükmüyor. Çünkü mevduat dolarizasyonu tarihi yüksek seviyelerde. Hane halklarının toplam menkul varlıklarının çok büyük bir bölümü de döviz ve dövize endeksli kıymetlerde...

 Şebnem, söz sana gelmişken ekonominin katalizörü olarak kabul edebileceğimiz bankacılık kesiminin hanesine yeni yılda ne düşecek?

Şebnem Turhan: Bankacılık tarafında düşen faizler kredi büyümesini olumlu etkilemekle beraber, faizlerdeki düşüşün kredi talebi üzerine daha fazla yansıması bekleniyor. Faizlerdeki düşüş bir miktar mevduat çıkışına neden olsa da, artan kredi talebi ile beraber kredi/mevduat rasyosunda daha fazla iyileşme görülmesi karlılık ve net faiz marjı açısından olumlu olacak. Aynı zamanda swap maliyetlerindeki düşüşün de sektörü olumlu etkilemesi bekleniyor. Buna karşılık takipteki kredilere ilişkin bazı düzenlemelerin bankaların provizyon giderleri üzerine yapacağı etki ve kamu bankaları üzerinden verilen düşük maliyetli kredilerin görev zararı etkisi karlılık üzerinde baskılayıcı olma ihtimali var.


● Peki BIST desem, borsada gelişmeler ne yönde olacak?

Şebnem Turhan: Borsa, yılın son ayındaki atılımıyla yatırımcılarını sevindirdi. Zaten faizlerdeki düşüş de yatırımcıyı hisse senedi piyasalarına doğru itiyor. Endeks hali hazırda iskontolu olmayı sürdürüyor ve bu farkı kapatması için diğer gelişen ülke borsalarından daha yüksek performans göstermeye devam etmesi gerekli Mayıs ayında 83 bin seviyeleri görüldükten sonra BİST 100 endeksi yüzde 36, BİST 30 endeksi yüzde 33 getiri ile en yüksek performans gösteren iki küresel endeks oldu. 2020’de de belirsizlikler azaldıkça bu performansın artması beklenebilir. Ayrıca yeni halka arzlarda sürprizlerbekliyorum.

● Hakan, 2020 büyümesi konusundaki yaklaşımını merak ediyorum. Hedefler hakkındaki değerlendirmeni öğrenebilir miyim?

Büyüme 2020’de YEP’te öngörüldüğü gibi yüzde 5 olur ya da birçok ekonomistin beklediği gibi yüzde 3-3.5 düzeyini aşmaz. Ama bir gerçek var ki, o da Türkiye ekonomisini yeniden büyüme patikasına sokmak yeterli olmayacak. Ülkenin üretim imkanlarının ve de kabiliyetlerinin bir bütün olarak yükseltilmesine ihtiyacımız var. Geçenlerde Güven Sak, “şanslıyız”
diye yazdı. “Şanslıyız ki, yeni sanayi devriminin ortaya çıkardığı yeni teknolojiler, Türkiye ekonomisinin teknolojik dönüşüm ihtiyacı ile bire bir örtüşüyor.” Umarım, 2019’un son günlerinde “Türkiye’nin otomobili” ile bir atılım heyecanı yakalayan Türkiye, ortak heyecanla teknolojide ‘çılgın’ projelere odaklanır.

Ömer Türkdönmez: Ama öte yandan, 2020’de ithalde alınan KDV gelirlerinde daha yüksek bir artış bekleniyor. Yüzde 25.1... Bu cari açıkta artış işareti sayılmaz mı? Bu da kurlar, faiz ve enflasyon baskısının süreceği anlamına gelmez mi? Sonra unutmayalım. Gelecek yıl faiz harcamalarında hızlı bir artış olacak. Faiz ödemeleri için ayrılan kaynak 139 milyar lira oldu. Bütçe teklifinde, faiz dışı harcamalar 2019 tahminine göre yaklaşık yüzde 7.5, faiz giderleri ise yüzde 35 artıyor. Bu arada KOSGEB’in bütçesi yüzde 19.8 kısıntıya uğradı. KOBİ’lerin tam desteğe ihtiyacı olacağı bir dönemde. Gerçi KOSGEB Başkanı Cevahir Uskurt 2 milyarlık destek açıklamasında bulundu. Ama ihtiyaç 4-5 katı...

Çalışan kesim için ne vaad ediyor 2020? Son açıklanan yeni asgari ücret rakamının ışığında bir yorum rica edeceğim?

Osman Arolat: Faizlerin düşmesine rağmen, tüketim harcamalarının yüzde 5 civarında artması reel olarak çok kolay değil. Yüzde 4’tekalabilir. Gelirlerde ciddi bir artış olmayacak görünüyor. Ne mavi yakalılarda, ne de beyaz. Asgari ücrette de 2020’de, 2019’a kıyasla önemli bir artış olmadı. Ki, 7.5 milyon kişi Türkiye’de asgari ücretle çalışıyor görünüyor. Cumhurbaşkanı nasıl bir jest yapacak şimdilik bilmiyoruz ama asgari ücret 2 bin 324 lirada kalırsa, kerteriz alınacak. Genel olarak ücret artışlarında fazla bir hareket bekleyemeyiz. İşsizlik baskısı devam edecek. En az marttan önce işsizlikte anlamlı bir düşüş olmaz. Borçlar da zaten hali hazırda gelire göre yüksek. Gelir dağılımındaki bozukluk ve işsizlik endişeleri tüketimin şahlanmasının önünde fren olacak.

● Biraz da dünya ekonomisi diyelim mi? Aysel senden dünya piyasaları nasıl bir yılı geride bıraktı, öğrenebilirmiyiz?

Aysel Yücel: Gelecek yıla ilişkin tahminler dünya ekonomisinde 2019 yılına göre ılımlı bir toparlanma yaşanacağı yönünde ağırlık kazanıyor. 2019’da dünya yaklaşıkyüzde 3 büyüdü. 2020’de yüzde 3.2 ile 3.6 arasında büyüyeceği tahmin ediliyor.

Örneğin, IMF’ye göre dünya ekonomisi gelecek yıl yüzde 3.4 büyüyecek. Dünya ticaretinin büyümesine ilişkin yönelik olumlu beklentiler ise çok daha yüksek oranlara ulaşıyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün belirlemelerine göre dünya ticaret hacmi 2019’da sadece yüzde 1.2 büyüdü. 2020 yılında ise yüzde 2.7 büyüyecek. Gelişmiş ekonomilerin ihracatı 2019 yılında hemen hiç artmadı. Dünya Ticaret Örgütü’nün analizlerine göre, bütün bir yıl boyunca ancak yüzde 0.4’lük bir büyüme gerçekleşti. 2020 yılında ise, gelişmiş ekonomilerin ihracatı yüzde 2.2 artış gösterecek. Gelişmekte olan ülkeler ise gelecek yıl ihracatlarını yüzde 3.4 artıracak. İthalata gelince... Gelişmiş ekonomilerin ithalatı yüzde 1.2, yükselen ekonomilerin ise yüzde 4.3 artacak. Bunlar DTÖ verileri. IMF’ye bakarsak, gelişmiş ülkeler gelecek yıl ithalatlarını yüzde 2.7 artıracak. Yükselen ekonomilere ilişkin IMF’nin öngörüsü, DTÖ ile aynı...

Türkiye’de olduğu gibi dünyada da 2019 için merkez bankaları yılı olduğu söylenebilir.

Şebnem Turhan: 2019’a girerken,ABD ve diğer zengin ülkeler cephesinden bakış gayet iyimser, Türkiye’ye ve kimi gelişmekte olan ülkelere bakış hayli kötümserdi. Senaryoya göre, Amerikan Merkez Bankası konumundaki FED, faiz artırımlarına devam edecekti. 3 belki de 4 faiz artırımı bekleniyordu. Ama ne olduysaoldu, tablo tersine döndü. Özellikle Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda dünyanın en büyük şirketlerinin CEO’ları arasında yapılan ankette 800 CEO’nun neredeyse tamamı 2019’da ‘durgunluk’ ya da ‘resesyon’ beklediğini açıklayınca, önde gelen merkez bankaları ‘U’ dönüşü yaptı. Faiz artırımları yerini faiz indirimlerine bıraktı. Gerçekten de artık bitirmekte olduğumuz bu yıl, dünya ticareti hayli küçüldü. 2008-2009 global ekonomik krizinden sonraki 10 yılın en kötü performansını sergiledi. Öte yandan, 2018 ağustosunda yaşanan kur şoku sonrasında Türkiye ekonomisinin 2019’da çok kötü bir performans sergileyeceği düşünülüyordu. Yüzde 3 civarında daralma yaşanacağı analizleri yapılıyordu. Öyle olmadı. Yılın ilk iki çeyreğinde büyüme negatif seyrettikten sonra üçüncü çeyrekte küçük de olsa pozitife geçti. Bu yılın dördüncü çeyreğinde ise yüzde 5, hatta 5.5’lik büyüme gelebilir. Yılı da pozitifte tamamlayacağımız anlaşılıyor.

● Şebnem, Türkiye’nin olduğu kadar dünya piyasalarını da çok yakından takip ediyorsun. 2020’ye ilişkin bu noktada senin değerlendirmen nedir?

Şebnem Turhan: 2019’un son üç ayında göstergeler, dünya ekonomisinde önümüzdeki yıl daha iyi bir performansı görüleceğinin işaretlerini verdi bile. Özellikle ekim ve kasım aylarında küresel imalat sanayii ile sanayi ve hizmetler sektörlerini kapsayan bileşik öncü göstergeler yukarı yönlü hareket etti. Küresel sanayi üretimi ve daha belirgin olarak da ihracat siparişlerinde yükseliş dikkat çekiyor. Dünya tahvil getirilerindeki yükselme eğilimi ve de özellikle ABD tahvillerinde yeniden uzun vadeli faizler, kısa vadeli faizlerin üstüne çıktı. Bir ara tersine dönen getiri eğrisi, yani kısa vadeli faizlerin uzun vadeli tahvillerin faizinin üstüne çıkması, 2020 yılında ABD ekonomisinin resesyona gireceğinin güçlü sinyali olarak görülmüştü.

● Hakan senin demograf gelişimi yakından takip ettiğin biliniyor. Nüfuslardaki değişim iş yapış şekillerini nasıl etkiliyor?

Hakan Güldağ: 2020’ye ilişkin olumlu işaretlere ve beklentilere rağmen, uzmanlara göre dünya ekonomisini önümüzdeki yıllarda daha ‘yavaş’ bir dönem bekliyor. Bunun en önemli nedenleri arasında demografik değişim gösteriliyor. 2020’de dünya nüfusu bir ilki yaşayacak. Dünya tarihinde ilk kez 30 yaşın üzerindeki insanların sayısı, 30 yaşın altındaki nüfustan büyük olacak. ‘Yaşlı’ olarak görülen 65 yaş üstü nüfus da, dünyadaki 5 yaş ve altındaki çocuk sayısını belirgin biçimde geçecek. Nüfusu yaşlanan Japonya, İtalya ve Portekiz gibi ekonomilerde 2020’li yıllarda ortalama büyümenin yüzde 1’in hayli altında sıfıra yakın seyretmesi bekleniyor. Çin, Rusya ve hatta Tayland gibi gelişmekte olan ekonomilerde de nüfusun yaşlanması sağlık hizmetleri ve bakım ihtiyaçlarını artıracak.

Aysel Yücel: 2020’li yıllarda tanık olmamız beklenen bir başka önemli değişim ise önde gelen yükselen ekonomilerin yavaşlamaya başlaması... Başta da Çin. 2020’li yıllar boyunca dünya Çin’in yavaşlamasına alışacak. Ancak bu Çin’in 2020’li yılların sonunda dünyanın en büyük ekonomisi olma hedefini sekteye uğratacak gibi görünmüyor. Bunda Çin yönetiminin önümüzdeki dönemde ithalata da ağırlık vermesinin önemli bir payı olacak.

Eğer Çin yönetimi sözünü tutarsa, 2020’nin ilk yarısında 10 trilyon dolarlık ithalat gerçekleştirmiş olacak. Her hafta en az 2 milyarder yaratan Çin ekonomisinin 2020 yılında yüzde 6.1 büyüme göstermesi bekleniyor. Çin’de yönetim hem para hem de maliye politikalarını devreye sokarak, ekonominin hızlı bir yavaşlamaya girmesini engellemeye çalışacak.

Ömer Türkdönmez: Çin ekonomisinin yavaşlamasının da etkisiyle, dünya ekonomisinin önümüzdeki 10 yılda önceki 10 yıla göre çok daha düşük bir performans gösterecek. Yapılan analizler, 2020’li yıllarda dünya ekonomisinin büyüme hızının 2010’lu yıllara göre yarı yarıya azalacağını gösteriyor. Önde gelen gelişmekte olan ülkeler arasında büyüme hızında gelecek yıl ilk 10’a girebilecek tek ekonomi Hindistan olacak. Yapılan projeksiyonlar, Asya’nın en büyük genç nüfusuna sahip Hindistan’ın gelecek yıl yüzde 6.7 büyüyeceğini gösteriyor. Başbakan Narendra Modi’nin liderliğindeki koalisyonun uyguladığı teşvik programları ekonominin performansını ciddi şekilde artırıyor. Uzmanlara göre, Hindistan 2020’li yıllar boyunca da ‘hızlı’ büyüyen ekonomiler arasında yer alacak. Böylece, 2020’lerin sonuna doğru Hindistan’ın en büyük ilk 5 ekonomi arasına katılması bekleniyor.

Peki biz, dünyada büyümeyi nerede gözlemleyeceğiz? Biliyorsunuz, bu bizim ihracatımız için de çok önemli bir konu.

Şeref Oğuz: 2020 yılında hızlı büyüyecek bölgeler arasında ise Afrika öne çıkıyor. Nüfusu da hızla artan Afrika Türk iş insanları açısından daha fazla dikkate alınması gereken bir kıta. Yapılan projeksiyonlar, bugün 7.8 milyar olan dünya nüfusunun 50 yıldan biraz fazla bir zaman içerisinde 11 milyarı bulması bekleniyor. Bu süreçte Avrupa nüfusu 650 milyondan 630 milyona inecek. Asya nüfusu 4.2 milyardan 4.8 milyara çıkacak. Amerika kıtası hemen hemen aynı kalacak. En büyük nüfus sıçraması ise Afrika’dan gelecek. Bugün 1.2 milyar dolan Afrika’nın nüfusu 4.2 milyara çıkacak.

● Devletler açısından bakarsak, hızlı büyümeyi hangi ülkelerde görebileceğiz?

Şeref Oğuz: Fildişi Sahili yüzde 6.8, Etiyopya yüzde 7.4, Ruanda yüzde 7.5 ile Afrika’nın 2020’de en hızlı büyümesi beklenen ülkeleri... Asya’da Butan’ın yüzde 7.3, Myanmar’ın yüzde 7, Nepal’in ise yüzde 6.9 ile 2020’de bu kıtanın hızlı büyüyen ekonomileri olması bekleniyor. Asya’nın ikinci en hızlı büyüyen ekonomisi yüzde 7.7 ile Bangladeş olacak. Asya’nın 2020 şampiyonu ise bize çok yakın bir coğrafyadan çıkacak.

Neresi bu ülke?

Yapılan projeksiyonlara göre komşu Suriye 2020'de Asya’nın en hızlı büyüyen ülkesi olacak. Yeniden inşa sürecine girmesi beklenen Suriye önümüzdeki yıl yüzde 9’a yakın büyüme gösterebilir. Bu durumu umuyoruz ki fırsata dönüştürebiliriz. Dünyanın en hızlı büyüyecek ekonomisinin ise Latin Amerika’dan çıkması bekleniyor. Küçük bir Latin Amerika ülkesi Guyana, kıtasının 2020 ortalaması olarak beklenen yüzde 1.2’lik büyümenin fersah fersah üzerine çıkacak. IMF, Guyana’nın 2020’de tam yüzde 86 büyüme göstermesini bekliyor. ‘Ne oldu, Guyana’da petrol mu çıktı’ diye sorarsanız, yanıt ‘evet, petrol çıktı!’ Exxon Mobil’in iki büyük petrol havzası keşfettiği Guyana’dan yılda 5 milyar varil petrol çıkartılması bekleniyor. Guyana bu üretimle kişi başı petrol üretimi bakımından dünyanın en büyük 10 petrol üreticisi arasına girecek.

Kerim, sen dünya piyasalarını özellikle reel kesimde yaşananları yakından takip ediyorsun. Satın almalar, birleşmeler, sıfırdan yatırımlar mesainin büyük bölümünü alıyor…

Yaşanan gelişmelerin ışığında söyleyebilirim ki hem Türk şirketlerinin yurt dışındaki satın alma işlemleri, hem de Türk firmalarına yönelik yabancı ilgisi 2020’de de devam edecek. Türkiye’de özellikle yurt dışı pazarlarda daha çok var olmak isteyen çok sayıda şirket var. Özellikle demir çelik, enerji, perakende gibi alanlarda yurt dışına olan ilgi daha da artacak. Sıfırdan yatırımdan ziyade, daha çok şirket satın alma üzerine kurulu stratejiler 2020’e damga vuracak. Türk şirketleri bilançolarını gözetmek için küresel pazarlardaki gelirlerini artırmak istiyorlar. Fiyat cazibesinin devam etmesinin yanı sıra ekonominin daha stabil halde olması, rasyoların görece daha iyi ortaya çıkması durumunda Türk şirketlerine yönelik yabancı ilgisi 2020’de 2019’a göre yüksek olacaktır. Özellikle Körfez 'den, Çin’den ve Güney Asya’dan gelen yatırımcı sayısında artış görülebilir. Özellikle de ihracatçı yönü güçlü, imalat sanayinde var olan Türk şirketleri üzerindeki ilgi artacaktır.

Ekonomi