TÜSİAD'dan 'kayyum' açıklaması: Özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçınmalıyız
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), belediyelere kayyum atanmasına ilişkin yaptığı açıklamada "Önümüzdeki önemli toplumsal ve ekonomik sorunları aşabilmek için özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçınmalıyız. Kayyum ataması bağlamında cezalandırılan, görevden alınan yerel yönetici değil, onu seçen halk olmaktadır." ifadelerine yer verdi.
İstanbul'da Esenyurt Belediyesi'nin ardından Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman Belediyesi ve Şanlıurfa'nın Halfeti Belediyesi'ne kayyum atandı. Bu kararlar sonrası Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) yazılı açıklama yayımladı. Açıklamada toplumsal ve ekonomik sorunların aşılabilmesi için özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçılması gerektiği ifade edildi.
TÜSİAD'dan yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçınmalıyız"
"Önümüzdeki önemli toplumsal ve ekonomik sorunları aşabilmek için özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçınmalıyız. Ülkemizin dünyada siyaset ve ekonomi alanındaki etkisini, demokrasisinin ve hukuk devletinin sağlamlığı belirleyecektir. Kanunlar tüm vatandaşları ve kurumları bağlayıcıdır. Bununla birlikte, gündeme gelen her bir siyasi gelişme veya mevzuat değişikliği algı ve beklentiler üzerinde önemli bir etki yaratmaktadır.
"Kayyum uygulaması, yurttaşların seçilmiş bir yerel yönetimden mahrum etmek sonucunu doğurmaktadır"
Bu nedenle her bir adımımız demokrasinin ve güven ortamının iyileştirilmesi beklentilerine hizmet etmelidir. Yerel yönetimlere kayyum tayini uygulaması, sonuç olarak o kentte ve ilçelerde yaşayan yurttaşları seçilmiş bir yerel yönetimden mahrum etmek sonucunu doğurmaktadır.
"Cezalandırılan, görevden alınan yerel yönetici değil, onu seçen halk olmaktadır"
Kayyum ataması bağlamında cezalandırılan, görevden alınan yerel yönetici değil, onu seçen halk olmaktadır. Görevden alınan yerel yöneticinin yerine gelecek kişi demokratik yollarla belirlenebilmeli ve görevden alınan yerel yönetici hakkındaki ceza soruşturması da bir taraftan kendi mecrasında sürdürülebilmelidir.
"Özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçınmalı, hukuk güvenliği ile öngörülebilirliği sağlamalıyız"
Yine son haftalarda TBMM gündemine gelmiş olan ve kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak bilinen Türk Ceza Kanunu değişikliğinin içerdiği belirsizlikler, çelişkili ve tartışmaya açık uygulamalara neden olabilecek ve hak ve özgürlüklere orantısız bir sınır getirebilecektir. Mevcut haliyle, STK’ların, basının, araştırmacı ve akademisyenlerin hangi eylemlerinin suç oluşturabileceğine dair çok sayıda belirsizlik içeren yeni suç tarifinin herkes için güvensiz ve öngörülemez bir ortam yaratması riski bulunmaktadır. Önümüzdeki önemli toplumsal ve ekonomik sorunları aşabilmek için özgürlükleri daraltan düzenleme ve uygulamalardan kaçınmalı, hukuk güvenliği ile öngörülebilirliği sağlamalıyız."