Türkiye, evde oturan gençlerin değil dinamik ve etkin gençlerin ülkesi olmalı
Türkiye ve dünya ekonomisi için 2024 yılı beklentileri, Ege Genç İş İnsanları Derneği ve EKONOMİ gazetesi işbirliğiyle düzenlenen “Ekonomi Rotası 2024-Türkiye ve Dünya Gündemine Bakış” konulu toplantıda ele alındı. Toplantının konuşmacıları, önümüzdeki yıla dünya ekonomisine düşük büyüme oranlarının, Türkiye ekonomisine enflasyonla mücadele çabalarının damga vuracağı görüşünü dile getirdiler.
Ahmet USMAN, Nurettin BAKİ / İZMİR
Türkiye’nin hem eğitimde hem istihdamda olmayan gençlerin oranı açısından Avrupa’da zirvede yer aldığını dile getiren Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, bu durumun genç nüfusuyla övünen bir ülke için “ironi” olduğunu belirtti. Yelkenbiçer, Türkiye’nin evde oturan gençlerin değil 21. Yüzyıl yetkinlikleri kazanabilmiş, yeni kapılar aralayan, dinamik ve etkin gençlerin ülkesi olması gerektiğini ifade etti.
Önümüzdeki yıla dair ekonomik beklentiler, EGİAD ve EKONOMİ gazetesi işbirliğinde gerçekleştirilen “Ekonomi Rotası 2024-Türkiye ve Dünya Gündemine Bakış” başlıklı toplantıda tartışıldı. Açılış konuşmasını İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı ve EGİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ile EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer’in yaptığı toplantıya, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İZTO Meclis Başkanı Selami Özpoyraz, İzmirli iş insanları ve EGİAD üyeleri yoğun ilgi gösterdi. Panel kısmında ise EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar moderatörlüğünde, EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ve Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz, Türkiye ve dünya ekonomisini değerlendirdi.
“Türkiye’nin bilgi teknolojisi eğitimi ve kullanımı iç açıcı değil”
2023’ün zor bir yıl olduğunu dile getiren Alp Avni Yelkenbiçer, “Rasyonel politikalara dönüş ile biraz toparlanma gözlemlense de hala farklı yapısal reformlara ve daha güçlü para politikasına, katma değerli üretime, teknoloji yatırımlarına ve dolayısıyla kalkınma odaklı büyümeye ihtiyacımız var. OECD’nin 2021 verilerine göre Türkiye’nin bilgi teknolojisi eğitimi ve kullanımında durumu hiç iç açıcı değil. Üniversite mezunlarının sadece yüzde 1’i bilişim alanından mezun olmuş. Bu oran, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşük. Üstelik ülkemiz nitelikli genç beyinleri maalesef birer birer kaybediyor. EGİAD olarak bundan bir çıkış yolu olarak gördüğümüz genç girişimciliği ve genç istihdamı doğru bir eğitim politikasıyla desteklemek konusunda çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Ülkemizin genç nüfusuyla övünürken diğer taraftan bu genç insan kaynağından doğru şekilde faydalanamamamız da ironilerimizden biri” dedi.
Ne eğitimde ne istihdamda olan gençleri ifade eden NEET kavramına dikkat çekmek amacıyla Kentimiz İzmir Derneği’yle birlikte rapor hazırlığı içinde olduklarını söyleyen Yelkenbiçer, “Şu anda ülkemizin en önemli sorunlarından biri bu. TÜİK’e göre ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı 2022’de yüzde 24,2 olarak ölçüldü. Genç erkeklerde bu oran yüzde 16,4, genç kadınlarda ise yüzde 32,3 düzeyinde. Yani ülkemizde her 4 gençten 1’i, yani yaklaşık 3,5 milyon genç ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor. Bu, aynı zamanda ülkenin geleceğini de ellerinde tutan grup. AB İstatistik Ofisi Eurostat’ın 2022 yılı verilerine göre, AB ortalamasında NEET oranı yüzde 9,6, OECD ortalaması ise yüzde 13,9. Türkiye listedeki 34 ülke içinde zirvede yer alıyor. Bu oranın en yüksek olduğu AB ülkesi ise yüzde 17,5 ile Romanya. En düşük ise yüzde 2,8 ile Hollanda” diye konuştu.
“Yeni girişimleri melek yatırım ağımızla destekliyoruz”
İzmir’deki ilk ve tek Hazine Bakanlığı’na akredite melek yatırım ağının EGİAD Melekleri olduğunu belirten Alp Avni Yelkenbiçer, şunları söyledi: “Girişimcilik ve melek yatırımcılık konusunda hem değer ve fayda yaratmayı hem de bu alanın genişlemesi için çalışmayı sürdürüyoruz. En son yayınladığımız İzmir Girişimcilik Raporu ile İzmir’deki girişimcilik ekosistemini analiz ederek, hem İzmir’in girişimcilik ekosisteminin araştırılması hem de yıllara yayılan ölçümlerle bu alanda Türkiye’ye örnek bir çalışma yapılmasını hedefledik. Gençlerin yenilikçi adımlarla ekonomiye katkıları aslında sosyal kalkınmayı da getirecek. Türkiye, teknolojinin hâkim olduğu dijital dünyada evde oturan gençlerin değil, 21. yüzyıl yetkinlikleri kazanabilmiş, yeni kapılar aralayan, dinamik ve etkin gençlerin ülkesi olmalıdır. Bu kapsamda eğitimin niteliksel olarak, fırsat eşitliği ilkesiyle yeniden düzenlenmesi ve hem iç yatırım hem de yabancı yatırım anlamında istihdam yaratacak farklı yatırım stratejilerinin geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.”
Türkiye’nin geçmişte yaşanan ekonomik sorunlarının temel nedeni olan enflasyonla mücadelede başarı elde etmek zorunda olduğunu vurgulayan Yelkenbiçer, “Ekonomimizin ana odak noktası, her ne pahasına olursa olsun yüksek büyüme elde etmek yerine, insanlarımızın mutlu, özgür, refah içinde ve özgüvenli bir yaşam sürmesi olmalıdır. Sağlam bir piyasa ekonomisinin temeli, güçlü kurumsal yapılar ve sağlam bir hukuk sistemidir. Güçlü piyasa ekonomilerinde, yönetim ve karar alma süreçlerinde öngörülebilirlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik esastır” dedi.
“Asgari ücret artışı enflasyon beklentisi için eşik olacak”
Aynı zamanda EGİAD Danışma Kurulu Başkanı olan İZTO Başkanı Mahmut Özgener ise tüm dünyada 2023’ün kilit kelimelerinin; enflasyon, faiz artırımları, jeopolitik gerilimler ve iklim krizinin etkileri olduğunu anlatarak, “Ülkemiz için kilit kelimeler ise enflasyon, faiz artırımları, jeopolitik gerilimler ve iklim krizinin etkilerinin yanında, deprem ve seçim oldu. Seçim sonrası Ekonomi yönetiminin politikaları ve Merkez Bankası’nın etkin para politikası uygulamalarının ardından, uluslararası kuruluşlar ve yabancı yatırım bankalarının ülkemize yönelik beklentilerini olumlu yönde revize ettiğini görüyoruz. Bu ilginin devam etmesi açısından 2024, ülkemiz ekonomisi açısından kritik bir yıl olacak. Uygulanmakta olan ekonomi program kapsamında enflasyonla mücadelenin kararlılıkla devam etmesi sadece 2024 için değil, önümüzdeki birkaç yıl için de önemli” görüşünü ifade etti.
Bu süreçte, enflasyonu düşürmenin maliyetini artıracak konuların da hassas bir şekilde üstesinden gelmek gerekeceğini belirten Özgener, “Bunların başında 2024 yılı asgari ücreti geliyor. Birkaç gün içinde netleşecek olan asgari ücret artışı, bu noktada önemli bir enflasyon beklentilerini belirleme eşiği olacak. Eğer enflasyonla mücadele ve sıkı para politikası yerel seçimlere kadar devam ederse ve 2024 yılının birinci döneminde, ilk sinyallerini almaya başladığımız portföy akımları ile birlikte doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında da ciddi bir ivme yakalanabilirse, hedeflerin tutturulması mümkün olacaktır. Fakat bu süreçte, cari işlemler açığının azalmaya, Merkez Bankası’nın net rezervlerinin artmaya ve ülkemiz risk priminin azalmaya devam etmesi önem taşıyacak. Brüt rezervlerin yabancı merkez bankaları swap operasyonları ile artması, bu noktada yeterli olmayabilir” diye konuştu.
“Global ekonomide dalgalı ve maliyetli bir döneme giriyoruz”
Makroekonomik istikrarı artıracak yapısal reformların kritik bir ağırlığa sahip olduğunu vurgulayan Mahmut Özgener, “Global ekonomide daha dalgalı ve maliyetli bir döneme girerken; kamunun ekonomiye destek için atabileceği en önemli adımların hukukun üstünlüğü, kurumların ve yargının bağımsızlığı olduğu kanaatindeyiz. 2024’te reel sektör olarak; dünyadaki diğer yapısal değişiklikler için, kamu politikalarının ötesinde, daha proaktif politikalar geliştirerek hazırlıklı olmalıyız. Yüksek faizlerden ötürü, dalgalı ve daha maliyetli bir ekonomik ortamda olacağız. Artan kur risklerine karşı, gerekli önlem ve risk haritalarını geliştirmek için 2024 uygun bir zaman ve bu zamanı mutlaka iyi değerlendirmeliyiz. Ülkemizde enflasyonla mücadelenin 2024’te kararlılıkla devam edeceğinden hareketle, bu politikanın yurtiçi tüketimi sınırlayacağını düşünmeli ve yıllık planlarımızı bu etkiyi göz önünde bulundurarak yapmalıyız” değerlendirmelerinde bulundu.
“DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİ 2024’TE KÜÇÜLECEK”
Moderatörlüğünü EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın yaptığı panel bölümünde konuşan EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, 2024’te Hindistan dışında tüm ülkelerde son 10 yılın ortalamasından daha düşük bir büyüme beklendiğini dile getirdi. Dünya ekonomisinin bu süreçte yıllık ortalama olarak yüzde 3 büyüdüğünü söyleyen Güldağ, “2024 beklentisi ise yüzde 2,7. Son 10 yılda yıllık ortalama yüzde 2,3 büyüyen ABD’de 2024’te yüzde 1,5 büyüme beklenirken, Avrupa’daki beklenti yüzde 0,9 düzeyinde. Türkiye’nin son 10 yılda yıllık ortalama yüzde 5,3 olan büyüme beklentisi 2024 için orta vadeli programda yüzde 4 olarak ifade ediliyor. Ben bu oranın 3,5 olacağını düşünüyorum. Çin bile son 10 yılda yüzde 6,2 büyümüş, bu ülkenin 2024 büyüme beklentisi yüzde 4,6. Sadece Hindistan’da pozitif ayrışma var. Hindistan son 10 yılda yıllık olarak 5,8 büyümüş, 2024’teki büyüme beklentisi de 6,4” dedi. Şirketlerin 2024’te üç konu üzerinde yoğunlaşacaklarını gözlemlediğini anlatan Güldağ, “İlk olarak yurtiçi ve dışında talep düşük olacak. İkincisi, maliyetler artmaya devam edecek. Bu da düşük taleple birleştiği zaman şirketlerin üzerinde ciddi bir baskı oluşturacak. Üçüncüsü de kur. Kur ne olacak? Nereye doğru gidecek? Şirketler kendi içerisinde bunu belirlemeye çalışıyor. Şirketlerin maliyetleri açısından asgari ücret önemli. 2024 yılı için ilk başta 17 bin TL’ler telaffuz edildi. Ancak son dönemde 17 bin TL’den çok 16 bin TL’ler daha çok konuşulmaya başlandı. Türkiye’nin artık emeği ucuzlatarak gidebileceği fazla bir yeri yok. Artık Türkiye’de 350 dolarlık asgari ücretlere döneceğimizi düşünmüyorum” diye konuştu.
“İzmir’de de üçüncü kuşağa yeni alanların açılması lazım”
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (MB) faiz artışlarında sona gelindiğini söyleyen Ekonomi Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz ise, MB faiz artışlarını 2023’te bırakması gerektiğini söyledi. “Umarım bu faiz artışları 2023’te bırakılır. Dünyanın yavaş yavaş faiz artışına son verdiği, faiz indirimine gittiği bir yerde Merkez Bankası’nda da bunun hazırlıkları olabilir” dedi. Birçok alanda ilklerin kenti İzmir’in son 30 senede durgunluk dönemine girdiği görüşünü de paylaşan Oğuz, “Homeros İlyada’yı bu kentte yazdı, ilk iktisat kongresi İzmir’de yapıldı. İlk fuar bu şehirde gerçekleştirildi. Kısacası birçok alanda birçok şeyin öncüsü İzmir’de son 30 senedir bir durgunluk görüyorum. Ama İzmir, bu durgunluktan kurtulmak için fitili ateşlemek üzere. Kentte potansiyeli yüksek, ışıl ışıl gençler var. Ayrıca kentteki ikinci kuşağın artık üçüncü kuşağa yol vermesi, onlara yeni alanlar açması lazım” diye konuştu.