Türk startup, geliştirdiği teknolojiyle koronavirüs tedavisi üzerinde çalışıyor
Yerli startup olan RS Research, kanser alanında geliştirdikleri hedefleme teknolojisiyle koronavirüs tedavisinde karşılaşılabilecek yan etkileri azaltmayı hedefliyor.
Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rana Sanyal, kanser alanında geliştirdikleri hedefleme teknolojisiyle koronavirüs tedavisinde karşılaşılabilecek yan etkileri azaltmayı hedeflediklerini belirterek, "Kimyager, biyolog, eczacı ve hekimlerden oluşan araştırma ekibimizle hastalığın seyrinin ağırlaşmasını engelleyen ilacı doğrudan akciğere ulaştırarak tedavinin kaygı uyandıran yan etkilerini azaltacak teknoloji üzerinde çalışmaya başladık." dedi.
Aynı zamanda yerli startup RS Research'ün kurucu ortağı olan Sanyal, kanser alanında elde ettikleri tecrübeyi koronavirüs mücadelesinde kullanacaklarını kaydetti.
Koronavirüse karşı uygulanan tedavilerin başta kalp olmak üzere farklı organlarda görülebilecek olumsuz etkilerinden bahsedildiğini belirten Sanyal, şunları kaydetti:
"Kimyager, biyolog, eczacı ve hekimlerden oluşan araştırma ekibimizle hastalığın seyrinin ağırlaşmasını engelleyen ilacı doğrudan akciğere ulaştırarak tedavinin kaygı uyandıran yan etkilerini azaltacak teknoloji üzerinde çalışmaya başladık. RS Research olarak kanser alanında çalışmalarımızda kemoterapinin yan etkilerine odaklanıyoruz. Kemoterapi sırasında bizim hedefleme teknolojimizle tümöre ulaştığında etkisini göstermeye başlayan ilacın vücuttaki diğer hızlı büyüyen hücreleri etkilememesini sağlıyoruz. Yani ilacı paketleyip doğrudan adresine gönderebiliyoruz. Böylece tedavi sırasında hastaların sıklıkla yaşadığı yan etkileri azaltarak yaşam kalitesini artırmayı hedefliyoruz. Koronavirüs tehdidi karşısında araştırma ekibimizin bu bilgi birikimini paydaşlarımızın uzmanlığıyla birleştirdik."
"Geliştirilen teknoloji, ilacı solunum yoluyla doğrudan akciğere ulaştıracak"
Farklı hastalıklar üzerinde 5 yıldan fazla "hidroksiklorokin" etkin maddesi hakkında deneyim kazandıklarını kaydeden Sanyal, "İlk denememizi bu madde ile yapıyoruz. Geliştirdiğimiz ilaç taşıma teknolojisiyle hidroksiklorokin mikro kürecikler halinde paketlenip, solunum yoluyla doğrudan akciğere ulaştırılacak. İlaç mevcut kullanımda vücutta serbest olarak dolaşıyor ve tedavi ederken aynı zamanda diğer organlar üzerinde yan etkileri endişe yaratabiliyor. Şu anda mevcut tedavi protokollerinde etkili olduğuna dair bulgulara ulaşıldığı için biz bu olumlu etkiyi akciğere ulaştırdığımız ve olumsuz etkilerden kaçındığımız hedefleme teknolojisine çalışıyoruz." diye konuştu.
Sanyal, geliştirdikleri platformun farklı etkin maddelerin bağlanıp ayrılmasına elverişli bir yapıdan oluştuğunu, bu çalışmalarını sürdürürken dünya çapında klinik bulgular daha etkili bir tedaviyi ortaya çıkarırsa, teknolojiyle onu da "akıllı" hale getirmek için inceleyebildiklerini aktardı.
"Bu yıl sona ermeden hastalara ulaştırmayı hedefliyoruz"
İlaç geliştirme sürecinin oldukça sıkı düzenlemelere tabi bir alan olduğunu belirten Sanyal, şöyle konuştu:
"Koronavirüse karşı kamu başta olmak üzere tüm sağlık sektörü ile akademi ve sanayi ortak bir mücadeleye girişti. Biz klinik öncesi çalışmalarımızı 6 ay içinde tamamlamayı hedefliyoruz. Bu sürede laboratuvar araştırmaları, hücre ve hayvan deneyleriyle klinik aşamaya geçmek üzere zorunlulukları yerine getirirken 'Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi' ile 'Koç Üniversitesi Translasyonel Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi' altyapı ve uzmanlıklarından faydalanmayı planlıyoruz. Klinik çalışmada kullanılacak ilacın üretimi konusunda büyük ilaç şirketleriyle görüşmeye başladık. Aciliyet nedeniyle tüm çalışmalarımız eşzamanlı olarak birlikte yürüyecek.
Dünya olarak bu virüse hazırlıksız yakalanmış hissetmenin umutsuzluğunu yaşıyoruz. Ancak şimdiye kadar geliştirdiğimiz bilgi birikimini transfer ederek hızla aksiyon alma yetimizi yabana atmayalım. Şu anda en büyük kaygı sağlık hizmetleri kapasitesinin önüne geçen hasta sayılarına varılması. Enfeksiyonun en yıkıcı hasarı akciğerde. Bu nedenle hastalığı ilk aşamada kontrol altına alan tedaviler büyük önem kazanmaya başladı."
Hidroksiklorokin ile daha önceden çalıştıkları için farklı amaçlarda nasıl kullanılması gerektiğini ve farmakokinetik özelliklerini bildiklerini kaydeden Sanyal, "Bu şimdiden çalışmamızın birkaç adım ileriden başlaması demek. Ekibimiz ilk aşamada laboratuvarda daha önce sentezlediğimiz hidroksiklorokinli polimerlerle çalışmalara başlayarak nano ve mikro parçacık oluşumunu inceleyecek. Bunu, hazırladığımız mikro kürelerin akciğerdeki dağılımını takip ettiğimiz hayvan çalışmaları izleyecek." şeklinde konuştu.
Sanyal, ilaç geliştirmede en hassas yönün klinik çalışmalara başlamadan, yani insanlar üzerindeki etkileri gözlemlenmeden önce öngörülebilen tüm riskleri ortadan kaldırmak olduğunu, gerekli çalışmalarının ardından Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na klinik araştırma başvurusunda bulunacaklarını ifade etti.
"Tedavinin Türkiye’den dünyaya ulaşmaması için hiçbir sebep yok"
RS Research Kurucu Ortağı ve Operasyon Direktörü Sena Nomak da sağlık sektörünün tüm ezberlerin bozulduğu bir süreçten geçtiğini belirterek, "Kamu, akademi, sanayi ve startupların iş birliğinin güçlendiğini görmek çok önemli. Girişimci ve akademisyenlerin yürüttüğü çalışmalar her geçen gün artıyor. Kamunun hızla koordinasyonu ele alması da bunun tetikleyicisi oldu. Örneğin TÜBİTAK çok hızlı bir şekilde koronavirüs çağrısını yürürlüğe soktu. Hem kamudan hem de özel sektörden çok umut verici iş birliği haberleri alıyoruz." dedi.
Nomak, çok çeşitli ağ mekanizmalarında çalışmaya alışkın olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Parçalar arasındaki bağların bütüne önem kazandırdığı bir ekosistem kurguluyoruz. Şimdiye kadar hedeflerimizi doğru belirleyerek, doğru iş birliktelikleriyle karşılıklı kazanıma dayalı bir şekilde ilerledik. Koronavirüs tehdidi de Türkiye’de bağlantısal iş ağları kültürünün birleştirici özelliğini hızlandırdı. Pandemiye karşı seferberliğe katılan paydaşlar zaten sürekli farklı projelerde katma değer yaratan aktörler. Yeni ve bağlantısal çalışma yaklaşımlarına uyum sağlayanlar, çözüme en çok yaklaşanlar olarak öne çıkacak. Bu yaklaşımın bu kadar geniş kabul görmesiyle önümüzdeki birçok engel kalkacak. Böyle çalışmaya ve güçlerimizi birleştirmeye devam edersek tedavinin Türkiye’den dünyaya ulaşmaması için hiçbir sebep yok."