Tıbbi cihazcılar 'Ulus'a çıkıyor!

DÜNYA’nın gündeme taşıdığı tıbbi cihazda feragat talebine tepki büyüyor. Sektördeki tüm dernekler yarın Ankara’da Ulus Atatürk Anıtı önünde bir araya gelecek. Feragatın mümkün olmadığını belirten temsilciler, “Biz vatan haini değiliz. Bu milleti cihazsız bırakmayız ama artık gücümüz kalmadı” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Tıbbi cihazcılar 'Ulus'a çıkıyor!

YASEMİN SALİH

İlaçta ve tıbbi cihazda kamu ile firmalar arasındaki ödeme krizi, Amerika’nın Ankara Büyükelçisi David M. Satterfield’in yaptığı, “Türkiye’nin yabancı ilaç şirketlerine borcu 2.3 milyar dolara çıktı. Böyle giderse şirketler Türkiye’ye ilaç satmayı durdurabilir” açıklamalarıyla gündeme gelmişti. Arkasından DÜNYA, benzer sorunun tıbbi cihaz alanında da yaşandığını ve şirketlerin devletten yaklaşık 20 milyar TL’lik alacak için beklediklerini ortaya koyan haberiyle sektörde yaşanan ödeme krizine dikkat çekti. Tıbbi cihaz firmalarına kamudan gelen “alacaklardan feragat edin” mailleri ise bardağı taşıran son damla oldu. Sektörde feragat sözleşmelerini imzalayan şirket sayısının bu kez çok az olduğu ileri sürüldü. Haberi hazırlarken feragat teklifi konusunda görüşlerini sorduğumuz global markaların Türkiye temsilcileri, yorumsuz kalmayı tercih ettiler.

Tıbbi cihaz sektörünün “feragat” talebiyle karşılaşması yeni değil. 2017’de benzer bir uygulamayla karşılaştıklarını belirten üreticiler, seslerini duyurmak için yarın Ankara’da bir araya gelmeye hazırlanıyorlar. Bir basın açıklamasıyla kamuoyunun tıbbi cihaz üreticilerinin yaşadıkları sorunlara dikkatini çekmeyi hedefleyen şirketlerin önündeki en büyük engel koronavirüs nedeniyle her türlü toplantıya getirilen yasaklama.

Twitter hesabından buluşmayı duyuran ORDER (Ortopedi, Omurga Cerrahisi Tıbbi Malzeme İmalatçıları, İthalatçıları ve İhracatçıları Derneği) Başkanı Erkin Delikanlı, “Kalp kırmaya değil, kalp almaya; ağlamaya değil, hakkına” diyerek sektördeki tüm paydaşları buluşmaya davet etti.

Buluşma çağrısı #tıbbicihazcumartesiankarada #tıbbicihaz hashtag’leriyle duyuruldu. Delikanlı mesajında, “Tıbbi cihaz akrabalarım Ankara’ya geliyormuş. Hem de dört bir yandan. Küsmeye değil barışmaya, tedarik durdurmaya değil devam etmeye; görünmez değil görünür olmaya.” ifadelerini kullandı. DÜNYA’ya özel açıklamalarda bulunan Delikanlı, basın açıklaması için tüm izinleri aldıklarının altını çizdi. Amaçlarının seslerini duyurmak olduğunu vurgulayan Delikanlı, şöyle devam etti: “Maliye Bakanlığı yetkilileri bu sektörü memlekete ihanet ediyormuş gibi gösteriyor. Biz hain değiliz. Biz malzemeyi kesmeyiz. İmkanlarımızın artık bittiğini, gücümüzün kalmadığını anlatıyor ve böyle devam ederse neler yaşanabileceğini anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü üç gün sonra malzeme bulamayacağız. Biz devleti tehdit etmiyoruz ama inanın bu insanlar 3-4 aydır boşuna bağırıyor olamaz. Bırakın bu sektör güçlü olsun ve Amerikan büyükelçisine cevabı kendisi versin.”

İstifanın perde arkası...

Tıbbi cihaz sektörünün yaşadığı feragat sorununu DÜNYA’dan Hüseyin Gökçe’nin imzasıyla gündeme taşıyan TOBB Medikal Meclis Başkan Yardımcısı Erkin Delikanlı, haberin yarattığı dalganın ardından görevinden istifa etti. Daha önce de iki kez istifa girişiminde bulunduğunu belirten Delikanlı, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na yönelik eleştirileri haksız bulduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı: “Rifat Bey, konuyla ilgili en üst düzey mercilere, gittiği her ortamda tıbbi cihaz sektörünün içinde bulunduğu durumu anlattı. Sesimiz oldu, çözüm aradı. Elinden geleni kesinlikle yaptığına inanıyorum. Benim tepkim kamunun iş örgütlerini bile dikkate almamasına. Eğer devlet, bu alanda en etkili olması gereken TOBB’u bile ciddiye almıyorsa benim o kurumda olmamın bir anlamı yok, neden durayım?”

TTÜDER’den 20 Ekim uyarısı

Ulus Atatürk Heykeli önünde yapılacak buluşma için üyelerine bir davet de Tüm Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği (TTÜDER) Başkanı Mustafa Daşcı’dan geldi. Davetinde bugüne kadar feragatin sadece tıbbi cihaz sektörüne değil; sağlığa, ekonomiye, devlete zarar verdiğini bütün bakanlıklara, siyasi partilere, Meclis Sağlık Komisyonu’na gönderdikleri mektuplarla dile getirdiklerini ama sonuç alamadıklarını vurgulayan Daşcı, “Üretici, ithalatçı ve bayi firmalarımızın sermayelerinin bittiğini, banka kredilerinin bittiğini; üretim yapmak, hammadde ithal etmek için gücü kalmadığını anlatmak için lütfen gelin” diye devam etti. Daşcı ayrıca davetinde tarih de belirterek tedarik sıkıntısı yaşanacağının sinyallerini verdi. Daşcı şöyle konuştu: “Bütün bunlardan dolayı 20 Ekim 2020’den itibaren hayati önem arz etmeyen, acil durumlar haricinde hastanelere gidildiğinde tıbbi cihaz mağduriyeti yaşanabileceğini, bu mağduriyetin tıbbi cihaz firmalarından değil, kamunun bu firmaları ekonomik mağduriyete mahkum etmelerinden kaynaklandığını anlatmak için lütfen toplantıya katılın.”

İthalatçı o kadar zorda değil

Daşcı, feragat dayatmasının kabul edilemez olduğunu bir kez daha vurguladı. İthalatçı firmaların yerli üretici kadar zor durumda kalmadıklarını öne süren Daşcı, “İthalatçı KDV’yi yüzde 8’den alıyor, yüzde 8’den satıyor. Biz ise yüzde 18’den alıyor, yüzde 8’ini satılan maldan alabiliyoruz. Zaten yüzde 10’luk kayıp buradan var. Yüzde 25 de feragat isteniliyor. Vergilerle birlikte sektörümüzün faaliyetlerinden kaybı yüzde 65’lere çıkıyor. 2017’de de feragat oldu. Bu bir ticaret değil” dedi. Sektördeki 13 bin 900 firmanın bin 300’ünün yerli olduğunu söyleyen Daşcı, bazı kamu alacaklarının 2014’e dahi dayandığını ifade etti. Daşçı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakanlık 16 aydır ödeme yapmıyor. Bugün alacağımız benim hesabıma göre 3.5 milyar dolar. 27.5 milyar TL eder. 28 milyar TL’lik bütçe fazlamız olduğu söylenmişti. Ödeme yapılmazsa elbette fazla olur.”

‘YABANCI YATIRIMA GELDİĞİNE PİŞMAN’

• TIBBİ CİHAZ sektöründeki ödeme krizinin yabancı yatırımcıyı da olumsuz etkilediği belirtildi. Oğuz Tıp Market İthalat İhracat şirketinin patronu Oğuz Daşcı, birlikte çalıştıkları yabancı firmaların “Artık güvenimiz kalmadı” diye tepki gösterdiklerini söyledi. “Bu sektör vergisini ödeyen bir sektör” diyen Daşcı, alacak sıkıntısı yüzünden ipotek problemi yaşayan firmalar olduğunu ifade etti. Daşcı sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu durumu yabancı firmalara anlatamıyoruz. Nasıl feragat ediyorsunuz diyorlar, inanamıyorlar. Mal vermek istemediklerini belirtiyorlar. Artık müşterilerimiz devlet hastanelerine girmek istemiyor.” Türkiye’ye yatırıma gelen şirketlerin de artık çıkış planları yaptığını anlatan Daşcı, “ABD’den bir firma Kayserili bir şirketi satın alarak sektöre girmişti. Sağlam bir yatırım yaptılar. Hastane yatakları üretiyorlar. Kamuya ciddi bir satış yaptılar ama parayı alamıyorlar. Şu anda çekilmeyi düşünüyorlar” diye konuştu.

‘ŞEHİR HASTANELERİNDE SORUN YOK’

• FERAGAT krizinin şehir hastaneleri sürecini nasıl etkileyeceği de tartışılan bir konu. Sürecin şehir hastanelerini etkilemeyeceğini belirten Akfen Şehir Hastaneleri’nden Sorumlu Genel Müdür Uğur Kılıç, “Feragat konusu şehir hastanelerinde söz konusu değil” dedi. Kılıç durumu şöyle özetledi: “Çünkü biz, PPP (kamu özel işbirliği) uygulamasıyla anlaşmalarımızı yapan şirketleriz. Hastaneye konulan tıbbi cihazların parasını, üstleniciler ödüyor. Yani şehir hastanelerinde bir sorun yok. Laboratuvar kitlerine kadar her şeyi alıyor, hastaneye koyuyor ve parasını ödüyorum. Bitmiş halde teslimini yapıyorum. Yüklenici firma olarak şehir hastaneleri teslim edildiğinde tüm ödemeleri yapılmış oluyor.”

ŞİRKETLER NE DİYOR?

“OYUN OYNANIRKEN KURAL DEĞİŞMEZ”

TENA MEDİKAL Ürünleri sahibi Murat Akyüz de “Bu sektöre ve ülkeye inanarak çok büyük ümitlerle yedi yıl önce şirketimizi kurduk. Şirketi daha da büyütmeyi planlarken, devletin getirdiği kur sabitlemesi, kurda güncel olmayan fiyatlarda diretmesi büyük sorun oldu. Feragat talebi ise son noktayı koydu” diyerek şunları kaydetti: “COVID-19 bize sağlık sektörünün ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Devletin alacaklarıyla ilgili yeni kurallarla karşımıza çıkması, hatta neredeyse bir tehdit yaklaşımında bulunması hiç yakışmadı. Oyunda kural değiştirmek olmaz, firmalara da devlete de yakışmaz. Zaten pandemide birçok doktor alımını azalttı. Çoğu firma ürün satamaz oldu. Buna rağmen sanki sektör çok kârlıymış gibi bir hava oluşturuluyor. Biz kurdan dolayı ciddi darbe yiyoruz. Hammaddesi yurtdışına bağlı bir sektörüz. İki seneyi geçen vadelerle ürün sağlayıcılar zor durumda bırakılıyor. Bu fedakarlıklara rağmen feragat yaklaşımı kabul edilemez.”

“FABRİKAYI KAPATMAYI DÜŞÜNÜYORUM"

2016’DA Türkiye’ye tıbbi cihaz yatırımı için gelen ve fabrika kuran Suudi Arabistanlı yatırımcı Abdülmoneim Diri, yaşanan ödeme sıkıntıları ve merdivenaltı üretim nedeniyle pazardan çekilmeyi planladığını söyledi. Şirketi UTT Medikal’i Avrupa pazarına ihracat yapabilmek için kurduğunu ifade eden Diri, “Bir Suudi şirketi olarak Avrupa’ya ihracat zor. Biz de Türkiye’ye yatırım yapalım, oradan ihracat olsun diye geldik fabrika kurduk. Bütün Avrupa’ya maske, maske hammaddesi gibi ürünler üretip satıyoruz. Ancak müşterilerimiz buradaki krizden dolayı bize artık temkinli bakıyor. Günlük 1.5 milyon maske satarken, 400 bine düştü. Kapatmak devam etmekten daha kârlı. 100 kişiyi istihdam ediyoruz ama ayakta kalmakta zorlanıyoruz” diye konuştu.

Ekonomi