“THY uçak alırken yerli şartı koysa 2 OSTİM daha doğar”
OSTİM OSB Başkanı Orhan Aydın, "Bindiğimiz tüm uçaklara parça üretiyoruz, off set şartı getirerek yerlileşme sağlarız" dedi.
Hüseyin GÖKÇE
Kendini Türkiye’nin “KOBİ kenti” olarak tanımlayan OSTİM, odağına ihalelerin yerlileşmesini aldı. THY’nin yakın zamanda 355 uçak alacağını hatırlatan OSTİM OSB Başkanı Orhan Aydın, “Bu ihalelere ‘off set’ şartı koyup yerlileşme adımı atarsak iki OSTİM daha doğar. Bunu rahmetli Prof. Dr. Sedat Çelikdoğan 30 yıl önce sağlamıştı, biz de yapabiliriz” dedi. Aydın, aynı zamanda raylı sistem ihalelerinin yerlileşmesi için de mücadele vermişti. 6 bin 500’ün üzerinde işletmeye ev sahipliği yapan OSTİM OSB, üniversitesi ve teknoparkı ile bir teknoloji üssü konumunda bulunuyor.
EKONOMİ gazetesi heyetini OSTİM’de ağırlayan Başkan Orhan Aydın, hem OSB ile ilgili bilgiler verdi hem de heyete üretim ve ihracat kabiliyetlerini anlattı. Heyet, 5 milyon Euro’luk yatırımla tasarımları üretime çevirecek Ostim Teknopark’ın şirketi Prota’yı gezerek, CERN laboratuvarının yanı sıra savunma sanayinin devlerine ‘özel’ üretim yapan Dora Makine’yi ziyaret etti. EKONOMİ gazetesi heyeti, 42 ülkeden istihdam ettiği üniversite öğrencileri ile o ülkelere yem katkı maddesi ihracatı yapan Fracon Agrifood’da inceleme yaptı.
Üniversitesi, teknoparkı, 17 sektör ve 139 iş kolunda faaliyet gösteren 6 bin 500 işletmesi ve 65 bin çalışanıyla kendisini “Türkiye’nin KOBİ kenti” olarak tanımlayan OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kapılarını EKONOMİ Gazetesi’ne açtı. Türkiye’nin milli ihtiyaçların karşılanmasında bir çözüm merkezi olarak uluslararası marka değerine sahip olduklarını anlatan OSTİM OSB Başkanı Orhan Aydın, “Türkiye bu değerlerini artırma şansına sahip. Önemli ihalelerimiz oluyor. Raylı sistemler buna örnekti. Şimdi önümüzde güzel bir iş var. Gözbebeğimiz THY yakın zamanda 355 uçak alacağını açıkladı. Biz o dev uçak firmalarına off set şartı koyup, millileşme adımı atarsak çok hızlı bir şekilde iki OSTİM daha doğar. Bunu 30 yıl önce rahmetli Prof. Dr. Sedat Çelikdoğan sağlamıştı. Biz de yapabiliriz” diye konuştu.
İLERLEYELİM BEYLER….
Başkan Orhan Aydın’ın özveriyle gündeme taşıması ve ısrarlı takipleri sonucunda, kamu kurumlarının raylı sistem alımlarında şartnamelere yüzde 51 yerli üretim şartı konuldu. Bunun için çok emek sarf ettiklerini belirten Orhan Aydın, Türkiye’nin aslında 30 yıl önce Boeing ile Airbus’a 300 milyon dolarlık off -set anlaşması yapmayı kabul ettirdiklerini, bugün ise aynı koşulları oluşturabilmek için bürokrasiyi ikna etmekle uğraştıklarını anlattı.
Türkiye genelinde olduğu gibi OSTİM’de de eleman problemi bulunduğuna değinen Orhan Aydın, her gün gerçekleştirdiği firma ziyaretlerinde işlerin iyi gittiğini gözlemlediğini ancak hemen hemen her işletmenin eleman bulmakta yaşadığı sıkıntıyı dile getirdiğini aktardı. Aydın, EKONOMİ heyetine “hani bazen halk otobüsüne bindiğinizde duyarsınız ya ‘ilerleyin beyler’ denir. İşte ben de öyle tüm bürokrasimize, iş insanlarımıza, yetkililere bunu söylemek istiyorum. Çünkü elimizde” diye konuştu. Orhan Aydın ile söyleşimizden satır başları şöyle:
"Türkiye'de yok, dünyada temin edilemez” denilen parçalar bizde
Üye işletmelerimizle sürekli temas halindeyiz. Son 1 yıldır duyduğum en standart cümle, “İşler iyi ama çalıştıracak adam bulamıyorum”. Yani iş var, siparişler geliyor ama üretimde çalışacak eleman bulunmuyor. Olanlar da tam gerekli tecrübeyi kazanıyorlar, hemen ardından daha büyük işletmelere gidiyorlar.
Özellikle meslek gruplarında ise bazıları aralarında network kurmuşlar, hangi işyerinde ne kadar maaş var, onları birbirleriyle paylaşıyorlar. Örneğin CNC operatörü temininde büyük güçlük yaşanıyor.
Eskiden devlet kuruluşlarından, büyük şirketlerden özel sektöre yöneliş vardı. Şimdi tam tersi. Özellikle savunma sanayinde büyük kamu kurumları, küçük firmalardan eleman alıyor. Ancak bu akış çok sağlıklı bir akış değil. Nihayetinde devletin sağladığı imkanları (bazıları 16 maaş) özel sektör her zaman veremiyor.
Öte yandan gelip asgari ücreti belirliyorlar. Tamam güzel istediğin ücreti ödeyelim ama bizim işlerimiz de yoluna koyulsun öncelikle. Süslü işler siyasete, külfeti bize kalıyor. OSTİM Teknik Üniversitesi mezunlarının işe yerleşme oranı an itibarıyla yüzde 53, çünkü kalanlar TAI, TUSAŞ gibi kurumlarda işe girmeyi bekliyor.
ASGARİ ÜCRET YÜKSELİYOR AMA ENFLASYON DA ARTIYOR
Asgari ücret Türkiye için çok önemli bir mesele. Ancak asgari ücret sadece asgari ücretle çalışanları ilgilendirmiyor. Yukarı çekildiğinde tüm ücret kademelerinde değişiklik yapılıyor. Gelinen noktada insanlar asgari ücretle geçinemiyor, evin çarkını döndüremiyor. Asgari ücret yükseliyor ama hemen ardından bu piyasayı etkiliyor ve bu kez enflasyon yükselişe geçiyor.
OSTİM raylı sistemler konusunda gerçekten çok iyi bir noktaya geldi. Çok çalıştık ama verdiğimiz mücadele hakikaten karşılık buldu. Ankara raylı sistemler ihalesinde devlet yerli katkı oranını keşfetti. Önce dediler ki ‘bu olmaz, mümkün değil, AB ve Dünya Ticaret Örgütü kurallarına uymaz’ diye itiraz ettiler. Şimdi ise o noktadan, ülkenin raylı sistem araçlarını üreten aşamaya geldik. Artık şartnameler yerli katkı payı olmadan çıkmıyor.
Daha önce Başbakanlık danışmanlığı yapmış, bir dönem de OSTİM’de birlikte çalıştığımız rahmetli Prof. Dr. Sedat Çelikdoğan yerlileştirme konusunda bundan 30 yıl önce çok büyük şeyler başarmış. Türkiye’nin uçak alımında Boeing ile Airbus’ı, yerli kaynak kullanımı konusunda yarıştırmış. O dönemde 300 milyon dolarlık off set anlaşması yapmış Çelikdoğan. Yani 30 yıl önce Türkiye’nin başardığı şeyi, bugün bazılarına anlatamıyoruz. Bunun kanıtı olan belge de hâlen TUSAŞ’da duruyor. Oysa bazı yöneticiler, işin uzayacağı gerekçesiyle şimdi off set’ten uzak duruyorlar. Yeni uçak alımında da böyle işler yapılması lazım. Bugün Türkiye havacılıkta bir noktaya geldiyse, 30 yıl önce yapılan off set anlaşmasının etkisi çok büyüktür. THY yeni uçak alımında eğer yerli katkı payı alınırsa, iki tane daha OSTİM ortaya çıkar.
Önemli bir nokta da o dönem off set imzalanan Boeing, sözleşme bitince de işten vazgeçmemiş ve Türkiye’den tedarike devam etmiş. Üstelik Ankara’dan yapılan ihracatta kg başına 30 dolarlık seviyeye ulaşılmasının arka planında da havacılık sektörüne yönelik yapılan yüksek katma değerli üretim var.
Biz çok ortalıkta görünmüyoruz, büyük binalarımız, süslü binalarımız yok. Ama ASELSAN, TAI, ROKETSAN gibi sanayinin devlerinin tedarikçisiyiz. Uluslararası havacılık alanında üretim yapma yeteneğine sahip firmalara AS 9100 diye bir belge veriliyor. OSTİM’de bu belgeye sahip yüzlerce firma var.
Şu anda sizin bindiğiniz bütün uçaklarda OSTİM’de üretilen çok sayıda parça var. Uyduya gönderilen araçlarda da OSTİM’in parçaları bulunuyor. CERN laboratuvarına üretim yapan firmalarımız da var. Türkiye’de bulunamaz ve dünyada temin edilemez denilen parçaları bizim firmalar yaptı, ama bizim adımızı, sanımızı orada hiç görmediniz siz.
ANKARA, TÜRKİYE’NİN ENTELEKTÜEL YÜKSEK İLİ
Ankara aslında Türkiye’nin entelektüel kapasitesi en yüksek ili. 23 üniversitesi, 8 teknoparkı, 13 Ayrıca m2 yönünden sanayi alanı en yüksek il. Yeni üretim yeri açmak için bir metrekare yer yok, hepsi dolu durumda. Bugün Ankara’da çok sayıda insan yatırım için yer talebiyle bize ve diğer bölgelere geliyor. Ancak son dönemde maalesef yeni talepleri karşılayabilecek düzeyde arsa üretemedik.
YATIRIM YERİ GÖSTERİLMEZSE KORSAN VE DÜZENSİZ YAPILAŞMA OLUYOR
Türkiye’de sanayi bölgesi kurmak, organize sanayi bölgesi kurmak inanılmaz zor. Yani mülkiyet sorunları, ortaklık sorunları, orman, tarım bu işe girdiğiniz zaman ortalama bir sanayi bölgesinin kurulması süresi başlangıçta faaliyete geçinceye kadar 10 ila 15 yıl. Bakanlık da bunu çok gündeme getiriyor, böyle bu hızla sanayileşme olmaz. Bizim insanlara çok kolay yoldan “gel yatırımını yap” diyebileceğimiz yer göstermemiz lazım. Yoksa korsan oluşuyor. O da bir sorun haline geliyor, düzensiz sanayileşme oluyor. Bu sefer mevcut sorun çok daha büyüyor.
KRİZE ŞERBETLİ OLMAMIZ TEHLİKELİ BİR AVANTAJ
Tekrar ediyorum, şimdi sanayicide yatırım iştahı yüksek olmakla birlikte nitelikli personel ve finansmana erişim gibi iki temel problem var. Yanı sıra enteresan bir şey daha söylemek istiyorum. İnsanlarımız artık kriz gelmiş, döviz artmış, faiz değişmiş bunlara şerbetli hale geldi. Bu özellik aslında bizim Avrupa’ya, Batı’ya göre bir avantajımız ama biraz tehlikeli bir avantajımız olduğunu söyleyebiliriz. Yani her şeye rağmen girişimcilik özelliğimiz sürüyor. Ama bunun altını doldurmamız lazım.
Özellikle altını çizmek gerekir ki Ticaret Bakanlığı’nın Ur-Ge projeleri hakikaten KOBİ’lere ve küçük işletmelere dokunuyor. Mesela OSTİM’deki firmalarımız da bu projelerden faydalanıp dünyanın her noktasına gidip, oralarda da ticaret bağlantıları kuruyorlar. Biz de OSTİM olarak Ankara Kalkınma Ajansı desteğiyle dış ticaret merkezi kurduk. KOBİ’lerimizin; pazar, müşteri, ürün araştırması gibi her türlü taleplerine öneriler sunuyoruz.
OSTİM’de biz Girişim Sermayesi Yatırım Fonu ile “Benim bir fikrim var aklıma böyle bir şey geldi ben bunu nasıl yapabilirim?” diye gelen işletmelere destek veriyoruz. Teknolojik üretimin ticarileştirilmesi konusunda destek oluyoruz. Bunların sadece Türkiye’ye değil, dünyaya satışına da yardımcı oluyoruz.
ÜNİVERSİTELERİN AYAĞI OSTİM’E VE SANAYİYE DEĞMEYE BAŞLADI
Ayrıca Teknopark bünyesinde, bir fabrikada olması gereken tüm teknolojik aletler var. Bunları da işletmelerin kullanımına sunuyoruz. Biz Ankara’daki 7 üniversiteyi de Teknopark’a ortak ettik. Yani üniversitelerin ayağı OSTİM’e ve sanayiye değsin istedik. Yanı sıra OSTİM Teknik Üniversitesi akademik kadrosu da ihtiyaçları olan teknik desteği sağlıyor.
Teknoparkımıza OSTİM Teknik Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, TOBB Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, Atılım Üniversitesi, Başkent Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi ortak oldu.
OSTİM TEKNİK ÜNİVERSİTESİ'NDE 85 ÜLKEDEN ÖĞRENCİMİZ VAR
OSTİM Teknik Üniversitesi’nde ağırlıklı Afrika, Ortadoğu ve Kafkasya olmak üzere aralarında ABD, Kanada, Danimarka’nın da olduğu 85 ülkeden öğrencimiz var. Yurt dışında iş yapmak isteyen bir firma gelip bize başvurduğunda, örneğin Sudan ile iş yapmak istiyorsa ona Sudanlı öğrenci buluyoruz. O öğrenciyi firmaya gönderiyoruz. Böylece firma iş yapmak istediği ülkenin dilini ve kültürünü daha yakından tanıma fırsatı buluyor.
İşletmelere maddi kaynak sağlayamasak da TÜBİTAK, KOSGEB, kalkınma ajansı politikaları noktasında hızla sahaya bilgilendirme yapıyoruz.
Türkiye ekonomisinin genel gidişatını, sanayi üretiminin seyrini OSTİM Elektrik Tüketim Raporu'yla çok yakından takip etme fırsatımız oluyor. Bizim elektrik tüketim grafiğimizle sanayi üretimi grafiği neredeyse birebir örtüşüyor. Örneğin sanayi üretimindeki daralma sürecini biz elektrik tüketim grafiğimizde iki üç ay önceden görüyoruz. Yani enflasyonun arttığı dönemde, siparişlerin de artmasıyla üretim hacmi de artmış buna bağlı olarak bizim elektrik tüketimimizde de artış olmuş.
Roketsan istedi füze parçası, doktorlar istedi kalp masajı aleti ürettik
DORA MAKİNE KURUCU ORTAĞI İBRAHİM YARSAN
İsviçre’nin Cenevre kenti yakınlarındaki Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’ne (CERN) de parça üreten Dora Makine, başta savunma sanayi olmak üzere, sektörlerin ihtiyacı olan ‘hassas ve zor’ parçaları üretiyor. Dora Makine Kurucu Ortağı İbrahim Yarsan, tesislerini gezdirirken, yapılan teknolojik üretim hakkında bilgiler verdi:
Biz bu işe ilk adım atarken, yani daha baştan, zor işleri yapmayı istedik. Sistemi, “Ne yapabiliriz?” üzerine kurduk. Hassas ve zor parçaları tercih ederek başladık. Örneğin Roketsan’a roket önündeki hassas kısımları üretiyoruz. Global sistemlerin altyapı parçalarını üretiyoruz. Yani bize ne sipariş gelirse onu üretiyoruz. Sipariş 5 parçadan oluşuyorsa, bizim tasarımcımız gerekiyorsa bunu tek parça halinde olabileceğini önerebiliyor.
“Yeni nesil TikTokçu oldu”
Enerji şirketlerine de üretim yaptık. Özel çizilmiş projeleri ürettiğimiz gibi çözüm istenen konularda da yardımcı oluyoruz.
Temel eksikliğimizin eleman olduğunu söyleyebilirim. Bu sadece bizim değil, Türkiye’nin kanayan yarası zaten. Artık eleman arayışını da bıraktık, yok çünkü.
Yeni nesil, el sanatlarını düşünmüyor, çalışmak istemiyorlar. Yeni nesil TikTok’çu oldu.
Roketsan adına; her şeyini bizim yaptığımız, tasarım, mühendislik ve montaj dahil üretim de yapıyoruz. Örneğin, roket önündeki kızıl ötesi ışının doğru şekilde gitmesini sağlayan bir sistem. Bu sistem, roketin doğru atış yapmasını sağlıyor.
Yüksek hızla giden rokette kızıl ötesi ışının doğru gitmesini sağlıyor bu sistem.
Ayrıca sağlık sektörüne yönelik kalp masaj cihazı geliştirdik. Doktorların kalp sorunu yaşayan bir hastaya minimum 45 dakika kalp masajı yapma zorunluluğundan yola çıkarak yaptık. Göğüs kafesine sürekli baskı yapılması gerekiyor. Çoğu zaman doktorların buna vakti de olmuyor. Mevcut sistemde, göğse takılıyor, kalp masajı yapılırken doktor müdahale edemiyor, örneğin damar yolu açılamıyor, hasta göğsünde travma varsa müdahaleye imkan vermiyor.
Hasta yataklarına entegre edilebilir sistem tasarlamıştık ama yatak türleri çok değişik olduğu için genel bir cihaz ürettik. Hastane koridorlarında her yöne hareket edebilen bir sistem yaptık. 120 kiloya kadar güç basabiliyor, gerekirse göğüs kafesi kırılabiliyor.
teknoloji cihazlarla EKONOMİ'nin logosunu (yanda)
metal üzerine işleyip Hakan Güldağ'a hediye etti.
OSTİM TEKNOPARK GENEL MÜDÜRÜ DR. DERYA ÇAĞLAR:
2024'ün ilk çeyreğinde hızlı şekilde sisteme gireceğiz
Ostim Teknopark Genel Müdürü Dr. Derya Çağlar kuruluş çalışmalarına 2015 yılında başlanan Prota Teknoloji Üretim Atölyesini gezdirdi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın çıktığı çağrı programı kapsamında AB’den alınan 5 milyon Euro kaynakla kurulan Prota’da, prototip üretmeyi hedefleyen büyük ölçekli firmalardan, KOBİ'lere kadar geniş bir yelpazedeki firmalara hizmet verecek makine parkı bulunuyor. Ar-Ge yapmak isteyen ama teknolojik makine eksikliği bulunan şirketlere hizmet veren Prota’da CNC işlem merkezinden, robotik üretime destek sağlayan makinelere kadar geniş bir yelpazede techizat yer alıyor. Ostim Teknopark, tohum aşamasından, halka arz aşamasına kadar bir şirketin tüm evrelerinde farklı hizmetler de sunuyor.
Dr. Derya Çağlar, Ostim Teknopark ve Prota Teknoloji Ürünleri Üretim Atölyesi hakkında şu bilgileri verdi: Toplam 4 binamız var, 180 firma, 30 bin m2 kapalı alan, yüzde 99 dolulukla faaliyet gösteriyoruz. 2022 itibarıyla 1 milyar liraya yakın cirosu ve 3.5 milyon dolara yaklaşan ihracatı bulunuyor.
Firmalarımızın yüksek teknolojiyi daha da geliştirmesi için ilk olarak Prota Teknoloji Üretim Atölyesini kurguladık. Çalışmalara 2015 yılında başladık. Ar-Ge yapmak isteyen ama teknolojik makine, ekipman eksikliği bulunan girişimcilerin, KOBİ’lerin ihtiyacını karşılamak amacıyla yola çıktık.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı proje çağırısına çıkmıştı. AB Katılım Öncesi Yardım Programı kapsamında 5 milyon Euro destek aldık.
Üretime yönelik çok çeşitli makinelerimiz, robotik sistemlerimiz var. Bu robotları çalıştırmak da yetkinlik istiyor. Bu konuda da destek veriyoruz. Yani aslında temelde bu cihazları alım gücü olmayan firmalara hizmet veriyoruz. Ayrıca, herhangi bir prototipi üreten firma, sonraki aşamada hangi makineyi alacağını bilmiyorsa eğer, onlara da danışmanlık desteği sağlıyoruz.
Şu anda üç mühendis, 1 teknisyen, 3 iş geliştirme uzmanıyla hizmet veriyoruz.
Eksikliklerimizi tamamlayıp 2024’ün ilk çeyreğinde hızlı şekilde sisteme gireceğiz. Bizim robotlar dünya kalitesinde en yukarda yer alıyor.
Fracon Agrifood 23 milletten öğrenciyle 42 ülke masası kurdu
Fracon Agrifood, yem katkı maddeleri alanında yaptığı özel üretimi, kurduğu inovatif bir iş modeliyle Fransız markasıyla dünyaya satan girişimci Şahin Akdenizli’nin eseri. Fracon Agrifood Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Akdenizli, Fransız markasıyla dünyaya satışın daha kolay olacağı düşüncesinden hareketle, şirketinin merkezini Fransa olarak belirlemiş ve marka ismini de Fracon Agrifood olarak tescillendirmiş. Fracon’un kuruluşu kadar pazarlama yöntemi de etkileyici. Dünyada ilk kez uygulanan bir modeli deneyen Şahin Akdenizli, aralarında ABD, Kanada ve İngiltere’nin de yer aldığı 80’in üzerinde ülkeden öğrencisi bulunan OSTİM Teknik Üniversitesi’ni insan kaynağının merkezi olarak belirlemiş. Oluşturduğu ofiste ‘ülke masaları’ kurmuş. Örneğin Türkmenistan’a ihracatı Türkmen öğrenci, Çin’e yapılacak ihracatı Çinli, Somali’ye yapılacak ihracatı Somalili öğrenci koordine ediyor. Akdenizli, bir ülkenin kültürünü ve alışkanlıklarını en iyi o ülke vatandaşının bildiği gerçeğinden yola çıkarak böyle bir model başlattıklarını bildiriyor. Hatta önümüzdeki dönemde sadece kendi markasını değil, başka firmaların ürünlerini de bu yöntemle ihraç etmeyi planlıyor. Şahin Akdenizli, şirketin hikayesini ve iş modelini şöyle paylaştı: *Şu anda ağırlıklı olarak Kuzey Afrika olmak üzere 23 ülkenin öğrencisi şirketimizde istihdam ediliyor. Ama şirketimiz bünyesinde toplam 42 ülke masası var. Bizim sektörde ilişkiler genellikle ahbap çavuş şeklinde ilerliyor. Yani insanlar kültürel yakınlık kurdukları kişilerle mal almaya daha meyilli oluyorlar. Hedef pazarlarda aynı milleti istihdam ediyoruz.
*Özel bir formülle yem katkı maddeleri üretiyoruz. Ancak bizim asıl inovasyonumuz iş modelinde oldu ve Türkiye’de ilk biz yaptık.
*İlk olarak bir firmayla fason üretim yaptık. Kırıkkale’de sağlanan arazi desteğiyle 2006 yılında üretime başladık, sonra baktık arazi paralı hale geldi, bütün paralar araziye gidiyor.
*Araştırmalarımız sonucunda Fransa’da yatırım yapmaya karar verdik. Yatırımcılara, katma değer üretenlere, yani bizim gibi firmalara önemli destekler sağlanıyor. Hatta sürdürülebilirlik açısından Türk markalarından daha çok öne çıktığını gördük. Özellikle yem katkı maddeleri alanında Avrupa ve ABD markaları daha güvenli bulunuyor. Yani bundan etkilenerek Fransa’da şirket kurmaya karar verdik. Burada üretimin nerede yapıldığı önemli değil ama firma merkezi Türkiye olunca karşımızda endişeleri gözlemleyebiliyoruz.
*Kırıkkale’de kurduğumuz firmanın üretimini 2023 yılında tekrar Ankara’ya taşıdık.
*Bizim sektörde öyle bir algı var ki Fransız markalı ürünü hammaddesi aynı olan Türk markasının daha üzerinde bir fi yata satabiliyoruz. Bir de Türk firmaları bugüne kadar çok büyük ölçüde çalışmamışlar. Yabancı firmalar gelip bize teklif veriyor işbirliği için ama dünya ölçeğindeki bir firmaya, bizim rakamlarımız yüksek geliyor ortak üretim için. *Aslında üretimin ilk aşamalarında yabancı dil bilen, uzman Türk arkadaşları istihdam ettik. Ancak Türk arkadaşlarımız dili çok iyi bilmelerine rağmen, ürün satmak istedikleri ülkenin kültürünü kavrayamadıkları için ikna edici unsurları kullanamadıklarını gördük.
*Bundan sonraki hedefimiz, ülkemiz firmalarının dış ticaret temsilcisi olmak. Yani sadece kendi ürünümüzü değil başka firmaların ürünleri satmak için de çalışacağız. Bunu yeni bir iş modeli haline getirmeyi planlıyoruz.