TEPAV uyardı: ‘Faiz değişikliği için erken’
TEPAV Makroekonomi Çalışma Grubu tarafından hazırlanan Aralık ayına ilişkin Para Politikası Değerlendirme Notu’nda faiz oranlarındaki değişim için henüz erken olduğuna dikkat çekilirken, yapısal reformların daha öncelikli olduğunun altı çizildi. Notta, aylık TÜFE’nin Kasım’da yüzde 2.24 ile G-20 ülkeleri içinde yüksek bir seviyede yer aldığı belirtilirken, risk priminde gözle görülür bir iyileşmeye dikkat çekiliyor.
ANKARA (EKONOMİ) - Kredi piyasasında uygulanan makro ihtiyati kısıtlamaların, kredi faizlerinin enflasyonla mücadele için gerekli seviyelerin üzerinde kalmasına neden olduğuna dikkat çekilen Para Politikası Değerlendirme Notu’nda, “Düzenlemelerin arz ve maliyet yönlü olumsuz etkileri göz önünde bulundurularak yeniden değerlendirilmesi ve ayrıca dolar cinsinden kredi arzını kısıtlayıcı önlemlere rağmen, sürecin finansal istikrar açısından dikkatle izlenmesi gerekiyor” uyarısı yer aldı.
Notta, alınan önlemlere rağmen bütçe açığının yüksek seviyede kaldığına işaret edilirken, 2025 yılı OVP hedeflerine ulaşabilmek adına ilave tedbir alınması gerektiği belirtiliyor.
Ayrıca, kamunun belirlediği mal ve hizmet fiyatlarında yapılan tek seferlik yüksek artışların, önemli üretim girdilerinin fiyatlarını etkilediği vurgulanırken, bunun da dinamik bir maliyet yükselişi sürecine yol açarak enflasyonla mücadeleyi zorlaştırdığı değerlendirmesi yapılıyor.
Burcu Aydın, Ekrem Cunedioğlu, Ali Çufadar, Fatih Özatay, Güven Sak, Süreyya Serdengeçti ve Gülbin Şahinbeyoğlu’ndan oluşan Para Politikası Çalışma Grubu’nun hazırladığı notun öne çıkan başlıkları şöyle:
“Rasyonele dönüş süreci yeterince desteklenmiyor”
Ekonomideki rasyonele dönüş süreci sosyal kesimler tarafından yeterince desteklenmediği tespiti yapılırken, “Süreç kapsamlı bir programa dönüştürülmez ve sosyal destek sağlanmazsa enflasyonla mücadelenin etkinliği sorgulanabilir” deniliyor..
Program yapısal unsurlar içermiyor
Uygulanan programın sadece para politikasına dayanması ve yapısal unsurlar içermemesi, ekonomik faaliyette yavaşlama sinyalleri verilmesine yol açarak programın sürdürülebilirliğini sorgulatıyor.
Farklı beyanlar para politikasının etkisini azaltabilir
Merkez Bankasının açıklamaları dışında yapılan beyanlar, para politikasının etkisini azaltma ve risk primi üzerinde olumsuz etkiler yaratma riski taşıyor.
Enflasyon hedeflemesindeki belirsizlikler devam ediyor
TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri ile diğer kurumların verileri arasındaki farkların hala yüksek olması, kamuoyunda "hangi enflasyona göre" faiz kararının alındığına dair eleştiriler yaratabilir.
Yıllık enflasyon hedefi belirsiz
Orta vadeli yüzde 5 enflasyon hedefi açıklanmış olsa da aradaki yıllar için resmi hedeflerin belirlenmemesi faiz kararlarında belirsizlik yaratıyor.
Enflasyon beklentileri çıpalanmıyor
Rekabetçi piyasalarda faaliyet göstermeyen şirketlerin kâr oranlarını belli bir seviyede tutmaya yönelik fiyatlama davranışları, enflasyonda atalet yaratıyor. Enflasyonda atalet yaratan fiyatlama davranışları konusunda yapısal sorunların giderilmesi, rekabet ortamının iyileştirilmesi ve şirketler kesimiyle uzlaşma çabalarına girişilmesi gerekiyor.
Aylık enflasyon oranları beklentilerle uyumlu değil
Temmuz-Kasım 2024 dönemi arasında gerçekleşen aylık enflasyon oranlarının, Merkez Bankasının yıl sonu tahminlerinin üzerinde olması, beklentilerin iyileşmemesine neden oluyor. Faiz indirimi yapılmadan önce bu uyumsuzluğun giderilmesi gerekiyor.
Sosyal maliyetler göz önünde bulundurulmalı
2025 yılı sonu için Orta Vadeli Program (OVP) ve Merkez Bankasının Enflasyon Raporu’nda öngörülen ve sırasıyla yüzde 17,5 ve yüzde 21 seviyelerinde belirlenen enflasyon hedeflerine yalnızca para politikası ile ulaşılmaya çalışılması, toplumsal maliyet açısından uygun bir seçenek olarak değerlendirilmiyor.
Yeni bir kalkınma stratejisine ihtiyaç var
Geniş toplumsal kesimlerce benimsenebilecek ve "ülkede önemli değişiklikler oluyor" heyecanını uyandıracak yeni bir kalkınma stratejisine ihtiyaç bulunuyor. Bu stratejiye dayalı yapısal reformlarla güçlendirilecek bir ekonomi programı, enflasyonla mücadeleyi kolaylaştırırken ekonomik büyüme ve istikrar için sağlam bir temel oluşturabilir.
Maliye politikası enflasyonla mücadeleyi desteklemeli
Maliye politikasının enflasyonla mücadeleyi desteklemesi önem taşıyor. Hükümetin fiyatlara ilişkin aldığı kararların enflasyonla mücadeleyi desteklemesi, fiyatlama davranışlarındaki yapısal sorunların çözülmesi, rekabetin artırılması ve şirketlerle uzlaşma sağlanması önemli.
Yapısal düzenlemeler gerekli
Makroekonomik istikrarı destekleyecek politikaların yanı sıra, TCMB, TÜİK ve BDDK gibi bağımsız kurumların güçlendirilmesi, verimliliğin artırılması, yeşil dönüşümün hızlandırılması, eğitimin niteliğinin yükseltilmesi ve adil, hızlı bir hukuk sisteminin oluşturulması gereken yapısal düzenlemeler arasında yer alıyor.
Politika faizinde değişikliğe gerek yok
Raporun sonuç bölümünde, kısıtlı faiz indiriminin enflasyonla mücadeleye zarar vermeyeceği öne sürülse de öncelikle ana eğilimde aşağı doğru bir hareketin toplumun geniş kesimlerini ikna edecek şekilde netleşmesi gerektiğine işaret ediliyor.
TL cinsinden finansmana erişimi zorlaştıran düzenlemelerin etkileri, liranın reel değerlenmesi ve olası finansal istikrarsızlık unsurları dikkatle izlenmesi gerektiği belirtilirken, “Merkez Bankasının döviz rezerv seviyeleri göz önünde bulundurularak faiz indirimleri için temkinli yaklaşılmalı ve döviz alımları öteleyici sonuçlar doğurabilir. Merkez Bankası, ekonomik aktörlerle güçlü bir iletişim kurarak bekleyiş ve fiyatlama davranışlarını kontrol altına almalı” önerileri getirildi.
Bu bağlamda, Bankanın yıllık enflasyon hedeflerini hükümetle birlikte açıklaması önemli bir adım olabilir. Son olarak, ekonomide tam anlamıyla rasyonele dönüş sağlanması için yukarıda belirtilen adımların hızla uygulanması gerekiyor.