TEPAV notu: Faiz koridoruna revizyon gerekli

TEPAV, PPK öncesi yayımladığı notunda, politika faizinde değişikliğe ihtiyaç olmadığını, oluşan likidite fazlasının kalıcı olacağı öngörülüyorsa, faiz koridorunun alt sınırının yüzde 49’a yükseltilmesi gerektiğini belirtti. Likidite fazlası halinde ise politika faizinin, koridorunun alt sınırı olan bankalardan borç alma faizi olacağının açıklanmasını önerdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
TEPAV notu: Faiz koridoruna revizyon gerekli

ANKARA/EKONOMİ

TEPAV Makroekonomi Çalışma Grubu tarafından hazırlanan Para Politikası Değerlendirme Notunda, 2025 yılı için belirlenen yüzde 14’lük enflasyon hedefine ulaşılması için para ve maliye politikalarının yeterli olmadığı, kapsamlı bir yapısal reformun şart olduğu bildirildi.

Bu aşamada politika faizinde değişikliğe ihtiyaç olmadığının belirtildiği değerlendirme notunda, döviz alımları nedeniyle oluşan likidite fazlasının kalıcı olacağı öngörülüyorsa, faiz koridorunun alt sınırının yüzde 49’a yükseltilmesi önerildi. TEPAV değerlendirme notu, Ekrem Cunedioğlu, Ali Çufadar, Fatih Özatay ve Burcu Aydın Özüdoğru tarafından hazırlandı. Aylık enflasyonun yüksek olduğuna dikkat çekilen notta, 252 baz puana kadar gerileyen risk priminin daha da inmesi gerektiği belirtildi.

Merkez Bankası rezervindeki artışın cari işlemler açığından doğan finansman ihtiyacının karşılanması sorununu azalttığı belirtilen notta, yılın ilk yarısındaki gerçekleşmelerin seçim öncesi yapılan harcamaların baskısının sürdüğünü gösterdiği kaydedildi. Yeni programın uygulanmasıyla birlikte enflasyona yönelik olumlu adımlara rağmen bazı sorunların mevcut olduğu vurgulanan değerlendirme notunda, “Makroekonomik istikrarı sağlamayı amaçlayan mevcut programdan vazgeçilmedikçe, enflasyon açısından en kötü geride kalmıştır” denildi. Notta, TL’nin reel olarak değerlenmesinin enflasyonu önemli ölçüde düşürecek bir gelişme olduğu kaydedilirken, yüksek kredi faizinin de enflasyonla mücadele açısından önemine işaret edildi. Yüksek faizin enflasyonla mücadelede önemli olduğu belirtilmesine rağmen, faizin gerekli olan seviyenin üzerine çıktığı, bu düzenlemenin gözden geçirilmesi gerektiği kaydedildi.

Alınan önlemlerin bütçe açığının GSYH’ye oranını OVP’deki yüzde 6.4’e yaklaştıracağının tahmin edildiği dile getirilen notta, vergi paketinin de buna katkı sağlayabileceği vurgulandı. Rasyonele dönüş sürecinin kapsamlı bir programa dönüştürülüp sosyal kesimlerin desteği sağlanmadıkça, programın etkinliğinin azalacağı uyarısında bulunulan değerlendirme notunda, “Politika faizi hakkında programı tasarlayan, tasarımın hayata geçmesi kararını alan ve programı uygulayanlardan sadece Merkez Bankası’nın yorum yapması, politika faiz kararının sadece enflasyondaki düşüş süreci çerçevesinde alındığına kamuoyunun ikna edilmesi açısından elzemdir” şeklindeki daha önce yapılan değerlendirme tekrarlandı.

Yüzde 14 enflasyona odaklanmak gerekiyor

Para politikası açısından 2025 sonu için hedefl enen yüzde 14 yıllık enfl asyona odaklanmak gerektiğinin altı çizilirken, “TCMB, TÜİK ve BDDK gibi kurumları bağımsız kılacak, verimliliği artıracak, yeşil dönüşüm sürecini hızlandıracak, eğitimin niteliğini yükseltecek, adil ve hızlı çalışan bir hukuk sistemini oluşturacak yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi önem taşımaktadır” denildi. Değerlendirme notunun son bölümünde, politika faizinde bir değişikliğe gerek olmadığının altı çizilirken, “Ancak döviz alımları nedeniyle sistemdeki likidite fazlasının kalıcı olacağı öngörülüyorsa, para politikasındaki sıkılığın korunması amacıyla faiz koridorunda teknik bir değişikliğe ihtiyaç olacaktır. Bu çerçevede, ilk aşamada faiz koridorunun alt sınırı 2 puan artırılarak yüzde 49’a yükseltilmelidir. Likidite fazlasının iyice artması halinde ise politika faizinin, koridorunun alt sınırı olan bankalardan borç alma faizi olacağı açıklanmalıdır” ifadelerine yer verildi.

 

 

 

Ekonomi