TEPAV Makroekonomi Politikaları Direktörü Ali Çufadar, EKONOMİ'ye konuştu: Faiz indirim süreci ekim ayında başlamalı

Merkez Bankası’nın faiz indirimi tartışmalarını başlatan ilk isimlerden olan TEPAV Makroekonomi Politikaları Direktörü Ali Çufadar, ekim ayından itibaren indirim sürecinin başlaması gerektiğini savundu. Kredi faizlerinin 'fahiş' düzeyde olduğunu bildiren Çufadar, 3 Ekim itibariyle yüzde 50’nin altına gelecek enflasyon ortamında "basit yüzde 50, bileşik yüzde 65"e ulaşan politika faizinin yüksekliğini herkesin göreceğini kaydetti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
TEPAV Makroekonomi Politikaları Direktörü Ali Çufadar, EKONOMİ'ye konuştu: Faiz indirim süreci ekim ayında başlamalı

MARUF BUZCUGİL

MEHMET KAYA/ANKARA

Merkez Bankası’nın yılın son döneminde faiz indirmesi gerektiği yönündeki görüşleriyle tartışmayı başlatan TEPAV Makroekonomi Politikaları Direktörü Ali Çufadar, EKONOMİ’ye değerlendirmelerde bulundu. Çufadar, Merkez Bankası’nın dikkat çektiği “aylık enflasyon” görünümünde, Temmuz ayında da yüksek seyir olmasına karşılık bunun geçici olduğunu belirtirken, gelecek dönem en önemli tartışma konusunun büyüme olacağını, faiz indirimini önerirken bunun parasal sıkılaşmanın sonlanması anlamına gelmediğini vurguladı.

Ali Çufadar, mevcut politikalar sürdürüldüğü takdirde, FED’in faiz indiriminin de kısmen desteğiyle 2021 krizi sonrasında yaşanan sürecin bir ölçüde tekrarının gerçekleşeceğini ve enflasyondaki düşüşün süreceği görüşünü vurguladı.

Ali Çufadar, enflasyonda düşüşün iyice belirginleşmesiyle faiz indiriminin gecikmeli başlaması görüşlerinin de olduğunu, ancak böyle bir durumda 5 puan gibi yüksek faiz indirimleri gerekeceğini, yüksek indirimin kur ve bekleyişleri daha olumsuz etkileyeceğini; indirimler zamanlı ve kademeli olursa kontrollü gidiş ve gerektiğinde frene basma imkanı kazanılacağını kaydetti. Türk lirası Ticari kredi kısıtlarının kaldırılması gibi teknik düzenlemelerin gerekli olduğunu savunan Çufadar, “Kredi kısıtları nedeniyle artan kredi maliyetleri ekonominin üretim tarafını yıpratıyor, özellikle KOBİ’ler çok olumsuz etkileniyor, firmaları fiyat artışına zorluyor. Halbuki, para politikası, ekonominin talep tarafına yoğunlaşır” dedi.

TCMB’nin “faiz indirimi gündemimizde değil” açıklamasını yorumlayan Çufadar, “TCMB, karar mercii, çok temkinli olmak zorunda. TCMB, faiz kararlarını mevcut koşullara göre alır. Şimdiden, Ekim’de ya da başka zamanda faiz indirimi yapacağım demez, diyemez. Dolayısıyla, şu anda gerçekten de faiz indirimi TCMB gündeminde değil ve söylemleri doğru. TCMB şu anda ne diyor? ‘Sıkı duruşu koruyacağım, gerekirse ilave sıkılaşma yaparım’. Yani, şu anda fiili politika duruşu, “gerektiğinde sıkılaşma” yönünde.

TCMB’nin faiz indirim sürecini gündeme alması için önce, “ilave sıkılaşma yaparım” söylemini bırakması gerekir. TCMB bu söylem değişikliğinden sonra faiz indirimini tartışmaya başlayabilir. Onlar için henüz zamanı değil” dedi.

Kredi faizleri fahiş düzeyde

Faizin Ekim ayından itibaren indirilmesinin iktisadi-siyasi bir analize dayalı olduğunu vurgulayan Ali Çufadar, kimi yabancı yatırımcıların faiz indiriminin 2025 ilk çeyreğinde başlamasına yönelik raporları dolayısıyla analizini gündeme taşıdığını ve Ekim ayından itibaren faiz indiriminin gerekli olduğu görüşünü 4 unsura dayandırdı. Çufadar, Kredi faizlerinin “fahiş” düzeyde olduğunu, 3 Ekim itibariyle yüzde 50’nin altına gelecek enflasyon ortamında basit yüzde 50, bileşik yüzde 65’e ulaşan politika faizinin yüksekliğini herkesin göreceğini kaydetti.

Ekonomik aktivitenin belirgin şekilde yavaşlayacağını belirten Çufadar, “Her geçen ay ekonomideki yavaşlamayı daha fazla konuşmaya başlayacağız” dedi. Üçüncü gelişmenin beklenen reel faizin tarihi yüksek seviyede olduğunu, her ay düşen enflasyon bekleyişi sonrası politika faizi değişmese de durduğu yerde ilave sıkılaşmanın yaşandığını ve bu sıkılık seviyesinin “boğucu hale” geleceğini anlatan Çufadar, dördüncü unsur olarak temmuz ayındaki vergi artışı, elektrik-doğalgaz zammının vatandaşın harcama gücünü azaltacağını ve talebi daha da kısacak olmasını saydı.

Çufadar, siyasi desteğe rağmen, politika faizinin yüzde 26,5 reel faiz ima ettiğini, Eylül’de yüzde 29’a, politika faizi değişmezse yıl sonunda yüzde 33’e ulaşacağını hatırlatarak, “Böylesine tarihimizde görülmemiş yüksek beklenen reel faizi, ekonomimizin kaldırabilmesi bence düşünülemez” dedi.

TCMB 2025 enflasyon hedefini yüzde 18’e yükseltebilir

Mevcut görünümde, enflasyonun 2025 yılında yüzde 14 hedefine yakınsamayacağını ancak kademeli faiz indiriminden kastının parasal sıkılaştırmanın sonlanması anlamına gelmediğinin altını çizen Çufadar, “2002-2003 deneyimine bakarak, enfl asyon tek hanelere yakınsayana kadar, önce yüzde 25, biraz başarı elde edince yüzde 20 civarında bir beklenen reel faizi koruyabiliriz. TCMB politika faizini enflasyon bekleyişlerindeki düşüşle uyumlu olarak her ay 2 puan düşürmeye başlayabilir. Fazlası uygun olmaz. Böylece 2024 sonunda yüzde 44’e, 2025 Şubat’ında ise yüzde 40’a kadar düşmüş olur. Sonrasında ise, politika faizindeki indirimin devamı, enflasyon eğilimine bağlı olur. Çünkü, arada bir frene basmak, faiz indiriminin etkilerinin gözlenmesi gerekir” dedi. Ali Çufadar, 2024 büyümesini yaklaşık yüzde 3, 2025 büyümesini yüzde 3’ün biraz altında; enflasyonu ise bu yıl sonunda yüzde 42, parasal sıkılık korunursa ve bütçe disiplini yönünde ilave adımlar gelirse de 2025’te yüzde 21 civarında tahmin ettiğini; TCMB’nin ilerleyen süreçte 2025 enflasyon hedefini yüzde 18’e yükseltmesini beklediğini vurguladı.

2002'ye göre avantajlar var

2002’de dönemine kıyasla, siyasi ortam ve kamuoyu açısından avantajlar olduğunu söyleyen Ali Çufadar şu yorumu yaptı: “2002-2003 yıllarında TCMB etkili iletişim ve yönlendirme-ikna kapasitesi ile kısa sürede itibar kazandı. En önemli fark çok güçlü bütçe disipliniydi. Şimdi İstikrarlı bir hükümet var. Vatandaş yerel seçimlerde açıkça yüksek enflasyonun cezasını kesti, siyaset anladı. Sayın Cumhurbaşkanı özellikle yerel seçimlerden sonra mevcut istikrar programına desteğini çok güçlü bir şekilde ifade ediyor. Bedeli fakirleşen kesimlerin sırtına yüklense de, sonuçta bütçe disiplinine yönelik ciddi adımlar atılıyor, yenileri geleceği söyleniyor. Ben, Sayın Şimşek’in 2024’te yüzde 5, 2025’te yüzde 3 bütçe açığı hedeflerine ulaşmak için azami çabayı göstereceğini ve başarılı olabileceğini düşünüyorum. Yani, aslında enflasyonu düşürmek için koşullar uygun. 2002-2004 döneminin öyle-böyle tekerrür etmemesi için belirgin bir neden görmüyorum.”

İyi bir “bedel” ödenecek!

Yüksek beklenen reel faize rağmen enflasyon neden istenen hızda düşmüyor sorusuna Ali Çufadar şu yanıtı verdi: “Temel neden, önemli ölçüde TCMB’nin itibar sorunu. Otoritelerin mevcut istikrar programının kararlılıkla devam edeceği, tek haneli enflasyon hedeflerine ulaşılması için gerekenin yapılacağı mesajlarına rağmen, vatandaşımız ve piyasalar bu söylemlere temkinli yaklaşıyor. Hala, sıkı duruşun yarıda kesilebileceği kaygısı yaygın. Ekonomi çok yavaşlarsa, TCMB tekrar gevşek para politikalarına döner mi? korkusu var. İtibarın artması zaman alabilir, ama mümkün görüyorum. Ama iyi bir bedel ödemiş olacağız sonuçta.”

Fed faiz indirimiyle tarih tekerrür edebilir

Fed’in faiz indirimlerinin, Türkiye ekonomisini nasıl etkileyeceği konusunda ise Çufadar, şu bilgileri paylaştı, “Baz senaryoda ekonomi çok belirgin yavaşlayacak. Böylece, rekabet artacak, firmaların fiyatlama esnekliği ve kar marjları azalacak. İkincisi, yıllık enflasyon düştükçe ve düşüş eğilimi devam ettikçe, enflasyon bekleyişleri aşamalı da olsa kırılacak. Üçüncüsü, göreceli olarak istikrarlı kur algısının gittikçe artacağını düşünüyorum. Bu aynı zamanda TL’nin bir miktar daha reel değer kazanması anlamına geliyor. En fazla tartışacağımız konu, büyüme ve işsizlik haline gelecektir.”

 

 

 

Ekonomi