TEPAV: Faiz yüzde 33’ün üstüne çıkarılmalı
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), enflasyonun 2024 Mayıs ayında yüzde 70’lere yaklaşabileceğini, resmi hedef olan yüzde 33’e indirilmesine yönelik beklentilerin kırılması gerektiğini, bunun için de faizin yüzde 33’ün üstüne taşınması gerektiği görüşünü açıkladı. TEPAV notunda, cari açığın kur üzerinde büyük baskı yaptığına dikkat çekildi.
Mehmet KAYA
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) bünyesinde oluşturulan TEPAV Makroekonomi Çalışma Grubu tarafından yayımlanan Para Politikası Değerlendirme Notunda, ön yüklemeli politikalar önerildi ve faizin yüzde 33’ün üstüne taşınması gerektiği belirtildi. Bilgi notunda, Mayıs 2024’te enflasyonun yüzde 70’lere doğru çıkacağı yönündeki tahminlere vurgu yapılarak, beklenti anketlerinde de 2024 için tahminlerin yüksek olduğu hatırlatıldı. Mayıs ayındaki yüzde 70’lerde oluşacak yıllık enflasyonun, 2024 sonunda yüzde 33’e indirilmesine yönelik risklere değinilen çalışmada, bu hedefin tutmasının inandırıcılığın sağlanması-beklentilerin kırılmasıyla olabileceği, bunun için de ön yüklemeli politikalar uygulanması gerektiği savunuldu.
Mevcut görünüm
Değerlendirme notunun mevcut görünümüne yönelik bölümünde, Türkiye’nin Dünyanın en yüksek enflasyonlarından birine sahip olduğu, G20 ülkeleri içinde de 13 ülke ile birlikte enflasyonu 2021 düzeyinde seyrettiği hatırlatıldı. “Otoritelere göre Mayıs 2024’e kadar enflasyon yüzde 70’e yaklaşacak, yaz aylarından başlayarak baz etkisinin de etkisiyle, hızla gerileyerek yıl sonunda yüzde 33’e düşecek, gerilemesini daha sonra da sürdürerek 2026 yılında tek hanelere inecek” denilen çalışma notunda, beklenti anketlerinde 2024 enflasyon beklentisinin yüzde 67,2 olduğu hatırlatılarak, “Bu durumda para politikası açısından temel soru, 2024 ortalarında yüzde 70 civarında bir düzeyde tepe noktasına ulaşacak enflasyonun 2024 sonunda yüzde 33’e nasıl düşürüleceği ve daha sonraki dönemde de bu düşüş eğiliminin nasıl devam ettirileceği” ifadesine yer verildi.
“Politika önerisi: Büyüme sınırlanmalı, bütçe açığı kontrol edilmeli, MB ve TÜİK’in bağımsızlığı güçlendirilmeli, TL faizi daha cazip olmalı”
TEPAV notunda, kur istikrarı, yüksek enflasyon beklentisinin kırılması, cari açığın kontrolüne yönelik bir dizi önlem sıralandı. Bunlar arasında, özellikle beklentilerin kırılması ve TL’nin güçlenmesi için ön yüklemeli olarak faizin yüzde 33’ün üstüne çıkarılması gerektiği savunuldu.
TEPAV notunda, hedefle uyumlu beklenti ve kur istikrarına ulaşmak için Türkiye’nin risk priminin düşürülmesi, TL finansal varlıkların döviz cinsi varlıklara göre daha cazip hale getirilmesi gerektiği vurgulandı. Bunu sağlamak için ise seçim ve deprem nedeniyle artan bütçe açıklarının düşürülmesi politikasının sıkı sıkıya uygulanması gerektiği belirtildi. TEPAV’ın henüz yayımlanmamış çalışmalarında 2024 bütçe açığının GSYH’ye oranının OVP hedefi olan yüzde 5,9’un üzerinde olması riski bulunduğu belirtildi.
Beklentilerin kırılması ve kur istikrarı için cari açığın normal yollardan finansmanının sağlanması gerektiği de belirtilen TEPAV notunda, “Cari işlemler açığının azaltılmasının kısa vadede temel yolu büyümeyi potansiyel düzeyinin üzerine çıkarmamaktan geçiyor. Bu çerçevede özellikle kredi artışını sınırlayan önlemler önem kazanıyor. Normal yollardan finansmandan kasıt ise, sürdürülebilir bir şekilde portföy yatırımlarının, kredilerin ve doğrudan yatırımların Türkiye’ye akmasının sağlanması. Hem 2022’de hem de 2023’ün ilk yedi ayında, bu yollarla sağlanan finansmanın cari işlemler açığını finanse etmekten uzak kaldığını ve bu olgunun döviz kuruna yukarıya doğru büyük bir baskı yaptığını dikkate almak gerekiyor” denildi.
“Para politikası daha da sıkılaşmalı, Merkez Bankası ve TÜİK’in bağımsızlığının artırılması risk primini daha hızlı düşürür”
Bu politikaların uygulanması ve enflasyonun düşürülmesi için, iç talebin kısılması, kur istikrarının tesisi ve hedeflerin çok üzerinde olan mevcut enflasyon bekleyişlerinin kırılmasının ana çerçeveyi oluşturduğu belirtilen TEPAV çalışmasında, para politikasının sıkılaşması gerektiği savunulan çalışmada şu yorum yapıldı:
“12 ay sonrasının enflasyon bekleyişleri yüzde 45 civarı iken, politika faizi yüzde 25. Bu çerçevede bakıldığında, para politikasının mevcut duruma göre daha sıkılaştırılması ve bu sıkılaşmanın bir an önce yapılması gerektiği çok açık olarak gözüküyor. Sıkılaşmadan kasıt -bir tahmin hatası payını da dikkate alarak- 2024 sonu enflasyon hedefinin üzerinde ve 12 ay sonrasının piyasa enflasyon bekleyişleri ile uyumlu bir politika faizinin belirlenmesi. Ancak burada ortaya çıkan temel bir risk var. Şu: Yaz aylarına doğru yüzde 70 civarına yükselmesi beklenen enflasyonun altı ay sonra yüzde 33 artı hata payı düzeyine nasıl düşürüleceği şüphesinin yaygınlığı. Ne yapılmalı? Eylül-Ekim aylarında politika faizi önden yüklemeli olarak yüzde 33’ün üzerine çıkmalı, bu süreçte, politika kararlarının enflasyon eğilimi ve enflasyon bekleyişleri üzerindeki etkileri takip edilerek daha sonraki adımlar belirlenmeli. Zira, Merkez Bankası piyasa aktörlerini kararlılığına ikna edebilirse enflasyon eğilimi yavaşlayabilir ve enflasyon bekleyişleri düşebilir, çok daha yüksek faiz artırımları gereği de azalabilir.”
TEPAV çalışmasında, Temmuz ve Ağustos aylarında TÜİK’in önceki ayların tersine enflasyon hesabının diğer bazı kurumların hesaplarına yaklaşmasının olumlu etkisine dikkat çekilerek, “Bu sürecin devamını doğrudan sağlayacak asıl adım ise TÜİK’in kurumsal yapısının bağımsızlık yönünde değiştirilmesi olacaktır. Benzer bir adım TCMB açısından da atılırsa Türkiye’nin risk priminin daha da hızlı düşmesi beklenir” denildi