Tahsilat sorunu piyasayı kilitliyor

Borcunu vadesinde ödeyemeyen işletme sayısında artış var. KGF desteğinin 250-300 milyar liraya çıkartılması isteniyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Tahsilat sorunu piyasayı kilitliyor

Merve YİĞİTCAN - İSTANBUL

■ Firmaların içinde bulunduğu finansman darboğazı, piyasada tahsilat krizinin fitilini ateşledi. Ödemesini vadesinde gerçekleştiremeyen ve çeklerini erteletenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Reel sektör temsilcileri, yılsonuna doğru piyasadaki nakit kıtlığının daha da artacağını, son çeyreğin çok daha zor geçeceğini belirtiyor.

■ Reel sektörü en çok korkutan ise tahsilat krizinin büyüyerek iflasların başlaması… Ekonomi yönetiminden piyasanın ihtiyaçlarına yönelik güçlü bir KGF paketi bekleyen iş dünyası, yeni gelecek paket için açıklanan 50 milyar TL’lik büyüklüğün çok az olduğunu, piyasanın 250-300 milyar TL’lik bir KGF desteği beklediğini belirtti.

Reel sektörde kangrene dönüşen finansmana erişim sorununda ikinci aşamaya geçildi. Tahsilatların piyasayı kilitlemeye başladığını söyleyen sektör temsilcileri, bu durumun devam etmesi halinde üçüncü aşama olan iflasların başlamasından endişeli. Ticari kredilere erişimin düşmesi nedeniyle piyasa borçlarını da çeviremez olan pek çok şirketin tasfiyeye gitme, tabela değiştirme, ya da konkordato seçeneklerini kullanmaya başladığı öğrenildi. Kapanan sermaye şirketi sayısında yılın sekiz ayında geçen yıla oranla yüzde 70 oranında yaşanan artış da piyasadaki gidişata ilişkin önemli bir sinyal niteliği taşıyor. Özellikle piyasada yaşanan nakit sorununun, kredi kapatma döneminin yaklaşmasıyla daha da artması bekleniyor. İşletmeler darboğazdan çıkış adına güçlü bir KGF paketinin acilen devreye girmesi gerektiğini belirtiyor.

Eroğlu: 15-20 yıldır hiç bu kadar artmamıştı

Pandemide artan hammadde ve lojistik maliyetlerinin piyasada fitilini ateşlediği finansman erişim sorunu, özellikle 2021’in sonlarında yaşanan döviz krizi ile beraber giderek derinleşmiş, ticari kredi büyümesinin giderek cılızlaşmasıyla artık birçok işletme için yönetimi imkansız hale dönüşmüş durumda. Şu sıralar pek çok alacaklı borcunu tahsil etmekte büyük zorluklar yaşıyor. Bu noktada reel sektör temsilcilerinin değerlendirmelerine başvurarak piyasanın son fotoğrafını çekmeye çalıştık. Konuyla ilgili en ciddi uyarı TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclis Başkanı Yavuz Eroğlu’ndan geldi. Sanayicilerin en büyük probleminin finansmana erişim olduğunu, ancak şimdilerde piyasada ödeme güçlüklerinin baş gösterdiğini dile getiren Eroğlu, “PAGEV’de geçtiğimiz günlerde hammadde tüccarları ile bir toplantı yaptık. Hep finansmana erişimde sıkıntı olduğunu söylüyorduk. Ama şimdi o tüccarların söylediği, son 15-20 yıldır ilk kez bu dönemde ödeme çeklerini erteletenlerde, ödemesini vadesinde gerçekleştiremeyenlerde ciddi artışlar var. Bu çok ciddi bir alarm” dedi.

"Vade kısıtlaması şart"

Finansman erişim sorununda ikinci aşamaya geçilerek tahsilat sorunlarının artmaya başladığını kaydeden Eroğlu, üçüncü aşamanın ise iflaslar olacağını, sürecin çok tehlikeli bir yere doğru gittiğine dikkat çekti. Bu sürecin daha kötüye gitmesini engelleyen faktörün hammadde ve lojistik fiyatlarının düşmesi olduğunu vurgulayan Eroğlu, ancak özellikle enerji maliyetlerindeki artışın bu avantajın da kaybedilmesine yol açabileceği uyarısında bulundu. Eroğlu, “Firmalara tek çıkış yolu ön ödemeli ya da peşin ödemeli ihracatla finansman yaratmak kalıyor. Diğer bir çözüm önerisi de başta perakende zincirleri olmak üzere büyük ölçekli firmaların, KOBİ’lere ödemeleri vade kısıtlı getirmektir. Örneğin büyük perakendecilere, KOBİ’lere maksimum 60 gün içinde ödeme yapma sınırı getirilebilir” dedi.

Son çeyrek daha da zorlu geçecek

İstanbul Tüccarlar Kulübü Başkanı İlker Önel, birçok firmanın hammaddeden personele kadar giderlerini kredi kullanıp çevirdiğini, ancak şimdilerde kredilerin kesilmesiyle herkesin açığa düştüğünü anlattı. Finansman sorununun zincirleme bir etki yarattığına değinen Önel, “Hammaddeciler yine peşine döndü, birçok sektörde, kimse vadeli vermek istemiyor. Bu dönemde konkordato alanlar, başvuru hazırlığı yapanlar, faaliyet durduranlar, hatta rakibiyle üretim yapanlar bile var” dedi. Şu an nakitte ciddi yavaşlamanın söz konusu olduğunu vurgulayan Önel, son çeyreğin daha da zorlu geçeceğini, özellikle yılsonunda yapılması gereken kredi kapatmaların bu durumu daha da güçleştireceğini dile getirdi. KGF’nin bu noktada piyasayı rahatlatabileceğine dikkat çeken Önel, “Son KGF paketinin 50 milyar TL olacağı açıklandı, bu çok düşük kaldı. Bir önceki KGF 60 milyar TL idi ve çoğu şirket kullanamamıştı, beklentimiz en 150 milyar TL’ye çıkarılması" dedi.

8 ayda kapanan şirket sayısı 14 bine dayandı

İşletmelerin içinde bulunduğu mali sıkıntıların en kritik sonuçları, kapanan şirket istatistiklerinde görülebiliyor. TOBB tarafından en son açıklanan Kurulan ve Kapanan Şirket İstatistikleri’ne göre, 8 ayda kurulan sermaye şirketi sayısı 87 bin 755 iken kapanan şirket sayısı 13 bin 798 adet olarak gerçekleşti. 2022’nin 8 ayında, 2021’in 8 ayına göre kapanan şirket sayısında yüzde 70,2; kapanan kooperatif sayısında yüzde 39, kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısında ise yüzde 6,1 artış yaşandı.

Firmaların finansmana erişimde aksayan en önemli bacak hiç şüphesiz ticari krediler. Türkiye’de ortalama bir işletmenin ticari faaliyetlerinin büyük kısmını ticari kredilerle döndürdüğü herkesçe bilinen bir gerçek. Bundan hareketle ticari kredi büyümesinin enflasyonun altında seyretmesi yaşanan tıkanıklığı en iyi tarif eden verilerden. TÜİK’in son açıkladığı enflasyon verisine göre, TÜFE Eylül 2022’de bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 52,40; bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 83,45 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,91 olarak gerçekleşti. Aynı zamanda politika faizinin yüzde 12’ye kadar inmesine rağmen, ticari kredilerdeki büyüme oranı eylülde yıllık bazda yüzde 19,4 olarak gerçekleşti.

Fayat: 250-300 milyar TL’lik KGF gelirse işler ancak yüzdürülebilir

TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektörü Meclis Başkanı Şeref Fayat da, piyasadaki sıkıntının çok büyük olduğunu dile getiren iş insanlarından. Piyasanın çok fazla sıkışmış durumda olduğunu belirten Fayat, uygulanan politikalarının sonuçlarının olması gerekenin tam tersi yönünde gerçekleştiğini dile getirdi. Fayat, “Normalde faiz düştükçe piyasanın rahatlaması ve parasal genişlemenin olması gerekirken, bizde niyeyse tam tersi oluyor. Her faiz indiriminde daha da sıkılaşma oluyor, kredi bulmak daha da zorlaşıyor. Bankacılık sistemine getirilen yeni koşullar da bunu artırıyor. Sadece özel değil kamu bankalarından da kredi almak zorlaşıyor, onlar da getirilen faiz sınırını aşmak için farklı masraflar getirerek faizi bu şekilde yukarı çekiyor” dedi. Bu sıkışıklığın aşılması için güçlü bir KGF paketinin gerektiğini kaydeden Fayat, “50 milyar TL’lik KGF paketi belki de sadece hazır giyim sektörünün ihtiyacı olan bir büyüklük. Acilen 250 – 300 milyar TL’lik bir paketin devreye girmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde reel sektör işlerini yüzdürebilir” diye konuştu.

KONKORDATO KOMİSERİ DR. TÜRKAY ÖZDEMİR:
Konkordato maliyetli, fesih ve tasfiyelerde artış daha fazla

Konkordato komiserliği ve konkordato avukatlığı yapan İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Türkay Özdemir, DÜNYA’ya finansman sorunu yaşayan şirketlerin son durumunu ve başvurdukları yöntemleri anlattı. 2018’de şirketleri konkordatoya koşturan nedenin döviz krizi olduğunu hatırlatan Özdemir, ancak 2021’in sonunda patlak veren döviz krizine rağmen konkordatolarda artış olmadığını, aksine bir düşüş gözlemlendiğini kaydetti. Konkordato sürecinin çok maliyetli olduğunu belirten Özdemir, “Ortalama bir işletmede konkordato projesinin hazırlanması 500 bin TL’den az değil, üzerine avukatlığı, vekilliği, komiser ücretleri, harçları derken bir konkordato sürecinin yönetilmesi ortalama 3 milyon TL’yi buluyor. Benim gözlemimle söylüyorum, konkordato ile kurtulanların oranı yüzde 50’dir” dedi. Peki konkordato maliyeti yüksek gelen işletmeler ne yapıyor? Özdemir, bu konuyu şu şekilde açıkladı: “Bu şekildeki firmaların büyük kısmı ‘En iyisi bir yeni tabela asayım’ diyor, o şirketi kurtarmaktansa bir yakını üzerine yeni bir şirket kurup devam etmeyi tercih ediyor. Firmalar, mümkün mertebe finansal yeniden yapılandırmayla bankalardaki sorunlarını çözebiliyorsa çözüyor, çözemiyorsa şirketten vazgeçmeyi, yeni alternatif şirket kurmayı tercih ediyorlar. Bu dönemde şirket kapanışlarında, fesih ve tasfiye süreçlerinde daha fazla artış olacaktır. Ki olmaya da başladı. Ben oralarda da kayyumluk yapıyorum. Tasfiye memuru görevlendirilmesi ya da temsil kayyumunda artışlar var.”

FOYDER BAŞKANI HASAN TENGİZ:
Konkordatodan düzgün çıkan şirket kara listeden kaçamıyor

Finansal ve Operasyonel Yapılandırma Profesyonelleri Derneği (FOYDER) Başkanı Hasan Tengiz, DÜNYA’ya finansal olarak zor durumda olan firmaların önündeki seçenekleri anlattı. “Şu anda piyasada bir sıkışıklık olduğu herkesin malumu” diyen Tengiz, “Kredi hacminde bir büyüme var ama enflasyonun altında kaldığı için şirketlerin ihtiyaçlarını kaldırmaktan uzak kalıyor. Şirketlerin yoğun şekilde yeniden yapılandırma arayışı içinde olduğunu biliyoruz” dedi. Bugün zorlanan işletmelerin başvurduğu 3 yöntemi paylaşan Tengiz, şöyle devam etti: “Yöntemlerden biri tek tek bütün finansal kurumlara içinde bulunduğu durumu anlatıp yapılandırma istemek… Bunda zaman zaman olumlu sonuç alındığı oluyor, ama genelde uygulamada çok fazla çalışmıyor bu yöntem. Diğer yöntem ise zordaki firma gidip finansal yeniden yapılandırma için başvuracak, bir lider banka bulacak kendine. Bunun da olumlu örneklerini gördük. Ancak bu durumda bankaların çok istekli davrandıklarını söylemek zor. Diğer yöntem ise konkordato… Ancak konkordato çok uzun bir süreç, yaklaşık 23-24 ay sürüyor ve oldukça masraflı. Bir de bu yola giden bir şirket süreçten düzgün çıksa da bazen açık, bazen kapalı kara listeye alınmaktan kaçamıyor. Biz burada AB direktifleri paralelinde birçok AB ülkesinin yasalarını çıkardığı ve uygulamaya başladığı önleyici yeniden yapılandırma süreçlerini önemli buluyoruz. Tabii 3-5 ayda bunun kamu tarafında uygulanması zor ama bir taraftan artık uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Belki de başlamak için o dönem bu dönemdir.”

Ekonomi