Swap düzenlemesi kafaları karıştırdı

Ali Ağaoğlu ve Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri’nde bu hafta banka bilançolarının temizlenmesi konusu ile finans piyasalarındaki gelişmeleri ve ABD'nin Türkiye'ye yönelik olası yaptırımlarını tartışıyor...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Swap düzenlemesi kafaları karıştırdı

HAKAN GÜLDAĞ: Türkiye’nin gündemi dünya ile ne ölçüde örtüşüyor? Odak tartışması konusunda görünüm nasıl?

ALİ AĞAOĞLU: Dünya gelişimlerini biz çok yakından izlemiyoruz. İzleyemiyoruz. O konuda meraklı insan yetiştiren eğitim sistemimiz yok. İsrail’de 3D printer’da yapılmış, organik kalp kendi başına atıp, kan pompalıyor. Teknoloji bu kadar ileri gitmiş durumda. Biyobotlar haline geleceğiz. Beynimize bağlı organlar yapılacak. Buraya doğru giden dünyanın olduğu yerdeyiz. Bizde bununla ilgili araştırma geliştirme eğitim değil merak dahi yok.

GÜLDAĞ: Faizi soracağım. TCMB’nin son faiz indirimini nasıl okumalıyız?

AĞAOĞLU: Tahminim 200-250 baz puandı, 200 baz puanlık bir indirim geldi PPK’dan. Miktardan önemlisi bir politika değişikliğimiz var. Son para politikası toplantısından önce bunu gördük. Kamu bankaları eliyle kredi faizlerinde yapılan indirimler, politika faizlerinden çok daha önce oldu. Bir anlamda kamu bankaları öncül davrandı, TCMB kamu bankalarının kredi faizlerini takip etti. Bugün de baktığımızda son toplantıda da aynı şeyi gördük, kamu bankalarının öncül davrandığı PPK toplantısı sayısı 4’e yükseldi.

GÜLDAĞ: Önden yüklemeli faiz durumu var.

AĞAOĞLU: Önden yükleme kamu bankalarından geliyor işin ilginç tarafı. 2020’de artık bir yere geleceğiz. Belki bir ya da iki faiz indirimi kaldı. Ondan sonra beklemek zorundayız. Önümüzdeki yılın ilk yarısında çift hane devam eder. Ondan sonra baz etkisinden dolayı düşmeye başlaması gerekir normal şartlarda. Politika faizlerinde 10’un altı zor, 10’un üzeri ihtimal dahilinde normal şartlarda. Bu dengeyi bozacak önemli şey ABD’den yaptırım gelmesi.

GÜLDAĞ: ABD’den yaptırım gelir mi?

AĞAOĞLU: Bence gelir. ABD’nin bu kadar kamu politikalarına yüksek sesle aykırı davranan ülkeye yaptırım uygulamaması, bundan sonra hiçbir ülkeye yaptırım uygulayamayacağı anlamına geleceği için, mutlaka bir yaptırım gelir. Hafif ya da ağır...

GÜLDAĞ: Ama, Trump’ın yaklaşımında en azından görüntü olarak bir farklılık var. Müttefik gibi davranıyor?

AĞAOĞLU: Trump’ın karşısında da iki parti yaptırım konusunda ısrar ediyor. Senatonun üçte ikisi yaptırım kararı alırsa, Trump uygulamak zorunda. Trump üzerinden politika yürütüyoruz, ama belki senato üzerinden yönetmek gerek. Bunun dışında erken seçim tartışması başlarsa bu değiştirir.

GÜLDAĞ: ABD Temsilciler Meclisi’nden Trump’ın azli konusunda karar çıktı, her ne kadar Senato’dan benzer bir onay çıkması beklenmiyorsa da Türkiye’yi destekleyen Trump’ın daha çok iç politikaya yoğunlaşmasının beklendiği ortamda dış politikada Suriye meselesine; Doğu Akdeniz ve Libya konuları da eklendi. ABD’den yaptırımların, FATF’da koyu gri listeye alınabileceğimizin konuşulduğu bir ortamda BDDK’nın çarşamba günü yurt dışı bankalarla yapılan Swap’lar konusunda neden düzenlemeye gitme gereği duydu?

AĞAOĞLU: 2018’deki kurun yükseldiği dönemlerde Türk bankalarının yabancı bankalara TL likidite vermelerini sermayelerinin yüzde 25’in aşmayacak şekilde sınırlanan düzenlemeden farklı bir uygulamaya gidildi. Bu sefer yurt dışındaki bankaların içeriye yapmış oldukları TL plasmanlarının vadelerinin uzatılması amacıyla bir düzenleme yapıldı. Kısa vadeli yüksek TL faiz getirisinden yararlanmak isteyen, elinde TL bulunduran yabancıların bunları daha uzun süreli yatırmaları için yapılmış bir düzenleme. Ancak hesaplama yönteminde ek bir değişikliğe veya açıklamaya ihtiyaç var. Zira aylık yapılmış bir finansmanın son yedi gününe girildiğinde kısa vadeli mi sayılacak, yoksa orijinal vadesi ile mi değerlendirilecek, piyasa katılımcıları tarafından tam olarak anlaşılmış değil.

Bu ve benzeri tedbirler ile yabancıların plasmanlarının vadelerini uzatacaklarını pek sanmam. Olsa olsa bu pozisyonlarını kapatacaklardır. Nitekim son birkaç gündeki kur yükselişinde bunun etkilerini hissediyoruz.

Son aylardaki birçok uygulamada olduğu gibi düzenleme hemen devreye alınıyor. Bu da piyasalarda gereksiz oynaklıklara neden oluyor. Düzenleme yapılacaksa bile bunun için piyasaların oldu bittiye getirilmesi yerine, kendi pozisyonlarını ayarlamaları için zaman verilmesi, zorlukla sağlanan kur ve piyasa istikrarının özenle korunması gerekir.

Bilanço temizlerken kendimizi kandırmayalım

GÜLDAĞ: Bankaların bilançolarının yeterince temizlenmemesi… Ve tahsili gecikmiş alacaklar… Kura etkisi olur mu?

AĞAOĞLU: Kısa vadede etkisi olmaz. Bankaların yatırıma ve işletme sermayesi bölgesine desteklerinin sınırlanmasına sebep oluyor. Bilançolar temizlenmiş olsaydı, herkes resmi net görecekti. Ekonomi yönetiminin bu konuda ciddi anlamda adım attığını düşünmüyorum. Bankalar Birliği ile bir çaba var, regülasyon değişiklikleri konuşuluyor. Rakamların net bir şekilde ortaya konulması lazım. Belirsizlik varken kimse yatırım yapmaz. Eninde sonunda para konulacak, bu para da ufak bir para olmayacak. Şu da var; bilançolarından çıkarıp riski varlık yönetim şirketine yıkacağız diye kendimizi aldatırsak hayal görürüz. O bankanın bilançosuna kredi verecek finansörler diyelim, bankaya tek başına bakmayacak; o bankanın ortağı varlık yönetim şirketine de bakacak. Sonuç olarak değişen hiçbir şey olmayacak. Tersine samimiyet ve dürüstlükle yapabilirsek, bankacılık sistemini kademeli kontrol temizliğe gidersek bilanço iyileştirmede mesafe alabiliriz.

Büyüme için dışarıdan kaynak girişi olmalı

GÜLDAĞ: Büyümeye gelirsek… Faiz düşerse piyasaya hareketlilik gelir beklentisi var?

AĞAOĞLU: Faiz düşünce, daha çok tüketim tarafından katkı geliyor. Ben yüzde 5’lik büyüme hedefinin tutturulabilir olduğunu düşünmüyorum. Fonlama ihtiyaçlarından dolayı… Büyüme için yüzde 2,5-3 makul geliyor.

GÜLDAĞ: Piyasalardaki senaryolardan biri şöyle; tüketim bir süredir erteleniyor, bankalar da kredi verme noktasında eli açık davranmadılar. Şimdi zorunlu karşılıklar konusunda düzenleme geldi. Bu bankaları harekete geçirdi. Bu bizi 5 büyümeye taşır, hatta üstüne geçer deniliyor. Stok var, stoktan sonra da yatırım devam ettirir diye senaryo var. Gerçekten zorunlu karşılıklar üzerinden yönlendirilen kredi büyümesi meselesi bunu karşılayacak güçte midir?

AĞAOĞLU: Ertelenen talep konusuna katılmıyorum. Hane halkı 2001-2011 arasındaki kadar borçsuz değil. Son dönemde önemli bir tahsili gecikmiş sorunlu kredi var. Özellikle bireyler tarafında… Kamu bankaları eliyle biz bu kredileri genişlettik ama biz kendi içimizdeki döngüyü yürütüyoruz. Şirket, kamu bankasından ucuz krediyi alıyor, başka bankadaki kredisini kapatıyor. Zorunlu karşılıklar nedeniyle teknik olarak ikisinin de artması gerekirken, faiz düştüğü için A’dan alıp B’deki kredisini kapatınca toplam kredi büyümesi olmuyor. Dışardan kaynak gelmesi gerek.

GÜLDAĞ: Üretim ve yatırım için de para lazım…

AĞAOĞLU: Stoklar azaldı. Fayda sağladı. Cari fazla verdik. Evdeki mobilyaları satıp, cari fazla verdik. Borç ödeyebildik. Bu, iyi bir haber. Şimdi üretim artışı gelecek. Kur tarafında hareketlilik başlar.

Ekonomi