S&P: Türkiye ekonomisine yönelik baskı arttı
Rusya ve Ukrayna kaynaklı gelişmelerin Türkiye ekonomisine olası etkileri DÜNYA’ya değerlendiren S&P EMEA Bölgesi Ülke Notları Direktörü Maxim Rybnikov, gerginliğin Türkiye açısından yukarı yönlü risklere işaret ettiğini söyledi. S&P Gelişmekte Olan Ülkeler Başekonomisti Tatiana Lysenko da emtia piyasalarındaki son gelişmelerle Türkiye’de enflasyonun daha da yükselebileceği uyarısında bulundu.
Elif KARACA
S&P EMEA Bölgesi Ülke Notları Direktörü Maxim Rybnikov, Rusya ve Ukrayna kaynaklı gelişmelerin Türkiye açısından yukarı yönlü risklere işaret ettiğini söyledi.
Rusya’nın, iki ülke arasındaki daha önce yaşanan anlaşmazlıklarda olduğu gibi Türkiye'ye turizm akışını durdurmasının önemli bir risk olduğunu belirten Rybnikov, 2019’da Türkiye'ye gelen toplam ziyaretçilerin yüzde 16'sının Rusya’dan geldiğini hatırlattı.
Rusya’dan şu an için turizm tarafında misilleme anlamında durumu tırmandıracak bir işaret gelmediğini belirten Rybnikov, Rusya-Ukrayna gerginliğinin etkilerine bağlı olarak turistlerin satın alma gücünün azalabileceğini ve bunun da Türkiye açısından olumsuz olacağını ifade etti.
Enerji fiyatlarında görülebilecek yeni artışların Türkiye'de enflasyonun kontrolünü iyice zorlaştıracağına dikkat çeken Rybnikov, enflasyonunun 2022'de ortalama yüzde 49,5 seviyesinde gerçekleşmesini beklediklerini ve bunun S&P olarak derecelendirdikleri tüm ülkeler arasında en yüksek seviye olduğunu söyledi.
Türkiye için turizm gelirleri yoluyla döviz girişinin bu kadar önemli olduğu bir dönemde Rusya ve Ukrayna kaynaklı gelişmelerin ne gibi etkileri olmasını bekliyorsunuz?
Rybnikov: Rusya ve Ukrayna kaynaklı gelişmelerin Türkiye açısından yukarı yönlü risklere işaret ettiğini düşünüyoruz. Pandemiden önce 2019 yılında Türkiye'ye gelen toplam ziyaretçilerin yüzde 16'sı, Türkiye'ye tek başına en fazla turist gönderen ülke olan Rusya'dan geldi. Esas risk, Rusya'nın daha önce iki ülke arasındaki siyasi anlaşmazlık zamanlarında yaptığı gibi Türkiye'ye turizm akışını durdurması olarak görünüyor. Son gelişmelerin ardından Türk yetkililer tarafından yapılan açıklamada, Türkiye'nin Rusya'nın Doğu Ukrayna'daki iki bölgenin bağımsızlığını tanıma kararını reddettiği belirtildi. Bununla birlikte, şu an için Rusya'dan durumu önemli ölçüde tırmandıracak turizm alanında bir misilleme önlemi görmüyoruz. Türkiye ve Rusya'nın bazı alanlarda işbirliği yaptığı gibi bazı alanlarda karşı taraflarda olabildiğini daha önce birkaç kez gördük. Bir diğer risk de, mevcut durumun ve gelişmelerin hem Rusya hem de Ukrayna'daki ekonomik beklentiler ve gelir seviyelerine yansıma olasılığı ile ilgili. Yaşananlar potansiyel olarak turistlerin satın alma gücünü azaltabilir, ancak şimdilik bunu ölçmek zor.
Rusya önemli bir emtia tedarikçisi ve yeni fiyat artışları olursa, bu Türkiye'nin zaten yüksek olan enflasyonuna nasıl yansıyacak?
Rybnikov: Türkiye net bir enerji ithalatçısı ve 2021'in ikinci yarısı boyunca emtia fiyatlarında görülen artışlar, enflasyon baskılarını daha da artırdı. Dolayısıyla, enerji fiyatlarında görülebilecek olası ilave artışlar, Türkiye'de enflasyonla mücadeleyi zorlaştıracaktır. Türkiye'nin 2022'deki ortalama enflasyon oranını, S&P Global tarafından derecelendirilen tüm ülkeler arasındaki en yüksek seviye olan yüzde 49,5 olarak tahmin ediyoruz.
S&P Gelişmekte Olan Ülkeler Başekonomisti Tatiana Lysenko da emtia piyasalarındaki son gelişmelerle Türkiye’de enflasyonun daha da yükselebileceği uyarısında bulundu. Net enerji ithalatçısı olarak Türkiye’nin artan uluslararası enerji fiyatlarının enflasyona etkilerini derinden hissettiğini belirten Lysenko, “Güçlü arz-talep temelleri ve jeopolitik olayların bir araya gelmesiyle petrol fiyatlarının keskin bir şekilde yükseldiğini görüyoruz, gaz fiyatlarının yüksek ve volatil kalması muhtemel” dedi.
Enerji maliyetlerinin daha da artabileceğini dikkate alırsak enflasyon görünümünde tablo nasıl olur?
Lysenko: Enflasyon, Türk lirasında benzer şekilde büyük bir değer kaybının görüldüğü Ekim 2018 dönemindeki zirvenin neredeyse iki katı olan yüzde 50'ye yakın seyrediyor. Bunun büyük ölçüde Türkiye’nin kendi iç politikasına bağlı olduğuna inanıyoruz, ancak yüksek uluslararası enerji fiyatları, enflasyondaki bu trendi daha da kötüleştiriyor.
Asgari ücrete yapılan büyük zam, derin negatif reel faiz ortamında yükselen enflasyon beklentileri ve emtia piyasalarındaki son gelişmeler göz önüne alındığında, enflasyon daha da yükselebilir. Jeopolitik olayların da etkisiyle petrol fiyatları yükseliyor, gaz fiyatlarının da yüksek ve volatil kalması muhtemel. Ocakta elektrik ve gaz fiyatları arttı. Tek başına enerji fiyatları enflasyonu, tüketici fiyatlarındaki yıllık artışa beş puana yakın katkıda bulundu. Artan enerji maliyetleri globalde de enflasyonu yukarı taşıyor. Bu nedenle Türkiye ithal enflasyon baskılarıyla karşı karşıya olmaya devam edecek ve bu da yurt içi tüketici fiyatlarına yansıyacak.
Türkiye ayrıca, yerli üretim ve ihracat için önemli miktarda ara malı ithal ediyor. Enerji de dahil olmak üzere ithalat için artan maliyetler para birimindeki değer kaybıyla birleştiğinde, Ocakta üretici fiyatlarını yüzde 90'ın üzerinde çok yüksek seviyelere itti. Üretici fiyatlarındaki artış ile tüketici fiyatlarındaki artış arasında bir gecikme olduğu için, tüketici fiyatları üzerindeki yukarı yönlü baskı önümüzdeki aylarda da devam edebilir.
2023 öncesinde para politikasında daha fazla gevşeme riski görüyor musunuz?
Lysenko: Türkiye'nin genel makroekonomik gidişatı, ekonomi politikasının yönüne ilişkin netlik eksikliği nedeniyle belirsizliğini koruyor. Buna para politikası da dahil. Türkiye için bu yıl ve önümüzdeki yıla ilişkin politika faizi beklentilerinde bu kadar büyük farklılıkların olması dikkat çekici. Beklentiler yüzde 14'ün altı ile yüzde 25-30 arasında değişiyor. Bununla birlikte, medyan bir tahmin faizin 2022 sonuna kadar yüzde 14'te kalması yönünde. Bu aynı zamanda bizim de beklentimiz ancak bunu çok yüksek belirsizlik içeren bir temel senaryo olarak görüyoruz. Faiz oranları için olduğu kadar TL ve ekonomik büyüme için de büyük farklılıklar içeren senaryolar söz konusu.