“Siyasetimiz, Ukrayna ve tüm dünya için faydalıdır”

ABD’nin, “Rusya ile ticaret” mektubunun sadece TÜSİAD’a gitmediği, AmCham Türkiye, TAİK gibi iş dünyası kuruluşlarına da gönderildiği ortaya çıktı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Siyasetimiz, Ukrayna ve tüm dünya için faydalıdır”

■ TAİK Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Türk iş dünyasının Rusya ile ticarette, yaptırım dahilindeki kişi veya şirketlerle iş yapmama konusunda son derece dikkatli olduğunu söyleyerek, “İş dünyamızın bu konuda gösterdiği yüksek hassasiyeti görüyor, duyuyoruz ve bu gidişattan son derece memnunuz” dedi.

■ Yalçındağ, “Ukrayna’nın egemenliğini savunduğumuz; Rusya ile yaşadığımız sorunları, geliştirmek istediğimiz konulardan ayırarak ele aldığımız, bu çok yönlü siyaset olmasaydı, tahıl koridorunu açabilir miydik? Bu siyaset hem ülkemiz, hem Ukrayna hem de dünya için daha faydalı” diye konuştu.

Amerika Birleşik Devletleri Hazine Bakan Yardımcısı Adeyemo tarafından kaleme alınan ve Türk iş dünyasının bazı temsili kuruluşlarına gönderilen ‘Rusya’yla ticarete yönelik’ uyarı niteliğindeki mektuba ilişkin ilk açıklama Türkiye-ABD İş Konseyi’nden geldi.

DEİK bünyesinde faaliyet yürüten Türkiye- ABD İş Konseyi (TAİK) Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, “Ülkemizin bu savaştaki tutumu çok net. Bazı batı kaynaklarında yansıtıldığının tam aksine, Türkiye Rusya’ya değil Ukrayna’ya bir nefes. Niyetimizi ve yaptıklarımızı ne kadar doğru anlatsak da, kimileri olan biteni istediği gibi yorumluyor. Halbuki müttefikimizle tekrar iyi bir iletişim ve güven ortamı tesis etmemiz için doğru zaman. Eğer burada Türkiye’nin niyetini ve adımlarını doğru okuyabilirlerse ve bizimle yakın temasta olmayı seçerlerse, buradan güçlenerek çıkabilirler” dedi.

"Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini destekliyoruz"

Türkiye’nin savaşın bitmesi yönündeki samimiyetini çok çeşitli vesilelerle ve gayretli çalışmalarla gösterdiğini dile getiren Yalçındağ, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Kırım’ın ilhakını tanımıyoruz. Ukrayna’ya insani ve askeri yardım gönderiyoruz. Ukrayna’ya silah satıyoruz. Ülkemiz 350 bin Ukraynalı mülteciye ev sahipliği yapıyor. En önemlisi ise Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü, siyasi bağımsızlığını ve egemenliğini destekliyoruz. Bu konularda duruşumuza, bu politikanın adına nasıl eşit mesafede durmak diyebiliriz? Buna bu şekilde isim vermek sadece kafaları bulandırır” diye konuştu.

“İş dünyası ilişkilerini dikkat ve özenle yürütüyor”

ABD’li Bakan Yardımcısı’nın imzasını taşıyan tek sayfalık mektuptan önce de Türk iş dünyasının Rusya ile yürüttüğü ticari ilişkilerde çok dikkatli olduğunu, bundan sonra da ilişkilerini aynı dikkat ve özende yürüteceğini söyleyen Yalçındağ, “Türk iş dünyası, yaptırımda olan Rus şirketler ve şahıslarla bir ticaret yürütmemektedir. Bu konuda son derece hassasiyet içerisinde olduğumuzu görmekten mutluyuz” diyerek şu görüşleri dile getirdi: “Bizi Ukrayna-Rusya savaşında Rusya’ya daha yakın görenlerin ya gözleri bozuk ya da bazı şeyleri görmezden geliyorlar. Söz konusu mektup bize de iletildi. Bu mektupları şu minvalde değerlendirmekte fayda görüyorum. Herkesin Rusya ile ekonomik ve ticari ilişkilerini küçülttüğü, kestiği bir dönemde biz arttırmaya niyetlenmiş olabiliriz. Artan ekonomik ve ticari ilişkiler demek, artan para ve mal trafiği demek değil midir? Yaptırım kapsamında olmayan ticari ürünlerin ve ilgili ödemeler için tesis edeceğimiz araçların yaptırımlardan zarar görenler tarafından suistimal edilme riski taşıdığı doğru olabilir. Bu artan trafik ve ulaşılabilirlik, doğal olarak Rusya’da yaptırım fırsatçıları veya yaptırım altında olan kişi ve kurumlarca kötüye kullanılmak istenecektir. Ortada böyle bir risk olunca, Türkiye’de ya da Türk firmalarla iş yapan Amerikan ya da ABD ortaklı firmalar bu ortamdan zarar görmemek için ellerinden geleni yapacak – ya da yıllardır süregelen ticari ilişkilerinden feragat edecekler. O yüzden Amerikan şirketleri ve finans kuruluşlarıyla ticari ilişki içerisinde olan Türk firmalarımızın kendi ilişkilerinin sürdürülebilirliği için bu hususa doğal olarak dikkat etmeleri gerekiyor. Türk iş dünyamızın bu konuda gösterdiği yüksek hassasiyeti görüyor, duyuyoruz ve bu gidişattan son derece memnunuz.”

Rusya’nın Türkiye’nin Karadeniz’de sınır komşusu olduğuna vurgu yapan Yalçındağ, “Rusya’nın Kafk aslarda, Suriye’de, hatta Balkanlarda attığı her adım ülkemizi doğrudan ilgilendirmiyor mu? Ev alma komşu al demişler ya – yerimiz yurdumuz belli. Rusya’ya olan enerji bağımlılığımızı azaltmak için gayret ediyoruz. Göreceksiniz, 2022’de Amerikan LNG’sini en çok alan ülke konumuna geleceğiz ama Rusya’dan enerji ithalatımızı bugünden yarına nasıl kesebiliriz? Turizm önemli bir sektörümüz – nasıl gelme diyebiliriz?” diye konuştu.

Tahıl koridorunu çok yönlü siyasetimiz sayesinde açabildik

“Rusya’dan yüzlerce kilometre uzakta, tarihsel olarak ilişkileri daha mesafeli olan ülkeler için belki ‘şunu yapın’ demek daha kolaydır. Ama bugünden yarına Rusya ile ticari ve ikili ilişkilerimizi nasıl silip atabiliriz?” diye konuşan Yalçındağ, “Bugün komşu olduğumuz gibi yarın da komşu kalacağımızı unutmamalıyız. İnanın Türkiye’nin uyguladığı bu hassas politikayı ikinci bir ülkenin başarı ile uygulaması mümkün değil. Ukrayna’nın egemenliğini savunduğumuz; Rusya ile yaşadığımız sorunları, geliştirmek istediğimiz konulardan ayırarak ele aldığımız, bu çok yönlü siyaset olmasaydı, tahıl koridorunu açabilir miydik? Bu siyaset hem ülkemiz, hem Ukrayna hem de Dünya için daha faydalı” dedi.

Adewale Adeyemo’nun mektubuna DÜNYA ulaştı

Türkiye’de faaliyet gösteren iş dünyası STK’larına, ABD Hazine Bakan Yardımcısı Adewale (Wally) Adeyemo’dan gelen mektuba DÜNYA ulaştı. İşte mektubun çevirisi:

“Temmuz ayında yaptığım ziyaret sırasında Türk iş topluluğu ile görüşmekten memnuniyet duydum. Önemli sıkıntılara rağmen şirketlerinizin büyümeye devam etmeleri gösteriyor ki; Türk iş insanları dünyadaki en inovatif gruplar arasındalar. Zaten bu nedenle büyük Amerikan şirketleri hem Türkiye’ye yatırım yapmaya, hem de Türk şirketlerini kendi tedarik zincirlerine dahil etmeye devam ediyorlar. Türkiye’nin müttefiki olmamız vesilesiyle, ekonominizin başarılı olmasından büyük çıkarımız bulunuyor.

Size bu mektubu, Rusya’nın ülkeniz üzerinden yaptırımları delme çabaları nedeniyle, Türk şirketleri ve Türkiye’de iş yapan Amerikan şirketleri için artan risklerden duyduğum endişeyi dile getirmek için yazıyorum. Bildiğiniz üzere, birlikte dünya ekonomisinin yarısından fazlasını temsil eden ABD, G-7’deki müttefiklerimiz ve 30’dan fazla ülkeden oluşan bir koalisyon olarak, Rusya’nın uluslararası mali sisteme girişini engellemek ve Ukrayna’daki haklı görülemez savaşı finanse etmek için gelir elde etmesini engellemek üzere güçlü önlemlere başvurduk. Bunu, ekonomilerimize maliyetli olmasına rağmen yaptık. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in savaşını yürütmek için gereksinim duyduğu kaynakları elde etmesini engellemek için topluca binlerce kişi ve kuruma karşı mali kısıtlamalar getirdik ve yaptırım uyguladık. Rusya’nın yaptırımları delme ya da yaptırımların arka yollarından dolaşmasıyla ilgisi olan kişilere yaptırım uygulayarak, asıl yaptırımları delmeye çalışanlara da ABD ve ortakları olarak ayrıca yaptırım koyduk.

Türk ve Rus hükümetlerinin ekonomik ilişkilerini derinleştirmeye karar verdiklerine ilişkin basında çıkan haberler, Türkiye’de iş yapan Türk ve batılı firmaların istekleri dışında Kremlin’in koyduğumuz yaptırımları delmesine imkan sağlayacaklarına ilişkin endişelerimizi arttırdı. Bu konuyu doğrudan Türk hükümetinin bilgisine taşımakla birlikte, Rusya’yla yakın ilişkilerin şirketlerinize yönelik getireceği riskleri doğrudan iş dünyasına da aktarmak istedik.

ABD’nin yaptırım uyguladığı kişilere herhangi bir materyal destek sağlayan kişi ya da kurumların kendileri de ABD yaptırımların maruz kalma riskiyle karşı karşıya bulunuyorlar. Türk şirketleri, yaptırım uygulanan Rus kişi ya da kurumlarla iş yaparken aynı zamanda Rusya’yı yaptıklarından dolayı sorumlu tutan adımlar atan diğer ülkeler ve ABD ile mali ve ekonomik ilişki kurmayı beklemesinler. Türk bankaları da hem yaptırım altındaki Rus bankaları ile muhabir banka ilişkisi içinde olup, hem de önemli küresel bankalarla muhabir ilişkisini korumayı, bir yandan da ABD doları ve diğer önemli para birimlerine erişim içinde olmayı beklemesinler.

Yaptırıma uğrayan Rus aktörleriyle ilişkinin Türk mali kurumlarını ve şirketlerini de yaptırıma maruz bırakacağına ilişkin tavsiyemizi lütfen dikkate alınız. Pek çok küresel mali kurum müşteri, muhabir ya da ortaklık ilişkisinin Rusya bağlantılı yaptırımlar dolayısıyla risk taşıdığından endişe ediyor. Bu kurumların ilişkilerini devam ettirme şanslarını maksimize etmek amacıyla ABD, Türk şirketlerine ve mali kurumlarına yaptırımlardan dolayı ortaya çıkan riskler konusunda uygun şekilde titizlendiklerini muhataplarına uygun özenle yansıtmalarını tavsiye eder.

Sizden yaptırım uygulanan Rusya merkezli kurumlarla iş yapma riski konusunu gözden geçirmenizi güçlü şekilde talep ediyorum ve sizi ABD ve diğer uluslararası yaptırımlar ile finansal kısıtlamalarla ilgili bu riskleri dikkate almaya davet ediyorum. Şirketinizin karşılaşabileceği risklerle ilgili sorunuz olursa lütfen ABD Hazine Bakanlığı’nın Yabancı Yatırımlar Kontrol Ofisi’ne başvurmaktan lütfen çekinmeyiniz.

Saygılarımla Adewale Adeyemo”

ADEYEMO KİMDİR?

ABD Hazine Bakan Yardımcısı Adewale (Wally) Adeyemo, Nijerya’nın Ibadan kentinde 1981’de dünyaya geldi. Güney Kaliforniya’da büyüdü. Babası öğretmen, annesi hemşire olan Adeyemo, 2004 yılında Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’den lisans derecesi ve 2009’da Yale Hukuk Fakültesi’nden Juris Doktor derecesi aldı. Obama Vakfı’nın ilk başkanıydı. Obama yönetimi sırasında 2015’ten 2016’ya kadar uluslararası ekonomiden sorumlu ulusal güvenlik danışmanı yardımcısı ve Ulusal Ekonomi Konseyi direktör yardımcısı olarak görev yaptı.

Ekonomi
Bu konularda ilginizi çekebilir