Şans Sohbetleri: Yaz ortasında kış uykusu…
Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, haftanın sohbetinde Borsa İstanbul’un durağan seyrini ve yakın vadeye yönelik beklentileri tartıştı. Türkiye’nin borsayı yukarı taşıyacak kısa dönem bir hikayesinin bulunmadığına işaret eden Ali Ağaoğlu, uzun dönemli hikayenin ise enflasyonla mücadele programındaki başarı olacağını söyledi.
Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, bu hafta Şans Sohbetleri'nde Borsa İstanbul'un Ağustos ayındaki durağan seyrini ve teknik seviyelerini konuştu.
Güldağ: Bizim borsa neden bir türlü toparlanamıyor? Japonya toparlandı. Wall Street kayıplarını geri aldı. BIST 100 çakılı...
Ağaoğlu: Aslında sekiz ay önce konuşmuştuk. Bu yıl Türk Lirası faizi gerçekten önemli bir yatırım alternatifi olacak, borsaya alternatif olacak bir yatırım seçeneği diye. Öyle de oldu. Dövizden TL'ye dönenler de TL faize yöneldi.
Güldağ: Bir dönem faiz artışına rağmen borsa yukarı gidiyordu. Merkez Bankası politika faizini yukarı çektikçe, işler düzeliyor diye borsada boğalar öne çıkıyordu.
Ağaoğlu: Yine de borsa yabancı yatırımcının pek ilgisini çekmedi.
Güldağ: "Hikayesi yok" diye konuşmuştuk. Oysa Sayın Şimşek "Bizim hikayemiz var" diyor.
Ağaoğlu: Türkiye'nin borsayı yukarıya götürecek önemli bir kısa dönem hikayesi yok. Ama doğrudur uzun dönem hikayesi var.
Güldağ: Enflasyonla mücadele hikayesi önemli. Gelgelelim, enflasyondaki düşüş beklentileri ötelendikçe öteleniyor. Aylık veriler önemli deniliyordu. Henüz bir olumlu eğilim ortaya çıkmadı. Buna karşın ekonomide yavaşlama, hatta durgunlaşma işaretleri iyiden iyiye görünür oldu. Senin uzun dönemde dediğin hikaye ne?
Ağaoğlu: Uzun dönemde bizim yazabileceğimiz en önemli hikaye enfl asyonla mücadele programında başarılı olmak. Gerçi henüz "lokalleri" ikna edemedik. Merkez Bankası, beklentiler tahminlerimize yaklaşsın diye arzuluyor ama anketlerde de görülüyor ki, vatandaşı enflasyonun hızla düşüreceğine ikna edebilmiş değiliz.
Güldağ: Elektrik zammı temmuz TÜFE'sini yüzde 3,2'ye taşıdı. Mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak ise 3,7'ye çıktı temmuz enflasyonu ki, bu son 4 ayın da en yüksek rakamı. Temmuz için geçici denildi ama ağustosta da doğalgaz zammı var. Ağustos enflasyonu da yüzde 2,5-3 civarı bekleniyor. Yılbaşında piyasa enflasyondaki düşüşü satın alıyordu. Şimdi ise piyasa aktörleri stagflasyonu, yani durgunluk içinde enflasyonu satıyor. Tabii bir sürede daha yüksek kalacağı anlaşılan faizi de...
Ağaoğlu: Ne yerlileri ne de yabancı yatırımcıları ikna edemedik. Borsadan son iki-üç haftada 600 milyon dolar daha çıktı. Niçin çıkıyorlar diye baktığımda gördüğüm en önemli hikaye aslında Türkiye'nin bir hikayesinin olmaması. Yılın başında özellikle bankacılık sektöründe ortaya çıkan yükselişlerden sonra yatay platoya geri geldik. Orada da faiz borsayı yendi. Borsaya yatırım yapanların önemli bir kısmı, önce faizden bir kazanayım sonra dönüp borsaya bakarım pozisyonuna geldi.
Güldağ: Kura baskı uygulanınca, hatırlarsın; Merkez Bankası net bir şekilde "TL değer kazancak" dedi, bizim borsa dolar bazında hızla değer kazandı. Pek çok borsa bize göre ucuz kaldı.
Ağaoğlu: Dolar bazında biz 3,44'lere kadar gelmiştik. Şu anda dolar bazında 2,92 sent seviyelerindeyiz. Burası çok kritik bir seviye. 2,94 sent ya da 294 sent seviyesi 200 günlük hareketli ortalama. Bu seviyenin altına inecek ve bu arada bu seviye aslında önemli bir düşüş trendine de denk geliyor.
Güldağ: Düşüş trendini gösterecek o seviye neresi?
Ağaoğlu: 2,29 seviyeleri önemli bir düşüş trendi. Doğrusunu istersen 5 Ağustos'tan bu yana vakit geçiriyoruz. Toparlayamadı borsa, sağlıklı biçimde yukarı gidemedik. Neden? Arkasında çok majör bir Türkiye hikayesinin olmaması. Yazabileceğimiz en önemli hikaye; enflasyonla mücadeledeki başarı ama onun için de henüz erken görünüyor. Finans kesimini yüzde 40 civarı enflasyona ikna edebildik. Ancak iş dünyasını, hane halkını maalesef ikna edemedik. Bir ikna süreci gerekiyor. O ikna sürecinde birçok bireysel yatırımcı TL faizinde kalmayı borsada kalmaya tercih etmiş görünüyor.
Güldağ: Ortadoğu'da genişleyebilecek bir savaş ihtimali de, her ne kadar yüksek bulunmasa da önemli bir risk oluşturuyor.
Ağaoğlu: Pozitif bir hikayenin önündeki bir engel de o tabii. İran, İsrail'e bugün saldırdı, yarın saldıracak gibi bir belirsizlik ve endişe kaynağı var. Hikayenin ortaya çıkışını erteliyor. Bu anlamda, Cuma günleri özellikle borsanın çok da hoşlanmadığı gün haline geldi. Haftasonu bir saldırı olabilir, tedbirli olalım önce satalım, sonra bakarız fikri öne çıkıyor. Pozisyon taşımak istemeyenler dönüp borsada bir miktar satış yapıyorlar. Bunun etkisiyle borsa çıkmıyor.
Güldağ: Daha ne kadar bu durumda kalırız? Reel sektörün işi giderek zorlaşıyor. Ekonomideki soğuma da esas olarak beklendiği gibi iç talepten değil, reel sektörden geliyor. Tüketim malları ithalatı temmuzda yüzde 16 arttı. Ama sanayiyi ilgilendiren ara malı ithalatı sürekli geriliyor. Ekonomide, özellikle bazı sektörlerde sert yavaşlamadan bahseder hale geldik. Yanlış anlaşılmasın sadece hazır giyim, deri gibi sektörlerden bahsetmiyorum. Mesela alüminyumcular. Her hafta "kapattı", "durdurdu" haberleri geliyor. Yüzde 60'a varan üretim kayıpları var. İhracatın lokomotifi otomotivde üretim düşüyor. Beyaz eşyada da... Kimya da yavaşlıyor. Rekor ihracat yaparken döküm sektörünün önde gelen bir firmasının konkordato haberini alıyoruz. Artık bankacıları da şaşırtan olumsuz haberler geliyor firmalardan. Bu bilançolara da yansıyor.
Ağaoğlu: Enflasyon muhasebesi diye ifade edilen enflasyon düzeltmesi uygulaması, bilançoları daha da sıkıntılı hale getiriyor doğrusu. Elinde gayrimenkul tutan şirketlerdeki değerlemeden dolayı ortaya çıkan vergi yükleri ciddi sorun. Keza henüz yatırımını tamamlayamamış şirketlere de ciddi vergi yükü görünüyor.
Güldağ: Zaten pek yerinde olmayan dengeler iyice bozuluyor. Enflasyon muhasebesi ile ilgili sıkıntıları biraz hafifletecek bir düzenleme hazırlığı var duyumu geliyor Ankara'dan...
Ağaoğlu: Bu konuda mutlaka bir düzeltmeye ihtiyaç var.
Güldağ: Enflasyon düzeltmesinin düzeltmeye ihtiyacı var! Enflasyon muhasebesi fiilen bir varlık vergisine dönüşüyor.
Ağaoğlu: Reel sektörün başına gelen enflasyon düzeltmesi ile ilgili problemlerin henüz ne tür sorunlara yol açtığını doğru dürüst anlayabilmiş de değiliz. Şimdi bankalara da gelecek enflasyon muhasebesi. Bu da borsayı olumsuz etkileyen konulardan bir tanesi. Aslına bakarsan, program başarılı olduğu için bunlar oluyor.
Güldağ: O zaman programın başarısı borsayı yaz ortasında bir kış uykusuna sürüklüyor bir nevi. Ekonomide yumuşak beklenirken sert iniş ve enflasyonda yüksek çift hanelere takılma riski var. Merkez'den kısa zamanda bir faiz indiriminin olmadığı bir süreçte borsa ayı piyasasına gider mi?
Ağaoğlu: Boğa piyasasına gitmediğimiz kesin. Tabii ki, günlük aşağıya yukarıya hareketler olur. Ama borsada bir süre daha birçok yatırımcının canı yanmaya devam edecek. Bunu göz önünde tutarak hareket etmekte fayda var.
Ons altında kritik eşik 2530 dolar
Güldağ: Peki altına gelelim mi? Altın çok ciddi bir yere doğru geldi bir anda. Bunun hem piyasalara etkisi bakımından ve hem de önümüzdeki döneme ilişkin projeksiyonunu merak ediyorum.
Ağaoğlu: Yani iki gündür Amerika'dan gelen tüketici ve üretici fiyat endekslerine baktığımızda aslında piyasanın çok da uzağına düşmeyen tahminler. Bir resesyon beklentisi var ama resesyon olmayacak. FED'in üzerinde de bir resesyon baskısı vardı. Bu baskı hafiflemiş durumda. Ne olacak? Normal patikasındaki bir faiz indirim sürecine girilecek. Artık o netleşmiş durumda. Bence piyasa, normal patikasının içinde, faiz indirimlerinin Eylül ayında başlayacağına artık ikna olmuş durumda. Amerikan tahvil faizlerinde de, piyasanın faiz indirimin normal sürecinde ilerleyeceği beklentisiyle, güvenli liman algısı yavaş yavaş kırılmaya başladı. Şu anda piyasalar görece yumuşak bir faiz indirim sürecine girildiğini söylüyor.
Güldağ: Bunun altın fiyatlarına etkisi?
Ağaoğlu: Altın tabii ki bunların içinde. Altında jeopolitik riskler nedeniyle alınan pozisyonlar daha yüksek. Özellikle gümüşe oranla daha yüksek ve bu uzun pozisyonlar kendilerini çok kolay kolay bırakmak istemiyorlar. İran'ın misilleme yapacağına ilişkin hafta sonu gerginliği endişe yaratıyor, Dolayısıylya altın kendi tarihi rekorunu kırdı. Ons altın 2500'e dayandı. Opsiyon ve türev işlemleri buraya adreslendiği için, bu seviyeler kırılırsa çok hızlı bir şekilde 2530'lara gidecek yeni bir hareket gelecektir.
Güldağ: Gümüş nasıl bir seyir izliyor?
Ağaoğlu: Gümüş yine çok geride kaldı onu söylemem lazım. Gümüş altındaki bu hareketi çok fazla desteklemiyor ve özellikle altın gümüş oranı benim algı paritesi olarak adlandırdığım pariteye baktığımızda, gümüş lehine çok ciddi yükselme, altın aleyhine çok ciddi bir gerileme var. Oradaki hareket paritesi Mayıs sonunda 73,12'leri görmüştü. Geçtiğimiz günlerde 89-90'a kadar geldi. Yani 73'ten 90'a geldi. Şu anda 87 seviyelerinde. Yani altın gümüşe göre çok yükselmiş durumda. Gümüş altına göre geride kalmış durumda. Bu jeopolitik risklerde, gümüş o kadar kıymetli bir metal olarak görülmüyor. Altın öncelikli olarak görülüyor. Tabii altın çıkarken kripto tarafında da bir satış var. Yani bu, kriptonun o efsanevi felsefi k önermelerinin de çok gerçekçi olmadığını gösteren bir durum. Altın rekor kırarken, kriptoların da teknik olarak benzer bir güvenli liman algısıyla yukarı çıkması lazım. Çıkmıyor. Yani faiz inecek onlar da inecek algısı hakim. O yüzden altının gelenekselliği, bugünlerde biraz öne çıkmış görünüyor. Onsta 2530 seviyesi kritik bir eşik.
Güldağ: Kritik bir eşik. Orayı aşarsa böyle söylendiği gibi 2700'leri görebilir mi? Var mı sence böyle bir ihtimal?
Ağaoğlu: Teknik analiz olarak baktığımızda, özellikle 2550 seviyesi aşılırsa 2650 geliyor. Ben bu yıl için 2250 üzerini çok görmez diyordum ama 2500'ü gördü. Yani bu konuda yanıldım. Ama bugünden baktığımda da 2500-2550 bandı şimdilik önemli bir direnç seviyesi, aşılmasını beklemem. Ama yine de jeopolitik riskler hakikaten arşı alaya ulaşırsa, burada altından çok petrol tarafında problem beklerim. Yani petrol tarafındaki problem bence daha ciddi bir hal alır. Şu anda Brent 80 doların altında, 79,59 seviyelerinde. Petrol tarafında böyle bir kırılıp dökülme olmadığına göre, jeopolitik riskler, sanıldığı gibi çok da yüksek olmayabilir. Çünkü gümüş tarafında da sert bir yükseliş yaşanmıyor. Ki böyle jeopolitik riskler ortamında, altın giderken gümüşün bu kadar geride kalması çok normal değil. Altının da dediğim gibi 2500 seviyesi teknik bir seviye. Teknikten kastım teknik analiz değil ama opsiyon fiyatlamalarında nominal rakamlar 2500, 2550, 2750 gibi, 3000 gibi seviyeler. Buralar çok önceden fiyatlanmış ve bayağı bir pozisyon yığılmıştı. Eğer orası açılırsa çok hızlı stoplosslar devreye girdiği için hareket daha da öteye taşınır. Onu şimdilik aşırtmıyor görünüyorlar. Zaten ilk denemede ulaşmasını beklemem.