Şans Sohbetleri: Şimdi 'makule' dönme zamanı
Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ bu hafta Şans Sohbetleri’nde seçim sonrası senaryoları tartıştı. Ağaoğlu, seçim belirsizliğinin kalkmasının, ekonomideki belirsizliğin kalkması anlamına gelmeyeceğine dikkat çekerken, Güldağ ise, ekonomi politikalarında U dönüşü olmasa bile maküle dönüş beklediğini kaydetti.
Güldağ: Seçim süreci tamamlanmış olacak. Olacak diyorum, çünkü biz bu sohbeti öncesinde yapıyoruz. Pazartesi itibariyle gözler ve kulaklar nasıl bir ekonomi politikası izleneceğine ilişkin sinyallere ve açıklamalara çevrilmiş olacak...
Ağaoğlu: 29 Mayıs sabahı seçim belirsizliği sona erecek ama ekonomiye yönelik belirsizlikler devam edecek. Ekonomi yönetimi ve izlenecek politika belirlenene kadar da sürer. Piyasada sıkışıklık devam edecek ister istemez.
Güldağ: Piyasadaki sıkışıklık son haftalarda iyice arttı. Para bulamıyor iş dünyası. Bir sanayici "fonlama işinde kasıldık" diyordu. Bir diğeri, “TL ya da döviz, 3-4 günlük işi yürütebilecek kadar bir cephanem olsun şükrediyorum” diyordu.
Ağaoğlu: Finansmana erişimdeki sıkıntıyı epeydir dile getiriyor iş dünyası. Ancak birkaç ay öncesinde kastedilen aslında ucuz finansmandı. Şimdi finansmanın kendisine erişimde problem yaşanıyor.
Güldağ: İşler öyle karıştı ki, ödemelerle ilgili risk algısı arttı...
Ağaoğlu: Ödeme sistemi dediğimiz şey; günlük hayatta sıradanlaşan nakit ve para transferi işlemleri. Burada sıkıntı arttıkça, dönüp dolaşıp reel ekonomiyi derinden etkileyecek sorunlara yol açılır.
Güldağ: Geçen Erhan Aslanoğlu hocam da,"Finans piyasaları oynadıkça, reel sektör duruyor" diyordu. Oynaklık seçim sonrasında da devam edecek görünüyor. Merkez Bankası'nın net rezervi 20 küsur yıl sonra ilk kez negatife düştü. Sistem müthiş döviz yakmaya başladı. Seçimden sonra da aynı hızla döviz yakmaya devam edilmeyecektir. Kur üzerindeki baskı hafifl etilecektir. Tabii kontrollü olarak.
Ağaoğlu: Kurun çok kopup gitmesini beklemem. Ama önce tabela kuruyla işgören kurun yakınsaması lazım. Hatta bunlar arasındaki farkın ortadan kalkması gerek. Aksi takdirde döviz tarafındaki sıkıntı hepimizi üzecek boyutlara ulaşabilir. Ekonomiye öncelik veren politikalara dönülmesi gerekiyor.
Güldağ: Senin tabela ve işgören ayrımından devam edersek, Merkez politika faizini değiştirmedi. Ama piyasada KKM için yüzde 40 faiz seviyelerini duyduk. Yani dövize yüzde 40! İhtiyaç kredisinde kimi özel bankalar , 'bana gelmeyin' kabilinden aylık faizi yüzde 5'e çıkardı. Yıllıkta yüzde 60. Bu arada kimi bankalar da yüzde 40'lara yükselen mevduat faizini de yüzde 60'lara çıkardı. Hatta yurt dışı üzerinden yüzde 90 teklifi söylendi. Bir bankacı “Bazı müşterilerimize 3 aylık net yüzde 20 öneriyoruz” dedi. Tabii bu düzeyleri sadece enfl asyonla, reel faizle açıklamak zor. Sorun güven. O yönde adımlar gelecektir.
Ağaoğlu: Bu olmazsa olmazımız. Çünkü, “yandık bittik, kül olduk” durumu yok. Yönetilebilir durumdayız. Sadece senin dediğin gibi güven tesisi meselesi çok kritik. Güven sağlanamazsa işimiz zor.
Güldağ: İyi yönetilmek şartıyla bazı şanslarımız var. Enfl asyonda değil, orada baz etkisi bitiyor, yataylaşacak ama belli ki yüksek kalacak. Sene sonu 40 civarı bekleniyor, her şey yolunda gitse bile. Ama cari dengede en azından yaz aylarında şansımız var. Haziranda cari açık vermeyebiliriz mesela. Turizm devreye girecek. İthalat da azalacaktır. En azından geçen yıl 100 milyar dolara dayanan enerji faturası inecek. Diyelim ki, favori konumundaki Erdoğan seçimi kazandı. Bir U dönüşü olmasa da, ekonomide bir dönüş gelir.
Ağaoğlu: Ortodoks politikalara sert bir geçiş olmasa da ‘biraz daha nefes alınabilir bir ortam’ oluşturulması gerçeği var önümüzde.
Güldağ: Geçmişte oldu mesela 'faiz koridoru' gibi uygulamalar... Fatih Özatay hoca geçenlerde bunu ‘yarı makul politikalara dönmek’ olarak ifade etti.
Ağaoğlu: Müdahaleye gerek kalmayacak iyileştirmeler yapılması şart. Güvenilir, istikrar vaat eden bir ekonomi yönetimiyle işe başlanması ve güvenin tesis edilmesi sisteme geri dönüşleri getirebilir.
Güldağ: Bu önemli, çünkü görünen o ki, gidişattan en çok varlıklı kesimler tedirgin. Onların sistemde kalmaları kritik önemde. Politika faizine dokunulmasa bile mevduat faizlerinin yüksek kalmasına göz yumulacaktır. Mevduat faizlerinin bugünkü seviyesinin altına çekilmesi için dahi bu gerekli görünüyor. Devlet iç borçlanma senetlerinde de faizler artırılarak, bankalar buradan fonlanabilir. Kredi faizleri üzerinde de kontroller azaltılabilir. Seçim sonrasında bu adımların gelmesini bekliyorum.
Ağaoğlu: Bunun çalışacağını düşünmüyorum. Diyelim ki, bono faizlerini mevduat faizine yüzde 35-40'a getirdiniz. Merkez'den fonlama faizi 8,5’te mi kalacak? Tuttuğunuz zaman o bonoyu alan bankalar 40'tan Hazine’den alacaklar, Merkez’e verip 8.5’ten 32 puan fark mı kazanacak?
Güldağ: Merkez bilançosunu küçültme gereği var. 2020'de 200 milyar lira olan açık piyasa işlemlerinden çıkan para miktarı, şimdi 1,2 trilyon. Küçülmezse enfl asyonla başa çıkmak mümkün olmaz.
Ağaoğlu: Depremi de hiç unutmamak lazım. Çok ciddi harcama yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. Bütçe açığına olumsuz etkileri var. Denkliği doğru sağlamadığınız taktirde, büyük bir balon oluşturacak. Tamam, en iyisinin peşinde değiliz, ama makulü arayalım.
Güldağ: Ekonomi politikalarında makule dönülmek durumunda. Sürekli kararnamelerle, tebliğlerle durumu idare etmek giderek zorlaşıyor. Sürdürülemez olan da bir süre palyatif adımlarla sürdürülebiliyor. Ama bir istiap haddi var. Aştığınızda başımızı duvara çarpma riski artıyor. Makule dönülmezse senin daha önce de söylediğin gibi; giderek içine kapanan bir yere doğru gideriz. Sermaye kontrollerini artırmaktan başka çare kalmaz. Bu da ekonomimizi çok zorlar. Çünkü Türkiye ekonomisinin yapısı dışa açık. İhracat, turizm için de açık olmak durumunda.
Getiri baskısı tüm emtia bloğunu olumsuz etkiledi
Güldağ: Seçimler nedeniyle biz dışarıyı bir hayli unuttuk. ABD'de giderek büyüyen bir borç tavanı sorunu var. Eninde sonunda anlaşırlar ama...
Ağaoğlu: Kayıkçı kavgasına benzetiyorum ben bu borç tabanı hikayesini. Ama 1 Haziran itibariyle orada bir tavan problem var. Esas orada haziranın ortasında faiz artışı gelir mi gelmez mi? Çünkü artık Fed'den bir faiz artışı daha gelmeyecek beklentisi varken borç tavanı ile birlikte bir gerilim var. Bu gerilim beraberinde faiz artışı ihtimalini tekrardan gündeme getirdiği için özellikle Amerikan tahvil getirilerinde önemli yükselişler oldu.3,25’lerden 3,80’lere kadar geldi, 10 yıllık tahvil getirileri.
Güldağ: Bunun pariteye etkisi...
Ağaoğlu: Dolar endeksi yükseliyor, 100’lere gelmiş olan dolar endeksi şu anda 104’lerde, 106'lara kadar da çıkma ihtimali artmış durumda. Hal böyle olunca Euro tarafı veya diğer dolar karşısındaki para birimleri değer kaybediyor. Euro 1,0710’lara kadar geldi. 1,06'ya kadar gitme ihtimali var yani benim orada 1,15, 1,12'ye kadar çıkar demiştim. Geldik oraya şimdi geri çekiliyor. Bunun arkasında Amerika'daki tahlil getirilerinin artıyor olması var.
Güldağ: Emtia tarafında altın/bakır oranı altın lehine bozuldu. Dünyada durgunluk işareti olarak görülüyor.
Ağaoğlu: Bakır tarafında önemli satışlar geldi, hakeza endüstriyel metaller tarafında genelde bir düşüş var, Çin'den kaynaklanan. Çin tekrar kopup gidecek diye düşünüldü. Şimdi piyasaya yavaş yavaş öyle bir dünya olmadığını görüyor, bir geri çekilme var. Bütün emtia bloğunda var. Tarımsal emtia da var, endüstriyel metaller de var, değerli metaller de var. Aynı şekilde petrol ve gaz tarafında da var. Gazda bazen ufak tefek hareketler oluyor ama öyle çok önemli değil. Petrol tarafında da işte Suudi Arabistan petrol talebi azalacak veya düşecek beklentisiyle gerileyen petrole karşılık açığa satan birileri uyardı, 'aman dedi siz oraya fazla bulaşmayın'. Büyük resme bak küresel bir talep yavaşlaması oldu. Faiz artışlarının bunda etkili olduğu, Amerika'da bir resesyon, ki Fed’in tutanaklarında resesyon kelimesi çok az geçiyor. Enfl asyon daha önde halen daha… O yüzden Fed’in yeni bir faiz artışı ile ilgili, 'bekleyelim, enfl asyonda kalıcılık devam ediyorsa daha sonra konuşuruz' politikası izlediğini düşünüyorum. Piyasa buna biraz reaksiyon gösteriyor. Çünkü onlar resesyon nedeniyle son çeyrekte faiz indirilmesini bekliyorlardı.
Güldağ: Şimdi ne beklemeli?
Ağaoğlu: Bir sonraki bekleme dönemi bile neredeyse ağustos ayına getirecek bizi, kalacak 4 ay. Bu 4 ay içinde siz faiz mi indirirsiniz yoksa bekler misiniz? Ben bekler diye düşünüyorum. Piyasa da yavaş yavaş bunu fiyatlamaya başladı. O yüzden dolar lehine yüksek kalan faizler, diyelim ki Euro faiz artırsa bile o kadar büyük bir farkı kapatacak kadar olmayacak gibi görünüyor. O yüzden faiz baskısı, getiri baskısı bütün emtia bloğunu olumsuz etkiledi.
Gümüş 22,25'e gelirse, altın için de alım fırsatı olur
Güldağ: Merkez bankalarının altın iştahı artmış Financial Times'a göre. Ukrayna -Rusya Savaşı sonrasında Batı'nın, yani ABD ve müttefiklerinin Rusya'nın 300 milyar dolar civarındaki bir dövizlerine, hesaplarına el koyması, merkez bankalarını, özellikle gelişmekte olan ülkelerin bazı ülkelerin merkez bankalarını altına yöneltti deniyor. 2022'de 1079 ton altın almış merkez bankaları. Bu altın alımlarının arşivlendiği 1950'den bu yana merkez bankalarının aldığı en yüksek altın miktarı. Bu yıl da devam edeceği yönünde beklentiler olduğu söyleniyor.
Ağaoğlu: Altın son dönemde 2065 doları gördü en yüksekte. 3 zirvesi var artık altının 2050'nin üzerinde. Bunların kırması için gerçekten majör bir değişiklik olması lazım.
Güldağ: Ne olabilir bu değişiklik?
Ağaoğlu: Faiz oranlarının düşmesi mesela. Ama enfl asyon sürerken faizlerin düşmesi mümkün değil.
Güldağ: ABD'de Nixon döneminde altının bugünkü dolar değerinden hesap edildiğinde, 3300 düzeyinde olduğu, yine o düzeylere gelebileceği öne sürülüyor.
Ağaoğlu: Dünya Altın Konseyi'nin rakamlarına baktığımızda böyle müthiş bir zıplama yok. Zıplama bizde var. 2023 ilk çeyreğiyle dünyanın en büyük altın ithalatçısıTürkiye. Merkez bankalarının Rus ve Ukrayna savaşından dolayı tercihlerinde büyük değişimler görmüyorum. Altın, Türkiye için de önemli bir yatırım tercihi. Ancak şu anda gördüğüm kadarıyla altının üzerinde bu faiz baskısı devam ediyor. Hatta 1855 -75 arasında kadar gelirse de beni çok şaşırtmayacak. Ama ondan sonra tekrar yükselebilir demiştik zaten. Yeni rekor gelmesinin kriteri gümüşün 30 dolara doğru hareket etmesiydi. Gümüş yapamadı o hareketi. Gümüşün desteklemediği bir altın çıkışı da kolay kolay mümkün olmuyor deyip önce gümüşe bakmaya devam edelim. Gümüşte şimdi 22,25 var. Oraya kadar gelirse evet artık her ikisi için de alım fırsatı anlamına gelecek.
Brent, 70-75 dolar bandında yatay hareket edecek
Güldağ: Petrolde de fiyat baskısı devam ediyor görünüyor...
Ağaoğlu: Batı Teksas petrolünde ısrarla 67-72 dolar seviyesini öngörüyorum. Amerika'daki stratejik rezervlerin yeniden yerine konulması için oluşturulan hedef fiyatıydı. Bu oraya kadar gelir demiştim, nitekim geliyor. Petrolün de küresel durgunluk endişeleriyle düşeceğini ya da düşmesi gerektiğini düşünen taraftayım. Yani bunu Suudi Arabistan çok yukarıda tutmaya çalışıyor, Çin nedeniyle Rusya da yukarıda tutmaya çalışıyor. Yaptırımlar belli ölçüde etkili oluyor ama çok da etkili değiller. Daha da ilginci konulan 60 dolar taban fiyatı şu andaki 76 dolara göre Ruslara da tolere edebileceği bir yere geldi Brent bazında. Üretimi kısmayı gerektirecek bir şey yok. Petrolün kırılıp dökülerek 65 doların altına inmesini beklemediğim gibi Batı Teksas'da 65-70 dolara geldiğinde Brent’in 70-75 dolar bandında bir süre daha yatay hareket edeceğini bekliyorum. Goldman Sachs tekrar yukarı gidecek falan diyor ama ben aynı fikre değilim.