Şans Sohbetleri: Merkez 'ikna' aşamasında kaldı

Ekonomist Ali Ağaoğlu ile gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri’nde bu hafta Merkez Bankası’nın faiz kararını değerlendirdi. İkili, Merkez Bankası'nın hem ikna olmayı, hem de ikna etmeyi beklediği görüşünde…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Merkez Bankası, merakla beklenen faiz kararını açıkladı. Politika faizi yüzde 19 seviyesinde kalırken, PPK metnindeki yeni değişiklerin ne anlama geldiği tartışıldı. 

Gazetesi Hakan Güldağ ile Ekonomist Ali Ağaoğlu da, Şans Sohbetleri programının önemli bölümünü tartışılan bu mesajlara ayırdı...

Güldağ: Merkez Bankası faizi sabit tuttu. Başka bir hamle de beklenmiyordu zaten. Açıklama metninde farklı bir söylem olur mu diye merak vardı. Orada da temel bir değişiklik yok. Kurların, enflasyonun ve emtia fiyatlarının seyri nedeniyle Merkez'in adeta eli kolu bağlı... 

Ağaoğlu: Metinde, piyasaları ilgilendiren en kritik bölüm, “Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri gözlemlenmeye başlamıştır. Enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler dikkate alınarak nisan enflasyonu raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut duruş sürdürülecektir” denilen bölüm. Bir önceki toplantıdaki karardan çok önemli bir değişiklik yok. 

Güldağ: Karar kurlarda bir değişiklik getirmedi. Enflasyon tarafında ise vaziyette ve beklentilerde önemli bir bozulma var aslına bakarsan... 

Ağaoğlu: Sayın Ağbal dönemindeki ‘sıkı duruş uzun bir müddet sürdürülecektir’ kısmı son derece önemliydi, bu çıkarıldı biliyorsun. Beraberinde enflasyon beklentilerinde ciddi bir bozulma var. Kaldı ki enflasyonda Merkez de 14.4’e çekti patikanın üst bandını. Nisan-mayısta bir zirve olacak sonra da yön aşağıya dönecek diye bekliyorduk. Fakat bu dönüş kısa sürede gerçekleşmeyecek gibi görünüyor. Bunun 3 tane sebebi var: Yurtdışında tarımsal emtia fiyatlarında önemli yükselişler görüldü. Son iki-üç haftadır da ayrıca artışlar geldi. Hava durumu deniyor, Rusya’nın vergileri deniyor, birçok sebep var. Pirinç tüketen ülkeler bile buğday stokuna gidiyor. Ayrıca kurun getireceği geçişkenlik var. Yaş sebze-meyve fiyatlarında düşüş mayısla birlikte başlayacak derken kapanma nedeniyle haller dahi çalışmayınca üreticilerin malları ellerinde kaldı. 

Güldağ: Çöpe de gitti maalesef... 

Ağaoğlu: O da arzu ettiğimiz düşüşü ne yazık ki mümkün kılmıyor. Merkez Bankası mevcut duruşu bence daha uzunca bir süre daha devam ettirmek zorunda kalacak. Şu an faizleri değiştirmeyerek kurda en azından statükoyu korudu. Bayramda TL ihtiyacı nedeniyle döviz satışları olabilir. Ama kurda majör bir gevşemeyi getirecekmiş gibi görünmüyor. 

Güldağ: Belki bir-iki ay düşse bile bu bir eğilime dönüşmeyebilir. Aksine yüzde 20’lere varabilir enflasyon. ÜFE yüzde 35. Geçen sene nisanda yüzde 7'yi bulmuyordu. Geçen yıl TÜFE ise yüzde 10.94'tü. ÜFE'deki hızlı artışın üçte biri yansısa TÜFE'ye, 11 puan diyelim, zaten 20'ye bir ara değecek enflasyon. Öyle görünüyor. Olması değil, olmaması şaşırtıcı olur. Bir de dışarıdan enflasyon ithal etmeye devam edeceğimizi düşürürsek... Reel sektör de emtia fiyatlarının artacağı görüşünde. Bloomberg'de Barış Esen'in programında kimya sanayicisi Korgün Şengün mesaj attı. "Kimya ana hammadde üreticileri yüzde 200 zam yaptı. Zararlarını kısa vadede kapatma gayretleri var. Haziran ve temmuz daha zor geçecek" diyordu. Necdet Buzbaş başkanla konuşuyorduk, diyor ki, "Likiditenin bu kadar bol olduğu yerde gıda emtiasında mutlaka spekülasyon olur. Fiyatların düşmesini pek beklemeyin." 

Ağaoğlu: Kuraklık da var ayrıca. Büyük Menderes'in suyu çekildi... 

Güldağ: Güneydoğu’da da buğday, arpa ve mercimekte yüzde 60 rekolte kaybından bahsediliyor. Hasat zamanı geldi, başak yok... 

Ağaoğlu: Enflasyon yüzde 20’yi görebilir belki ona itirazım yok. Ancak ÜFE’deki devasa yükselişin tüketici tarafına aktarılması zor. Neden dersen iki sebebi var. Bir talep. Sanayi dediğin Türkiye’nin yüzde 17’si. Sanayi iyi çalışıyor. Ama hizmetler sektörünün koronavirüs nedeniyle zaten çok canı yandı. Oradan taleple ilgili problemimiz çıkacak. Bunun beraberinde geçinme ile ilgili bir sıkıntı çıkacak. İşsizlik, gelir eksikliği ve artan fiyatlar canımızı yakacak, zorlu bir dönem bekliyor bizi. 

Güldağ: Bu arada kredilerde tekrar artış var. 

Ağaoğlu: Evet, ikili bir seyir var. Merkez Bankası, bireysel kredilerde makul bir seyir izleniyor diyor ama ticari kredilerde biraz daralma olmakla birlikte bireysel kredi tarafında da bir kımıldanma başladı. Bu demektir ki talep de var. 

Güldağ: Bunu neye bağlıyorsun? 

Ağaoğlu: Talebin olmasındaki esas sorun beklentilerin bozulması. Sebebi ÜFE’nin TÜFE’ye yansıyacağı düşüncesiyle bugün ve ileride ihtiyaç duyduğu malları önden almasına sebep oluyor. Diyor ki nasılsa bunun fiyatı artacak, faiz de yükselmek zorunda kalacak, ben iyisi mi şimdi faizle borç alayım. Beklentilerin bozulması da talebin bir kısmının öne çekilmesine yol açtı. O ÜFE’nin bir kısmı da yedirilebilir bir hale geldi ilginç bir şekilde. O yüzden yüzde 20 konusunda haklı olabilirsin. O yüzden yüzde 19 faizi, nasıl olsa düşecek bu enflasyon diye diye bir süre daha tutuyor olabilir Merkez Bankası. 

Güldağ: Piyasanın da beklentileri tutmuyor. Merkez Bankası'nın anketinde yıl sonu beklentisi yüzde 13.81. Peki geçen sene bu soru sorulduğunda ne tahmin etmiş piyasa bugün için; 9.7. Gerçekleşme ne oldu; yüzde 17.1. Senaryoların hem içte hem dışta bozulduğu böylesi dönemlerde çok farklı sonuçlarla karşı karşıya kalabiliriz. Bu dışarısı için de geçerli. O da elimizi kolumuzu bağlıyor. Mesela ABD'de özel sektör FED gibi düşünmüyor enflasyonun geçiciliği konusunda. Ünlü yatırımcı Warren Buffet mealen diyor ki, "Ben bir mal istiyorum, tedarik eden üzerine fiyat bindirip gönderiyor. Ben kabulleniyorum. Ben mal satacağım zaman da fiyat koyuyorum, alan da kabulleniyor. Hanehalkının davranışı değişti. Harcamaya hazırlar ve fiyata bakmıyorlar. Bunda 2 trilyon dolarlık 'aşırı' tasarrufun da etkisi var."

Ağaoğlu: Yallen da enflasyondan hareketle 'faizleri artırma zamanı' dedi. Dili sürçtü filan dediler ama, kendisi Fed’in iletişim dilini düzelten kişi. Aslında biraz fikri neye zikri de odur misali oldu. Tabii küçük de olsa bir faiz artırımı ya da varlık alımlarının kesilmesi, o yönde verilecek sinyaller geldiğinde bizim ve bizim gibi ülkelerin para birimlerini dolar karşısında zayıf düşürür. 

Güldağ: Bu durumda, temmuzda diyelim ki, enflasyon düşüş gösterdi, Merkez Bankası hemen indirime yönelir mi? Yoksa niyeti olsa bile kolay kolay indiremeyecek mi faizleri? CDS'ler de hala 400'lerde... 

Ağaoğlu: Ben ikinci tarafa yaklaşmaya başladım. Onu da bir özdeyişle açıklayayım; taç giyen baş akıllanır. Ağustos-eylülden önce bir faiz indirimi beklemem. Gelse dahi majör bir indirim gelebileceğini düşünmüyorum. Öyle 200-300 baz puanlar zor gelir. 'Hadi biz başladık siz de başlayın' tarzında 50-75 baz puanlık sembolik indirimler gelebilir. 

Güldağ: O zaman Merkez henüz piyasayı ikna aşamasında...

Ağaoğlu: Bence durum iki taraflı. Hem ikna etmeye çalışıyor, hem de ikna edilmeyi bekliyor.                 

Çek meselesinde asıl sorun ahlaki erozyona yol açması 

Güldağ: Şu çek meselesi epey yordu iş dünyasını geçen hafta.. Şu anda henüz bir ikame yasa çıkarılmış değil. Bankalar bir genelgeyle, bir tebliğ ile işliyor. 

Ağaoğlu: Çok basit bir şey söyleyeceğim, kaş yapayım derken göz çıkardım gibi bir durum söz konusu oldu. Sadece Türkiye değil, yurtdışı dengeleri de bozan bir düzenleme. Neden dersen, bir şirketin diğerine olan borcu, tahsil edecek şirketin akreditif ödemesi gibi hem Türkiye hem de yurtdışını birbirine bağlayan bir sisteme dışarıdan bir müdahale yapıyorsun. Bunu da bütün resmi düzenlemek adına yapıyorsun. Burada kanun yapıyorsun sonra bunu tebliğle düzenlemeye çalışıyorsun. Kanun yapma tekniğine uygun değil. Kanun 1 Haziran’a kadar çek takası yapılmayacak diyor, yönetmelikte karşılığı varsa çek takası yapılabilir diyorsun. Neden ödesinler? Parası olanlar bile ödemezler, ki öyle oldu. Ahlaki erozyona yol açma söz konusu. 

Güldağ: Olmadı ama öyle bir durum... 

Ağaoğlu: Uygulama yanlış. Onu söylüyorum. Namuslu insanı bile faiz kazanayım diye teşvik eden bir konu. Zorda kalanları anlarız ama normal sağlıklı sistemleri de bozduk. Nasıl düzelteceğiz dersen ciddi endişelerim var. Bugün bu yapıldı deyip yarın da yapılabiliri kafalara nakşediyoruz.            

Bakır, 'altın' oldu, endüstriyel metalde spekülasyon bitmedi

Güldağ: Bakır her zaman ekonominin iyileştiğini gösterir. Ciddi bir çıkış oldu. Altında da biraz böyle yukarı doğru kımıldanma var. Halbuki altın ekonomi belirsizliştiğinde değer kazanır. 

Ağaoğlu: Bakır-altın oranı sanırım 2020’nin başında 740 seviyelerindeydi. Yani altın onsunun bakıra bölümünden elde edilen bir parite diyelim. 1 ons altın verip 747 birim bakır alabiliyordun. Şu anda bakırın fiyatı 393. Yani 1 ons altın verip 393 birim bakır alabiliyorsun. 750’den 400’e düşmüş bir parite. Son bir yılda bakır altına göre inanılmaz değer kazanmış. 

Güldağ: Bakır altın olmuş yani... 

Ağaoğlu: Aynen. Enflasyonun kalıcı bir şekilde yükseleceğine inanç artarsa altına talep artar. O zaman insanlar enflasyondan korunmak için altın alabilirler. Şu anda altın 1800’ü gümüş de 27’yi kıramıyor. Her ikisi de kırabilseler belki yukarıya gidebilecekler beraber. Görünen o ki şu anda endüstriyel metallerdeki spekülasyon bitmedi. Veya oradan yavaş yavaş tarımsal emtiaya girdiler orası biraz daha yukarı gidecek. Oradaki pozisyondan kar etmiş durumdalar, buradaki enflasyon arttı, bunlar yüzünden de yüksek kalacak. Bari biz kendimizi enflasyondan koruyalım diye altın, gümüş ve değerli metaller alalım senaryosu devreye girecek diye düşünüyorum. Ama onların kanıtları henüz daha oluşmuş değil o yüzden de altın 1800, gümüşde 27 dolar üzerinde sürekli seyretmediği sürece şimdilik diğer taraftaki spekülasyon devam edecek gibi görünüyor diyelim.                     

Petrolde 80 dolarlar görülür

Güldağ: Petrol 70 doları zorlayıp duruyor. 

Ağaoğlu: Petrol üreticilerinin hedeflediği 70 dolar seviyesini, onlar için yeni yatırımlara devam edebilecek, karı yaratabilecekleri makul seviye diye kabul edelim. Bu 40 dolar, 25 dolarların olduğu seviyede, onlar ülkeler üstü manipülasyonla bunları yukarı getirdiler. Şimdi burada piyasanın kendi dengesiyle bunu korumasını bekliyorlar. Hindistan ciddi bir petrol tüketicisi ama yeni bir varyantla uğraşıyor. Orası kapatırsa diye pek bakmıyorlar, çünkü şu anda 70 dolar hikayesi halen daha üreticilerin hoşuna giden bir seviye. Dediğim gibi ülkeler üstü bir manipülasyon olduğundan dolayı petrolün bu seviyeleri hak etmediğini düşünüyordum. Ama onların manipülasyonu benim rasyonelimden daha kuvvetli, para neredeyse onlar haklıdırlar diyeceğiz. Onun için 80 dolarlar beklentisi var, teknik analiz de onu gösteriyor bana, 80 dolarları sanıyorum bu sene gösterecekler. Bu da bizim için başka bir kötü haber. 4 milyar dolarlık yeni bir cari açıktır. Ama 80’i görürüz oradan döneriz gibi görünüyor.  

 

Ekonomi