Şans Sohbetleri: İki yangını bir arada yaşıyoruz

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri'nde bu hafta ülkeyi üzüntüye boğan orman yangınlarını ve 'mutfaktaki yangın' olarak adlandırdıkları enflasyonu değerlendirdi. İkili, enflasyonun ağustos ayından itibaren düşüşe geçeceğini değerlendirmelerine ihtiyatla yaklaştı, ÜFE ve TÜFE arasındaki makasın rekor düzeydeki açıklığına dikkat çekti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Güldağ: Zor bir dönemden geçiyoruz. Hepimizi ziyadesiyle üzen, insanın adeta içinin çekildiğini hissettiği zamanlardayız. Can kayıpları, canlı kayıpları... Hepimizin içini yaktı. Sarsıldık. Nasıl oldu, bu canım ormanlar nasıl yandı? Nasıl bu kadar tedbirsiz olabildik? Biz Şans Sohbetleri'nde ekonomi konuşuyoruz ama bu öyle bir şey ki, her şeyi etkiliyor...

Ağaoğlu: Sayın Güldağ gerçekten basiretsizlik diyeceğim. Ve hatta amaçlanmamış bile olsa ihanet diyeceğim. Bu kadar sert bir yorumda bulunmam normalde. Ama bu yaşananları akılla nasıl izah edebilirsiniz? Ben 35 yıldır piyasalarda yöneticilik yapmış birisiyim. Bu yangını ben yönetiyor olsaydım 20 bin defa beni işimden atarlardı.

Güldağ: Ne dünyada da yangınların olması, ne iklim değişikliği açıklamaları ne de uzmanların Akdeniz ve Ege'de bu tip yangınlar on binlerce yıldır oluyor demeleri içimizi soğutmadı. Havanın aşırı kuru ve sıcak gitmesi de yangınları büyüttü anlaşılan...

Ağaoğlu: Teröristler yaktı da denildi. Rant için yakılıyor da deniliyor. Ama mesele bu değil. Havanın sıcaklığı da değil. Onlar olacak. Teröristten 'aman yakma' talebinde mi bulunacaksınız? Siz öyle bir önlem alırsınız ki, bir duman tüttüğü anda gerekli tedbiri alıp 'cos' diye söndürdüğünüz andan itibaren kimse yakmaya da cesaret edemez.

Güldağ: Esas olan her duruma hazırlıklı olmak. Nemin çok düştüğünü mesela Miktat Kadıoğlu hoca söylüyordu. Aslında elde her türlü veri var. Kimse söylemese de tedbirini almanız lazım.

Ağaoğlu: Bu sıcak dalgasının geldiğini biliyorsunuz, küresel iklim değişikliğini biliyorsunuz, bununla ilgili bir plan yaptınız mı? Eğer yetkin insanlar bunun planlamalarını yapmışsa uygulamayanları suçlamak lazım. Yapılmamışsa yapmayanları suçlamak lazım.

Güldağ: Öte yandan, herkes yardım için çabalıyor. Daha yangınlar sönmeden 'fidan' bağışları başladı. Belki de biraz insanlar 'aman yanan yerlere kimse gelip çöreklenmeden biz buralara fidan dikip kurtaralım' acelesi içindeler.

Ağaoğlu: Yardım için çabalayan binlerce insanımız var, gerçekten onlara müteşekkiriz. Fakat diğer taraftan bakınca, ilk olarak akla IBAN mı gelir? Orman arazilerini turizme açacak yasa, tam da şimdi mi aklınıza gelir?

Güldağ: İşin ekonomik boyutunu tartışmak içimden gelmiyor bu aşamada...

Ağaoğlu: Tersten de soralım: Bu tür afetlerde devrede olmasına alıştığımız Kızılay ve askerimizden daha fazla faydalanmak neden aklımıza gelmez?

Güldağ: Onu ormanlar yanmadan da yapıyoruz zaten. Geçen Ali Ekber Yıldırım'ın yazısında vardı. Son 10 yılda 99 bin hektar orman yanmış. Otoyol, tesis, altyapı yatırımları nedeniyle tahrip edilen orman sahası ise 700 bin hektar. Yangınla yok olanın 7 katı! Şu anda beklenti, yanan alanların koruma altına alınması. Yapılaşmaya gidilmemesi.

Ağaoğlu: Muğla’nın kıyıları dünyanın en güzel köşelerindendir. Antalya'mız da öyle. Yunan adaları deriz ama oralar çıplaktır aslında. Orman alanı çok azdır. Ama Türkiye’nin bu sahilleri gerçekten ormanlıktır ve mesela yat turizmi için çok kıymetli alanlardır. Çok boyutlu düşünmemiz gerekiyor.

Güldağ: Peki bunları biraz da alevler söndükten sonra daha soğukanlı biçimde yeniden konuşalım. Deyim yerindeyse bir başka konu daha var bir türlü söndüremediğimiz; enflasyon...

Ağaoğlu: Evet, mutfaktaki yangın o da... En son bıraktığımızda 14,5’teydi benim tahminim. Çok uzun zamandır enflasyon tahmininde bu kadar yanıldığımı hatırlamıyorum. Çünkü verilerle ilgili, veri güvenliğiyle ilgili sıkıntı görüyorum. Halen daha bu son rakamlara da endişeyle bakıyorum. Çünkü, 18.95 son derece sihirli bir şekilde yüzde 19 politika faizinin bir çıt altında geldi.

Güldağ: Esas ÜFE-TÜFE arasında yüzde 25’lik müthiş fark devam ediyor. Gerçi temmuzda, sepet kur geriledi epeydir ilk kez. Alaattin Aktaş da yazdı; "kurdaki bu gerileme anında üretici fiyatlarını da etkiledi. Üretici fiyatlarında son beş ayın en düşük artışı görüldü" diye.

Ağaoğlu: Ama hala çok büyük bir fark var ikisi arasında. Buradan ya ifl aslar çıkar, ya karaborsa çıkar, ya ertelenmiş enflasyon çıkar. Biz o üretici fiyatlarındaki enflasyonu mutlaka yaşayacağız.

Güldağ: Bu hammadde fiyatlarındaki artışlar kalıcı mı geçici mi? Çünkü ABD'de de enflasyon yükseliyor, Avrupa'da da, Çin'de de...

Ağaoğlu: Herkes bu enflasyonun koronavirüs nedeniyle geçici olacağını varsayıyor. Bir seferlik artış mı diye bakıyor. Ama üzgünüm. Mesela bazı alanlarda yüzde 140 artmış olan fiyatlar zannetmiyorum ki, o kadar geri gelecek. Türkiye için daha ciddi bir sorun bu, oradaki yangın kolay söndürülemeyecek, hele hele bu cari faiz politika ve yaklaşımlarıyla biz bu işi maalesef ertelenen enflasyon olarak yaşayacağız.

Güldağ: Kurların seyri de önemli. Bu arada tebrik ederim. Geçen hafta, "TL üzerinde baskı azaldı 8.30'u görürüz" dedin, gördük. Öngöründe Mete Gazoz gibi tam isabet sağladın bir nevi. Ama sonra tekrar yükselmeye başladı. Bu da dönüp dolaşıp enflasyonu vuruyor. Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bundan böyle enflasyonun daha yukarı çıkması mümkün değil. Ağustos ile birlikte enflasyonda da düşüş göreceğiz" sözleri ilginç oldu. "Faizlerde de düşüşe geçiyoruz, yüksek faiz yok" diyor sayın Erdoğan. Bence neresinden bakarsan bak hayli riskli sözler. Hele biraz önce değindiğimiz gibi ÜFE ile TÜFE arasındaki makas bu kadar açıkken. Kur da 8.50'nin üzerine gitti.

Ağaoğlu: Şu anda olması gereken şey faiz artışı. Faiz artışı olması gerekirken biz halen daha düşüş olmayacak şeklinde fiyatlıyoruz. Şu anda Merkez Bankası'nın indirmeyeceği artık büyük oranda fiyatlanmaya başlandı. Daha bir süre TL'deki baskı devam edecek. Aslına bakarsan 'yarın öbür gün faiz indirirse Merkez elimizde döviz bulunsun, çünkü o zaman kur çıkar' diyenlerin bir kısmının, 'faiz inmeyecek' diyerek döviz satmasına yol açmıştı. Çünkü bu faizi kaçırmak istemeyen de bir grup pozisyon var.

Güldağ: Şimdi Merkez Bankası açısından kritik bir durum ortaya çıktı. Önümüzdeki Para Politikası Kurulu'nda ne artırım ne indirim bekleniyordu. Ama şimdi işler karıştı.

Ağaoğlu: Aslına bakarsan şu anda kalıcı bir değişikliğe yol açacak hiç bir politik adım görmüyorum. Ufak tefek hareketler bunlar. Bunlara bakarak büyük resmi haklı çıkarmaya çalışmak çok doğru olmaz.

Güldağ: Zor bir süreç olacağı kesin ama... Hani aşağısı sakal, yukarısı bıyık misali. Bence faizde indirim ihtimali de artırım ihtimali de düşük.

Euro, 1.1740 seviyesini tekrar test edip, yön kararını orada verebilir

Güldağ: Parite önümüzdeki süreçte TL'nin durumunu, dolayısıyla enflasyonu da etkileyecek...

Ağaoğlu: Paritede 1.1740 gibi teknik olarak önemli bir seviye vardı. Orayı aşağı doğru kıramadı. Kıramadığı zaman da düzeltmeye başlar fiyatlar. Şu anda oradayız. Şimdi 1.1950-1.200 bandı var. Oraya kadar da bir yükseliş olur ama aşamadığı takdirde ben tekrar Euro’nun 1.1740’ı da bir test edeceğini, orada bir karar vereceğini düşünüyorum. Eğer aşağıya giderse 1.1500-1.1550 bandı var.

Güldağ: Bir hayli dalgalı görünüyor...

Ağaoğlu: Açıkçası bu yıl sonu tahminim 1.2350-1.2550’ydi. 1.1750, 1.1740’ların tutacağını ondan sonra yukarı gideceğini düşünüyorum. Şimdi bu dolar endeksinin bir parça gevşemesi demek. Esas burada kritik olan ABD 10 yıllık tahvil getirilerindeki düşüştü. O düşüş devam ediyor. Arkasındaki temel beklenti de bu enflasyonun bir seferlik olacağı beklentisi.

Güldağ: 10 yıllık tahvillerdeki o düşüş terse dönebilir mi? Çünkü bir ara 2'ye doğru gideceği bekleniyordu...

Ağaoğlu: 2’ye gitmesi enflasyonla ilgiliydi. enflasyondaki kalıcı geçici tartışmasında bir seferlik mi yoksa kalıcı mı olacak tartışmasında bir seferlik mi yoksa kalıcı mı olacak tartışması. Eğer kalıcı olacak beklentisi hakim olsaydı 2’ye gidecekti diye düşünüyorum.

Güldağ: Ama piyasalar şimdilik pek öyle kalıcı olacağı düşüncesinde değil gibi...

Ağaoğlu: Evet, enflasyon geçici ve kısa vadeli olacak o yüzden de tekrar biz daralan bir ekonomiyle uğraşacağız diye düşünüyorsanız, istihdam artmıyor, maaşlar artmıyor ise yaklaşımınız farklı olur. Çünkü bu yeni bir talep enflasyonu yaratmayacak, arz şokundan meydana gelen bir enflasyondur.

Güldağ: Hayat normalleştiğinde işler de normalleşecek diye düşünüyorsanız...

Ağaoğlu: O zaman ABD 10 yıllık getiriler aşağı düşüyor. Nitekim, 1,17-1,20’lere geri geldik. Şu andaki piyasa algılaması bu yönde. Bunu destekleyen başka faktörler de var. Değerli metaller, altın, gümüş vesaire onlar normalde enflasyona karşı korunma amaçlı kullanılan enstrümanlardı, orada da önemli bir yükseliş olmuyor. Bu demektir ki genel olarak piyasa mutabakatı bu enflasyonun tek seferlik, arz yönlü olduğu ve ileriye bir yansıması olmayacağı varsayımı var. Ben çok fazla katılmamakla birlikte şu andaki fiyatlamalara o yönde ve o yüzden de doğrusunu istersen kur tarafındaki düşüş gelişen ülke piyasalarına bir tür rehavet getirdi. Önümüzdeki birkaç hafta yaz tatilinin etkisiyle gene sakin gider piyasalar diye düşünüyorum. Ağustos ayının sonlarına doğru daha net bir resim ortaya çıkacak.

Ekonomi