"Sanayicilerin yeniden değerleme talepleri arttı"
İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı, yapılandırma kanununun zor durumda kalan sanayicileri rahatlatacağını belirterek, "Yeni düzenleme, gerçek piyasa değeri ve şirkette kayıtlı değer arasında büyük uçurumlara yol açan taşınmazlara, 17 yıllık aradan sonra yeniden değerleme yapma imkanı getirdi." ifadelerini kullandı.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi'nin haziran ayı olağan toplantısı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Kanunu'na İçerik ve Uygulama Açısından Bir Bakış" ana gündemi ile video konferans üzerinden gerçekleştirildi.
Toplantıda, İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı, Ernst & Young Türkiye Vergi Bölümü'nden şirket ortağı Emre Çelebiler, şirket ortağı Sercan Bahadır, Sosyal Güvenlik ve İş Hukuku Hizmetleri Direktörü Hakkı Demirci ve Kıdemli Müdür Sertaç Yazar gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı, salgın döneminde yaşanan ekonomik durağanlığın giderilmesi ve kamu-özel sektör dengesinin yeniden yapılandırma sürecine girerek ekonominin dengelenmesi amacıyla "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun"un yürürlüğe alındığını aktardı.
Özhamaratlı, şunları kaydetti:
"Yapılandırma yasasıyla, salgının yaralarını sarmaya çalışan ve ödeme güçlüklerini yaygın olarak yaşayan işletmelerimizin beklentileriyle uyumlu bir fırsat penceresinin açılmış olduğunu düşünüyoruz. Yeni düzenlemenin biz sanayiciler açısından önem taşıyan önemli bir parçası, 17 yıllık bir aranın ardından şirket taşınmazlarına yeniden değerleme yapma imkanı getirilmesi oldu.
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Kanunu, dış kaynak ve kredi kullanımında yıllardır zor durumda kalan sanayicileri rahatlatacak. Yeni düzenleme, gerçek piyasa değeri ve şirkette kayıtlı değer arasında büyük uçurumlara yol açan taşınmazlara, 17 yıllık aradan sonra yeniden değerleme yapma imkanı getirdi. Bu düzenleme, pandemi koşullarında İSO olarak taleplerimizin dikkate alındığını göstermesi ve beklentileri yansıtması bakımından memnuniyet verici."
"Sanayicilerin yeniden değerleme talepleri giderek arttı"
Özhamaratlı, son olarak 2003 ve 2004 yılları için enflasyon düzeltmesi yapıldıktan sonra aranan şartlar oluşmadığı için yeniden değerlemenin yapılamadığının altını çizerek bunun da taşınmazların, gerçek piyasa değerleriyle şirkette kayıtlı değerleri arasında büyük uçurumlara yol açtığını bildirdi.
Özellikle son 3 yılda enflasyonun yükselen seyriyle birlikte sanayicilerin yeniden değerleme taleplerinin giderek arttığını belirten Özhamaratlı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Zira, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin enflasyon karşısında erimesi işletme bilançolarının gerçeği yansıtmamasına yol açıyor, bu durum da dış kaynak ve kredi kullanmak isteyen firmalarımızın aktif kıymetlerini değersizleştiriyordu. Ayrıca söz konusu kıymetlerin satışında gerçek olmayan, içinde enflasyonu da barındıran yüksek oranlarda karlar çıkması da önemli bir sorun oluşturuyordu.
Yapılan son düzenleme ile şirket aktiflerinde bulunan arsa, arazi gibi taşınmazların yanı sıra amortismana tabi iktisadi kıymetlerin kayıtlı değerlerini yükseltme imkanı getirildi. Buna göre 9 Haziran 2021 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında yer alan değerler dikkate alınarak 31 Aralık'a kadar yeniden değerleme yapılabilecek."
"Önemli başlıklardan biri de matrah ve vergi artırımı uygulaması"
Özhamaratlı, yapılandırmada İSO'nun da gayret ve çalışmalarının rolü olduğunu vurgulayarak, İSO'nun yapılandırma talebinin dikkate alınmasının memnuniyet verici olduğunu aktardı.
Bu konudaki gelişmelerin uzun yıllardır Türkiye'nin vergi mevzuatını düzenli olarak yakından takip eden uzman kişi ve kurumlar ile birlikte değerlendirilmesi ve varsa düzenlemedeki yetersizliklere ilişkin gerekli girişimlerin yapılmasının önem taşıdığı uyarısında da bulunan Özhamaratlı, yeni düzenlemenin içinde önemli başlıklardan birinin de matrah ve vergi artırımı uygulaması olduğunu bildirdi.
Özhamaratlı, "Matrah ve vergi artırımı uygulaması, özü itibarıyla, geçmiş vergi dönemlerine ilişkin risklerin ortadan kaldırılması ve vergilemede öngörülebilirliğin artırılması amacını taşıyor. Yararlanan mükellefler için ise geçmişe dönük vergi incelemelerinden doğabilecek maliyetlerin hafifletilerek devletle 'yeni bir sayfa' açılması bakımından önemli bir avantaj sunduğunu görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.