Prof. Dr. Korkut Boratav: OVP, Türkiye’yi ağırlaşan bir toplumsal bunalıma mahkûm ediyor

OVP’ye yönelik değerlendirmesinde Korkut Boratav, “2015-2022 dönemindeki emek-karşıtı bölüşüm şokunu 2027’ye kadar sürdürmek iktidar tarafından tasarlanmaktadır. Bu bileşke, Türkiye’yi ağırlaşan bir toplumsal bunalıma mahkûm etmektedir” değerlendirmesini yaptı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Prof. Dr. Korkut Boratav: OVP, Türkiye’yi ağırlaşan bir toplumsal bunalıma mahkûm ediyor

Prof. Dr. Korkut Boratav, “Orta Vadeli Program’ın nicel göstergeleri” başlıklı yazısında, OVP’nin detaylarını incelerken, yaptığı değerlendirmeler de ilgi çekti. OVP'deki veriler üzerinden detaylı hesaplamalar yapan ünlü iktisatçı Boratav,bu hesaplamaların gelir dağılımında adaleti uzun bir süre daha sağlamayacağı uyarısında bulundu. 

2023 yılında seçimlerin ardından değişen ekonomi yönetimi için “irrasyonel kırılganlıkları onarma” görevi üstlenildiğini belirten Boratav, OVP’nin de yeni ekibe yönelik de işaretler barındırdığını belirtti.

Makro-ekonomik göstergeler

Boratav, OVP’den derlediği verileri yeniden hesaplayarak şu detay analiz tablosunu yayınlıyor:

Verileri de şu şekilde açıkladı:

“Cari fiyatlarla GSYH (millî gelir) dolarlı GSYH’ya bölünerek hesaplanmıştır.

Büyüme ve enflasyon sayıları yıllık değişim (tümüyle “artış”) oranlarıdır. İlk satırdaki reel büyüme, GSYH’nin sabit fiyatlı (hacim endeksli) büyüme oranıdır. Dolarlı büyüme yüzdesi, OVP’deki yıllık dolarlı GSYH sayılarından hesaplandı.

Dolar enflasyonu, dolar fiyatlarının bir önceki yıla göre değişim yüzdesidir. 2024 sayısı yukarıdaki tabloda yer almayan 2023 verisinden hesaplandı. TÜFE enflasyonu, TÜİK’in hesapladığı, yaygın kullanılan enflasyon kavramıdır.

GSYH enflasyonu, cari fiyatlarla GSYH sayılarını sabit fiyatlı (“reel”) GSYH toplamına dönüştürmekte kullanılan deflatördür. TÜİK tarafından ayrıca hesaplanmakta, kullanılmaktadır. Ekonominin tümünü kapsadığı için gerçekçi enflasyon göstergesi olarak kabul edilmelidir.

Millî gelire oranlanarak sunulan kamu kesimi ve cari işlem dengeleri her yıl açık vermiştir. Son satır dar anlamdaki işsizlik oranıdır. TÜİK’in “atıl işgücü” olarak da tanımladığı “geniş anlamda işsizlik” oranı üç misli yukarıda seyretmektedir. OVP yazarlarını ilgilendirmiyor.”

“Büyümeyi besleyen kemer sıkma”

Boratav, IMF’nin Türkiye uzmanlarının “ısrarla” beklediğini belirttiği, kemer sıkma politikalarının OVP’deki makro-ekonomik tablolarda yer almadığını söylerken, enflasyonla mücadelenin temel öncelik olduğu ve bu hedefe dönük politikalar, OVP metninin çeşitli kesimlerinde olduğunu iletti.

IMF programının diğer beklentilerinden, “Neoliberal gelirler politikasının” OVP metninde açıklandığını belirten Boratav, kamu maliyesindeki kemer sıkmanın, 2024 başladığını “hızlanarak” devam ettiğini belirtti.

Ancak 2024-2025 arasında kamu açığının millî gelire oranının bir yılda 2,2 puan gerilediğini buna karşın, millî gelire ters yönde yansıdığını belirtti. “Kemer sıkma, reel büyüme temposunu durgunlaşma doğrultusunda değil yükselterek sonuçlanmıştır” diyen Korkut Boratav, sonraki iki yılda da aynı tersliğin süregeldiğini, kemer sıkmanın ılımlı tempoyla sürdüğünü ama ekonominin büyüme oranının her yıl yarım puan yükselerek 2027’de yüzde 5’e yerleştiğini hatırlatıyor.

OVP’de yer alan bilgiler ışığında, “Parasal, malî, gelirler alanlarında tüm politika değişkenleri durgunlaşma yönünde” olduğu, ancak sonuçların iktisat öğretilerine aykırı bir şekilde; Kemer sıkmanın, büyüme temposunu yukarı çektiğini belirtiyor, Boratav.

“Mehmet Şimşek ekibi, doktrin değişikliğini izleyememiş”

Bunun nasıl açıklandığını da Boratav şöyle aktarıyor:

IMF, bir ara genişletici büyüme (“expansionary austerity”) doktrinine bağlanmıştı. Bulgularla kesin uyuşmazlık nedeniyle bu neoliberal saçmalıktan vazgeçti. Anlaşılan Mehmet Şimşek ekibi, bu doktrin değişikliğini izleyememiş…

Enflasyon makasları tartışmalı

“Tabloda yer alan üç enflasyon makası farklı tempolarda seyrediyor; tartışılmalıdır.

GSYH (millî gelir) enflasyonu istisnasız her yıl dolar enflasyonunu aşmıştır. Dolar, reel olarak ucuzlamış; TL değerlenmiştir. Yansımalardan biri, büyüme temposunun reel TL ve dolar cinsinden karşılaştırılmasında gözleniyor. GSYH’nın dolarlı büyüme oranı her yıl reel büyüme temposunu aşmaktadır.

Bu tespitler sonunda dolarlı GSYH toplamı üç yılda üçte bir oranında artacak, 1,8 trilyon eşiğine yaklaşacaktır. Türkiye’de 2027’de kişi başına düşen ortalama gelir 20.420 dolara çıkacaktır. Doların ucuzlaması, dış kaynak girişlerinin bol kepçe süregelmesiyle mümkündür.”

“Bu “pembe tablo” nasıl açıklanabilir?”

““Cumhurbaşkanı’nın büyük öncelik verdiği büyüme öngörülerini karşılayan hayalperest varsayımlarla… Aynen “kemer sıkarken büyüyen ekonomi” öngörülerinde olduğu gibi… OVP yazarlarının özensizliği, cari işlem dengesi öngörülerinde de gözleniyor: Büyüme hızının yüzde 4’ten yüzde 5’e çıktığı, üstelik TL’nin hızla değerlendiği 2025-2027’de dış açık neredeyse yarı yarıya daralmaktadır. Bu olağandışı gelişme nasıl mümkün oluyor? Herhalde gözden kaçmıştır…

Enflasyon göstergeleriyle ikinci karşılaştırma, GSYH enflasyonu ile TÜFE enflasyonu arasında yapılabilir. Millî geliri tümüyle kapsayan, yansıtan GSYH enflasyonu her yıl TÜFE’yi aşıyor; dört yıl boyunca ortalama yüzde 50 oranında yukarıda seyrediyor.”

“TÜFE hesaplaması eleştiriliyor”

“Öteden beri, TÜFE hesaplaması eleştiriliyor; kamuoyunca hissedilen, algılanan enflasyonu yansıtmadığı ileri sürülüyor. GSYH enflasyonu ile arasındaki makasın kesintisiz açılması, TÜFE’nin emek-karşıtı bir politika aracı olarak kullanıldığını ima etmektedir; ciddiye alınmalıdır.

OVP, emekli aylıklarının, kamu sektörü maaş ve ücretlerinin, asgari ücretin, hatta tarımsal alım fiyatlarının, TÜFE öngörüleriyle sınırlı tutulacağı vurgulanmaktadır.

Özetlediğim veriler, TÜFE’nin 2027’ye kadar sistematik olarak gerçek enflasyonun altında hedeflendiğini gösteriyor. Bunların ötesinde malî ve parasal kemer sıkmanın boyutu ekonomiyi durgunlaştıracaktır; ama bu durum OVP’de gizlenmektedir.”

“Türkiye’yi ağırlaşan bir toplumsal bunalıma mahkûm etmektedir”

Kıssadan hisse: 2015-2022 dönemindeki emek-karşıtı bölüşüm şokunu 2027’ye kadar sürdürmek iktidar tarafından tasarlanmaktadır. Bu bileşke, Türkiye’yi ağırlaşan bir toplumsal bunalıma mahkûm etmektedir.”

Ekonomi