Prof. Dr. Hakan Kara, yüksek faiz yorumuna eleştirilere cevap verdi!
Prof. Dr. Hakan Kara, sosyal medyada yüksek faizle ilgili yaptığı değerlendirmesinde, yorumların yoğun olmasıyla, “Toplumun yanlış/eksik algısını tepki çekme pahasına düzeltmeye çalışmak mı yoksa yanlış algıyı popülist bir şekilde körüklemek mi daha doğrudur?” sorusunu sordu.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Merkez Bankası’nın eski Başekonomisti Prof. Dr. Ali Hakan Kara, sosyal medyada ekonomi yorumlarıyla önde gelen isimlerden olurken, bilgilendirici ve güvenilir değerlendirmeleriyle de öne çıkıyor.
Kara, yüksek faize yönelik yaptığı son paylaşımda ise çok tepki çekti. Sosyal medyada tartışmalardan uzak kalmaya dikkat ettiği gözlemlenen Kara’nın, üslup çerçevesinde yorumları tüm kullanıcıların en doğal hakkı olan bir filtreden geçirdiği de sıklıkla görülüyor.
Yüksek faiz kimi etkiliyor?
Kara’nın, yaptığı “Yüksek faiz en çok yoksulları vuruyor gibi yorumlar görüyorum. Bu pek doğru değil. Bizim ülkemizde toplam varlıkların %90’ından fazlasını gayrimenkul, altın, hisse senedi ve döviz oluşturuyor. Yüksek (reel) faiz genelde bu araçların tümünün getirisini olumsuz etkiler. Faizde duran para bunların yanında devede kulaktır. Dolayısıyla yüksek reel faiz toplamda varlıklı grubu daha olumsuz etkiler” yorumuna tepkilerin yoğun olduğu görüldü.
Yüksek faiz en çok yoksulları vuruyor gibi yorumlar görüyorum. Bu pek doğru değil. Bizim ülkemizde toplam varlıkların %90’ından fazlasını gayrimenkul, altın, hisse senedi ve döviz oluşturuyor. Yüksek (reel) faiz genelde bu araçların tümünün getirisini olumsuz etkiler. Faizde…
— Hakan Kara (@ali_hakan_kara) January 26, 2025
Yüksek faizin, ekonomide yarattığı tahribat etkisini değil de üst gelir grubuna yönelik gelir etkisini yorumlayan bu paylaşıma yönelik Kara’ya yapılan yorumlar dikkat çekti.
Kara’nın gelir adaleti vurgusu
Prof. Dr. Hakan Kara’yı uzun süredir takip eden ve medyadaki yorumlarını dikkatle dinleyenlerin de bildiği gibi 2021 yılında başlayan faiz indirimlerinde ekonomide oluşabilecek sorunlara yönelik sıklıkla paylaşımlar yapan ünlü ekonomist, ağırlıklı olarak da gelir dağılımındaki bozulmaya dikkat çekmişti.
Faiz indirimlerinin sürdüğü 2022’de “Büyüme takıntısını bırakıp büyümenin kalitesine ve bölüşümüne odaklanmak gerekiyor” diyen Kara, 2024 Nisan’da büyüme verilerine yönelik, “Pandemiden sonra dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri olmuştuk. Demek ki sadece büyüme yetmiyor, pastanın adil paylaşımı da önemli” yorumunu yapmıştı.
Pandemiden sonra dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri olmuştuk. Demek ki sadece büyüme yetmiyor, pastanın adil paylaşımı da önemli. pic.twitter.com/VjnC66eEn3
— Hakan Kara (@ali_hakan_kara) March 31, 2024
Eylül 2024’te kişi başı milli gelir grafiği paylaşımında, “Müjdemi isterim. Bu yıl kişi başı gelirde 15.551 dolarla yüksek gelirli ülkeler grubuna terfi ediyoruz” diyen Kara, “Bir aşağıdaki tabloya bakalım. Bir de mutluluk endeksinde dünyada son sıralara doğru indiğimizi hatırlayalım. Demek ki büyümek yetmiyor, adaletli ve kaliteli büyümek gerekiyor” demişti.
Geçen yıl bu zamanlarda 29 Ocak 2024’te bir paylaşımında da Kara’nın en üst yüzde 10’luk gelir grubunun en alt yüzde 10’luk gelir grubuna oranı için de “Para politikası yoluyla gelir dağılımı nasıl bozulur konulu çalışma” paylaşımı gelir adaletine dikkat çektiği diğer bir değerlendirme olmuştu.
Para politikası yoluyla gelir dağılımı nasıl bozulur konulu çalışma. pic.twitter.com/EdWy3Ozb2x
— Hakan Kara (@ali_hakan_kara) January 29, 2024
Alım gücündeki düşüş
Günümüze dönersek, Kara tepki çektiğini gördüğü yüksek faize yönelik yaptığı paylaşımına devam ederek, yapılan yorumlara cevap olarak, “Kredi çeken düşük gelirli kesim faiz altında eziliyor şeklinde yorumlar gelmiş. Bu kesimin ezilmesinin esas nedeni ücretlerin baskılanarak alım gücünün düşmesidir. Semptomla kök nedeni birbirine karıştırmayalım” değerlendirmesini paylaştığı görüldü.
Kredi çeken düşük gelirli kesim faiz altında eziliyor şeklinde yorumlar gelmiş. Bu kesimin ezilmesinin esas nedeni ücretlerin baskılanarak alım gücünün düşmesidir. Semptomla kök nedeni birbirine karıştırmayalım.
— Hakan Kara (@ali_hakan_kara) January 26, 2025
Alım gücündeki düşüşün artan borçlanma ve yüksek faizden etkilenerek giderek daha vahim bir tabloya yönelen geri ödeme sorunları yarattığı en temel gerçeklerden oluyor.
Kara, sonrasında da yaptığı şu paylaşımla bu konudaki değerlendirmelerini sonlandırıyor:
“Toplumun yanlış/eksik algısını tepki çekme pahasına düzeltmeye çalışmak mı yoksa yanlış algıyı popülist bir şekilde körüklemek mi daha doğrudur?”
Toplumun yanlış/eksik algısını tepki çekme pahasına düzeltmeye çalışmak mı yoksa yanlış algıyı popülist bir şekilde körüklemek mi daha doğrudur?
— Hakan Kara (@ali_hakan_kara) January 26, 2025
Kara’ya yorumlar
Prof. Dr. Ensar Yılmaz, Kara’nın ilk paylaşımına yaptığı yorumla teorik olarak yüksek faizlerin etkilediği kesimler ve bu kesimlere etkilerini şu şekilde değerlendirdi:
“Faiz artışının çoğunluk üzerindeki etkisi üç türlü aslında (i) firmalar üzerinden negatif istihdam etkisi (ii) net serveti negatif olanlar (borçlular) üzerindeki negatif etkisi (iii) gelir ve servet düzeyi düşük olanlarda bu etkilerin negatif etkisinin büyüklüğü”
faiz artışının çoğunluk üzerindeki etkisi üç türlü aslında (i) firmalar üzerinden negatif istihdam etkisi (ii) net serveti negatif olanlar (borçlular) üzerindeki negatif etkisi (iii) gelir ve servet düzeyi düşük olanlarda bu etkilerin negatif etkisinin büyüklüğü
— Ensar Yılmaz (@ensar_yilmazz) January 26, 2025
Doç. Dr. Cem Oyvat da yüksek faizin etkilerine yönelik şu değerlendirmeyi yaptı:
“Burada tek bir mekanizma yok. Yüksek faiz, varlık fiyatlarını aşağıda tutabilir. Ama aynı zamanda işsizliği arttırıp, yoksulluğu yukarı da çekebilir. Yüksek faiz => sermaye yanlısı, sağ; Düşük faiz => emek yanlısı, sol gibi ezberler (veya tam tersi) bence yanlış. Faizin bölüşüm üzerindeki etkileri, zamana ve duruma bağlı. 2021'in sonundaki faiz indirimlerinin bölüşümü sermaye lehine bozduğu çok net mesela.”
Burada tek bir mekanizma yok. Yüksek faiz, varlık fiyatlarını aşağıda tutabilir. Ama aynı zamanda işsizliği arttırıp, yoksulluğu yukarı da çekebilir.
— Cem Oyvat (@cemoyvat) January 26, 2025
Yüksek faiz => sermaye yanlısı, sağ
Düşük faiz => emek yanlısı, sol
gibi ezberler (veya tam tersi) bence yanlış.
Faizin bölüşüm… https://t.co/N2lcuFFuJa
Yaptığı infografiklerle dikkat çeken ekonomist İnan Mutlu’nun Kara’ya yaptığı yorum ise alım gücü düşen kesimin yüksek faizden etkilenmesine yönelik olarak şu şekilde oluyor:
“2024'ün ilk 11 ayında tüketici kredisi veya kredi kartı borcunu ödeyemedikleri için yasal takibe düşen kişi sayısı 1 milyon 663 bin 669 kişi. Bunlar da zenginlikten borçlarını ödeyemiyorlar tabi. Zenginler de 2024'te yüksek faizden ne çok çile çekti hakikaten...”
2024'ün ilk 11 ayında tüketici kredisi veya kredi kartı borcunu ödeyemedikleri için yasal takibe düşen kişi sayısı 1 milyon 663 bin 669 kişi.
— inan (@inanmutlu1) January 26, 2025
Bunlar da zenginlikten borçlarını ödeyemiyorlar tabi.
Zenginler de 2024'te yüksek faizden ne çok çile çekti hakikaten... https://t.co/KAv1q2Fm7j pic.twitter.com/PLkyUAnnaF
Prof. Dr. Baki Demirel de şu yorumu yaptı:
“Ortodoks iktisat sermayeden ve zenginden yanadır. Elbette ücretlere beklenen enflasyon kadar artış yapılmalıdır diyerek ücret artışlarının enflasyonun gerisinde kalmasını çözüm olarak sunan bir iktisadi kavrayış yüksek faiz karşısında ay sonunu getirmek için kredi kartının ve KMH hesabının asgarisini ödemekten başka şansı olmayan ve borcu katlanarak her ay bankalara daha fazla faiz ödemek zorunda kalan emekçi ve emeklileri sorun edecek değil ya? Timsah gözyaşlarına kanmayın demiştim...”
Ortodoks iktisat sermayeden ve zenginden yanadır👇
— Baki Demirel (@profbakidemirel) January 26, 2025
Elbette ücretlere beklenen enflasyon kadar artış yapılmalıdır diyerek ücret artışlarının enflasyonun gerisinde kalmasını çözüm olarak sunan bir iktisadi kavrayış yüksek faiz karşısında ay sonunu getirmek için kredi kartının ve… https://t.co/bR1OT8Azjx