Prof. Dr. Ege Yazgan: Asgari ücret hiç artmasa bile enflasyon düşemeyebilir
Prof. Dr. Ege Yazgan, enflasyonla ilgili değerlendirmesinde, esas sorunun hizmet enflasyonunda olduğunu söylerken, sanayideki sorunlara da dikkat çekti. Asgari ücret tartışmalarına yönelik de Yazgan, “Diyelim ki hiç asgari ücret artışı yapmasanız bile enflasyonun böylesi devam etmesi bile mümkün” dedi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan, Türkiye ekonomisine yönelik önemli değerlendirmelere bulunduğu CNBC-e yayınında ekonomide son durumu yorumlarken, IMF'nin asgari ücrete sınırlama ve dar gelirliye sosyal fonlama önerilerini, Merkez Bankası'nın faiz tarafındaki sorunları değerlendirdi.
Yazgan'ın açıklamalarından ana başlıklar şu şekilde oldu:
"Enflasyonda umut verici tek şey hizmet enflasyonun son çeyrekte düşeceğinin bekleniyor olması. Esas sorun da o. Şu anda hizmet dışı enflasyon üç aşağı beş yukarı belli bir biçimde döviz kuru yatay seyrettiği için kontrol altında alınmış gibi gözüküyor. Yıl başından bu yana neredeyse hizmetler iki misli kadar artmış durumda mal enflasyonuna göre. Hizmet enflasyonu eğer düşerse gerçekten o zaman belki kur tarafında da yavaş bir ayarlama yapmak söz konusu olabilir.
Fiyatlama davranışlarının bozulduğu açık
Sanayi de çok sorunlu bir duruma gelmiş durumda. Dolayısıyla bence en önemli nokta orası yoksa hizmet enflasyonu tabii ki bu burası da tamamen beklenti tarafından yönetilen bir enflasyon. Fiyatlama davranışlarının bozukluğu son derece açık.
Çok açık bir biçimde ücretler yatay seyrederken döviz kuru yatay seyrederken bunu gerektirecek maliyet tarafında herhangi bir gelişme olmazken fiyatlar üç ayda bir neredeyse hemen üst üste arttırılıyor. Dolayısıyla yani talep tarafı da olduğu için, desteklediği için de bu beklenti enflasyonu sürekli birbirini besler halde devam ediyor.
Enflasyonun düşmesi için hizmet enflasyonu önemli
Bu çok uzunca bir süre sürdürülebilecek bir şey değil. Yani kur bir tarafta böyle devam edecek, yatay olarak devam edecek ve sürekli olarak TL reel olarak değer kazanacak, o makas açılacak hizmet ve mal enflasyonu arasında, bu sürdürülebilir bir şey değil. Yani hizmet enflasyonunun mutlaka ve mutlaka düşüyor olması lazım enflasyonun kontrol altına alınabilmesi için.
Ekim ayında göreceğiz. Gıda enflasyonu devreye girecek, başka enflasyon devreye girecek. Yani manşette yine ben çok büyük bir düzelme olacağı kanaatinde değilim. Ekim ayı itibariyle hizmet enflasyonu acaba biraz hız kesmiş mi kesmemiş mi, onu göreceğiz.
Soğuma tamamen üretim üzerinden oluyor
Baktığımız zaman şöyle bir manzara var genel olarak karşımızda. Bir soğuma oluyor ama bu soğuma tamamen üretim üzerinde oluyor. Yatırım geriliyor. Yatırımda bir gerileme var ama tüketimde mesela istediğimiz o gerileme mi olmuyor? Bu soğuma da olmuyor. İmalat ve reel sektörde ama sert bir daralma var. Ama yani işte o tarafta biraz kurda hareketlenme istiyor. Faiz de düşme istiyor.
Bu zaten klasiktir Türkiye'de. Hemen zaten faiz indirilsin diye hemen biraz soğuma başladığı zaman faizleri indirelim şeklinde gündeme gelir ama şöyle bir şey var: Şimdi faizleri indirdiğiniz zaman tabii orda böyle bir marj var ama enflasyonda bir iyileşme görmeden ben Merkez Bankasının faizleri indireceğini de düşünmüyorum. Doğru da olacağını düşünmüyorum çünkü bu beklenti kanalını, mesela faizlere indirdiğiniz zaman o beklenti kanalı bozulacak, biraz kur hareketlenecek ve enflasyon kontrol edilebilir olmaktan uzağa çok riskli. Yani şu anda çok riskli.
Merkez Bankası’nın faiz indirme marjı var
Enflasyonda belli bir iyileşmeyi gördüğü anda Merkez Bankası'nın faizleri yavaş yavaş indirme patikasına girebilecek bir marjı var. Zorlanıyor zaten, kur tarafında da zorlanıyor çünkü içeriye carry trade'le giren parayı sterilize etmeye çalışıyor ve piyasayı TL'ye boğuyor. TL'ye boğdukça bu sefer iyice talep tarafı da besleniyor ve enflasyon kontrol edilebilir olmaktan çıkıyor.
Faizi bu yıl indirmesi biraz zor gözüküyor çünkü kasımda iyi bir enflasyon rakamı gelse dahi o yeterli olmayacaktır yani aralıkta da enflasyon rakamını görmek isteyecektir.
Kamu harcamaları önemli
Kamu tarafında tasarruf yapılması kamu harcamaları enflasyonun üzerinde etkili olabilir. Para politikasını daha da belki sıkılaştırmak da etkili olabilir ama onu değil, biz faizi indirmeyi konuşuyoruz.
Kamunun harcama tarafında tüketim harcamalarını kısabilir kamu ama diğer harcamalarını kısmasına gerek olmayabilir, yatırım harcaması yapabilir. Bu enflasyonu desteklemez ya da belki asgari ücretle bağlantılı olarak transfer harcamalarını da arttırabilir. İşsizlik olacağı için kamu, maliye tarafına üstlenebilir işsizlik harcaması, işsizlik yardımı vesaire şeklinde.
Böylelikle de belki bu istemediğimiz soğumanın, istemediğimiz etkisini hafifletebilir bir anlamda. Böyle bir şey mümkün ama şimdi baktığımız zaman gerçekten o kadar kolay bir durumla karşı karşıya değiliz. Çünkü beklentiler çok bozuk ve o bozukluğu ortadan kaldırabilecek bir tüketim tarafında da soğumayı göremiyoruz.
İş dünyasıyla konuşmanız lazım
Belki düzenlemeleri baştan çok daha hızlı yapsalardı o zaman istenilen sonuç alınabilirdi ama yapmadılar. Hatta başlangıçta iki ay üst üste genel seçimlerden sonra KDV artırıldı, döviz yukarı doğru gitti. İki ay üst üste büyük bir enflasyon şoku geldi hem dolaylı vergiler ne nedeniyle hem de döviz kuru nedeniyle bozulmuş olan beklenti mekanizması iyice bozulmuş oldu. Dolayısıyla artık o tarafı tamir etmek çok zor bir hale geldi.
Şimdi ücretler devreye giriyor. Ücretleri kontrol edelim deseniz bu mekanizmada, o zaman bu sefer tüm fiyatlarla ilgili düşünmek zorundasınız. Fiyatları kontrol etmekse çok sevimsiz bir şey. Yani çünkü onun için topyekûn bir konsensüs lazım. İş dünyasıyla oturacaksınız baş başa.
Enflasyon düşmezse ne olur?
Ha enflasyon düşmezse ne olur? O zaman böyle bir enflasyonla bu ekonomi nasıl yaşamına devam edebilir? Düşük yatırım, düşük büyüme ama orta düzeyde 30-40'larda bir enflasyon, böyle bir ekonomiyle hayatımıza devam ederiz bu koşullarda. Bu da en riskli senaryolardan bir tanesi.
Yani bunların hepsi olasılık maalesef. Şu anda enflasyon konusunda iyi bir görünüm maalesef göremiyoruz. Yani o çok net yani.
Bir soğuma, bir resesyon, bir işsizlik yaratılacaksa tabii ki bunu bu ortamda mutlaka işsizlik yardımları bütçeden yapılacak transfer harcamalarıyla desteklemek zorundasınız. Bu kadar gelir adaletsizliğinin yükselmiş olduğu, bu kadar satın alma gücünün düşmüş olduğu bir ortamda buna kayıtsız kalmanız mümkün olamaz.
Şimdi ücretleri ileriye yönelik olarak ayarlayalım. Fiyatlar alsın başını gitsin. Böyle bir şey olamaz. Bu kapsamda bir politika yapmadığınız zaman bütün yükü ücretlilerin üzerine bindirmeye kalkarsanız o zaman zaten IMF'nin dediği "yardım nasıl yapılacak falan" onlar da ayrı bir konu tabii ücret enflasyonu tetiklemez demek doğru değil. Yani tetikleyeceği çok açık.
Hiç asgari ücret artışı yapmasanız bile enflasyon yüksek devam edebilir
Şu anda bile diyelim ki asgari ücret yüzde 40 arttırılacak, 50 arttırılacak falan dense direkt fiyatlara yansıyacak bu. Yani şu anki beklenti, fiyatlama davranışına baktığınız zaman yansıyor ama talebi destekler mi? Desteklemez mi? Talebi de tabii ki belli bir ölçüde destekleyecektir yani buna talebi desteklemez demek yani imkânsız.
Bu öne çekilen talep belli mallarda da olsa bütün piyasaya yayılıyor ve dolayısıyla ne yapmış oluyor? Bütün malların fiyatını arttırmış oluyor ve ondan sonra bu sarmalın içinden çıkılmaz hale geliyor.
Diyelim ki hiç asgari ücret artışı yapmasanız bile enflasyonun böylesi devam etmesi bile mümkün.
Şimdi böyle bir kompozisyonda hareket alanınız o kadar daralıyor ki ve asgari ücretlere de zam yapmayalım demek burada, böyle bir ortamda kolay bir şey değil. O zaman ne yapmanız lazım? Dediğim gibi bunu eğer belli bir ölçüde sınırlandıracaksınız oturup iş alemiyle de bunun fiyat artışlarıyla özellikle de hizmet sektörüyle bu konuyla ilgili çok kapsamlı bir konsensusa varmanız lazım.
Yapacağınız artış bu şekilde devam ettiği için enflasyon zaten kırılmayan bozulmuş olan beklenti enflasyonunu devam ettirecek, yapmasanız böyle bir durumda zaten nasıl insanlar bu kadar satın alma güçleri düşmüşken hayatlarına devam edebilecekler? O da çok ciddi bir problem. Demek ki burada maliye politikasının bir kere transfer harcamalarıyla destek yapması kaçınılmaz.
Enflasyonun servet etkisi
Enflasyonun ardında yatan ciddi bir servet etkisi olduğunu biliyoruz tabii ki ama şimdi bununla da nasıl baş edersiniz? Şimdi benim burada en önemli gördüğüm şey vergi tarafı tabii ki. Bütün bunları konuşuyoruz ama vergiyi konuşmuyoruz.
Enflasyon muhasebesi “haksız vergilendirme" diyorlar, hayır, tam aksine bu haklı bir vergilendirme yani orada kazandığı bu servet üzerinden bir vergi verecek. Yani şimdi mesela buna benzer vergilendirmelerin çok hızlı olarak vergi kaçaklarını saymıyorum bile. Öncelikli olarak vergi kaçaklarının ortadan kaldırılması lazım.
Alabildiğimiz dolaylı vergiler üzerinden gidiyor. Gelir vergilerinde kaçaklar sürüyor. Onları çok iyi biliyoruz ve onun ve orada bir adaletli sistem olmadığı da çok açık ve yüksek ve gelir grubundan yüksek vergi almak gibi bir yere doğru gitmiyoruz.
Enflasyonun yükünü ücretli kesim taşıyor
Ücretlere yüklenelim. Efendim ya da sadece her şey ücretlerden çıksın, ücretli kesim, zaten ücretli kesim bu enflasyonun maliyetini taşıyan o.
Gerçek bir vergi adaleti, adaletli bir vergi sistemi ve mümkünse de gerçekten geçmişe yönelik bu kadar aşırı kazanç elde etmiş olan, enflasyon muhasebesi bunun bir örneği, mesela geriye dönük olarak bunları da vergilendirmeye herkesin razı olması lazım. Yani çünkü bu karşı karşıya kaldığımız problem öyle kolay bir problem değil. Dediğim gibi yani bunları aşmazsak karşımızda senaryolar maalesef çok parlak olmayabilir."