Pandemi en çok içecek sanayini olumsuz etkiledi

Pandemide gıda sanayi içinde kapasite kullanım ve istihdam düşüşü en çok içecek iş kolunda yaşandı. Pandeminin etkili olduğu 2019-2020 döneminde birçok restoranın kapanması nedeniyle içecek sektörünün üretim kapasitesi yüzde 17,07, istihdamı da yüzde 0,53 azaldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Pandemi en çok içecek sanayini olumsuz etkiledi

Mehmet Hanifi GÜLEL / İSTANBUL

Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası’nın (TÜGİS) hazırlamış olduğu ‘Salgın Yıllarında Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii’ raporuna göre pandemide kapasite kullanım ve istihdam düşüşü en çok içecek sanayinde yaşandı. Kapasite kullanım oranı içecek üretiminde 2018-2019 yılında yüzde 4,33 artış gösterirken, 2019-2020 yılı olan ve pandeminin etkili olduğu yılda yüzde 17.07 düşüş gerçekleşti. Söz konusu kaybın yaşanması salgın döneminde yaşanılan kapanmalardan dolayı toplu tüketim alanların kapalı olmasından kaynaklandığı belirtiliyor. Fakat 2020 sonrasında ise bu oran artarak yüzde 35,07’ye ulaştı.

Söz konusu raporun 2020 ve 2021 yıllarındaki ekonomik ve sağlık açısından baskılandığı etki altında bıraktığı bir dönemi kapsadığını kaydeden TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Buzbaş, belirtilen dönemde gıda sektöründe yüzde 4,56 oranında istihdam artış yaşandığını, ancak içecek sanayinde yüzde 0.53 azalma gösterdiğini söyledi. Gıda ürünleri imalatı kapasitesinin 2019 yılında yüzde 72,5 olduğunu ve 2020 yılında ise yüzde 71,6’ya gerilediğini aktaran Buzbaş, “Bu oran 2021 yılında ise yüzde 72,1 olarak gerçekleşti. 2019- 2020 salgın döneminde kapasite artış oranı azalmışken, sonrasında 2020-2021 arasında bu oran yüzde 0,67 artış gösterdi” dedi. Raporda un ve unlu ürünler sanayi istihdamının gıda sektörü içindeki oranının ortalama yüzde 45’e yakın olması dikkat çekiyor.

Türkiye’de gıda israfı yüzde 40’a yakın

Yayımladıkları rapor ile 2020 ve 2021 yıllarındaki pandemi içindeki gıda ve içecek sanayinin durumunu fotoğrafını çekmek istediklerini belirten Buzbaş, raporun kapsamına Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi’nin COVID-19 Salgını yıllarındaki genel ekonomik görünümü, COVID-19 Salgınının Türkiye Gıda ve İçecek Sanayine etkileri ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi için seçilmiş iklim krizi ve gıda israfı riskleriyle, özgün fırsatımız coğrafi işaretler olduğunu vurguladı. Gıda sanayinin pandemi öncesi ve sonrasında gıda israfı, bilgi kirliliği ve iklim krizi olarak kangren olmuş bir takım sorunların bulunduğunu bildiren Buzbaş, dünyada gıda israfının yüzde 30’un altında olmasına rağmen Türkiye’de bu oranın yüzde 40 seviyelerinde olduğunu belirtti.

2019-2020 döneminde gıda sanayii ihracat değeri yüzde 4,19 artış gösterdiğini aktaran Buzbaş, içecek sanayinde ise diğer imalat sanayi gibi yüzde 6,16 azalış gözlendiğini iletti. Buzbaş, “Diğer yandan bu dönemde ithalat değerinde 2018-2019 yıllarında azalış olmasına rağmen 2019-2020 yılında gıda sanayinde yüzde 8,41 ve içecek sanayinde ise yüzde 5,99 artış gösterdi. Bunun önemli nedeni gıda ve içecek üretiminin artması ve üretim girdilerinin ithalat ile sağlanması olarak belirtiliyor” dedi.

Sektör 6,6 milyar dolar dış ticaret fazlası verdi

Raporda Türkiye’nin coğrafi işaretlerden yeterince yararlanmadığını ve Ar-Ge alanına yeterince yatırım yapılmadığına dikkat çeken Buzbaş, “Türkiye’de mikro klima bölgelerinin sıklığı neticesinde 2500’e yakın coğrafi işaret tescili alabilecek ürün olduğu tahmin ediliyor. Ancak Ülkemizde Temmuz 2018 itibariyle Türk Patent ve Marka Kurumunun tescillediği 398 ürün, tescil süreci devam eden 352 ürün bulunuyor. AB tarafından onaylanan coğrafi işaretli ürün sayısı sadece 8 tane bulunuyor. Türkiye’nin bu alandaki ürün sayısını artırarak daha yüksek ihracat rakamlarına ulaşabilir” diye konuştu.

Sektörün 2019-2020 döneminde net olarak yaklaşık 6,6 milyar dolar dış ticaret fazlası yaratması, gıda ve içecek sanayilerinin sadece yurt içi talebi karşılamada değil aynı zamanda yurt dışına yönelik üretimin de gerçekleştirdiğini ortaya koyduğunu aktaran Buzbaş, nitekim bu dönemde ihracat endeksi artışı yüzde 4,23 oranında gerçekleşirken, ithalatın ise yüzde 8,27 artış gösterdiğini söyledi.

Ülkelerin korumacılık politikaları işlenmiş gıda ticaretini 2 kat düşürdü

Raporda küresel gıda fiyatlarını artıran en önemli nedenin COVID-19’un küresel tedarik zincirini bozması ve deniz taşımacılığındaki yüksek maliyetin devam etmesi olarak da belirtildiğini ifade eden Necdet Buzbaş, “COVID-19 Salgını, ülkelerin korumacılık ve yeterlik yapılanmasıyla küresel ticaret ve büyüme potansiyellerini daha da bozma sürecini başladı. Dünya toplam işlenmiş tarım ve gıda ürünleri ticareti 2017-2020 döneminde 1,7 trilyon dolar düzeyinde bulunuyordu. Bu yıllarda artış yüzde 6,02 düzeyinde iken, COVID-19’un olduğu 2019-2020 yıllarında ticaret hacmi yavaşlayarak yüzde 2,03 oranında ancak arttı. Bu dönemler ülkelerin kendine yeterliliği hedeflediği politikaların uygulandığını gösteriyor” dedi.

Ekonomi