OSİAD Başkanı Süleyman Ekinci: Dövizdeki artış nedeniyle yatırımdan korkuyoruz

OSTİM Sanayici ve İş İnsanları Derneği (OSİAD) Başkanı Süleyman Ekinci, 1 yıl önce dolar 7 lira iken tonu 600 dolara aldıkları yassı mamul sacın 1000 dolara çıktığını belirterek “Bugün dolar 10 lira. Yani geçen yıl 5 milyon liraya aldığımız ürünü bu yıl 10 milyon liraya almak zorunda kalıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
OSİAD Başkanı Süleyman Ekinci: Dövizdeki artış nedeniyle yatırımdan korkuyoruz

Hüseyin GÖKÇE

DÜNYA Ankara Temsilcisi Maruf Buzcugul’i ziyaret eden OSTİM Sanayici ve İş İnsanları Derneği (OSİAD) Süleyman Ekinci, güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmede bulundu. Pandemide tedarik güvenliği kaynaklı olmak üzere Türkiye’nin özellikle Avrupa’ya yönelik üretim yönüyle çok avantajlı konuma geldiğini söyleyen Ekinci, “Tabiri caizse Avrupa’ya mal üretmeye başladık ama başta enerji olmak üzere girdi ve hammadde maliyetlerindeki artışlar gibi bir açmazımız var” ifadelerini kullandı.

Çok kazandık, çok borçlandık!

Demir çelik sektöründe faaliyet gösteren Süleyman Ekinci, “35 yıllık sanayiciyim, hayatımda hiç bu kadar para kazanmadım. Bulunduğum bölge ağırlıklı olarak çelik, makine imalatı ve endüstriyel tasarım imalatı yapan firmalarla dolu. Hayatımda hiç bu kadar işlem hacminin yüksek olduğu sezon yaşamadım, büyük tonajlar yaptık, büyük para kazandık. İnanılmaz vergi veriyoruz. Hem TL hem döviz bazında hem de tonaj olarak ciro inanılmaz. Ancak hiç hayatımda bu kadar borçlanmadım” dedi.

Girdilerin yüzde 80'i ithal

Nihai ürüne dönüştürülüp satılan malzemenin her seferinde daha yüksek fiyata alındığını ifade eden Süleyman Ekinci, “Dolar bazındaki girdilerimizin maliyeti çok yükseliyor. Hem TL karşılığı hem dolar cinsinden. Ana metal sektöründe girdilerin neredeyse yüzde 80’i ithal. Buna rağmen dünyanın en büyük işlem hacmine sahip ülkelerden biriyiz” diye konuştu.

KOBİ’lerin her geçen gün eridiğini dile getiren Ekinci, “Dövizin bu kadar iniş çıkışlı olduğu, son 3-4 ayda özellikle artışların bizlere satın alma gücü yönünden zararı var. Fiyat veremiyoruz, önümüzü göremiyoruz, yatırım yapmaktan korkuyoruz. Hâl böyle olunca, sürdürülebilir kurun olmaması, yatırım iştahımızı azaltıyor, hem de her geçen gün biraz daha fakirleşiyoruz. Ani iniş çıkışlardan tedirgin oluyoruz, rekabet gücümüzü kaybediyoruz. 1 yıl önce dolar 7 lira iken tonu 600 dolar olan yassı mamul (sac) bugün 1000 dolar ve doların fiyatı da 10 lira. Yani geçen yıl 5 milyon liraya aldığımız ürünü bu yıl 10 milyon liraya almak zorunda kalıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

ABD’den alıp ABD’ye satıyoruz

Girdileri dövizle almalarına rağmen, satışı TL ile yaptıklarının alını çizen Ekinci, “Satışımızın yüzde 80’ini TL cinsinden yapıyoruz, tahsilatımız ise ortalama 90 gün civarında. Zaten o zamana kadar döviz cinsinden fiyat artışı sürüyor. Biz de aradaki farkı banka kredisi ile sübvanse etmek zorunda kalıyoruz” ifadelerini kullandı.

Tüm fiyat artışlarına rağmen Türkiye’nin diğer ülkelere göre işgücü yönünden daha avantajlı olduğunu belirten Ekinci, “Avrupa, Amerika’dan cevher, hurda getiriyoruz, burada inşaat demirine çevirip tekrar ABD’ye satıyoruz. Fiyatımız pahalı olsa ABD bizden alır mı? Üstelik ambargo ve ek vergilere rağmen hâlen daha ucuzuz” dedi. Sektörde kâr marjının da çok düşük olduğunu belirten Ekinci, “Kişi başına tüketimi bizim 3 katımız olan Almanya bile artık kar marjındaki düşüklük sebebiyle işten çekiliyor, üstelik çevreye verdiği zararı da göz önünde bulunduruyorlar. Bu konuda Türkiye’deki firmalar da ciddi yatırım yaparak filitrasyon sistemine geçiyorlar. Yeni kurulan fabrikalar da zaten temiz teknoloji kullanıyor” dedi.

“Vergi barışları kayıtlı çalışanları kayıt dışına yönlendiriyor”

Kayıt dışı vergi nedeniyle, kayıtlının vergi yükünün arttığını belirten Ekinci, “Vergi barışları, 3 yılda bir yapılandırma, matrah, stok artırımı gibi şeyler tekrarlanmamalı. Bunlar, kayıtlı çalışanları da kayıt dışına itiyor. Adil bir vergi yönetim anlayışına ihtiyaç var. Teşvik ve ucuz kredilerin, imalat sanayine, üretime verilmesini arzu ediyoruz. Türkiye’nin üretmekten başka şansı yok. Ülkemizde planlama ile ilgili büyük problem var. OSTİM’de aynı sokakta yan yana aynı işi yapan firma var. Her firmada aynı tezgahtan birkaç tane var. Üstelik bunların kimisi haftada bir gün, kimi ayda bir gün, kimi de günde bir saat çalışıyor. Bunların bir araya getirilmesi, planlanabilmesi lazım” diye konuştu.

“Ticaretin anayasası yeniden yazılmalı”

Yatırımla ilgili konuların doğrudan kişilerin inisiyatifine bırakılmaması gerektiğini söyleyen Süleyman Ekinci, “Devlet Planlama Teşkilatı’nın derhal yeniden kurulması lazım. Şu anda sanayi envanteri yok, kimin kaç makinesi var, ne işe yarıyor, hangileri atıl? Bunlar bilinmiyor. Yan yana kurulan işletmeler bir süre sonra kendisi battığı gibi komşusunu da batırıyor. Eskişehir yolu aksında 20 AVM yapılırken, “Burada yeterince AVM var” demezseniz, vatandaş yapar” değerlendirmesini yaptı. Türkiye’nin ticaret anayasasının yeniden yazılması gerektiğini söyleyen Ekinci, bazı alanlarda ruhsatlar verilirken, mesleki yeterliliğe ve sermaye yeterliliğine de bakılması gerektiğini, söyledi.

Ekonomi