Merkez, Nasreddin Hoca misali...
Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri'nde bu hafta Merkez Bankası'nın kararını değerlendirdi. İkili, piyasadaki beklentilerin aksine, olumlu gelişmelere rağmen bir faiz indirimi için uygun koşulların oluşmasının zorluğuna dikkat çekti.
Güldağ: Merkez Bankası faizde bir değişiklik yapmadı, 19’da sabit tuttu. enflasyondaki yukarı yönlü hareket nedeniyle, bu Para Politikası Kurulu toplantısında daha 'şahin' mesaj verebilir beklentisi vardı. Gördüğümüz o da olmadı. 'Sıkı duruş' ifadesi korunuyor. Ama 'yıl sonuna kadar faiz indirimi yapılmayacağı' veya 'gerekirse ilave sıkılaştırma yapılacağı' yönünde beklenti dile getirenler vardı. O mesaj gelmedi. Aksine faiz indirimi kapısı da açık tuttuldu bana göre...
Ağaoğlu: Ben fazla bir şey beklemiyordum. Bunu pas geçeriz ağustos, eylül aylarında ancak faiz indirimini konuşabiliriz noktasına gelmiştim.
Güldağ: Geçen hafta yıl sonuna kadar hayal olabilir dedik hatırlarsan...
Ağaoğlu: Tam onu diyordum. Hatta doğrusunu isterseniz ben bu sene Merkez Bankası'nın faiz indirmesi şansının zorlanmaya başladığını düşünen tarafa geçtim diyecektim.
Güldağ: Neden öyle?
Ağaoğlu: Çünkü artırılması gereken bir ortamda halen daha masada siz faizde indirim tarafında duruyorsanız, bunu yönetmek çok zor olur. Çünkü piyasa bu tahmin edilemezlik ortamında 'ne zaman başım belaya girecek' diye düşünecektir. Bir öngörülemezlik ortamında sürpriz biçimde böyle bir hata olursa 'ben bunu savuşturabilir miyim, savuşturamaz mıyım' diyerek çok temkinli davranacaktır. Nitekim öyle davranmaya da devam ediyor.
Güldağ: Tabii bu fiyatlamaları da ciddi biçimde etkiliyor...
Ağaoğlu: Öyle... Borsa bir türlü çıkamıyor. Bir türlü çıkamayan borsa diyorum çünkü şöyle bir karşılaştırın, en ucuz borsa durumuna gelmiş durumdayız. Bir arkadaşımın yorumuna göre fiyat/kazanç oranı bakımından Pakistan’dan da daha düşük hale gelerek, ilk sıraya yükselmişiz.
'Çıkmayan Borsa'yı neler tedirgin ediyor?
Güldağ: Sevinilecek haber değil...
Ağaoğlu: Sonuçta belirsizliğin getirdiği olumsuz fiyatlamalar... Öngörülebilirlikten kasıt da şu: Sürprizler eskiden hep Merkez'den yapılırdı. Ama artık merkez bankaları neredeyse piyasaları takip eder hale geldi. Ki bunun en güzel örneği Fed. Ama şu anda görüldüğü kadarıyla bizim Merkez Bankamız ilk fırsatta faiz indirmeyi kerterizlemiş. İlk fırsatta yapılacak iş faiz indirimiymiş gibi görünüyor. Doğrusunu istersen bu borsa dahil, bütün piyasayı tedirgin eden bir durum.
Güldağ: Ama kur tarafından bir oynama olmadı. İşaret de vermedi...
Ağaoğlu: Evet kur tarafında hemen hemen hiçbir şey olmadı. Faizlerin yüksek kalmaya devam edeceği beklentisi aslında kurdaki yukarı yönlü baskıyı azalttı. Şu anda net bir müdahale olmaksızın, herhangi bir söylem değişikliği olmaksızın kurun sürekli yukarıya giden, TL’nin sürekli değer kaybettiği bir dönem yavaş yavaş faizin beklenenden daha uzun süre istikrarlı bir şekilde yukarıda kalacağı düşüncesi hakim.
Güldağ: Ya aşağı yönde? Çünkü o yönde de beklentiler var...
Ağaoğlu: Onu da pek ihtimal dahilinde beklemiyorum. Benim daha önceki tahminim yıl sonu 8.65’ti.
Güldağ: Şimdi ne oldu?
Ağaoğlu: Aynı kaldı. Faizde herhangi bir indirime gidilmediği durumunda yılı 8.65 seviyelerinde kapatırız.
Güldağ: Çünkü, 'Merkez neden faiz artırmadı' diye sorgulayanlar var. Dövizin yüksek kalmasının faturası hep döviz borcu olanlara ve tabii dar gelirlilere çıkıyor' deniliyor. Faiz yıl sonuna kadar değişmeyecekse...
Merkez Bankası'nın yapacağı pek bir şey yok
Ağaoğlu: Değişmeyeceği ihtimalinin arttığını görüyorum. Ağustos, eylül gibi faiz değişikliği yapmadan geçilecek olursa 19 faizi yıl sonuna kadar koruruz.
Güldağ: Baktım, Merkez Bankası kararı sonrasında, hem içeride hem de dışarıda aklına fikrine, tahminlerine güvenilir analistler, yıl sonuna kadar 100 baz puan indirim beklentilerini tekrarladılar. Hatta kimileri ekim-kasım tarihlemesi yapıyor politika faizi indirimi için. Ama doğrusu ben de enflasyondaki gidişata bakınca zor görüyorum. Ayrıca yeri gelmişken söyleyeyim; 'faiz indirimi kapısını açık bıraktı' derken, Para Politikası Kurulu'nun metnine yeni giren bir ifadeye dikkat çekmek isterim: "...ihracattaki güçlü artış eğilimi ve aşılamadaki kuvvetli ivmenin turizm faaliyetlerini canlandırmasıyla yılın geri kalanında cari işlemler hesabının fazla vermesi beklenmektedir.” Gelişmeler bu yönde olursa, Merkez bunu indirim yönünde kendine bir zemin olarak alabilir. Kaldı ki, kimi gelişmeler bu yönde. İhracat gerçekten iyi gidiyor. Siparişler devam ediyor. Turizmde de 20 milyar dolar gelir beklentisi telaff uz ediliyor.
Ağaoğlu: Turizm gelirlerinde olağanüstü bir gelişme yaşanırsa, virüste 'dördüncü dalga' işin içine girmezse gerçekten hoş bir sürpriz de olabilir. Hem büyürken hem de cari fazla veriyor olmak Türkiye ekonomisine bir moral de verebilir. Ama şu anda azalıyor olmakla birlikte cari açık veriyoruz. Yıllık olarak 30 milyar dolar civarında...
Güldağ: Doğru söze ne denir? Ayrıca Merkez Bankası, faizle ilgili karar alırken geçmiş enflasyonu değil, enflasyonun kısa vadede izleyeceği patika tahminine göre belirler. Ancak işte orada işler sarpa sardı bana göre. Görünüm düzelmiyor aksine bozuluyor. Haziranda aylık bazda mayısın iki katı gelir demiştik, öyle oldu. Alaattin Aktaş hesaplamış, haziranın son günü yapılan doğalgaz, elektrik ve LPG'deki fiyat ayarlamaları temmuz enflasyonuna en az 0.80 yukarı yönlü etki yapacak. En az diyorum çünkü bunun bir de dolaylı etkileri var. 1.5 puan olsa temmuz enflasyonu yıllık yüzde 19'u buluyoruz zaten. Yani reel faiz de bitiyor.
Ağaoğlu: Orada Merkez’in yapacağı çok fazla bir şey yok.
Güldağ: Var tabii ama asıl adımın siyasetten gelmesi bekleniyor. Ayrıca geçen hafta da bütünlüklü bir program ihtiyacını vurgulamıştık.
Ağaoğlu: Şimdi biz Nasrettin Hoca misali ektik, dikenleri bekleyeceğiz. Şu anda turizm o konudaki hızlı büyüyen dikenimiz. Özellikle charter uçuşlarına bakıyorum, dişe gelir olmamakla birlikte pozitif gelişmeler var. Aşılanma da 18 yaşın altına kadar indi. Bence bizim açımızdan olumlu haberler. Ama altı ayda turizm sayesinde toparlayacağız dediğimiz zaman iki şey söyleyeyim. Bir, vakit daralıyor, sezon bitecek. Ona çok fazla yapacak bir şey yok. Diğer taraftan da petrol fiyatları 76.5 dolarlarda. 80 dolara kaldı 3.5 dolar.
Gaziantep ihracatta 10 milyar dolara koşuyor
Güldağ: Petrol tarafına gelelim ama turizm ile ilgili bir şey ifade edeyim. Sektör temsilcileri, bu sene sezonun uzayabileceği kanaatindeler. Kasım, hatta aralık ayına kadar. İhracat tarafındaki ivmelenme konusunda Merkez Bankası doğru bir tespit yapmış görünüyor. Hemen her sektörde artış var. İl bazında da öyle... Mesela Ticaret Bakanı Mehmet Muş'un katılımıyla yapılan TOBB Sektör Meclisleri toplantısında Adil Konukoğlu söylüyordu Gaziantep'in ihracatı 2020 temmuz-2021 temmuz dönemi diye bakınca 10 milyar doları yakaladı diye... Yıl sonundaki beklentisi daha da iyi. Toplamda 200 milyar doları geçeceğimiz artık kesin gibi. Mermerciyle, beyaz eşyacıyla, civatacıyla kimle konuşsam durum aynı… Çetin Tecdelioğlu söylüyordu geçen, 'Son 10 yıldaki altın yılımızı yaşıyoruz' diye. 'Neden' diye sordum, 'Ben cıvata satıyorsam, herkes bir şeyleri birleştirip, satıyor demektir' dedi. Üretim de ihracat da canlı. Çoğu yıl sonuna kadar siparişini almış, 2022'ye çalışıyor. Tekstilci de öyle, makineci de... 'Kadın için taşıyoruz' buluşmasında Jak Eskinazi, Mukadder Özden, Feyzan Dirin beraberdik. Üçü de aynı şeyi söyledi. Bakıyorum, bankacılık tarafında sendikasyonlar da iyi gidiyor.
Ağaoğlu: Sendikasyon tarafına katılıyorum. Çok yol kazaları olmuyor, ama şunda da anlaşalım ki, yeniler yüksek fiyatlardan. Eskiler kadar makul değil. İkili üçlü fiyatlamalar var. Risk primiyle, bulunduğunuz sektörle mutlaka ilgilidir ama bu kadar farklı fiyatlamaların olması garip geliyor bana. Dünyada bedava para döneminin olduğu bir ortamda sadece döndürmenin büyük bir marifet olduğunu düşünmeyen taraftayım. Uygun koşullarda döndürmek de en az sadece döndürmek veya uzatabilmek kadar önemli. Yeni çok fazla alınmıyor, alınanların da maliyetleri yüksek açıkçası. Uzatılanlar da ne öldürüyor, ne olduruyor'. Öyle bir ortamdayız. Sanayi konusunda ise seninle aynı fikirdeyim. Sanayi çok iyi gidiyor, ihracatta gerçekten çok başarılılar. Hepsini kutlamak lazım. Evet, iyi bir resim görünüyor ama toplam resme baktığımızda maalesef o kadar parlak değil.
Güldağ: Güllük gülistanlık değil tabii. İhtiyaçlar var. Özellikle finansmanda... Ağaoğlu: Gene de iyi haberler göz ardı edilmemesi gereken gelişmeler... Güldağ: Öyle ama sermaye açığı var. Hammadde fiyatlarındaki artış, navlundaki artış, ÜFE'deki rekorlar, vadelerin yönetilmesi derken, sermayeler eriyor. İşletme sermayesi ihtiyacı artıyor. KGF beklentileri yüksek.
Ağaoğlu: Onları da sonraki sohbetimizde ele alalım. Benim de söyleyeceklerim var. Şimdi bütün okurlarımıza ve izleyenlerimize iyi bayramlar dileyelim.
Güldağ: İyi bayramlar olsun. Canı gönülden herkese sağlıklı, huzurlu, keyifl i bir bayram diliyoruz. Tabii sürdürülebilir bir gelecek de...
Petrolde 80 dolar ısrarı var ama abartırlarsa düzeltme gelir
Güldağ: ABD enflasyonu 5,4 gelince altın hareketlendi. Petrol de öyle...
Ağaoğlu: Bu enflasyon maalesef bedava paraya rağmen talep kaynaklı bir enflasyon olmadı. Çünkü dünyada insanların gelirleri yardımlar dışında çok artmadı. Yardım veren ABD ve Avrupa olsun, burada kalıcı gelir artışı yok. Talep kısa vadeli. Zaten enflasyon geçici mi, kalıcı mı tartışmasına yol açan da bu.
Güldağ: Zenginin bu enflasyon derdi bizi de etkiliyor. Faiz artırımlarının giderek gerçeklik kazanmasıyla, gelişmekte olan ülkelerden para çekilişi olasılığı da arttı. Bu da kurlar üzerinde baskı yaratıyor. Yani bizdeki enflasyon artışını tersine çevirecek bir zemin yok. TL'de bir değerlenme beklemek de gerçekçi değil bu durumda...
Ağaoğlu: Gelinen noktada enflasyondan korunacağım amacıyla bir hamle var mı diye bakarsan halen daha emtia tarafındaki baskı nedeniyle fiyat artışları var. Petrolle altın ve gümüşü buradan ayırmak lazım diye söylüyorum. Bugün bir hareket var altında ama petroldeki hareket daha önce de konuştuğumuz gibi bu 80 de 80 noktası… Yani burayı göreceğiz çabası var.
Güldağ: 80 ısrarı mı diyeceğiz ona?
Ağaoğlu: Ben öyle diyorum. Varil başına 80 doları bir göreceğiz. Sonra bakacaklar. Ama benim gördüğüm 80’de bir durmaları lazım. Çünkü oradan sonra tüketici talebinin de her ne kadar ertelenmiş talep olsa da her ne kadar İran daha resmin içine girdi girecek noktasında olsa bile petrolde çok hızlı talepten kaynaklı bir artışı gerektiren veya haklı çıkaran bir şey yok. Benim ülkeler üstü manipülasyon teorim halen daha devam ediyor. Ama 80 dolardan sonra abartırlarsa tüketim tarafı buna cevap verecektir diye düşünüyorum. Diğer yandan petrolle ilgili İran meselesi halen daha gündemde. Netleştiği zaman oradan ciddi bir düzeltme gelmesini bekliyorum. Sonuçta 80 dolar meselesi halen gündemde. Bu da cari açık mı, fazla mı meselesinde Merkez Bankası’nın işini kolaylaştırmıyor.
Güldağ: Bu sohbetlerimizin geleneksel unsurlarından biri altındır. Ne diyorsun?
Ağaoğlu: Altında enteresan bir hareket var. Çarşamba günü 1835 dolar kritik seviyesine yaklaştı. 1830’lara geldi ama henüz daha orayı kırmadı. 1835’in üzerine giderse orada dediğim gibi enflasyondan korunma devreye giriyor, altına bir yönelim olabilir. Ama şu anda böyle majör bir enflasyondan korunma çabası yoğun değil. Onun için bir süre sonra altının gerileme ihtimali var.
Euro-dolar dalgalı, emtia son çeyrekte zamlanabilir
Güldağ: ABD enflasyonu Euro-dolar paritesini de etkiledi...
Ağaoğlu: Eh, bu kadar hareket her şeyi etkiliyor tabii... ABD enflasyonunda 2008’den bu yana en yüksek seviye. Kalıcı mı geçici mi tartışması devam ediyor ama enflasyon ortada. ABD'de ücretlerin artmıyor olması, 'geçici olacak' argümanını destekliyor.
Güldağ: Biden'ın iddialı altyapı harcama ve destek programı talebi de yüksek tutarak enflasyonun devamına katkı yapabilir. Kalıcı mı, geçici mi sorusundan çok, asıl soru 'ne kadar sürecek' olmalı.
Ağaoğlu: Kalıcı olursa hakikaten işleri çok zor. Alışık değiller...
Güldağ: Sert faiz artışları gelir mi?
Ağaoğlu: Şu anda ihtimal düşük ama artık sıfır değil. Dolar değer kazanıyor parite tarafında. 1.1865 kritik seviye. Şu anda altındayız. Son iki haftanın özel bir trend seviyesi var. Onu izliyorum. Cuma kapanışına bakacağım. 1.1872 yanılmıyorsam kritik seviye. Son dönemde her seferinde bir üstüne atıyorlar. Çok fazla düşmesin diye bir çaba var anlaşılan. Ama ben Euro'nun önce 1.1690- 1.1700’lere kadar değer kaybetmesini bekliyorum. Sonra 1,23’lere doğru bir hareket olacak. Beklentim o yönde.
Güldağ: Euro dolar karşısında önce inecek, sonra çıkacak yani...
Ağaoğlu: Evet, 1,23’lere doğru bir hareket olmasını bekliyorum. 1.1650-1.1700 bandını test ettikten sonra... Şu andaki faiz koşulları aynen devam ettiği takdirde, dolardaki değer kazancının çok da kalıcı olacağını düşünmüyorum. ABD’nin de çok isteyeceğini düşünmüyorum. Hal böyle olursa altın ve gümüşün de Euro ile değer kazanması artacaktır.
Güldağ: Bu dalgalı seyri nasıl bir vadede düşünüyorsun?
Ağaoğlu: Yılın son çeyreğinde bu harekete başlamış ve hatta 1.23’lere tekrar gelmiş olabiliriz diye düşünüyorum.
Güldağ: Hatta o yüzden altın tarafında bir miktar geri çekilme olur demiştin, o oldu. Ama sonra çıktı. Yine gerileme olur mu?
Ağaoğlu: Halen daha olabilir, bu yılın yeni düşüklerine gidebilir.
Güldağ: Ya emtia tarafında? Şimdilik bazı düşüşler oldu.
Ağaoğlu: Dolar değer kaybettikten sonra, dolar bazında fiyatlanan her emtianın fiyatında yıl sonuna doğru artma ihtimali var. Ama bu sefer talepten değil. Doların değer kaybından...
Güldağ: Bir tür dolar zammı bekliyorsun yani...
Ağaoğlu: Aslında öyle olacak. Daha önce de gördük bunu birkaç defa. Dolar değer kaybettikçe dolar bazında fiyatlanan emtianın da dolar bazlı fiyatı artıyor. Öyle bir durumla karşı karşıya kalabiliriz yılın son çeyreğinde.
Güldağ: Bari bayramda rahat mıyız?
Ağaoğlu: Ağustos’un ortasına kadar rahatız. Bizden değil de dünyadan kaynaklanan bir avantajımız olacak.