Merkez koruma kalkanını açtı

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, bu hafta Şans Sohbetleri’nde Merkez Bankası’nın faiz artırımı kararını değerlendirdi. Dış ve iç politikada bazı riskler olduğunu kaydeden ikili, olası risklere karşı Merkez Bankası’nın attığı bu adımın elini güçlendireceğini dile getirdi. Ağaoğlu ve Güldağ ayrıca kurlarla ilgili de değerlendirmelerde bulundu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Merkez koruma kalkanını açtı

Güldağ: Gündemdeki en sıcak gelişme Merkez Bankası’nın yaptığı faiz artırımı. Hani tulum diyemem ama 100 baz puan artış olacağı konusunda piyasada bir mutabakat vardı. Ama Merkez 200 baz puan artırarak 19'a çekti politika faizini. Gerçi biz hiç o tarafta değildik. Maliye politikalarının devreye girmesinin zamanı olduğu, piyasada istikrar sağlaması açısından kuvvetli bir reform paketinin en az 100 baz puan kadar kıymetli olduğunu vurguluyorduk.

Ağaoğlu: Burada ben çok uzun zamandır ilk defa Merkez Bankası’nın aldığı kararda bu kadar uzakta kaldım, yanıldım. İlk defa derken, çok defa yanıldım ama ilk defa bu kadar farklı görüşlerdeyiz Merkez'le...

Güldağ: Sonuçta beraber yanıldık. Ben de 'Merkez Bankası yapacağını yaptı' diyordum, 'enflasyonda hızlı çıkış olmazsa makroekonomik istikrar için bugün artık para politikası dışında atılacak farklı adımlara ihtiyaç olduğu' düşüncesindeydim.

Ağaoğlu: Gerçi beklentimiz bakımından çok da fena da bir oranda değilmişiz. Önceki akşam bir Twitter anketi yaptığımda, yüzde 47 faizleri sabit tutar, yüzde 36 katılımcı 100 baz puan artırır derken, yüzde 6’lık kısım 200 baz puanlık artış bekliyordu. Gerçekten de piyasa adına beklentinin üstünde bir faiz artışı olarak geldi.

Güldağ: Piyasa bu oranda bir faiz artışını beklemiyordu doğrusu...

Ağaoğlu: Şu andaki enflasyon ve enflasyona ilişkin beklentilerin bozulması nedeniyle reel faizin artık 'reel' olmaktan çıkıp sıfırlanmaya yakın olması sebebiyle bir faiz artışı bekleyen bir görüş vardı. Özellikle yabancı yatırım bankalarından gelen raporlar, onların Türkiye analistlerinin yorumları derken, bir faiz artış beklentisi piyasalara yayılmaya başladı. Ama 100 baz puana bile razı olacakken piyasa, ki normal kabul edecekti, 200 baz puanlık artış geldi.

Güldağ: Enflasyon korkusu mu?

Ağaoğlu: Enflasyonun temel dinamiğine baktığımızda, bu kadar düşük faizle kredi verilmesinin, bu kadar hızlı kredi büyümesinin sonu hüsranla bitecek dediğimiz hüsran dönemindeyiz bence. O dönemden bugüne sarkan talepler var. Merkez Bankası da raporunda belirtmiş. Aşırı gevşemenin beraberinde talebi getirmesi… Restoran fiyatlarına baktığımızda, benim kendi arkadaş gruplarımda da bayağı dile getirildi. Yüzde 50’ye yakın artışlar var.

Güldağ: Benim gözlemime göre yüzde 20 o oran. Semtine göre değişir...

Ağaoğlu: Şimdi bir kısmı doğal olarak masa sayılarının azalmasından kaynaklanıyor. Ertelenen talebin etkisi var. Bir miktar da geçmiş kayıplarını karşılama çabaları var.

Güldağ: Bunlar hiç şüphesiz enflasyona yansıyacaktır. Kur da öyle...

Ağaoğlu: Esas baskı, ucuz kredinin verilmesiyle başlayan talep enflasyonuna karşı bu sefer arz yönlü bir enflasyon var, oradan kaynaklanıyor.

Güldağ: Büyük kısmı yurtdışından geliyor. Geçen hafta konuştuk ‘enflasyon ithal ediyoruz’ diye. Bakır, tarımsal emtia... Kimi fiyatlarda inişler var ama durum esas olarak sürüyor. Tüm dünyada yaşanan arz çöküşü kaynaklı bu enflasyona karşı faiz artışıyla mücadele etmek ne kadar anlamlı?

Ağaoğlu: O ciddi bir soru işareti... Talep yönlü bir enflasyon olmadığı için bunu engelleyecek bir faiz artışına gerek yoktu diye düşündük ya zaten. Lakin emtia fiyatlarının artışından gelen maliyet yönlü enflasyonu siz baskılama için faizi artırdığınızda bu kur üzerinde düşürücü etki yaratacak. Evet doğru... Düşen kur, enflasyon rakamlarının düşük çıkmasına sebep olacak. Fakat bu bizde dövizde bir tür enerji birikmesine yol açıyor. Bir gün geliyor bu enerji birden patlıyor. Şimdi ona meydan vermemek adına mı fazla yüksek faiz veriyoruz noktasındayım.

Güldağ: Sonuçta şimdi faiz artışıyla reel sektörün maliyetleri biraz daha arttı. Gerçi Fitch, Türkiye ekonomisi için 2021 yılı büyüme tahminini yüzde 3.5'tan yüzde 6.7'ye revize etti. Ama reel sektörün sıkışacağı ortada. Bugün sattığın ürünün hammaddesini yerine koyabilmek için ilave finansmana ihtiyaç duyulduğu bir ortamda bu faiz düzeyi işleri zorlaştıracak. KOBİ'lerle konuşuyoruz. Faiz artırımı değil, indirimi istiyor. Zaman harcamadan Merkez'in, fiyat istikrarı için faiz artırmak durumunda kalmayacağı politikaları devreye almak gerekiyor.

Ağaoğlu: Bu yönden haklısın...

Güldağ: Şirketler kesimine yapacağı olumsuz etkilere, onun ötesinde Fed’in gayet güvercin mesajlarına rağmen, 200 baz puan faiz artışı yapıyorsa, Merkez'in bildiği ya da beklediği bir şey var diyebiliriz.

Ağaoğlu: Belki bizim bilmediğimiz bir şey var ya da öngörüyor...

Güldağ: Sınırlı bakışımızla faiz artışını gerekli görmesek, sakıncalarına dikkat çeksek de, Merkez Bankası verdiği sözleri tutması açısından iyi bir sınav verdi bence. Kredibilite inşasına devam ediyor. 'Gereği yapılacak' demişti, yapıyor. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali de, geçen gün İş'le Buluşmalar'da söylüyordu; 'Merkez Bankası'nın verdiği mesajlar kuvvetli. Sadece mesaj da değil, uygulaması da var' diye. Bu kararla piyasaya verdiği güven açısından söylüyorum. Hem içeride hem dışarıda...

Ağaoğlu: Bunun Merkez'in ve başkanı olarak Ağbal’ın kredibilitesine de katkı sağlayacağına katılırım. Çok da önemlidir. Merkez Bankası'nın bu seferki uygulaması çok daha net. ‘Sıkı para politikası kararlılıkla uzun bir müddet sürdürülecektir’ diyor. Benim için bundan sonra en kritik cümle bu olacak. Merkez Bankası'nın kendi içerisinde istikrarlı olduğu söyleniyor. Doğrusu bu açıdan bakınca çok da itiraz edebileceğimiz bir karar değil.

Güldağ: Bir de önümüzdeki dönemde belirsizliklerin olduğunu biliyoruz. Amerikan 10 yıllık tahvil gelirleri, 1.60 desen bile, kısa sürede 0.60’tan buralara geldiğine göre en az 1 puana yakın bir artış oradan var.

Ağaoğlu: Şu anda bakıyorum 1.75 Amerikan 10 yıllık faizleri...

Güldağ: 2’ye doğru gideceğine yönelik söylemler de var. Bu, kurları yeniden etkileyebilir. Enflasyonun daha da yükseleceğini bildiğimiz ortamda, bir ön alan adım olarak bakılabilir. Bir koruma kalkanı yaratmak amacıyla yapılmış olabilir mi?

Ağaoğlu: Merkez Bankası koruma kalkanını açtı, orası kesin. ABD 10 yılılk tahvil faizi Fed açıklamasından sonra da yükseldi. Bunu da hesaba katan bir ön alıcı adım geldi diyebilir miyiz TCMB'den? Diyebiliriz. Bu açıdan bakınca haklılık payı var. Çünkü 1.80 bandı kritik bir eşik. Şimdilik burada tutulabileceğini düşünüyorum. Ama bir risk. Bu riski bertaraf etmek açısından faiz artışı kararı faydalı. Bunun yanı sıra HDP'nin kapatılması olayı, Mısır'la ilişkilerdeki düzeltme iyi haber olmasına karşın, Doğu Akdeniz'deki belirsizlikler, Biden'den beklenen telefonun bir türlü gelmiyor olması ve benzeri meseleler de var risk cephesinde. İzleyip göreceğiz.

Faiz artışı çok yüksek, şimdi çok hızlı faiz indirimleri gerekecek

Güldağ: Politika faizi 17'de iken daha net söylüyorduk ama şimdi 19'a çıkınca yine de yıl sonunu Merkez Bankası'nın faizi 14 civarında bitirme ihtimali var mı sence? Ağaoğlu: Halen yıl sonu tahminim 12.5-13.5 bandında. Bence sıkıntı başka olacak. Güldağ: Ne gibi sıkıntılar?

Ağaoğlu: Bu kadar yükseltip faizleri çok hızlı indirirseniz bu sefer de kafa karışıklığı ve tabii oynaklığı artırıcı bir etki yaratacaktır. İşler yoluna girdiğinde çok hızlı faiz indirimleri gerekecek. Onu hep beraber göreceğiz. Ama en azından yaz dönemini rahat geçireceğiz gibi görünüyor.

Güldağ: Hiç şüphesiz orada emtia fiyatlarındaki seyir çok etkili olacak...

Ağaoğlu: Emtia fiyatlarında geçen yıldaki diplere göre yüzde 100’leri aşan artışlar var. Bu artışlar kendini yavaşa yavaş düzelmeye, toparlanmaya bırakacaktır. O yüzden de, hemen bu faiz artışı aksiyonu almak gerekli miydi diye soru işaretim oluşuyor her şeye rağmen.

Güldağ: Merkez Bankası'nın açıklamasında emtia tarafına da değiniliyor...

Ağaoğlu: Açıklamada bunu haklı çıkaracak ne var diye baktığımızda, iki cümle arka arkaya söyleyeyim; "İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda fiyatları ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Öte yandan, bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtlarıyla gerçekleştirilen ücret ve yönetilen fiyat ayarlamaları orta vadeli enflasyon görünümü üzerindeki önemini korumaktadır." Bu cümle Merkez Bankası’nı teorik olarak haklı çıkarmakla birlikte, iki tane unsur var. Bir tanesi yurtdışından gelen fiyat artışları, bu önemli bir konu ve bizim burada yapacağımız çok bir şey yok. Diğer yandan da, 'gerçekleşen ücret ve yönetilen fiyat ayarlamaları' diyor. Ücret artışları hepimizin bildiği gibi geçmiş yılların enflasyonu kadar oldu. Onun yeni bir enflasyon yaratmasını beklemek bana anlamlı gelmiyor. 'Yönetilen fiyat ayarlamaları' derken bu da devletle ilgili olan bir mekanizma. Sayın Cumhurbaşkanı 'fiyat ayarlamaları beklenen enflasyona göre yapılacak' dedi. Ama geçen dönemde bunlar gerçekleşmiş enflasyona göre yapıldı. Bunların hepsini bir araya getirdiğimde faiz artışını çok çok anlamlı görmediğimin tekrar altını çizeceğim. Merkez Bankası’nın 200 baz puanı gereğinden fazla oldu. Çünkü bu denli yüksek faizi karşılayabilecek bir FAVÖK geliri elde eden şirket sayısı oldukça az. Bu faizle kazanan kişi sayısı çok daha az olacaktır.

Kurlarda radikal bir düşüş olmaz

Güldağ: Merkez'in kararından sonra iki konu önemli. Bir, piyasa faizi ne olacak?

Ağaoğlu: Bugün yüzde 19 politika faizi olduğu yerde kredilerin 20, 21 hatta 22 seviyelerine çıkması sürpriz olmaz. Çıkacaktır da...

Güldağ: Kurlara ne diyorsun? Karar sonrası 7.35'in altına indi.

Ağaoğlu: Kurlara ilişkin beklentim hiç değişmedi. Merkez Bankası’nın kararı öncesinde de, artırsa da artırmasa da faizi her iki durumda da 7.35’e inecek demiştim. Aradaki fark şuydu: Faiz artarsa hemen 7.35’e iner demiştim. Faiz artmadan sabit kaldığında önce 7.65-7.75 bandına çıkar sonra yine 7.35’e iner demiştim.

Güldağ: Ya bundan sonra?

Ağaoğlu: Bugünkü koşullarda, tabii ki yeni bir şok, yeni bir problem, yeni bir dalga gelirse ona bambaşka önlemler alınması gerekebilir. Ama şu andaki göründüğü 7.35 seviyesinde çok radikal bir düşüş olmasını beklemiyorum.

Güldağ: O zaman da ihracat tarafı sıkıntıya giriyor çünkü...

Ağaoğlu: Hatta şu fikrimi de paylaşayım ama bu da sürpriz olarak kalsın. Ben Merkez Bankası’nda karar vericilerden biri olsaydım böyle bir faiz artışı yerine, "Kur 6.85’e düşerse rezervleri güçlendirmek için 5 milyar dolar, dolar alımına başlayacağım" diye bir açıklama yapardım. Çünkü sadece bu yönde bir açıklama yapsanız bile hiçbir maliyeti olmadan kurun aşağı düşüşüne destek sağlayacaksınız. Üstüne üstlük ihracatçılara da sıfır primle bir 'put opsiyonu' vermek gibi olurdu. Bence etkisi faiz artışından daha etkili olurdu.

Ekonomi
Bu konularda ilginizi çekebilir