Merkez, erken faiz indirimine kapı aralamadı

Merkez Bankası sıkı duruşunu ağustos Para Politikası Kurulu kararında da korudu. Ancak yurtiçi talebin enflasyonist baskısının azaldığına işaret etti, enflasyon beklentilerine ve hizmet enflasyonundaki katılığa ise önceki metinlere göre daha fazla dikkat çekti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Merkez, erken faiz indirimine kapı aralamadı

ŞEBNEM TURHAN

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu ağustos toplantısı kararında beklenildiği gibi politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bıraktı. Piyasa sürekli tartıştığı politika faiz indirimlerinin başlamasına yönelik bu ayki PPK metninde rehberlik bekliyordu.

Merkez Bankası PPK metninde aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunu sürdüreceğini vurguladı. Ayrıca Merkez Bankası enflasyonda belirgin ve kalıcı bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşunu sıkılaştıracağı ifadesini de metinde korudu. Ama ekonomistler her şeye rağmen metinde bir yumuşama olduğunu belirtti.

Uzmanlar, metnin özellikle hizmet enflasyonuna ve enflasyon beklentilerine dikkat çektiğini ve bunlar istediği seviyeye gelmeden bir indirimden bahsedilemeyeceğini dile getirdi. Faiz indirimi için rehberlik ve yönlendirmenin en erken ekim, indirimin ise Ocak 2025 toplantısında olması beklentileri arttı.

Merkez Bankası PPK son 5 toplantıda politika faizini yüzde 50’de sabit tutuyor. En son martta 500 baz puanlık artırım yapılmıştı. Ağustos PPK toplantısı son aylardaki toplantıların aksine gelebilecek sinyaller nedeniyle piyasa tarafından daha dikkatle takip edildi. Sürekli tartışılan hatta bazı ekonomistlerin erken bulduğu politika faizi indirim tartışmalarına bir rehberlik ve yönlendirme yapması beklenen Merkez Bankası ağustos PPK toplantısı sonrası metni değiştirse de sıkı para politikası vurgusu ve bozulma durumunda sıkılaştırmayı artıracağı vurgusu korundu.

Yurtiçi talebin enflasyonist etkisi azaldı

Enflasyon beklentilerine ilişkin paragraf haziran metnine göre büyük ölçüde değiştirilirken temmuz ayında aylık enflasyonun ana eğiliminin, hazirana kıyasla sınırlı bir şekilde yükselirken ikinci çeyrek ortalamasının altında kaldığı belirtildi. Üçüncü çeyreğe ilişkin göstergelerin yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyonist etkisinin azaldığına işaret ettiği kaydedilen PPK metninde “Mal enflasyonu düşerken hizmet enflasyonundaki iyileşmenin gecikmeli olacağı değerlendirilmektedir. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri ve jeopolitik gelişmeler enflasyonist riskleri canlı tutmaktadır” ifadesi ile ekonomistlere göre Merkez Bankası enflasyon beklentilerini yönetmeye odaklandı. Ekonomistler, metinde “Kurul enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunun dezenflasyon süreci açısından göreli öneminin arttığını vurgulamıştır” cümlesinin ise  son dönemde yapılan kamu fiyat ayarlamalarının yansıması olduğu görüşünde.

Enflasyon beklentilerinin tahmin aralığına yakınsaması

Metinde, para politikası duruşuna ilişkin paragrafta da kararlı duruşun; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenfl asyon sürecini güçlendireceği dile getirildi. Bu ifade reel değerli TL vurgusunun korunması nedeniyle ekonomistler tarafından önemsenirken PPK metninde “Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” denildi.

Yeni eklenen aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği ifadesi önümüzdeki aylarda faiz indirimi bekleyenlerin önünü kapatırken enflasyonun yüzde 40-45’li seviyelere gerilemesi beklenilen ekim ayında indirimler için Merkez Bankası’nın ilk yönlendirmelerini yapabileceği yorumlarına yol açtı.

EKONOMİSTLER PPK KARARINI NASIL YORUMLADI?

■ Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara: TCMB beklendiği gibi faiz oranlarını sabit tutu. Metinde bir önceki aya göre kritik bir farklılık yapılmamış. Açıklamanın tonu genel olarak sıkı para politikasının kısa vadede devam edeceğine işaret ediyor. Böylece erken bir faiz indirimi beklentisinin de önüne geçilmiş oluyor. Buna rağmen enflasyon görünümünde beklenen iyileşmeye ve ekonomik aktivitedeki yavaşlamaya referans verilerek şahinlik dozunun bir kademe azaltılmış olması da dikkat çekiyor. Önümüzdeki aylarda para politikasının duruşunun enflasyon ve fiyatlama davranışına göre şekilleneceği ima ediliyor. Genel olarak PPK metnini dengeli ve kararlı bulduğumu ifade edebilirim. Tek eksiği merkezi yönerim bütçe harcamalarındaki hızlı artış ve kamunun kontrol ettiği ürünlere yapılan zamlardan bahsetmemiş olması. Özel sektörün fiyatlama davranışının düzelmesi için öncelikle kamunun tasarruflarını artırması ve kendi kontrolündeki olan fiyatlarda öngörülebilirliği artırması gerekiyor.

■ Virtus Glocal Yönetici Ortağı Dr. İnanç Sözer: TCMB politika duruşunu beklendiği gibi korurken, bir önceki aya göre özellikle tüm paydaşların enflasyon beklentilerinin ve fiyatlama davranışlarının öngörüleri ile uyumlu olmasına yönelik vurguyu artırdığını gözlemliyoruz. Türkiye ekonomisinde dezenflasyon süreci ihtiyaç duyulan normalizasyon devam ederken, bankacılık sektörü ile reel sektörde temmuz başından beri belirginleşen likidite sıkışıklığı ve yüksek faiz ortamının negatif etkilerini TCMB'nin de rahatsız oluyor olabilir. Ancak bu "acı reçetenin" dozunu düşürebilmek için fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın sona erdirilerek enflasyonun gerçekten çift haneli seviyeye ineceğine bütün kesimlerin inanması hayati önem taşıyor. Öte yandan TCMB'nin de üstü kapalı bir şekilde sinyal verdiği üzere gıda fiyatlarında ağustosta fiyatların gerilediğini gözlemliyoruz. Bu durum baz etkisinin ötesinde enflasyonda yakın zamanda yüzde 40'lı seviyeleri görmemizi sağlayacak. Eğer bu trende hizmet sektöründe fiyat koyucuların da destek olduğunu gözlemlersek, en geç ekim ayında "normalleşme" adımları olarak TCMB'den faiz indirimlerinin başladığına ve bankacılık sektörünün de peyderpey kredi verme isteğinin arttığına şahit olabiliriz.

■ Gedik Yatırım Baş Ekonomisti Serkan Gönençler: “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” ifadesinin metinde tutulması eylül/ekim gibi erken faiz indirim ihtimalinin azaldığına işaret ediyor. Bunun dışında, geçtiğimiz aylarda yurtiçi talebin halen enflasyonist olduğunu söyleyen TCMB bu ay yurt içi talebin enflasyonist etkisinin azaldığını belirtmiş. Hizmet enflasyonundaki katılığa vurgu yapmaya devam etmekle beraber de, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin gecikmeli olacağı düşüncesini paylaşarak enflasyon beklentileri yönetmeye odaklanmış. Bu bağlamda, TCMB’nin ihtiyatlı duruşunu korumakla beraber, politika metninin genelinde bir miktar yumuşama olduğunu söyleyebiliriz.

■ İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer: Karar metninde aylık enfl asyon etkisini ifade ettiği ilk paragraf bir önceki metinle kıyaslandığında tamamen değişmiş. Temmuz aylık enflasyonun ana eğiliminin bir önceki aya kıyasla arttığı ancak, ikinci çeyrek ortalamasının altında kaldığı belirtildi. Bu paragrafta en önemli mesajlardan biri üçüncü çeyreğe ilişkin göstergelerin yurt içi talepteki zayıfl amayla birlikte enflasyonist baskıların azalmaya başladığı oldu. 3. Enflasyon raporu sunumunda dezenflasyonist sürece atıfta bulunulmuştu. Karar metninde de enflasyon beklentilerinin ve iç talepteki daralma etkilerinin dezenflasyonist sürecin önemi artırdığı vurgulandı.

Özetle Merkez Bankası, temmuz ayında aylık enflasyon rakamında bozulma olmasına karşın bunu ‘genel ana eğilimde bozulma’ şeklinde okumadı ve öngördüğü aşağı yönlü enflasyon patikası beklentisini sürdürdü. İkinci paragrafta da önemli mesajlar var. Sıkılaşma yönündeki cümlelerini korudu. Bununla birlikte gerektiği takdirde ek sıkılaşma mesajını da değiştirmedi. Parasal aktarım mekanizmasının çalışmasıyla birlikte iç talep, tüketim, harcamalarının kısılması, dengelenmeyi, reel kur değerlenmesi ile kur riskini hafifletmeyi ve ileriye yönelik enflasyon beklenti yönetiminin sağlanması ile dezenflasyonist baskıların süreceği belirtilmiş. İlerleyen süreçte aylık enflasyonun beklenenle uyumlu geleceğine yönelik sinyal niteliğinde cümleler var diyebiliriz.

Özetle, karar metninde sözel yönlendirme, şahin yapısını korumakla birlikte ileriye koşullu iyimserlik sağlamış görünüyor. Şayet, enflasyonun ana eğiliminde beklentilere uyumlu bir eğilim gelmesi halinde sözel yönlendirmenin kontrollü ve kademeli bir şekilde gevşemesi beklenebilir. Karar metni sonrası piyasa reaksiyonunda ise önemli bir değişim olmadı.

■ Allbatross Yatırım: TCMB karar metninde temmuz ayında aylık enflasyonun ana eğiliminin sınırlı bir yükseliş kaydetse de üçüncü çeyreğe ilişkin göstergelerin yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyonist etkisinin azaldığına işaret ettiğini belirtti. Banka, hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılığın, enflasyon beklentileri ve jeopolitik gelişmelerin enflasyonist riskleri canlı tuttuğunu ifade ederken, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunun dezenflasyon süreci açısından göreli öneminin arttığını da vurguladı. Bu anlamda dezenflasyon sürecinin önündeki iki temel zorluğun hizmet fiyatlarındaki katılık ve enfl asyon beklentileri olduğunun altı tekrar çizilmiş oldu.

TCMB, özellikle beklentiler anlamında henüz enflasyonda istedikleri noktaya gelemediklerini yinelerken, olası bir faiz indirimi beklentisi yaratacak ifadelerden kaçınmış görünüyor. Ağustos ve Eylül ayı enflasyonlarını gördükten sonra bankanın bu konuda önünü daha rahat görebileceğini ve en erken Ekim ayı toplantısında bir faiz indirimi beklentisi doğuracak şekilde ifade ve söylemlerinde değişikliğe gidebileceğini düşünüyoruz. Olası bir faiz indiriminin ise, enflasyonda aksi bir sürpriz yaşanmadığı durumda kasım ve aralık aylarında gündeme gelebileceğini düşünmeye devam ediyoruz.

Likidite fazlası için yeni önlemler gelebilir

Likidite yönetimi bölümünde PPK metninde çok değişiklik yok. Hazirandaki yabancı para kredilere getirilen sınır vurgusu kaldırılmış. Metinde, “Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları etkin şekilde kullanılmaya devam edilecektir” denildi. Ancak önceki gün itibariyle 263 milyar lira seviyesine çıkan likidite fazlası kamunun döviz satışına rağmen artışın devam etmesi, Merkez Bankası’nın ihalelerine gelen yetersiz talep likidite fazlasıyla mücadelede yeni yöntemlerin devreye girmesi gerektiğine işaret ediyor ekonomistlere göre. Merkez Bankası kullanmasa da ekonomistler en etkili yolun likidite senetleri çıkarmak olduğunu ancak Hazine’ye rakip olmak istemediği için bu konuda Merkez Bankası’nın çekimser kalmış olabileceğini dile getirdi.

 

 

Ekonomi