Merkez Bankası'nın mesajı arafta kaldı

Ekonomist Ali Ağaoğlu ile ekonomi gazetecisi Hakan Güldağ, bu hafta Şans Sohbetleri'nde Merkez Bankası’nın (TCMB) para politikası kararını önümüzdeki döneme yol ve yön göstermesi açısından değerlendirdi...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Merkez Bankası'nın mesajı arafta kaldı

Ekonomist Ali Ağaoğlu ile ekonomi gazetecisi Hakan Güldağ, bu hafta Şans Sohbetleri'nde Merkez Bankası’nın (TCMB) para politikası kararını önümüzdeki döneme yol ve yön göstermesi açısından değerlendirirdi. İkili, MB'nin 50 baz puan indirimin ALİ AĞAOĞLU HAKAN GÜLDAĞ finansal piyasalara verdiği mesajı irdeledi.

Ali Ağaoğlu: Bu hafta Merkez Bankası’nın para politikası kararı var. Kararı iş dünyası içinönümüzdeki döneme yol ve yön göstermesi açısından değerlendireceğiz. Öte yandan koronavirüsün de etkileri devam ediyor. SARS’tan daha fazla kayıp var. Enfekte olan insan sayısı her geçen gün artmaya başladı. Piyasalara baktığımızda Çin tarafında büyümeyi çok ciddi etkiledi. Geçen hafta konuşmamızda Türkiye üretimde B planı olduğunu söyledik ama piyasada bir rahatlama yokmuş gibi görünüyor.

Hakan Güldağ: Koronavirüs tarafından söylüyorsan, istemeden de olsa açtığı fırsat penceresi Türkiye'de pek çok şirket için açık kalmaya devam ediyor. Deri, tekstil, promosyon sektörü, mobilya, mücevherat olumlu etkilendi. Çin'e yoğun ihraç ettiğimiz mermerde ise sıkıntı var. Turizmde Kapodokya bağlamında sıkıntı var.

Ağaoğlu: Bu arada biz konuşurken Merkez Bankası, 50 baz puan faiz indirdi. Faizi yüzde 11.25’ten, yüzde 10.75’e çekti.

Güldağ: O zaman geçen haftaki tahminlerimizde seninle ‘patapat’ kaldık. Sen 75-100 baz puan tahmin etmiştin. Ben de 25 baz puan demiştim. 50 baz puanı ortada bırakmıştık. Merkez Bankası ne seni dinledi ne beni...

Ağaoğlu: Evet... Biz şu an konuşurken kur, 6.08 liraya çıkmış durumda. Önümüzdeki günlerde bunun bir parça daha yukarı çıktığını görebiliriz. Merkez 50 puan indirdiği için JPMorgan ya da başka yabancı bankalar 'bildik' diye yola çıkarlarsa, kusura bakmasınlar, onlar işin kolayına kaçıyorlar. İş gören faizler şu anda Merkez Bankası’nın politika faizinin bayağı altında. Şu anda yüzde 10.75’ten mevduat yapamaz durumdasınız.

Güldağ: Mevduat bir tarafa ticari kredi faizleri kamu bankalarında yüzde 9'larda. Özel bankalar yüzde bir civarında aylık ihtiyaç kredisi veriyor.

Ağaoğlu: Şimdiye kadar hızlı faiz indirimleri oldu. Kur çok hareket etmedi. Böyle bir ortamda biraz daha iş gören faizi ile politika faizinin birbirine yaklaşması lazımdı. Benim beklentimin arkasında bu iş gören faizlerinin Merkez Bankası faizlerinden çok daha aşağıda olması yatıyordu. ‘Hangisi doğru?’ tartışması ayrı. Sonuç olarak baktığımızda daha fazla inebilir miydi. Bence inebilirdi. Ama öteki taraftan da kamu bankaları ve hemen arkasından gelen özel bankaların işgören faizleri zaten politika faizinden aşağıda. O yüzden Merkez’in bu faizlere yakınsaması daha hızlı olsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Merkez Bankası, biraz 'mış gibi' yaptı. Piyasa açısından okuma yapmayı biraz zorlaştırıyor. senin dediğin gibi 25 baz puan indirseydi faizi 'enflasyonu öne çıkarıyorum' derdiniz. Eğer 75-100 baz puan indirseydiniz, 'büyümeyi ve faizi düşürmeyi öne çıkarıyorum' derdiniz.

Güldağ: Şimdi bu biraz ortaya karışık oldu...

Ağaoğlu: Şimdi yorumlamakta değilse de uygun strateji oluşturmakta zorlanacağız...

Güldağ: Evet... Biliyoruz ki Merkez Bankası ile ekonomi yönetimi paralel hareket ediyor. Aralarında bir farklılık yok. O zaman değil mi ki, Para Politikası Kurulu toplantısı bize uygulanacak ekonomi politikalarına yönelik ciddi ipuçları veriyor, mesaj daha net olabilirdi. Neden böyle söylüyorum, çünkü piyasada özellikle enflasyon tarafında bir takım endişelerin olduğu bir süreçteyiz. Enflasyonun önümüzdeki aylarda düşeceğine ilişkin piyasa çok ikna değil. Ben de 25 baz puan derken, bu yönde adım atar beklentisi içindeydim. Ama yıl sonu enflasyon beklentisi 8.2'yi baz aldı anlaşılan... Oysa gördüğüm reel sektörde enflasyon beklentilerinde kısmen bozulma var. Algı farklılaştı.

Ağaoğlu: Faiz düşünce kredi talebi artıyor. Kredi talebi artınca tüketim artıyor. Tüketim artınca cari açık artıyor. Cari açık artınca döviz ihtiyacı artıyor. Hep birbirini besleyen süreç var. Şimdi bu denklemin 'talep artma' sürecindeyiz.

Güldağ: Evet iç talebin tüketici kredilerine de yansıyan kısmi canlanma işaretleri göstermesiyle irlikte enfasyonda talep kaynaklı baskılar ortaya çıkmaya başladı. Maliyeti yükselen firmaların ürettikleri ürünlere zam yapma eğilimlerinin güçlendiğini gözlemliyorum. Şöyle bakıyor iş insanları: Ulaştırmaya ciddi zam geldi. Yüzde 30-35. İstanbul'da ağırlıklı ama her tarafı etkiliyor. Zam varsa iser istemez enflasyon demek bu. Ulaştırmaya zam geldiği oranın 3’te 1’i kadar enflasyonu yukarı doğru zorlar. Hatta piyasa koşulları uygunsa yani iç talep canlanmışsa yüzde 50’yi de aşabilir etkisi. Geçişkenlik artar. Tecrübeyle de sabit. İlla ekonomist olmaya gerek yok. İş insanları da biliyor, seziyor. ‘Bu enflasyon ne olacak, düşecek gibi görünmüyor o zaman ben de zam yapacağım’ diyor.

Ağaoğlu: Enflasyonun en kritik konusu beklentilerdir. Bu yüzden MB beklenti anketi yapar. Beklentinin ne olduğunu ölçmesi ona uygun politika yapması gerekir. O beklenti anketine enflasyonun düşeceğine ikna olmamış insanlardan geliyorsa yanıtlar, enflasyon düşmeyecek. O zaman ben de zam yapayım, nasılsa fiyatlar artacak düşüncesi güç kazanıyor. Beklentiler bozuluyor. Çünkü ona da ister hammadde, ister ulaşım, ister doğalgaz fiyatlarından olsun girdi zamlı oluyor. Yansıtması lazım ki kar yapsın. İç talep büyüme sağlamak açısından iyi. Ama bunu uygun zemin yokken yapmaya kalktığınız takdirde sorun olur mu? Evet. Enerji biriktirir misiniz? Evet.

Güldağ: İşte o bakımdan Merkez'in bu hareketi iş dünyasının, reel sektörün enflasyonun ciddiye alındığına, düşmeye devam edeceğine ilişkin ikna edici bir oran olmadı. Tabii ki, 50 baz puan görece küçük, ölçülü bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak enflasyona bakarak hareket edeceğim diyen Merkez Bankası, şubatta, martta enflasyonun çift hanede kalacağını hatta ocak ayının üstüne çıkıp 13'lere yaklaşacağını bilmemezlik edemez. Merkez'den gerekirse faiz döngüsüne enflasyonda düşüş netleşene kadar ara veririm mesajı gelmeliydi. Daha güven verici olurdu.

Ağaoğlu: Sıkı para politikasına devam mı ediyor, yoksa genişleme para politikasına geçip büyümeyi mi destekliyor? 50 baz puanın kendisi net bir mesajlar vermeyen, kafa karıştıran hareket oldu.

İndirimlerde 200, 100, 75, 50 olarak geldiğimiz için adımlarımı küçültüyorum mesajı vermeye çalışmış olabilir. Ancak temelde faizleri değiştirmediği bir durum ile 100 baz puan gibi bir pozisyon alışın tam ortasında bir yerde kaldık. Bir anlamda, arafta kaldık.

Güldağ: Dengelenme sürecindeysek, para ve maliye politikasının normalleşmeye doğru ilerlemesini hissetmesi lazım piyasaların. Zira hala ortamı bozucu bir çok dış etki de var hesaba katılması zor olan. Rusya ile ilişkiler başta... İdlib meselesi çok ama çok önemli. Ne getirececek kestirmek zor. Ciddi bir endişe kaynağı. İnsanımız tedirgin oldu mu, biliyoruz ki ya dövize koşuyor ya altına... Onun için politika faizinde ortayı bulmak çok işlevsel olmayacak bir süre içerisinde. Ayrıca şimdi gelinen faiz oranlarının gelişmekte olan ülkelerle de karşılaştırmasını yapmak lazım. Orada belli sınırlara geldik. Reel faiz olarak gerilere düşüyoruz ortayı bulalım derken... Enflasyon yeniden yukarı doğru eğilim gösterirken, biz faiz döngüsüne ara verebileceğimiz yönünde bir mesajdan kaçınırken, bir süre sonra piyasada fiyatlamalarla başımız derde girebilir. Dikkatli olmamız gerekiyor. İlla ortayı bulmak diyorsak, biz belki de ABD ve Rusya ile ilişkilerimizde ortayı bulma kabiliyetini göstersek çok daha işlevsel bir iş yapmış olacağız...

Ağaoğlu: Enflasyon meselesi önemli. Benim pazardaki ıspanakceviz endeksi de yukarıyı işaret ediyor şu sıralar. Tabii bir kısmı hava koşullarından da etkileniyor ama sonuçta baskı yukarı yönlü....

Güldağ: Enflasyon yüzde 13’lere yakın çıkarsa şubatta, martta da piyasanın enflasyonun azaldığına ilişkin iknası çok kolay olmayacak. Dengelenme süreci enflasyonda ters ayakta kalacak.

Ağaoğlu: O zaman enflasyon beklenti dengesi de bozulacak, sanayici de zam yapayacak. Farklı bir dinamik devreye girecek.

Güldağ: Farklı döngüye gireceğiz. 50 baz puanın bu çerçevenin de dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

İmkansız üçleme...

Ağaoğlu: Şimdi politikaya bakınca durum şöyle: Kur aşağı insin, TL değer kaybetmesin. Faiz aşağı insin, cari açık da aşağı insin. Bu imkansız bir üçleme. Üçünü birden kontrol edemezsin. Bu üçünden ikisini kontrol etmeyi söyler ekonomi teorisi… Şimdi biz üçünü birden kontrol etmeye kalktığımız zaman bir taraf patlar.

Güldağ: Adımları atarken zeminin uygun olup olmadığını kontrol etmek lazım. Rüzgarın uygun olduğunu kontrol etmek lazım. Çünkü yelkenleri ona göre ayarlamamız lazım. Başımız göklerde olsun ama ayağımız da yere sağlam bassın. Biz maalesef genellikle olumluya dönen süreçleri çok iyi yönetemiyoruz.

Altın ve bitcoin yükseliyor

Güldağ: Koronavirüsle birlikte merkez bankalarının faizi artırmayacağı, dahası Çin dahil yeni genişleyici politikaların devreye gireceği beklentileri arttı. Dolayısıyla da altın ve bitcoin, kripto paralar cephesinde bir yükselme var.

Ağaoğlu: Orada enteresan bir durum ortaya çıktı. Bir sıkıntıdan dolayı yükseliyor. Bu sıkıntı ne dersen, şimdi bir senaryo göre koronavirüs dünya ekonomilerini yavaşlatacak. Yavaşlayan dünya ekonomilerini merkez bankaları destek olmaya devam edecekler. İşin kötüsü artık merkez bankalarının desteği de ekonomileri toparlamaya yeterli olmayacağı endişesi var. Japonya'ya benzeme durumu var. Avrupa için geçerli bu durum. Japonya yıllardır para basarak ekonomiyi toplamaya çalışıyor. Bu türlü toparlamıyor. Keza Avrupa’da eksi faizlerdeyiz. Yine toparlayamıyor. Bundan sonraki dönemde, ‘FED dahil merkez bankaları, parasal genişleme yapsa dahi, bunların ekonomileri doğrudan etkileyebilecekleri alan daralıyor’ endişesiyle dolaylı olarak paralara olan güven azalıyor. Güven azalınca da paranın karşısında para nevinden adlandırılabilecek şeylere olan talep artıyor. Altın ve bitcoin, ikiside para veinden adlandırılacak ama para değil. O yüzden şu anda talep artıyor. Altında 1586 dolar kritikti. Bugün ons 1607- 1610 dolar bölgesine geçti. Bu böyle kalmaya devam eder, özellik bu hafta sonunu bu seviyenin üzerinde kapatırsa, altının ons fiyatı 1660 dolara doğru gidiyor. Ondan sonra yeni rekor gelir mi diye bakacağız. Bitcoin’de de benzer durum var. Ancak orada ‘manipülasyon alanı’ çok geniş olduğu için az sayıdaki büyük oyuncunun çok kolaylıkla yönlendirebilme şansının olduğu bir piyasa, tahmini daha zor.

Güldağ: Evet kripto paralar tarafı çok kuralsız bir piyasa, altına göre çok daha güvensiz. Öte yandan bugün içerisinde bulunduğumuz belirsizlik ortamı altını güçlü tutacak bir zemin oluşturuyor. Dalgalanmalar olabilir ancak altında yukarı doğru yeni hareketler de bekleyenler az değil...

Ağaoğlu: Altının son yükselişini gümüş bir parça destekler nitelikte. Yükseliş sürebilir mi? Bu haftayı onsu 1600 doların üzerinde kapatırsa eğer ihtimaldir ki önümüzdeki haftalarda en azından dolar ons bazında bir parça daha yükseliş görürüz. Tabii dolar/TL ve Merkez’in kararı etkileyecek.

Ekonomi