Merkez Bankası, şirketlerin döviz kredilerinin oluşturduğu riske işaret etti

Merkez Bankası blogunda son yayımlanan “Yabancı para kredilerde son dönem eğilimler” başlıklı yazıda, şirketlerin döviz cinsi kredileri incelenirken, döviz risklerinin de finansal istikrar tarafında oluşturduğu riske dikkat çekildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Merkez Bankası, şirketlerin döviz kredilerinin oluşturduğu riske işaret etti

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) blog sayfasında yer alan son yazıda, yabancı para kredilerin tutarıyla yurt dışı borçlanma ve döviz likiditesi arasında pozitif ilişkiye vurgu yaparken, yabancı para kredi vadelerinin bankacılık sektörünün güçlenen döviz likiditesiyle kısaldığının görüldüğünü belirtti. Ayrıca firmaların artan döviz kuru riskinin finansal istikrara potansiyel risk oluşturduğu da vurgulandı. 

TCMB Ekonomisti Tanju Çapacıoğlu, TCMB'nin "Merkezin Güncesi" blog sayfasında "Yabancı Para Kredilerinde Son Dönem Eğilimler" başlıklı bir analiz yayımladı.

Blog yazısında, "Bu kapsamda, YP kredilerin yatırım amaçlı ve uzun vadeli kullanımı bahse konu risklerin orta-uzun vadede yönetilmesi için büyük önem arz etmektedir. Mayıs ayında getirilen YP kredi düzenlemesinde iki yıldan uzun vadeli yatırım kredilerinin istisna tutulması da bu amaca hizmet etmektedir." denildi.

Blog yazısı şu şekilde:

“Kredilerin gelişimi ve kompozisyonu iç talep koşulları, fiyat istikrarı ve makro finansal istikrar açısından önem taşımaktadır. 2018 yılı sonrası azalan yabancı para (YP) krediler son dönemde artış eğilimine girmiştir. Bu artış sonrasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), sıkı para politikası duruşunu destekleyici ilave sıkılaşma adımları atmış ve 23 Mayıs 2024 tarihinde yatırım hariç YP kredilerde aylık yüzde 2 büyümenin aşılması durumunda zorunlu karşılık tesisi uygulamasını devreye alarak YP kredilere yönelik sınırlama getirmiştir. Bu yazıda YP kredilerde son dönemdeki artışın dinamikleri incelenmekte, kredi vadelerindeki gelişmeler arz/talep yönlü faktörlerle analiz edilmektedir.

2023 yılı ikinci yarısından itibaren başlayan parasal sıkılaştırma döngüsünde TL ve YP kredi faiz oranları arasındaki fark açılmıştır. İyileşen kur beklentilerinin de katkısıyla firmaların YP cinsi kredi talebi canlanmıştır. Aynı dönemde bankaların uluslararası piyasalardan borçlanma koşulları iyileşmiş ve yurt dışı YP borçların sektörün toplam yükümlülükleri içindeki payı artmıştır. Artan sermaye ve efektif girişleri ile kapatılan TCMB taraflı swap işlemleri neticesinde bankaların YP likidite pozisyonu güçlenmiştir. Bahse konu arz ve talep yönlü bileşenler YP kredileri desteklemiştir.

Kredilerin gelişiminde büyüme hızının yanı sıra vade kompozisyonu da finansal istikrar açısından önem taşımaktadır. Uzun vadeli krediler daha çok yatırım amaçlı kullanılmakta ve firmaların iş ve finansal çevrimlerden kaynaklı kredi standartlarında yaşanabilecek değişimlerden daha az etkilenmesini sağlayarak finansal istikrarı desteklemektedir. Bahse konu dönemde ise YP kredilerdeki artışa rağmen vadelerin kısaldığı dikkat çekmektedir. Bu durum, tarihsel olarak yatırım ve proje finansmanı amacıyla kullandırılan YP kredilerin son dönemde işletme sermayesi finansmanı amacıyla kullandırıldığını ima etmektedir. Bu eğilimin temel sürükleyicisini belirleyebilmek amacıyla banka ve firma düzeyinde bir veri seti kullanılmıştır.

Firma talebinin kontrol edildiği modelde arz yönlü faktörlere odaklanılmıştır. Sonuçlar, YP kredi tutarı ile yurt dışı YP fonlamanın payı ve döviz likiditesi arasında pozitif bir ilişkiye işaret etmektedir. Diğer yandan, YP kredi vadesi ile yurt dışı YP fonlamanın payı arasında pozitif, döviz likiditesi arasında ise negatif bir ilişki bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle, yurt dışı YP fonlama payı yüksek olan bankaların daha fazla ve daha uzun vadeli YP kredi verdiği görülmektedir. Yurt dışı YP fonlama oranı 1 puan arttığında bankaların YP kredi tutarı yüzde 0,8, vadesi yüzde 0,7 artmaktadır. Fakat bir önceki ay döviz likiditesi daha yüksek olan bankaların daha kısa vadeli olarak daha fazla YP kredi verdiği dikkat çekmektedir. Döviz likiditesi oranı 1 puan arttığında bankaların YP kredi tutarı yüzde 3,6 artarken, vadesi yüzde 1,5 kısalmaktadır.

Küresel likidite gelişmelerine ve sermaye akımlarına duyarlılığını sınırlamak amacıyla çekirdek dışı YP yükümlülüklerin vadesinin uzaması ve bankaların yurt dışından daha uzun vadeli borçlanması daha düşük zorunlu karşılık oranları ile desteklenmektedir. Bulgular, zorunlu karşılık uygulamasının yurt içi YP kredilerin vadesine yansıdığına ve yurt dışından daha fazla borçlanan bankaların daha fazla YP krediyi daha uzun vade ile verdiğine işaret etmektedir.

Ayrıca, sonuçlar son dönemde kısalma eğiliminde olan YP kredi vadesinde bankaların döviz likiditesi kaynaklı gelişmelerin sürükleyici olduğunu ima etmektedir. Bankaların artan döviz likiditesinin, daha fazla ve daha kısa vadeli YP kredi arzına neden olduğu görülmektedir.

Özetle, YP kredilerin tutarı ile yurt dışı borçlanma ve döviz likiditesi arasında pozitif bir ilişki varken, YP kredi vadelerinin sektörün güçlenen döviz likiditesiyle kısaldığı görülmektedir. Ayrıca firmaların artan döviz kuru riski de finansal istikrara yönelik potansiyel risk teşkil etmektedir. Bu kapsamda, YP kredilerin yatırım amaçlı ve uzun vadeli kullanımı bahse konu risklerin orta-uzun vadede yönetilmesi için büyük önem arz etmektedir. Mayıs ayında getirilen YP kredi düzenlemesinde iki yıldan uzun vadeli yatırım kredilerinin istisna tutulması da bu amaca hizmet etmektedir.”

 

Ekonomi