LPG dönüşümü yeniden hızlandı
Türkiye LPG Derneği Başkanı Eyüp Aratay, elektrikli ve LPG’li araçları iklim değişikliğiyle mücadele yolunda Türkiye’nin elindeki en önemli araçlardan ikisi olarak gördüğünü belirtti. Aratay, akaryakıt fiyatlardaki değişiklikler nedeniyle benzinli araçları LPG’liye dönüştürme işlemlerinin tekrar hız kazandığını söyledi.
Mehmet KARA
Gerek iklim değişikliği ile mücadele gerekse her türlü mal ve hizmet üretiminin ana girdilerinden biri olmasıyla dünyanın gündeminde bulunan enerji, teknoloji alanındaki gelişmelerde de ya tetikleyici ya da doğrudan aktör. Teknoloji ile enerjinin kesişim alanlarından biri de elektrikli araçlar. Hatta bir yandan da acaba hidrojenle çalışan araçlar daha mı tüketici dostu soruları da sorulmaya başlandı.
Elektrikli araçların gelişimi
Her neyse… Bu alanda yaşanan gelişmeler, konvansiyonel iş kolları üzerinde zorlayıcı, dönüştürücü bir etkiye sahip. Benzinli ve motorinli yerine elektrikli araçların giderek daha çok tercih edileceği düşünülse de bu mevcut araç parkının tamamen buna dönüşmesi için zamana ihtiyaç duyulacağı açık. Öyle ya, insanları elindeki aracını hurdaya çıkarıp daha çevre dostu bir yenisini edinmeye ikna edecek güçlü bir motivasyon kaynağına ihtiyaç var.
LPG’li araçların durumu
Bu arada mevcut araç parkı içerisinde LPG ile çalışanların oranı da giderek yükseliyor. Peki halen motorin ve benzin ile çalışanlara göre daha ekonomik kabul edilen LPG’li araçlar bu gelişmelerin neresinde? Türkiye’de LPG denilince ilk akla gelen isimlerden Türkiye LPG Derneği Başkanı ve İpragaz CEO’su Eyüp Aratay, Enerji Günlüğü ve Ekonomi Gazetesi’nin sorularını cevapladı.
Elektrikli araçların otogaz sektörü üzerindeki olası etkileri neler olabilir?
Evet, bugünlerin gündem maddesi elektrikli araçlar ve özellikle de çevreye zarar vermeyen teknolojilerin hayatımızdaki yeri. LPG Türkiye’de motorlu araçlara 1996 yılında girdi. Ve otogaz hızlı bir büyümeyle bugün yaklaşık 5 milyon araçta kullanılan bir ürün. Şimdi ise bizi, dünyadaki iklim krizi mücadeleye paralel bir süreç bekliyor. Bizim önce 2030’a kadarki dünyayı planlamamız, sonrasında 2030’un ötesini ele almamız gerekiyor. Bu gerçeklikte baktığımızda 2030’a kadarki emisyon salımını azaltma mücadelemizde otogaz bizim en önemli gücümüz diye düşünüyorum. Yani aslında bana göre elektrikli araçlarla otogazlı araçlar birbirleriyle rakip değil, süreçte net sıfır hedeflerine ulaşma yolunda en önemli araçlarımızdan ikisi.
Küresel ısınmayı durdurmada LPG’ye de çok iş düşüyor diyorsunuz yani…
Evet, kesinlikle ve ben buna inanıyorum. Çünkü bizim teknolojik olarak ürettiğimiz araçlar, özellikle benzinli motorlarda ikame ürün olarak otogaz çok ciddi performans gösteriyor. Ve otogaz bu konuda çoktan kendini ispat etmiş durumda. 2021 rakamlarıyla bir hesap yaptığımızda yaklaşık 820 ton daha az karbondioksit saldığımızı söyleyebiliyoruz. Bu da yaklaşık 25 yaşında 5 milyon yetişkin çam ağacının absorbe edebileceği karbondioksit miktarına karşılık geliyor ki Türkiye özellikle otomotiv yakıtlarında otogazı kullanarak bu hedeflere çok ciddi derecede katkıda bulunmuş oluyor.
Benzin, motorin fiyatlarındaki son gelişmeler araçlarda otogaza dönüşüm tercihlerini nasıl etkiliyor?
Yaklaşık 1 yıl önce benzinle otogaz arasındaki tasarruf miktarı benzinin lehine dönmüştü ve o dönemde tabii ki dönüşüm yavaşlamıştı. Fakat dünyada yaşanan son gelişmeler, Rusya-Ukrayna krizi sonrası fiyatlamaların kendi içerisinde farklı boyutlara gelmesiyle şimdi otogaz ile benzine göre yüzde 40’a varan oranlarda tasarruf sağladığımızı söyleyebiliriz. Araç dönüştürme hızı da buna bağlı olarak artıyor tabii. İşte bu sayede de bugünlerde 5 milyon araca ulaştığımızı söyleyebiliyoruz.
Peki fabrika çıkışı LPG’de araç satışı ne durumda? Nasıl?
O konuda biliyorsunuz oldukça gerideyiz. Yani daha çok bizim sektörümüzü özellikle dönüşümde fabrika çıkışlı değil, dönüşümde büyüyor ve dönüşüm rakamları da sıvı yakıtlarla lpg arasındaki fiyat dengesiyle çok etkileşim içerisinde. Bizim şu anda Türkiye’de fabrika çıkışlı araçlarda ciddi bir pazar payı büyüklüğünden söz edemeyiz.
Peki filolar nasıl etkileniyor bu işten, araç filoları LPG’li ya da değil?
Aslında filo yönetiminde genelde şu anda Türkiye’de ağırlıklı dizel araçlar ön planda ve şirketlerin tercihleri de o yönde oldu. Ancak son bir iki yıldır özellikle dizel fiyatlarının benzine göre yükselmesi benzinli araç filolarının da artışına özellikle büyük şirketler hem çevreye olan etkisinden dolayı hem de fiyatlamadan dolayı benzinli araçlara geçiş sağladılar. Şu anda filolarda ağırlıkta benzinli araç gidiyor. Ama bahsettiğim gibi fabrika çıkışlı LPG’li araç filolarında da bir pazar büyüklüğünden söz edemiyoruz. Ancak bu tip filoları almış şirketlerimizin dönüşüm yoluyla LPG’ye yöneldiklerini gözlemlediğimizi söyleyebilirim.
Aratay: Hidrojen işini yakından izliyoruz
Aratay: Hidrojen işini yakından izliyoruz İpragaz CEO’su Eyüp Aratay, otogaz sektörü olarak, LPG’ye benzer şekilde saklanan hidrojenin devreye girmesi konusunda aksiyon alıp almadıklarına yönelik soruya şu karşılığı verdi: “Hidrojen teknolojileriyle ilgili biz grup olarak yoğun bir çalışma içerisindeyiz yurt dışında. Bizim holdingimizin yeni iştiraki olan Kiwi Avrupa’daki en büyük hidrojen test laboratuvarına sahip ve onunla ilgili çalışmaları götürüyor. Çok yakından takip ediyoruz. O teknoloji belli bir büyüklüğe geldiğinde doğal olarak ki biz de o pazarda yerimizi almak istiyoruz.”