Kuraklığın gıda fiyatları üzerindeki etkisi artacak
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) Genel Sekreteri Petteri Taalas, Akdeniz bölgesinin her geçen gün daha fazla sıcak ve kurak hale geldiğini belirterek kuraklığın gıda fiyatları, tarım ve hayvancılık üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceğini ifade etti.
Elif KARACA
Türkiye’nin iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında olduğuna dikkat çeken Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) Genel Sekreteri Petteri Taalas küresel iklim değişikliğinin etkilerine bağlı olarak Akdeniz bölgesinin giderek daha sıcak ve kurak hale geldiğini belirtiyor. EKONOMİ gazetesine konuşan Taalas’a göre, kuraklığın gıda fiyatları üzerindeki etkisi önümüzdeki yıllarda daha da artacak. Taalas yüksek sıcaklıklar ve kuraklığın tarım, hayvancılık ve turizm için de kötü haber olduğunu söylüyor.
Birleşmiş Milletler Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) Genel Sekreteri Petteri Taalas küresel iklim değişikliğinin etkilerine bağlı olarak Akdeniz bölgesinin giderek daha sıcak ve kurak hale geldiğini, Türkiye’nin de bölgenin bir parçası olarak iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında olduğunu söyledi. EKONOMİ gazetesine konuşan Taalas, hava durumunu maksimum iki hafta önceden tahmin edebildiklerini, ancak mevcut olumsuz etkilerin uzun yıllar daha devam etmesinin beklendiğini, emisyonların azaltılması gibi iklim değişikliği etkilerini hafifl etici önlemlerde başarılı olunabilirse 2060’lardan sonra bu trendde değişiklik olabileceğini belirtti.
Taalas bu nedenle Türkiye’de de önümüzdeki yıllarda sıcaklık ve kuraklığın artacağını, bunun tarım, hayvancılık ve turizm için kötü haber olduğunu belirterek, “Kuraklığın uzun vadede gıda fiyatları üzerinde daha fazla negatif etkilerinin görülmesini bekliyoruz, daha yüksek gıda fiyatları görebiliriz” dedi. Portekiz, İspanya, Güney Fransa, İtalya, eski Yugoslavya ülkeleri, Arnavutluk, Yunanistan, Türkiye, İsrail ve Kuzey Afrika ülkelerinin olumsuz koşullardan en çok etkilenecek ülkeler arasında olduğunu belirten Taalas en kötü senaryoya göre, mücadelede yeterince hızlı olunmazsa Akdeniz bölgesinde çölleşmenin hızlanabileceğini belirtti.
Fosil yakıt kullanımından en kısa sürede kurtulmak ve sulama teknolojilerine odaklanmanın önemine dikkat çeken Taalas su kaynaklarının doğru kullanımı konusunda İsrail’in örnek alınması gerektiğini vurguladı. Taalas ayrıca, Türkiye Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün de alanında geniş bir bölgede başarılı çalışmalar yürüten, çok sayıda ülkeye destek veren aktif bir üyeleri olduğunu ifade etti. Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesiyle ilgili olarak, “Türkiye’nin bu alanda yatırım yapmak için aslında daha büyük bir potansiyeli var” şeklinde konuşan Taalas Türkiye’nin güneş ve rüzgar enerjisinin payını artırması gerektiğini, bunun için çok uygun imkanlarının bulunduğunu söyledi.
* Türkiye uzun süredir mevsim ortalamalarının çok altında yağış alıyor. Güneydoğu Anadolu ve Ege’de tarım arazilerini etkisi altına alan kuraklık nedeniyle çiftçiler endişeli. Türkiye ve bu bölge ile ilgili kısa vadeli hava durumu tahminlerinizi paylaşmanız mümkün mü?
Kutup Bölgesi’nde iklim krizi kaynaklı olarak artan ısınma nedeniyle önemli bir değişim görüyoruz. Buna bağlı olarak Akdeniz bölgesi daha sıcak ve kurak hale geldi. İklim senaryolarına baktığımızda bunun önümüzdeki birkaç onyıl boyunca da böyle devam edeceğini görüyoruz. Akdeniz’in bir parçası olan Türkiye için de aynı tablo söz konusu olacak. Kısa vadeli tahminlerle ilgili konuşmak zor, hava durumunu maksimum iki hafta önceden tahmin edebiliyoruz. Sezonluk tahminler yapılsa da çok doğru olmayabiliyor. Daha uzun vade için değerlendirmek gerekirse, mevcut negatif trendin önümüzdeki on yıllarda da etkili olmasını bekliyoruz. Emisyonların azaltılması gibi iklim değişikliği etkilerini hafifl etici önlemlerde başarılı olunabilirse 2060’lardan sonra bu trendde değişiklik olabilir. Ama o zamana kadar Türkiye’deki ortalama iklim daha sıcak ve kuru olacak. Bu tarım ve hayvancılık için, aynı zamanda turizm için de kötü bir haber. Yani insanlar ülkenize tatil için Ağustos gibi yaz aylarında geliyorlarsa, pek çok kişi için çok sıcak olabilir. Örneğin İskandinav ülkelerinden gelen turistler çok yüksek sıcaklıkları sevmezler. Yüksek sıcaklıklar Portekiz, İspanya, Güney Fransa, İtalya, eski Yugoslavya ülkeleri, Arnavutluk, Yunanistan, Türkiye, İsrail ve Kuzey Afrika ülkelerini de kapsayan geniş bir bölgeyi tehdit ediyor ve bu olumsuz trend önümüzdeki 30 yıl boyunca devam edecek. Emisyonların azaltılmasında başarı sağlanabilirse 2060’larda bu durumun önüne geçilmesi mümkün olabilir. Esasında orta ve uzun vadede yapılması gerekenleri biliyoruz.
* Türkiye, iklim değişikliğiyle yeterince iyi bir biçimde mücadele ediyor mu?
Bence daha fazlasını yapma potansiyeliniz var. Ülkeniz hem rüzgar hem de güneş için en uygun konumda ve bunlardan çok daha fazla enerji üretebilirsiniz. Bunan yanında, yeni tip nükleer reaktörler de çözümün bir parçası olabilir. Enerji tarafında daha fazla iyileşme sağlayabilirsiniz, ancak bu alanda daha fazla yatırım yapmanız gerekiyor. Bu arada, Türk Meteoroloji Genel Müdürlüğü WMO’nun en aktif üyelerinden biri. Sadece ülkenizle ilgili çalışmalar yapmıyor, başta Orta Asya olmak üzere diğer birçok ülkeyi de destekliyorlar. Aynı zamanda Batı Asya’nın birçok bölümünü ve Güneydoğu Avrupa’yı kapsayan projelerimiz var. Buradaki ekiplerle gurur duymalısınız.
* Kuraklığın küresel ekonomi ve gıda fiyatları üzerindeki diğer önemli etkileri neler olabilir?
Şu anda dünyanın birçok yerindeki enflasyonun önemli nedenlerden biri Ukrayna’daki savaş. Buradan gelen büyük bir etki var. Tabii sizdeki rakamlar daha da yüksek. Bunda enerji fiyatlarının bir etkisi oldu. Kuraklığın uzun vadede gıda fiyatları üzerinde daha fazla negatif etkilerinin görülmesini bekliyoruz. Aynı zamanda küresel nüfus da artıyor. Nüfus, kuraklık ve artan gıda talebi. Bütün bunların olumsuz etkileri olacak ve önümüzdeki yıllarda bu etkiler daha görünür olacak. Bir de devam eden savaşın etkileri söz konusu. Gübre ve tahılın taşınması için Tahıl Koridoru’nun açılması, bence Cumhurbaşkanınız Sayın Erdoğan’ın ve Birleşmiş Milletler’in önemli bir başarısı. Ne yazık ki yakın bir gelecek için savaşın sona ermesi beklenmiyor. Koridora rağmen gıda temini üzerinde olumsuz etkiler görmeye devam edeceğiz. Zaten savaş nedeniyle Ukrayna’nın tarım arazilerinin ve gübre üretim kapasitesinin önemli bir kısmı kaybedildi.
KISA VADELİ ÇÖZÜM İÇİN İSRAİL İYİ BİR ÖRNEK
* Uzun vadede yapılması gerekenleri biliyoruz, ancak kısa vadede rahatlatıcı etkiler sağlamak mümkün mü, neler yapmak gerekiyor?
Fosil yakıtların tüketimine son vermek zorundayız. Petrol ve kömürden bugün çıksak etkileri birkaç onyıl sonra görülebilecek. Aksi takdirde dünyayı gerçek bir felaket bekliyor. İklim değişikliğinin etkilerini en aza indirecek sulama ve ekim yöntemlerine özen gösterilmesi gerekiyor. Kaynaklar çok daha kıt olacağı için onları doğru kullandığımızdan emin olmalıyız. Bu konuda İsrail çok iyi bir örnek. Hem sınırlı olan tatlı su kaynaklarını hem de atık suları çok iyi kullanıyorlar. Coğrafi konum bakımından çok zorlu bir bölgedeler. Kuraklığa rağmen oldukça iyi bir tarım kültürü yaratmayı başardılar. Enerji sistemlerimizi güneş, rüzgâr, hidroelektrik ve nükleer enerjiye dayalı olacak şekilde dönüştürmemiz gerekiyor. Ülkenizde hem güneş hem de rüzgâr için büyük bir potansiyel var. Ulaştırmada daha fazla elektrik şarj istasyonu, yollarda ise daha fazla elektrikli araçların olması lazım. Bu süreçte önümüzdeki yıllarda hidrojen bazlı araçların da piyasada olmasını bekliyorum. Genel tüketimde geri dönüştürülerek hazırlanmış ürünlerin kullanılması da bu konudaki savaşımızın önemli bir parçası.
EN KÖTÜ SENARYODA KIYI KENTLERİ TEHDİT ALTINDA
* Tarımsal verimlilik açısından en kötü senaryo ne olabilir?
Akdeniz bölgesi için en kötü senaryo çölleşmenin artmasına işaret ediyor. Çölleşme sadece Sahra’nın olduğu Kuzey Afrika ülkelerini değil (Mısır’da, Cezayir’de, Libya’da vb. ülkelerde zaten var), Akdeniz’in kuzeyini de vurabilir. En kötü durum senaryosu be şekilde ne yazık ki ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunda başarı sağlanamazsa bunun gibi şeyler olabilir. Neyse ki harekete geçmeye başladık ancak mücadeledeki hırs seviyesi yeterince yüksek değil. Dünyanın bazı yerlerinde büyük tropik fırtınalar, kasırgalar, hortum ve tayfunlar göreceğiz. Deniz seviyesinin yükselmesinin de zorlu etkileri olacak. Böyle devam ederse, kıyıya yakın birçok büyük şehir tehdit altında olacak. Örneğin size yakın ülkelerden Mısır deniz seviyesindeki yükselişe karşı çok hassas durumda.
TÜRKİYE, KURAKLIĞI EN ŞİDDETLİ HİSSEDECEK ÜLKELER LİSTESİNDE
İklim değişikliği ve küresel ısınmanın etkileri tartışılırken Türkiye’de kuraklık endişesi giderek yükseliyor. Kuraklığı çok şiddetli hissedecek ülkeler arasında gösterilen Türkiye, Dünya Su Stresi Haritası’na göre 2040 yılında yüksek seviyede su kıtlığı çekecek. Sonbahar ve kış mevsiminde yeterli yağışın olmaması çiftçileri ve yerel yönetimleri harekete geçirdi. Bir yandan tarımsal üretimde kayıp yaşanmaması için tedbir alınırken diğer yandan kentlere içme suyu sağlanması için farklı yöntemlere başvuruluyor.
ANTALYA
Çandır: Fiyatlar artacak, gıdaya erişim zorlaşacak
Antalya Ticaret Borsası ve Antalya Tarım Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, yağışsız bir sonbahar dönemi yaşandığını belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün aralık ayı tablosuna göre, Türkiye’nin ciddi bir kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kalındığını vurgulayan Çandır, şunları kaydetti, “Ülke genelinde geçen yıla oranla yağışların yüzde 29 azaldığı belirtiliyor. Bizim kaygımız meteorolojik kuraklığın tarımsal kuraklık ve hidrolojik kuraklığa dönüşmesi yönünde. Umudumuz beklenen yağışların yağmur ve kar olarak düşmesi yönünde. Bu nedenle tarım ürünlerinin kuraklıktan etkilenmesiyle ilgili öngörülerde bulunmak şu aşamada mümkün değil. Olası yağışlar kuraklık riskini azaltacak, tarıma umut verecektir. Aksi durumda ise tarımda verim, kalite ve rekolte kaybı olacaktır. Bu, gıdaya ulaşamama ve fiyatların yüksekliği riskini barındırmaktadır. FİKRİ CİNOKUR /ANTALYA
BURSA
Aktaş: Kuraklık her geçen gün büyüyor
Uludağ’a beklenen kar yağışının bir türlü gelmemesi Bursa’da kuraklığın daha fazla hissedilmesine neden oldu. Şehrin en büyük barajında su seviyesi yüzde 29’a düşerken içme suyu şebekesi derin su kuyuları ile destekleniyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi BUSKİ derin deşarj kuyularını şebekeye bağlayarak açığı kapatmaya çalışıyor. Bursa’daki mevcut su durumu ile ilgili konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Bursa içme suyu konusunda sanıldığı gibi zengin bir şehir değil. Biz su ihtiyacımızın yüzde 85’ini baraj, yüzde 15’ini Uludağ’ın pınar kaynaklarından alıyoruz. Üzülerek söylüyorum ki bugün zor anlarda kullanmak için açtığımız 155 derin su kuyusunun 125’i çalışıyor. Biz ekimden sonra bu kuyuları çalıştırmadan şehrin su ihtiyacını karşılayabiliyorduk. Su yönetimi artık daha önemli bir hal aldı. 2019 kuraklıkta zirveydi ama bu yılı da ondan ayrı tutmamalıyız” dedi. ALİ ŞAHİN/BURSA
GAZİANTEP
Sönmezler: Şubat ve Mart yağmurlarını bekliyoruz
Gaziantep Su Ve Kanalizasyon İdaresi (GASKİ ) Genel Müdürü Hüseyin Sönmezler kuraklığın her yerde olduğu gibi kendi bölgelerinde de etkisini hisettirdiğine dikkati çekti. Sönmezler yaptığı değerlendirmede, Ocak ayı içerisinde istedikleri yağışı alamadıklarını belirterek, “Yağışlar sevindirici noktada olmadı. İlimizin içme suyu ihtiyacını Düzbağ Barajı ve kuyulardan karşılıyoruz. Kartalkaya Barajı’ndan takviye yapıyoruz. Kartalkaya’dan aynı zamanda tarımsal sulama da yapılıyor. Şu an Şubat ve Mart yağışlarına odaklandık. Söz konusu aylarda yağacak yağmur bölgemiz için çok önemli. İnşallah Ocak ayının devamında ve Şubat, Mart aylarında barajlarımızda su oranı yükselir ve bir sorun yaşamayız. Diğer taraftan da tüm ihtimalleri göz önünde bulundurarak çalışmalar gerçekleştiriyoruz” dedi. TALİP ÖZTÜRK/ GAZİANTEP
İZMİR
Soyer: Sünger kent modeliyle mücadele edilecek
İzmir Büyükşehir Belediyesi kuraklıkla mücadele için farklı bir yöntem uygulamak için çalışmalarını başlattı. Türkiye’de bir ilk olarak Sünger Kent Projesi’yle şehrin caddelerine, sokaklarına, yollarına düşen yağmur suyunun bilimsel uygulamalarla yer altında depolanması sağlanacak. Çatılara düşen yağmur suyunun ise hasat edilerek biriktirilmesini, temizlenmesini ve yeniden kullanılmasını mümkün kılacak proje yeşil dönüşümü esas alıyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Hedefi miz, İzmir’i 5 yıl içerisinde bir sünger şehir haline getirmek. Böylelikle kent içindeki yağmur suyunun akışını 5 yılda yüzde 70 oranında azaltmayı hedefl iyoruz. Tüm İzmirlileri Sünger Kent projemize katılmaya davet ediyorum. Gelin, hep birlikte yağmur suyu depoları ve yağmur bahçesi uygulamalarıyla Sünger Kent Projesi’ni birlikte gerçekleştirelim” dedi. NİHAT DELİBAŞI / İZMİR
KAYSERİ
Büyükkılıç: 120 bin kişinin ihtiyacını karşılayacak 26 adet sondaj kuyusu açıldı
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, uluslararası kalite standartlarını hayata geçirerek vatandaşların temiz ve sağlıklı içme suyuna kesintisiz erişimini sağlamak için çalıştıklarını söyledi. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (KASKİ) Genel Müdürlüğü'nün çalışmaları hakkında bilgiler veren Büyükkılıç, “2022 yılında KASKİ, 43 bin kişinin bir yıllık su ihtiyacı olan 2 milyon 300 bin metreküp su kaçağının önüne geçti. Bunun sonucunda 20 milyon TL gibi önemli bir tasarruf sağlanmış oldu. Kentimizin tüm caddelerinde, sokaklarında 2023 yılında da arama tarama ve dinleme faaliyetlerimiz kesintisiz devam edecek” dedi. Bir yılda 26 sondaj kuyusu açtıkları bilgisini veren Büyükkılıç şunları söyledi, “Geçen yıl toplam maliyeti 6 milyon 678 bin 542 TL olan ve yaklaşık 120 bin kişinin su ihtiyacını karşılayacak 26 adet içme suyu sondaj kuyusu açıldı. 2023 yılında da benzer çalışmalarımız artarak devam edecek.” HİLAL SÖNMEZ/KAYSERİ
MERSİN
Seçer: Berdan Barajı’nda doluluk oranı yüzde 6,8'e düştü
Mersin’in merkez ilçeleri ile Tarsus’un içme suyu ve tarımsal sulama ihtiyacının önemli bir bölümünün karşılandığı Berdan Barajı’nda su seviyesi yüzde 6,8’e kadar geriledi. Ülke genelinde olduğu gibi Mersin’in de beklediği yağışları alamadığını belirten Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, kuraklıkla mücadele için çeşitli projeler ve işbirlikleri geliştirdiklerini kaydetti. Belediye bünyesinde İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı kurduklarını söyleyen Seçer, “Veri Tabanlı Denetim ve İzleme Sistemi (SCADA) ile yüzeye çıkmayan arızayı akustik cihazlarla tespit ederek, sudaki kayıp-kaçaklara daha hızlı müdahale ediyoruz. Yine kentimizin değişik noktalarına yerleştirdiğimiz alt izole ölçüm istasyonu (DMA) sistemi ile suyun basıncını kontrol altına alıyoruz. Yani kayıp-kaçak oranlarını minimum seviyeye indirerek, bir damla suyun bile ziyan olmasının önüne geçiyoruz. DMA Sistemimiz şu haliyle, 1 yıl içerisinde Mersin merkezin tükettiği 1 aylık su miktarı kadar tasarruf sağlıyor” dedi.
ŞANLIURFA
Beyazgül: Atatürk Barajı’nda su seviyesi yüzde 32,15
Şanlıurfa ve Mardin’deki içme suyu ve tarımsal sulama ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan Atatürk Barajı’nda 16 Ocak'ta yapılan ölçümlerde doluluk oranı yüzde 32,15 olarak ölçüldü. Yağışların istenilen seviyede gerçekleşmemesi durumunda yeni sulama havzaları nedeniyle seviyenin daha da düşmesi bekleniyor. Kuraklıkla mücadele için Haliliye, Siverek, Hilvan’da inşa ettiği atık su arıtma tesislerinde sulama suyu, enerji ve gübre üreten Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, su tasarrufu sayesinde yıllık 20 milyon TL’lik kazanım sağlıyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, atık su artırma tesislerinde elde ettikleri sulama suyu ve gübrelerin Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı ile Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı tarafından kullanıldığını belirtti. Beyazgül, “Atık suyu yeniden değerlendiriyoruz. Ayrıca SCADA sistemimiz sayesinde temiz su kullanımındaki verimliliği artırıyor, su kaçaklarıyla daha etkin mücadele ediyoruz” dedi.