Kriptoların kuleleri yıkılıyor mu?

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri’nde kripto paralardaki sert düşüşü masaya yatırdı. İkili, esnafa verilen destekleri, ekonomik aktivitedeki seyri ve emtia piyasalarındaki tabloyu değerlendirdi. Şans Sohbetleri'nde bu hafta ele alınan bir diğer başlık ise gündemin sıcak konusu; Sedat Peker’in iddiaları oldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Kriptoların kuleleri yıkılıyor mu?

Güldağ: Bayramların da etkisi olsa gerek son bir-iki haftadır daha çok içerideki gelişmeler öne çıktı. Epey zamandır talep edilen esnafa destek hibe olarak geldi. Bir defaya mahsus 5 bin lira ve 3 bin lira verilecek. Miktarı yeterli bulmayanlar, '14 aydır kapalıyız nasıl olacak' diye soranlar çok. Ama sonuçta, özellikle esnaftan yükselen 'artık destekler kredi değil, hibe olmalı' isteğine hükümetçe uyuldu. Şimdi de kimlerin bu hibeleri alabileceğine ilişkin tartışmalar var. Daha önce kira desteğini başvurmasına rağmen alamayanlar, 'bunu da alamayız' serzenişinde...

Ağaoğlu: Yöntem bakımından sıkıntılı. Bir de kayıt dışı ekonomi tarafı var işin. Kastım şu: Mesela seyyar satıcılar nasıl yararlanacak bundan? Bir yere kayıtlılar mı? Hatırlarsan 'gelin bunu kimlik numarası üzerinden yapalım, hibeleri TCKN’ye indirelim' demiştik. Hala bankalı olmayanlarımız var, kayıt altında olmayanlarımız var, onları da hem sisteme kaydetmiş oluruz hem de bu sayede onlara daha adil ve hızlı bir yardım sağlamış oluruz. Miktar olarak geç kalındı, fakat hiç yoktan iyidir diyen de haklı, 5 bin lira kimin ne kadar ihtiyacını görür diye soran da...

Güldağ: Turizm ve bağlı çalışan sektörler açısından mesela...

Ağaoğlu: Bir seferlik oluştu bu sıkıntı. Artı, turizm sezonu başlayacak mı başlamayacak mı? Haziranı da bitireceğiz gibi görünüyor. Geçen seneden geç açılabilir.

Güldağ: Sanayi tarafı hala iyi gidiyor. Hammadde ve benzeri sıkıntılara rağmen. Kapasite kullanım oranı yüksek...

Ağaoğlu: İhracatları da iyi ama sanayinin son 15-20 yıldaki payı ciddi oranda küçüldü. GSMH içinde aldığı pay yüzde 17 civarında. Geriye kalan yüzde 83’lük bölgenin önemli bir kısmı problemli. Bir de imkanlara şu ya da bu nedenle ulaşamayanlar olursa... Parantez içinde söyleyeyim, bu bir kriz anı. Krizler yaratıcı çözümler gerektirir. Meşhur laf vardır, en büyük icatlar savaşta çıkar diye...

Güldağ: Tarihte zorun rolü...

Ağaoğlu: Çünkü çok dar bir zamanda çok iyi bir iş yapman lazım ki sonuç alabilesin. İnsanları kayda geçirmek için, bankalı yapmak için, sistemin içinde vergi tabanını genişletmek için bu iyi bir fırsattı. Halen daha fırsattır.

Güldağ: İçeriden devam edecek olursak, gündeme gelen bir başka konu Sedat Peker videoları oldu.

Ağaoğlu: Herhalde Türkiye’nin en fazla izlenen dizisi olma yolunda ilerliyor. Bu da enteresan bir durum.

Güldağ: Ama bir tradeji olarak... Seni bilmiyorum ama bana son bir kaç haftadır 'dolar ne olur' sorusundan daha fazla Sedat Peker'in iddiaları soruluyor. "Eğer bu iddiaların yüzde 20'si doğruysa..." diye başlayıp uzayan sorular. Ciddi sorgulamalar var toplumda. Yani ben son birkaç haftadır diyeyim, sorulan sorular dolar filan üzerinden değil, daha çok eğer bu iddialar doğruysa ile başlayan sorular oldu. İnsanların kafası karıştı. İlave bir sıkıntı oluştu. Moralsizlik oldu benim gözlediğim. Piyasadaki güvensizlik ortamını da besliyor bu... Olay henüz yeterince açıklığa kavuşturulmuş da değil.

Ağaoğlu: Açıkçası bir yerde iki güvenlik görevlisi konuşurken şahit olduğumu söyleyeyim. Bir tanesi ekrana bakarak 'bunların yüzde 1’i doğruysa ülkede yer yerinden oynar' dedi. Diğeri 'ben bunların doğru olduğuna inanıyorum'. Genel algı da o yönde. Yenilir yutulur iddialar olmadığı yönünde...

Güldağ: Şimdi ayıkla pirincin taşını...

Ağaoğlu: Bir hukuk sistemi varsa bu iddiaları en azından alt alta dizip hepsinin temizlenmesi gerekiyor. 'Bana iftira atılıyor' deyip suç duyurusunda bulunmak yeterli değil. 'Biz buraya el koymasaydık mafya çökerdi' diyen eski bakanımız var.

Güldağ: Belli ki bir trafik var burada...

Ağaoğlu: Hafife alınacak şeyler değil. Bunlara birisinin el atması aslında sistemin bir anlamda kendini yenilemesi için bir fırsat gibi görünüyor. Çünkü iddiaların üzerine gitmek bile sistemin doğru ve çalışır olduğunu kanıtlayacak bir durumdur.

Güldağ: Memleket sahipsiz değil mesajına ihtiyaç var. Fırsat olarak nitelemene de katılıyorum doğrusu. Çünkü çok uzun zamandır bir sistemi sistem yapan kurumları unuttuk biz. Sistemin işleyişi kurumlar arası ilişkilere dayanmalı. Kişiler arası ilişkilere giderek daha fazla dayanmaya başlamışsa bu ekonomiyi de olumsuz etkiler. Bütün bu olup bitenlerden anlaşılan o ki, denetleyici ve dengeleyici kurumları acilen işlevsel hale getirmemiz gerekiyor. İşleyiş kişiler üzerinden gelişince kaçınılmaz olarak güç simsarlığı büyüyor. Kurumların etkisi zayıfl ıyor. Güce yakın kişiler bundan faydalanacak zemin buluyorlar kendilerine. O zaman da kanunlar ve kurallar kimileri için geçerli kimileri için ise geçersiz oluyor.

Ağaoğlu: Ya da keyfiliğe dönüyor iş...

Güldağ: Kurumların sürekli yıprandığını, işlevsiz kaldığını görürseniz o zaman sisteme güveniniz de azalır. Doğruya doğru. Sorunlarınızı ancak bazı adamlar üzerinden çözebiliyorsanız, bu güveni değil, tedirginliği büyütür. Bu sistemik bir risk algılaması da yaratır. Bu videolar ortaya çıktığından bu yana iş dünyası dahil insanların birbirine sorduğu aslında budur. 'Acaba güvende miyim? Yatırım yapacağım ama ne kadarı benim? Ya da ne kadar benim kalır?' Kimse gücenmesin ama bu sorular kafalarda dolaşır doğal olarak. Oluşacak algı budur.

Ağaoğlu: Eninde sonunda hukukun üstünlüğü, hukukun çalışması, adalet sisteminin çalışması gibi temel konuları sorgulattırıyor aslında bakarsan. Senin söylediğin güç simsarlığının bir başka versiyonu olarak da 'mikro iktidarlar' diye bir tanım var. Lokalde, bölgede, bir sektörde, bir uzmanlık alanında veya bir yerlerde bir takım mikro iktidarlar var. Bunlar kural kanun tanımaz bir hale gelmiş diye bir algı var. Bu algıyı yıkmak için iyi bir fırsat geldi.

Güldağ: Devletin en önemli görevi can güvenliği başta toplumda her türlü güvenli ortamı sağlamak.

Ağaoğlu: Can güvenliği ve adaleti sağlamak. Adalet de kendini güvende hissetmenin bir parçası. En çok ihtiyaç duyduğumuz duygudur adalet.

Güldağ: Birey olarak da, toplum olarak da ve de ekonomi cephesinde de öyle... İyi işleyen kurumların hakim güç olduğu, hukukun üstünlüğünün herkes için aynı derecede geçerli olduğu bir eko-sistemde ekonomi iyi işler. Peki, sistem güç simsarlığının gelişmesine zemin hazırlayan bir yapıdaysa ne olur? Ekonomi işlemez mi? İşler işlemesine ama çarpık çurpuk işler. Gelişme hızı ciddi derecede düşer. Yatırım düşer. Hem fiziki hem de entellektüel sermaye yurt dışına yelken açar.

Ağaoğlu: Gelişme ve büyüme o şartlarda kesinlikle Türkiye’nin potansiyeli altında olur. Bu düzeltilmediği takdirde biz gerçek potansiyele ulaşamayız. Oysa Türkiye’de bir takım kurumları çalışır, işlevsel hale getirirsek, Türkiye’nin atılım yapmak için ciddi bir potansiyeli var. Arayı çok hızlı kapatabilme yeteneğimiz var.

Güldağ: Müsaadenle bu haftayı meşgul eden bir başka çetrefilli konuya geçeyim. Kripto paralar adeta çöktü...

Ağaoğlu: Evet, kağıttan kuleler çöktü!

Güldağ: Çöktü de, neden çöktü?

Ağaoğlu: İlki, yoruldular. Bitcoin öyle artık yükselmeler yapmaz oldu. Ama çöküşü hızlandıran sebep, Çin’in bütün finans kurumlarına kripto para aktarmalarını yasaklaması oldu.

Güldağ: Elon Musk'ın açıklamaları da etkili oldu sanki. Bitcoin ile satış yapmayacağız yönündeki sözleri...

Ağaoğlu: Elon Musk’ın zıpır bir manipülatör olduğunu düşünüyorum. Açıkçılara çok laf eden birisi ama kendisi 10 yıldır açığa araba satıyor işin aslına bakarsan. Olmayan bir arabanın üzerine koskoca bir imparatorluk dikti. Bitcoin ile söylediği şey, 'Bitcoin çevreci değil, o yüzden biz artık Bitcoin’le yatırım yapmayacağız' Ne kadar aldığını sattığını bilmiyorum ama üzerine bir gölge düşürdüğü kesin. 'Bitcoin ile araba satmayacağım' dedi o daha önemli. Bitcoin veya diğer kripto paraların en büyük açmazı bir değişim aracı olmamaları. Spekülatörlerin çok sevdiği bir oyuncak. Ama bireylerin de çok sevdiği bir şey haline geldi. İnsanlar ekranlarından rahatlıkla izliyor. Orada fiyatlar inip çıkınca bir duyguyla yaşadığını hissediyor.

Güldağ: Şimdi girseydim arabayı almıştım, tüh buzdolabını kaçırdık gibi…

Ağaoğlu: Fırsat kaçırmama duygusu diyeyim. Bir de evde oturuyor, canı sıkılıyor. Kripto para borsaları ise 7/24 açık. Ve de kimse illegal demedi.

Güldağ: Evet alım satımı rahat.

Ağaoğlu: O zaman neden yapmayayım diye düşünüyor insanlar. Daha önceden böyle bir fırsat yakalamamışlardı. Sürekli kazanırken çok da eğlenceli. Düzenlendikten sonra biraz hayat normale dönecektir diye düşünüyorum. Güldağ: Ama 30 binin de altına indi...

Ağaoğlu: Gelen darbe biraz sert oldu.

Güldağ: Peki sert vurdu, bir müddet başını kaldıramaz mı, sert vurdu aynı sertlikte geri gelir mi?

Ağaoğlu: Burada Hodler denen alıp tutan insanların tavrı önemli. Onlar zaten işin ne yöne doğru olacağına karar veriyor. Onlar satmadığı sürece 40 bin, 30 bin, 25 bin, 10 bin her nerye bir yere düşüp ondan sonra onların hareketine göre tekrar yukarı çıkabilir. Fakat atfedilen değerlerin o kadar da doğru olmayabileceği sorusu insanların kafasında oluştu. Onun için yakın vadede almış ve biraz da zarar etmiş olanlar, daha fazla zarar etmeyeyim diye satanlar olunca büyük abiler, o balina denilenler çekiliyorlar kenara, onlar çekilince fiyat daha hızlı düşüyor. Tekrar gelirlerse toparlanır.

Güldağ: Diyorsun ki bu pilav daha çok su kaldırır...

Ağaoğlu: İşin teknolojisini hep ayrı tutuyorum. Blockchain yepyeni bir devrim. Artık kullanıma girecek. Kriptolarla ilgili halen daha tedbirli olmak adına kendimi koruyorum ama şu düşüşü çok çıkmış olan bir takım fiyatların normalleşmesi olarak da görüyorum.

Enflasyona endeksli tahviller alternatif olabilir

Güldağ: Döviz karşısında erimeyen, yenilmeyen bir şey varsa o da emtia...

Ağaoğlu: Emtia bloğu diyelim. Ama petrol uzun zamandan beridir manipüle edildiği için ayrı tutuyorum, petrol üreten ülkeler tarafından bir manipülasyon var. İstedikleri fiyat 70 dolar. Talep tam anlamıyla geri gelene kadar 60-65 dolar seviyelerinde tutalım dediler. Başardılar da...

Güldağ: Aşılama ile normalleşme başladıkça...

Ağaoğlu: Talep yavaş yavaş geliyor. Amerika mesela 80 milyon doz aşıyı hibe etme kararı verdi. Önce yağmaladı, işini gördü, şimdi lütfedip hibe edecekler. Önce büyük ekonomi olarak onlar açılıyorlar, onlar açılınca petroldeki talep oraya doğru yaklaşacak.

Güldağ: O zaman nereye çıkar fiyatlar?

Ağaoğlu: 4 Temmuz önemli, çünkü bu bağımsızlık gününden sonra tatil sezonu başlar. İnsanlar araba kullanmaya başlar, talebin çok fazla arttığı bir dönemdir. O dönem büyük ihtimalle petrolde yüksek seviyeleri göreceğiz.

Güldağ: Petrol dışında ne bekliyorsun?

Ağaoğlu: Endüstriyel metaller tarafında büyük bir yükselişin artık zorlandığı bir yere geliyoruz. Bunda demir cevherini ayrı tutuyorum. Orada da birtakım manipülasyonlar var. Hakeza kereste tarafında olduğu gibi. Kereste yüzde 300’ü aşan bir getiri sağladı. Arkasından yine COVID-19 nedeniyle insanların şehir dışında küçük ağaç evler yapma hayaliyle başlayan ve onun beslediği bir manipülasyon diyeyim…

Güldağ: Tarımsal emtia tarafında...

Ağaoğlu: Orada da belli bir aşırı alım bölgesine geldik. Bir düzeltme başladı. Bunlar bir parça o endişeleri hafifl endiriyor.

Güldağ: Karşılaştığımız sorulardan biri de, enflasyona karşı kendimizi nasıl koruyalım? Hammadde fiyatları yükselişine devam ediyor. Altın al, dolar al dışında ne söylenebilir? Öyle bir şey söyleyelim ki, hem birikimimiz varsa enflasyon karşısında koruyalım hem memlekete de faydalı olsun. enflasyona endeksli tahvil mi mesela?

Ağaoğlu: Bayramda gördüğümüz en önemli şey ABD’deki enflasyon rakamlarının çok yüksek gelmesiydi. O beraberinde Amerikan faizlerinin yükselmesine yol açtı. Borsalar düşüşe geçti.

Güldağ: Merkez bankalarının açıklamaları biraz sakinleştirdi...

Ağaoğlu: Önemli nokta ABD 10 yıllık tahvillerinin getirisi 1.77’nin üzerine yerleşirse 2'ye doğru gideceğiz gibi görünüyor. İki haftalık bir süre 1.77'nin üzerinde kalması 2’yi getiriyor.

Güldağ: Senin analizler ne diyor?

Ağaoğlu: 2’ye geleceğiz gibi görünüyor. Emtia tarafındaki baskı çok ciddi. Bize gelen etki, biz aslında yüksek petrol fiyatı, yüksek hammadde fiyatı nedeniyle enflasyon ithal ediyoruz. Bu arz yönlü bir enflasyon baskısı, bunu faizle düşüremezsiniz. Mecburen ithal ettiğiniz bir enflasyon, buna karşı korunma hayli zor.

Güldağ: Çözüm ve öneri?

Ağaoğlu: Dediğin enflasyona endeksli tahviller ilk alternatiflerdir, ABD’de de şu anda talep gören enstrümanlar olarak var. Geliriniz enflasyon kadar artmadığı sürece bir sonraki sene fiyatlar aynı kalsa bile siz o enflasyonu hayat pahalılığı olarak hissetmeye devam ediyorsunuz. Bunun önüne geçmenin bir yolu var mı? Maalesef yok. Bundan nasıl korunursun? 3 liradan 5 liraya fiyatı artan nesnenin hisse senedini satın alabilirsin. Ama zaten bunun böyle olacağını düşündükleri için hisse senetleri daha önceden yukarı çıkmıştı. Korunacak bir imkan maalesef yok, tek imkan enflasyona endeksli tahviller olabilir.

“Altın ve gümüşte yakın gelecek için zirve gözükmüyor”

Güldağ: Var mı böyle son paylaşacağımız bir konu, kendini koruma diye başladık…

Ağaoğlu: Altın ve gümüşü hep konuşuyoruz, klasik olduğu üzere… Teknik bazı seviyeleri aştılar. Ama gümüş için söyleyebilirim, 27.75’in üzerine çıktı, o açıdan avantaj var. 28.75 gibi bir seviye var o da çıkarsa. Altın bir çıt öne çıktı şu anda ama gümüşün desteklemediği altın gitmez. 28.85 gibi 28.65 gibi bir seviyenin üzerine çıkarsa gümüş 30 dolara gidiyor, altın da çıkar ama yeni bir zirve her ikisi için de yakın gelecekte yok.

Ekonomi