Komiteden çok, dezenflasyonist bir programa acil ihtiyacımız var

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri’nde bu hafta gündeme damgasını vuran Fiyat İstikrarı Komitesi’ni değerlendirdi. Komite’nin yapısını ve ismini sorgulayan ikili, enflasyonla mücadelede sağlam bir programa dayanmayan adımların işlevsiz kalabileceğine dikkat çekti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Güldağ: Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Ekonomi Koordinasyon Kurulu ve Fiyat İstikrarı Komitesi kuruldu. Fiyat İstikrarı Komitesi isminden olsa gerek epey bir eleştirildi. 'Fiyat istikrarı Merkez Bankası'nın işidir' denildi. Doğrusu Sayın Lütfi Elvan bu eleştirilerin ardından, çıkıp, konuya hassasiyetle yaklaştığını gösteren vurgular yaptı. "Merkez Bankası'na müdahale söz konusu değildir" açıklaması yaptı Hazine ve Maliye Bakanı. Ancak Bakan Elvan bunun altını çizse de piyasa farklı algıladı. Komitelerle, kurullarla daha önce yaşadıklarımız aklımıza geldi. Mahfi Eğilmez hoca mesela, ‘1970’lerin ikinci yarısında da benzer bir komite vardı. Bugün eskiyi tanımlamak için anlatılan kuyruklara, karaborsaya yol açmıştı’ hatırlatması yaptı. Bu konuları yakından izleyen Erhan Aslanoğlu hocamız da, ‘Fiyat istikrarını temin etmek tüm dünyada merkez bankalarının görevidir. Eğer enflasyonla mücadele ediyorsak buna yönelik bir plan kapsamında ilerlemek lazım. Fiyat İstikrarı Komitesi’nin görevinin Merkez Bankası’yla çakışabileceğini düşünüyorum’ dedi.

Ağaoğlu: Ben de kararnameyi duyar duymaz tipik reaksiyonumu verdim. 'Bunlardan biz her sene 2 tane kurup 3 tane kapatıyoruz. Daha önceden kurulan komisyonlar, komiteler neyi yapamadılar da bu yeni kurulan yapacak' diye düşündüm.

Güldağ: O kadar da sık değil belki ama pratikte çok faydaları görülmediği için olsa gerek, bir çoğumuzda 'komitelere' karşı bir önyargı var. Komisyona havale edilen sorunlardan çözüm beklemediğimiz gibi gibi, komitelerden de çözüm çıkacağına inancımız zayıf. Yoksa Türkiye enflasyonla mücadele konusunda ne kadar çok ve güçlü aracı devreye soksa yeridir.

Ağaoğlu: Orası öyle... Ancak oluşumuna baktığımız zaman Hazine ve Maliye Bakanlığı koordinasyonunda, Hazine ve Maliye Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Tarım ve Orman Bakanı, Strateji ve Bütçe Başkanı üyelerinden oluşuyor. Bir de ilginçtir Merkez Bankası Başkanı. Gerek Mahfi hocanın gerek Erhan Aslanoğlu’nun söyledikleri de bence buradan yola çıkıyor. Diyorlar ki, üyesi Merkez Bankası Başkanı olduğu anda Merkez Bankası’nın bağımsızlığını sorgular mısın? Evet sorgularsın. Neden? Bir komitede fiyatları düşürecek birtakım adımlar atıp Para Politikası Kurulu’nda faizleri yükseltecek. Sonra bir bakılacak, öteki tarafta da işler sarpa sarıyor, 'biz şimdi buna şöyle destek verelim' diye bir karar çıkacak. Bir karmaşaya neden olacak.

Güldağ: Aslına bakarsan, Komite para ve maliye politikaları arasında bir koordinasyon gözeterek fiyat istikrarını sağlamaya yönelik yapısal politika önerileri geliştirecek deniliyor. Türkiye'nin yaşadığı özel enflasyon deneyimi göz önüne alındığında bu önemli. Öte yandan, komitenin hem üyeleri bakımından yapısı hem de adı sorgulanmaya muhtaç. Adı Fiyat İstikrarı Komitesi olunca, hatlar karışıyor ister istemez. Kafalar da... Yoksa maliye politikası ve para politikasının çift pedallı bir bisiklet gibi tandem çalışması arzulanan bir şeydir. Merkez Bankası'nın önceki başkan vekillerinden Fatih Özatay hocamız da öyle diyor. 'Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlamaya yönelik yapısal önlemleri kendisi alamayacağına ve yeni kurulan Komite'de bu yapısal önlemlerin alınması sürecinde yer alacak ve uygulayacak bakanlar da yer aldığına göre, Komite'nin bu görevini yerinde buluyorum' diyor.

Ağaoğlu: Evet ama öte yandan da by pass ediyorsunuz. Bu haber bana geldiğinde tek soru sordum, Merkez Bankası Başkanı da üyesi midir diye? Kimin üye olduğu beni hiç ilgilendirmedi. Merkez Bankası Başkanı oradaysa bu erkler arasında çıkar çatışması, karar kargaşası yaratır. Veya bağımsızlıkla ilgili sorgulamayı getirir.

Güldağ: Bir de Komite'nin ikinci görevi için kaygılar daha fazla gördüğüm. İkinci maddede "Fiyat istikrarını tehdit eden riskleri izleyerek alınması gereken tedbirleri belirlemek ve ilgili kurum ve kurulaşlar tarafından uygulanmasını sağlamaya yönelik kararlar almak" olarak tanımlanan bir görev var. Mesela Fatih Özatay hocam bu "yoruma açık bir madde" diyor. Öyle ya, bu maddeye dayanarak Fiyat İstikrarı Komitesi, Merkez Bankası'nın yetkisindeki alanlara müdahale edebilir mi, edebilir. Niyet öyle olmayabilir ama edebilir. Fatih hoca gözden geçirilmesini tavsiye ediyor.

Ağaoğlu: Tabii her tarafa çekilebilecek bir tanım. Özetle şöyle söyleyeyim: Komite ile ilgili en temel yorumum daha öncekiler ne yapamadılar da bu yapacak şeklinde oldu. İkinci yorumumu Merkez Bankası Başkanı komitesinin üyesi olup olmadığını gördükten sonra yaptım. Üçüncüsü de 'narh' mı geliyor dedim...

Güldağ: Açıklayalım istersen. Yabancı olanlar olabilir 'narh' kelimesine...

Ağaoğlu: Genç okurlar bilmiyor olabilirler diyelim. Narh dediğimiz şey herhangi bir hizmet veya fiyatın devlet ya da belediyeler tarafından belirlenmesi demek.

Güldağ: Ben de aynen böyle konuşulduğuna şahit oldum. Herhalde narh tekrar geri geliyor diye...

Ağaoğlu: Hem 'serbest piyasa' hem de 'kontrollü piyasa' diyorsanız ikisi birbiriyle çalışmaz. Senin dediğin dönem de çok eski değil hatırlatırım. enflasyon hesaplarında da benzer tartışmaları yapmıştık hatırlarsan. Bir fiyatı kamu eliyle belirler misiniz, belirlersiniz. Ama belirlediğinizde o fiyat eğer üreticiyi tatmin eder bir kâr bırakmıyorsa üreticiler piyasadan çekilirler. O mala talep devam ettiği için o mal nereden nereden gelir insanları bulur.

Güldağ: Tabii çapraz yollardan...

Ağaoğlu: Üstüne üstlük kaçak, karaborsa başlayınca vergi kaybı da başlar. İşin ilginci daha önceden kurulan bu ve benzeri komiteler yeni insanlardan oluşuyor, bu konuda çok da tecrübesi olan insanlardan oluşmuyor, uzmanlığı bu olan insanlardan da oluşmuyor. O yüzden bunların alacağı kararlar dene, yanıl, öğren bunun maliyetini herkes ödesin durumuna geliyor. Bunların yaşanmışları varken, bunlardan alınması gereken dersler varken biz bu dersleri neden okumuyoruz da bunları tekrarlıyoruz. İnsanlık tarihi için 90-100 yılda bir tekrar eden döngülerdir, daha önceki duyguları hatırlamadığımız için Mehmet Akif’in ‘Hiç ders alınsaydı tekerrür eder miydi tarih’ lafı benim son zamanlarda çok kullandığım bir laf haline geldi. Aynı şey bu ve benzeri komiteler için de geçerli. Komite kurarak bu iş olmaz, anlaşalım burada.

Güldağ: Biz Şans Sohbetleri'nin video çekimini çarşamba günü Fiyat İstikrarı Komitesi'nin kurulmasının hemen arkasından yaptık. Sonra perşembe günü Sayın Bakan'la konuştum ben. Konunun narhla, fiyat kontrolüyle uzaktan yakından ilgili olmadığını vurguladı. Açıklamalarını bugün gazetemizin manşetine koyduğumuz için burada fazla detaya girmiyorum. Konuya hassasiyetle yaklaşması bilgilendirmeye çalışması önemli. Çünkü, zannediyorum herkesin kafasında benzer soru işaretleri oluştu. Bunların anlatılması, amacın net biçimde ortaya konulması önemli. Sayın Bakan da öyle yaptı. Hassasiyet gösterdi. Şimdi izleyip hep birlikte göreceğiz. Ne demişler ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Ama şunu da söyleyeyim, bizim enflasyonla işimiz zor. Yapısal bir boyut kazandıkça ve uzun bir sürece yayıldıkça para politikası da çaresiz kalıyor. Bize hem fiyat istikrarı hem dezenflasyon lazım. Onun için de komitelerden çok Türkiye'nin acil ihtiyacı dezenflasyonist bir programa şiddetle ihtiyaç olduğu kanaatindeyim.

Zorunlu karşılık TL'yi teşvik için yetmeyebilir

Güldağ: Geçen Merkez Bankası Başkanı'nın bankalarda yaptığı bir sohbet vardı. Orada konuşulduğu söylenmişti. Merkez Bankası ters dolarizasyonu teşvik etmek açısından, faizi de yukarı çekemediği bir süreçte, bankalar eğer müşterilerini dövizini bozmaya ikna ederler ve TL’ye geçilirse, onların bu maliyetini zorunlu karşılıklarında ciddi bir ayarlama yapacak denilmişti. Biz de yorumlamıştık. Bu adımın gelebileceğini ancak sorunları çözmekte yetersiz kalabileceğini kaydetmiştik. Biz Şans Sohbeti için videoyu çektikten sonra beklediğimiz gibi Zorunlu Karşılık Düzenlemesi geldi. Ne diyorsun?

Ağaoğlu: Zorunlu karşılık üzerinden bir ödül mekanizması çalışacak gibi görünüyor demiştik, öyle de oldu. Zorunlu karşılıklar 2 puan artırılarak Türk Lirası'nı daha cazip hale getirmeye çalışılıyor.

Güldağ: Biraz da piyasadaki döviz likiditesini artırmak ve döviz hesaplarının bozumu desteklenmek isteniyor anlaşılan. Küçük küçük de olsa DTH'larda vatandaş cephesinde bir döviz satışı var.

Ağaoğlu: Döviz rezervlerini desteklemek amacı da var doğru. Ancak TL'ye geçişi teşvik etmede yetersiz kalacaktır. Bu noktada palyatif diyebileceğimiz önlemlerin istenen sonucu almasını mümkün görmüyorum. Hep konuştuğumuz gibi, güven ile başlayan bir gereklilikler manzumesi lazım bize...

Güldağ: Geçen Merkez Bankası Başkanı'nın bankalarda yaptığı bir sohbet vardı. Orada konuşulduğu söylenmişti. Merkez Bankası ters dolarizasyonu teşvik etmek açısından, faizi de yukarı çekemediği bir süreçte, bankalar eğer müşterilerini dövizini bozmaya ikna ederler ve TL’ye geçilirse, onların bu maliyetini zorunlu karşılıklarında ciddi bir ayarlama yapacak denilmişti. Biz de yorumlamıştık. Bu adımın gelebileceğini ancak sorunları çözmekte yetersiz kalabileceğini kaydetmiştik. Biz Şans Sohbeti için videoyu çektikten sonra beklediğimiz gibi Zorunlu Karşılık Düzenlemesi geldi. Ne diyorsun?

Ağaoğlu: Zorunlu karşılık üzerinden bir ödül mekanizması çalışacak gibi görünüyor demiştik, öyle de oldu. Zorunlu karşılıklar 2 puan artırılarak Türk Lirası'nı daha cazip hale getirmeye çalışılıyor.

Güldağ: Biraz da piyasadaki döviz likiditesini artırmak ve döviz hesaplarının bozumu desteklenmek isteniyor anlaşılan. Küçük küçük de olsa DTH'larda vatandaş cephesinde bir döviz satışı var.

Ağaoğlu: Döviz rezervlerini desteklemek amacı da var doğru. Ancak TL'ye geçişi teşvik etmede yetersiz kalacaktır. Bu noktada palyatif diyebileceğimiz önlemlerin istenen sonucu almasını mümkün görmüyorum. Hep konuştuğumuz gibi, güven ile başlayan bir gereklilikler manzumesi lazım bize...

Yaz tatili ile birlikte kura baskı az olur

Güldağ: Piyasalar tarafında ne var ne yok?

Ağaoğlu: Temmuz ve ağustos ayları genelde tatildir, görece sakin geçer. Bir Delta varyantı meselesi var. Turist gelişini etkiler mi? Ona bakacağız. Onun dışında Fed ve piyasalar tarafı görece sakinleşecektir. Majör bir şeyin olacağını düşünmüyorum. ABD 10 yıllıkları 1,75’lerden sonra 1,35’leri gördü tekrar 1,45’lerde, orası şimdilik yataya girer sakin olur.

Güldağ: Ya kurlar? Euro/Dolar paritesi?

Ağaoğlu: Dolar endeksi bazında görece bir sükunet olur diye düşünüyorum. Bize olan baskı görece az olur. Hatta önümüzdeki birkaç ay geçerli olabilecek bir sükunet ama bu demek değildir ki işler yoluna girdi. Hayır, sadece uyutuluyor, sıcak bir dolaba konuyor, inşallah bozulmaz o dolapta diye düşünüyorum. Euro-dolar paritesinde önemli bir seviyedeyiz diyeyim. 1,1840 yani bu yazıyı yayınladığımızda onun altına inmiş olabilir ama izleyenler için belki biraz ipucu… 1,1840-1,1850 seviyesi paritede önemli. Eğer burası aşağı yönlü kırılacak olursa, ki 50 ve 200 günlük hareketi aşağı doğru kırdı Euro. Onun daha da derinleşen bir düzeltmeyle paritenin 1,17’lere inmesi bile ihtimal dahilinde.

Bir sonraki değerli metaller rallisinin lideri gümüş olabilir

Güldağ: Altın cephesinde neler oluyor?

Ağaoğlu: Altın ve gümüş tarafında küresel bir mutabakat var; o da enflasyonun yüksek olduğu. Küresel olarak mutabık kalınamayan bir şey var bu kalıcı mı geçici mi tartışması. Kalıcı olması durumunda ister istemez altın ve gümüş benzeri enflasyona karşı insanların kendilerini koruyabilecekleri alanlara kayması, ki bu ABD 10 yıllıklarından çıkılması demektir. İhtimal artar, bu durumda altının yukarı çıkması beklenir. Ama şu anda görüldüğü kadarıyla altın ve gümüş tarafında henüz bu karar verilmedi ama ABD 10 yıllıkları geri geldiği için dediler ki bir problem yok biz şimdilik rahat edelim diye düşünen bir yaklaşımla altına, daha doğrusu değerli metallere olan talep azalmış durumda. Altında 1,75342’yi görmüşüz, şu anda 1762’de halen daha devam eden bir düzeltme var. Bence bu düzeltme, kritik eşik 1770’ti onun altına indik, geçen haftayı orada kapatamadık bu hafta da kapatıp kapatamayacağımız belli değil. 1770’in üzerindeysek mesele yok ama altına inersek 1675’lere kadar tekrardan üçüncü dip gibi bir seviyeye altının gelmesi ihtimali var. En fazla gümüş direniyor buna o da bir miktar gelecektir ama oradaki rakam 24.90,25.25 gibi bir seviye, gümüşün onun altına inmesini beklemiyorum ki bir sonraki değerli metaller rallisinin lideri gümüş olacak gibi görünüyor. Ama daha henüz onun için bile erken.

Ekonomi