Kişi başına ne kadar dış borç düşüyor?
Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, küresel kriz döneminde dış borcun milli gelire oranın yüzde 35’ten 45’e çıktığını, bu krizin kişi başı dış borç yükünü arttırıcı etki yaptığını belirtti. Yılmaz, “Halk yoksullaşırken dış borç arttı” derken, kişi başına düşen dışa borcu da hesapladı.
Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, dış borcun bireyler üzerindeki etkisini ve yıllar içinde Türkiye’deki seyrini anlattı. Yılmaz, T24’teki yazısında, Türkiye’de bir kişi başına düşen dış borç miktarını hesapladı.
“Kimse ülkesinin ödenmemiş borcundan sorumlu tutulmaz”
Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz’ın dış borç yükünü anlattığı ve Türkiye’de kişi başına düşen dış borç miktarını anlattığı yazısı:
“Kişi başı dış borç, bir ülkenin dış borcunun ve onun yükünün kişiselleştirilmesini sağlayan bir orandır. Toplam dış borç stokunun ülke nüfusuna oranlanmasıyla elde edilir.
Bu oran, ülkenin dış borcunun ödenmesi mümkün olsa, ülkede yaşayan her bir kişiye düşen dış borç miktarını gösterir. Ancak uygulamada hiç kimse ülkesinin ödenmemiş borcundan sorumlu tutulmaz. O nedenle kişi başı dış borç, bizim geri ödeme yeteneğimizden çok ülkenin kredibilitesi ile ilgilidir. Özellikle yabancı sermaye bekleyen bir ülkede yaşıyorsanız…
“Brüt dış borç stoku 2017-2021 yılları arasında değişmedi”
Dış borçlarda borçluyu tam olarak görmek açısından toplam brüt dış borç tanımı kullanılır. Ülkemizde brüt dış borç stokunun bileşenleri de kamu sektörü, özel sektör ve TCMB’nin dış borçlarının toplamıdır. Dolayısıyla brüt dış borç stoku kamu sektörünün yanında aynı zamanda özel sektörün dış borçlarını da kapsar.
Brüt dış borç stoku 2017-2021 yılları arasında değişmedi, yaklaşık 450 milyar dolar düzeyinde kaldı. Temel nedeni, ekonomik istikrarsızlıklar, artan dolarizasyon, rekabetçi kur üzerinden işleyen Türkiye Ekonomi modeli kaynaklı özel sektörün dış borçlarındaki azalıştı. 2024 üç çeyreklik brüt dış borç stoku ise 525 milyar dolar düzeyine ulaştı. Dış borç stokunun milli gelire oranı yüzde 40 civarında.
“Arka arkaya yedi yıl boyunca refah kaybı yaşadık”
Kişi başı milli gelirdeki gelişmeler ise son yıllarda oldukça gerilimliydi. 2013 yılındaki kişi başı milli gelir düzeyine (12.500 dolar) tam on yıl sonra 2023’te ancak ulaştık. 2013 sonrası arka arkaya yedi yıl boyunca refah kaybı yaşadık. 2020 yılına gelindiğinde 2013 yılındaki kişi başı milli gelir yüzde 35 azalmıştı. 2024 yılı için kişi başı milli gelir öngörüsü 13 bin dolar düzeyinde.
Aşağıdaki grafik, kişi başına düşen dış borcu dolar bazında gösteriyor. 1989’da kişi başı dış borcumuz 750 dolardı ancak 2007’de 3.500 dolara yükseldi ve ardından küresel kriz sonrasında artmaya başladı.
Kişi başı milli gelir 2008 yılında 10.931 dolardı, 2009’da küresel krizin etkisiyle 8.980 dolara indi. Küresel kriz döneminde dış borcun milli gelire oranı da yüzde 35’ten 45’e çıktı. Bu kriz, kişi başı dış borç yükünü arttırıcı etki yaptı. Halk yoksullaşırken dış borç arttı.
“Toplam dış borcun üçte ikisi özel sektöründü”
2010-2017 yılları arasında döviz kuru istikrarlıydı, yaşam standardında yükseliş ortaya çıkıyordu. Ancak brüt dış borç stoku/GSYH oranı yüzde 40’tan yüzde 50’e yaklaştı ve böylece kişi başı dış borç yükü 3.500 dolardan 5.000 doların üzerine yükseldi. Bu dönemdeki dış borç stokuna en büyük katkı özel sektörden geldi. Toplam dış borcun üçte ikisi özel sektöründü.
Bu sektörün borcunu neden önemsemeliyiz? Özel sektörün dış borçları arasında Hazine garantili borçlar da yer alır, iç ve dış konjonktüre bağlı olarak özel sektör yükümlülüklerini gerçekleştirmediğinde özel sektör borcu, kamu borcu olarak toplumsallaşır.
Yukarıda bahsettiğim gibi brüt dış borç stokunun 2017 yılındaki düzeyi ile 2021 yılındaki düzeyi aynı kaldı. O nedenle söz konusu dönemde kişi başı dış borç yükü değişmeden kaldı. Ancak 2020 yılında kişi başı dış borç 5.240 dolar civarına kadar yükseldi. Ardından hem dış borç stoku arttı hem de kişi başı milli gelirde oldukça sınırlı ilerleme kaydedildi. Sonuçta kişi başı dış borç 2024 itibariyle 6.100 doların üzerine çıkmış oldu.
Birkaç yıl önce bir Fransız vatandaşının ülkesinin borçlarının finansmanına katkıda bulunmak amacıyla Fransız Hazine’sine 40 bin Euro tutarında bağışta bulunduğu haberi yayınlanmıştı. Bu bağışı yapmasındaki temel argüman, Fransız Sayıştayı tarafından yapılan kişi başına düşen kamu borcunun yaklaşık 40 bin Euro olduğu yönündeki açıklamasıydı.
“Borçlu devlet/zengin halk olasılığı da mevcut”
Fransa, küresel krizden bu yana çok borçlu ülkeler arasında. 2008’den 2020’ye kadar kamu borcu/GSYH oranı giderek arttı ve Maastricht kriterlerini de ihlal ediyor. Ancak Fransa’da kişi başı milli gelir yaklaşık 40 bin dolar ve kişi başı milli gelir uzun yıllardır hemen hemen hiç değişmiyor. Dünyada kişi başı milli gelir sıralamasında yukarılarda ve devlet borçlu olsa da halkın refah düzeyi yüksek.
Türkiye’de kişi başı milli gelirin seyrinden bahsettim. Eğer bir Türk vatandaşı, o Fransız gibi kendi payına düşen kamu borcunu ödemek isteseydi, 2013 yılında kendisine 7.300 dolar ve 2018’de de 4.239 dolar kalacaktı. 2024’te 6.900 dolar kalması muhtemel. Ancak bir gerçek var ki; Türkiye’nin borçluluğu bitse de yaklaşık 13 bin dolarlık kişi başı milli gelirimizle baş başa kalacağız.
Haberde adı geçen Fransız ise yaklaşık 40 bin dolar ile kaldığı yerden devam edecek. Fransa’da dış borç ne kadar yüksek ve devlet ne kadar borçlu olsa da vatandaşının hayat standardında bir düşüşün olmadığı belli. Ayrıca Fransa’nın tüm borçları kendi para biriminden (Euro) ve çoğu borç AB içinden düşük faiz oranıyla elde ediliyor, ek olarak CDS primi de düşük. Bir başka deyişle kamu borcunun kapatılması için haberde bahsedilen Fransız gibi panik yapılacak bir durum da gözükmüyor.
Her ne kadar tezat gibi dursa da görüldüğü gibi borçlu devlet / zengin halk olasılığı da mevcut.”