Merdiven altı üretilen vinçler, yollarda tehlike saçıyor

Türkiye’de kamyon üstü vinç pazarında merdiven altı üretim yapan firma sayısı, sertifikalı üretim yapanları 5’e katladı. Standart dışı üretim nedeniyle her yıl onlarca ölümlü iş kazası yaşandığını belirten sektör temsilcileri, soruna acil çözüm bekliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Merdiven altı üretilen vinçler, yollarda tehlike saçıyor

AYSEL YÜCEL

Türkiye’de kamyon üstü vinç pazarında merdiven altı üretim yapan firma sayısı hızla artıyor. Standart dışı üretim nedeniyle her yıl onlarca ölümlü iş kazası yaşandığını belirten sektör temsilcileri, ayrıca piyasada haksız rekabet ortamı oluştuğunu ve yaşanan sıkıntıların ekonomide büyük kayıplar yarattığını dile getiriyor. Yük mühendisliği hizmet sektörü temsilcileri, tasarımdan üretim ve montaja kadar tüm süreçlerde acilen bir denetim mekanizmasının devreye girmesini talep ediyor.

Türkiye’de kamyon üstü vinç pazarında yaşanan sıkıntılarla ilgili EKONOMİ’nin sorularını yanıtlayan Yük Mühendisliği Birliği (YMB) İcra Kurulu Başkanı Taner İçten, üyelerinin yıllardır bu konuda şikayetçi olduğunu, YMB’nin de çözüm üretmeye yönelik kamu otoritesi ile görüşmeye ve çözüm üretmeye çalıştığını söyledi. İçten, “Öncelikle ülkemizde üretilen kamyon üstü vinçleri satın alan firmalarımızın çoğunun TS-EN 12999 standartlarında bir vinç satın alıp almadığı bilinmiyor. Çünkü bir vinci satın almadan önce uluslararası standartlarda olup olmadığını tespit edilebilmesi için tasarımından üretimine kadar akredite kuruluşlar tarafından kontrol edilmesi ve sertifikalanması gerekiyor. Bunu vinçleri satın alan firmalarımızın akredite kuruluşlara denetim yaptırmaları gerekiyor. Yük mühendisliği gerektiren kaldırma ve taşıma hizmetleri ülke ekonomimizin en kilit iş kollarından biri. Eğer bu iş kolundaki firmalarımız olmazsa hiçbir enerji tesisi, karada ve denizde rüzgâr çiftliği, endüstriyel tesis, enerji santrali, liman, köprü veya altyapı inşa edilemez ve hiçbir ağır sanayi makinesi veya parçası herhangi bir fabrikaya veya inşaat şantiyesine ulaşamaz. Bu uzmanlığı üyelerimiz kaldırma ve taşıma makineleri olmadan yapamazlar. Vinç ve kamyonlar bu iş kolunun olmazsa olmazı durumunda. Bu nedenle bu vinçlerin üretilirken denetimlerinin uluslararası kuruluşlar tarafından yapılması zorunlu olmalı” diye konuştu.

“Sigortacılar için de büyük sıkıntı”

Türkiye’deki yerli vinçlerin, üretimden denetime, sigorta poliçelerinden haksız rekabete kadar birçok sorunu içinde barındırdığını ifade eden İçten, “ Üreticilerimizin hemen hepsi vinçlerin TS-EN 12999 standardında ürettiğini söylüyor. TSE’nin hangi firmalara bu standartlarda üretim izni verdiğini ise maalesef bilmiyoruz. İlgili kurum ve kuruluşların bir yazı ile bunları bizlere bildirmesi gerekir. Üyelerimiz resmi bir belge üzerinden değil tecrübe ve deneyimlerine göre bu standartların sağlanmadığını düşünüyor. Çünkü yerli vinçlerde karşılaştıkları problemler ithal vinçlerde karşılaştıkları problemlerden çok daha fazla” açıklamasını yaptı.

“Vinçlerin %90’ı sınıfta kalır”

“Dünyada tehlike ve risk sınıfı en yüksek mesleklerden birini icra ederken kullandığınız vince güvenmek zorundasınız” diyen İçten, yerli üretim vinçlerle 5-130 ton arası, hataya yer vermeyecek matematiksel hesaplarla mali değeri yüksek hassas yükler kaldırıldığını hatırlatarak, bu noktada oluşabilecek olası kazaların telafisinin kolay olmayacağına dikkat çekti. İçten, “Bu nedenle üretim standartları kontrollerinin uluslararası standartlarda yapılması gerekiyor. Devletimiz, örneğin 4 dingilli kamyon üzerine monte edilen 75 ton üzeri kapasitedeki vinçlerin üretimine verdiği gerçek standartlara baksa, kamyonun taşıma kapasitene göre ağırlıklarını kontrol etse yüzde 90’nının sınıfta kalması muhtemel” dedi.

“Sertifikam var demek yeterli olmamalı!”

Ürünlerin standartlarını ortaya koyacak sertifikasyonların olduğunu söylemenin yeterli olmayacağına vurgu yapan İçten, şöyle devam etti: “Bunların bilinmesi için paylaşılması gerekiyor. Sadece iddia var. Firmaların bu iddialarını gerçeğe dönüştürmesi gerekiyor. Örneğin kaç tanesinin tasarım sertifikasyonu var? Üretim esnasında vinci bütünüyle TS-EN 12999 standardında ürettiklerine dair bir sertifikasyon var mı? Kamyon üstüne konulurken bu standartta monte edildiğini gösteren sertifika kuruluşlarından alınmış belge mevcut mu? TSE bu konuda ne düşünüyor, neler yapıyor? Bu makinalar hangi kriterlere göre sertifikalandırılıyor? Bu soruları çoğaltmamız mümkün. Çok tehlikeli işler sınıfında çalışan bu vinçlerde birçok firmada bom kırılmaları , yağ kaçakları, kaynak çatlamaları, kopmaları oluyor. Bunların yüzde 90’ı maalesef kayıt altında değil. Bu hasarların da bir şekilde mutlaka kayıt altına alınması sağlanmalı. Periyodik kontrollerde tamir-bakım görmüş yerler her seferinde tekrar denetlenmeli. Trafiğe tescilli kamyonları nasıl uluslararası standartlarda TÜVTÜRK tarafından denetleniyorsa kamyon üstüne monteli olan vinçlerinde uluslararası denetimlerden geçirilmesi gerekiyor.”

“Acil yasal düzenleme bekliyoruz”

YMB olarak devletin yük mühendisliği hizmetleri alanında üretimden kiralamaya kadar faaliyet gösteren firmaların zorunlu belgeleme ve denetimleri için gerekli yasal düzenlemeleri bir an önce yapmasını beklediklerini ifade eden İçten, “Bu iş kolunun envanterinin çıkarılmasını ve konuşma dilinde merdiven altı diye tabir edilen işletmelerin tehlike ve riski yüksek bir iş kolunda yer almamasını sağlamanın bir zorunluluk olduğuna inanıyoruz” dedi.

TS EN 12999:2020 standardı, hidrolik tahrikli yükleyici vinçlerin ve bunların araçlara veya statik temellere montajlarının tasarımı, hesaplanması, muayeneleri ve testleri için minimum gereklilikleri belirtiyor. Bu standart, monte edilebilir şekilde tasarlanmış yükleyici vinçler için geçerli. Yük taşıma kapasitesine sahip römorklar da dahil olmak üzere karayolu araçları; traktörler, statik temeller bu kapsama giriyor. Ayrıca, operatör kılavuzunda belirtildiği gibi kıskaç, kapaklı kova, palet kelepçesi gibi özel aletler veya değiştirilebilir ekipmanlarla donatılmış yükleyici vinçler için de geçerli. Kamyon üstü vinç üretiminde Türk standardı olan ‘TS EN 12999’ CEN/TC 147 "Cranes - Safety - Vinçler - Güvenlik" Teknik Komitesi tarafından hazırlanırken, CEN tarafından 10.08.2020 tarihinde onaylandı ve Türk Standardları Enstitüsü Teknik Kurulu'nun 15.02.2021 tarihli toplantısında Türk Standardı olarak kabul edilerek yayımına karar verildi. Avrupa'da vinç endüstrisi, Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) ve Avrupa Birliği (AB) tarafından oluşturulan çeşitli standartlara ve düzenlemelere bağlı. CEN üyeleri sırasıyla, Almanya, Avusturya, Belçika, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Kıbrıs, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Türkiye ve Yunanistan’dan oluşuyor.

Kardeşler Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Midilli:

Üretim kaynaklı eksiklik, kullanıcıyı zor durumda bırakıyor 

■ Ülkemizde üretimi gerçekleştirilmekte olan kamyon üstü ve araç üstü katlanır bomlu vinçlerde birkaç üretici dışında TS EN 12999 standartlarına uygun üretim ve imalat süreci – teslimat süreci denetim yapılmadığını düşünüyorum. Üretim sonrası bu vinçler kullanımda iken “İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık Güvenlik Şartları Yönetmeliği” gereği her yıl denetim yapılmaktadır. Yapılan bu denetimlerde üretim standartlarına uygun olmamasından dolayı birçok vinçte üretim kaynaklı eksiklikler tespit edilmekte olup biz kullanıcıları zor durumda bırakmaktadır. Ancak Avrupa ülkelerinden gelen kamyon üstü ve araç üstü katlanır bomlu vinçlerde TS EN 12999 standartlarına uygun üretim ve imalat süreci denetimleri yapılarak vinçler ülkemize giriş yapmaktadır. 

Bu vinçleri satın alırken bünyemizde bulunan konusunda uzman Makine Mühendisi yöneticimiz, Makine Mühendislerimiz ve dış denetim ile imalat süreci muayenesi gerçekleştiriyoruz. Ayrıca teslim almaya gittiğimizde TS EN 12999 standartına uygun olarak testleri gerçekleştirerek teslim alıyoruz. 

Satın aldığımız yerli üretim vinçlerde standartları tam karşılamayan üretim, teslimat gecikmesi, servis desteği gecikmesi ve garanti hususları konuları olumsuz; ihtiyaca uygun düzenlemeler, iletişim ve kullanılan malzemeye kolay erişim olumlu yönler olarak değerlendirebiliriz. Olumsuz hususlar sektörde ve iş süreçlerimizde arızaların geç çözülmesi, iş planına uyulamaması, müşteriye mahcubiyet ve müşterinin beklentisini karşılayamama gibi sıkıntılara neden olabilmektedir. Araç üstü katlanır bomlu vinçlerde TS EN 12999 standartına uygun özellikle yüksek kapasitelerde ithal edilmesi sektöre katkı sağlayabilir. 

Araç üstü katlanır bomlu vinçlerde TS EN 12999 standartına uygun özellikle yüksek kapasitelerde ithal edilmesi sektöre katkı sağlayabilir. Bu husus yerli üreticilerin özellikle standartlara uyumu konusunda daha hassas olmalarını teşvik edebilir. Ayrıca vinç fiyatları konusunda rekabet oluşturarak son yıllarda yaşanan yükselişi stabil hale getirebilir.

Servet Vinç Genel Müdürü Sedat Coşkun:

Aldığımız vinçlerin standardını ülke mevzuatı belirliyor

■ Türkiye’de üretilen vinçlerin elbette bir kalitesi ve yapıldığı ülkeye göre belirli standartları var. Türkiye iç pazarı için üretilen vinçler ile Avrupa birliği için üretilen vinçlerin de standartları farklı. Hatta Avrupa Birliği içindeki ülkeler arasında dahi standart farkları var. Yani sınırları belirli ve her ülke için geçerli olan bir standart yok aslında. Bu bakımdan Türkiye’de üretilen ürünlerin kendi içinde bir standardı var. Her vincin Türkiye şartlarında belirlenmiş bir güvenlik standardı var diyebiliriz. Kısaca söylemek gerekirse her vinçte moment kontrol, yük tutma valfleri, kanca limit sivici gibi güvenlik donanımları var. Ancak üretim standartları, prosesleri ve metodolojisi bakımından belirli bir standardın ve bunlarla ilgili bir denetim mekanizmasının olmadığını biliyoruz. 

Satın aldığımız araç üstü vinçlerin çoğu Avrupa Birliği ülkesinin standartlarında olmadığını biliyoruz. Aslında bu vinçlerin standartlarını, onları taşıyan araçların özellikleri ve O ülkenin mevzuatları belirliyor. Vinci seçtiğiniz kamyona göre imal etmeniz gerekiyor. Kamyonun yasal yüklü ağırlığı ve teknik taşıma kapasitesi vincin sınırlarını belirliyor. Ayrıca imal edilen vinçler bu kamyonların her bir aksının kapasitesini aşmamalı. Yani vincin ağırlığı aracın dingilleri arasında teknik kapasitesine göre dağıtılması gerekiyor. Türkiye’de üretilen vinçli kamyonlarda bu hususa uyulmuyor ve bu konu önemsenmiyor. Aslında bu konu aynı zamanda bir güvenlik zafiyeti de oluşturuyor. Zira bir aksta kapasitenin çok üzerine çıkılırken bir diğer aksta yük taşıyabileceğinden daha aşağıda kalıyor. Bu durumda toplam ağırlıkta limitte kalınmasına rağmen aks başına limitler aşılmış oluyor. Bu da sürüşü güvensiz yapıyor. Avrupa birliğinin çoğu ülkesinde güvenli sürüşü ve yük dağılımını sağlayacak kamyonlar kullanılabiliyor. Türkiye’de 4 akslı konvensiyonel kamyonlar tescil edilip trafikte kullanılabiliyorken Avrupa ülkelerinde 7 hatta 8 akslı kamyonlar kullanılabiliyor. Bu trafikte aks başı yük dağılımını düşürdüğü gibi daha güvenli sürüş de sağlıyor; böylelikle yollar statik olarak zorlanmıyor ve yollar da bozulmuyor. Türkiye’de teknik olarak 4 akslı (4 dingilli) bir kamyona teknik olarak 52 ton yüklü ağırlık izni alınabilirken aynı yükü Avrupa Birliği ülkelerinde 5 akslı (5 dingilli) araçla taşıyabiliyorsunuz. Hatta isterseniz daha fazla akslı (dingilli) araç kullanabiliyorsunuz. Bu da aks başı ağırlık değerini düşürdüğünden güvenliği arttırıyor. Ayrıca daha yüksek kapasiteli vinçleri monte etme imkânı da sağlanmış oluyor. Türkiye’de de 5 ve daha fazla akslı kamyonlar kullanılabilmeli. Yasanın 4 akslı araçlara izin verip fazlasına izin vermemesi güvenliği arttırmıyor bilakis azaltıyor. 

Her şeyden önce şunu söylemek lazım: Türkiye’de üretilen vinçler güzel ve iyi vinçler. Burada biraz da vinci kullanan kiralama firmalarının eğilimleri ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin düzenleyici kanunları ve kurumları vincin standardını belirliyor. Üretici aslında en iyi, en doğru, en kaliteli ve en güvenli vinci zaten üretiyor ve EU ülkelerine ihraç ediyor. Türkiye’nin kiralama işletmecileri ve yasal sınırlar üreticinin önündeki en büyük engeller. Üreticiler aslında bizlerin bütün isteklerini azami seviyede yapıyorlar. Kamyonlardaki 4 akslı kamyon sınırı ve mevcut yasalara göre yapabileceklerinin en iyisini yapıyorlar. Bunu hem bir avantaj hem de dezavantaj olarak görebiliriz. Çünkü isteklerimiz en üst seviyeden, zorlama projelerle yerine getirilirken bir yandan da uçlarda olmanın getirdiği azımsanmayacak bir risk alınmış oluyor hem kullanıcı hem de üretici açısından. Burada üreticiyi günah keçisi ilan etmek biraz kolaycılık olur. Önemli olan düzenleyici tedbirlerin otorite tarafından alınmasıdır. 

Üretimle ilgili tüm dünyada ciddi sorunlar var. İşgücü eksikliği, enerji masrafları ve devlet teşviklerinin yetersizliği özellikle Avrupa ve Türkiye’de üretici üzerinde çok ciddi sorun yaratıyor. Şu anda ve orta vadede Türkiye’nin kendi üretim kapasitesinin ve üretim kültürünün Türkiye’nin kendi ihtiyacını karşılaması mümkün değil. Verilen siparişlerde iki yıl bekleme süreleri var. Her fabrikanın üretim kapasitesi belli. Talebe yetişmeleri mümkün değil. Böyle bir ortamda gerçek bir fiyatlamanın olması da beklenemez. Dışarıdan ithalat her alanda olduğu gibi talebi karşılamak ve rekabetçi bir pazar oluşturmak için olmazsa olmaz bir olgudur. Piyasa şartlarına göre ithalatın olması gerektiğini; ülkenin menfaati açısından doğru buluyorum. Burada arz-talep dengesi ve rekabetçi bir pazarın oluşması iyi şekilde takip edilmeli, gerek görüldüğü zamanda ithalat ile ilgili bazı düzenlemeler yapılmalıdır. Çözümler ile ilgili bir başlık açılacaksa; özellikle 4 akslı kamyonların yanı sıra en azından 54 ton teknik kapasiteye sahip 5 akslı kamyonların trafikten tescil edilmesinin sağlanması gerektiğini söyleyebiliriz. Bu izinler sadece araç üstü özel yapım vinçler ya da beton pompaları için olmalıdır. Bölünebilir yük taşımacılığı için 4 akslı kamyon ve yasal yüklü ağırlık değeri 32 ton ile sınırlandırılmalı.

Tlgtechnic Genel Müdürü Tolga Yavuz:

Şikâyet olmadığı için denetleme yapılmıyor

Ar-Ge alanında önemli yatırımlar yapan bir şirket olarak Avrupa normları gereği olan ‘EN 12999’ standartlarında makina üretimi yapıyoruz. Uluslararası onaylı kuruluşlardan gerekli CE ve ISO belgelerini her yıl yeniliyoruz. Maalesef bizim gibi üretim yapan şirket sayısı bir elin parmağını geçmeyecek kadar az. Ancak bizim belki 5 katımız kadar, hiçbir standart gözetmeden, mühendis çalıştırmadan iş yapan merdiven altı vinç imalatçısı var. Bu imalatçılar çok ucuza makina yapıyor. Dolayısıyla hem sektöre hem de müşterilerimize zarar veriyor. Standart dışı vinç üretimi nedeniyle her yıl onlarca ölümlü iş kazası yaşanıyor. Maalesef ilgili bakanlığa şikayet olmadığı için hiçbir denetleme yapılmıyor. Sadece bizim gibi profesyonel firmalar denetleniyor. Gerekli standartlara sahip olmayanlara iş yeri açma ruhsatı verilmemeli.

MPG Makine Prodüksiyon Genel Müdürü Veysel Alver:

Piyasa şartları yurt dışına yöneltiyor

■ Türkiye’de özellikle vinç ithalatında isteyen istediğini ithal edebiliyor. Hatta 10 yıllık vinçler bile ithal ediliyor. TSE’nin sayfasından da kontrol edilebileceği üzere, bizim vinçlerimiz ‘EN 12999’ standardında üretiliyor. Biz ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Ürettiğimiz vinçler, birçok Avrupa ülkesinde kullanılıyor. Danimarka Teknoloji Enstitüsü gibi İhracat yaptığımız ülkenin standart enstitülerinden belgelerimiz var. Piyasadaki denetimsizlik ve ikinci el ithalatı nedeniyle piyasa şartları üretici lehine değil. Dolayısıyla iç piyasaya satamadığımız tonajlı vinçleri yurtdışına satıyoruz.

Bizim Vinç CEO’su Mahmut Efek:

YBM’ye dünya standartlarını soruyoruz

■ Bazı firmalar tarafından üretilen vinçler oldukça yeterli seviyede, fakat ülkemizin kültürel bakış açısı ekonomik çözümlere yönelik olduğu için geçiştirilmiş bypass sistemler kullanılıyor bu sistemlerin yeterli olmadığını düşünüyorum. Resmi kurumlar tarafından üretici firmaların ürettikleri vinçlerin kesinlikle denetim altında olması ve buna göre pazarlanması gerektiğini düşünüyorum. 

Siparişlerimizi vermeden ilk baktığımız madde makine üzerindeki denge kontrol ve yük kontrol sistemlerinin yeterliliği oluyor. Maalesef ülkemizde TS-EN 12999 standartlarında üretim yapan çok az firma var ve ülkemizdeki sipariş algısı hangi makine daha çok kaldırıyor yönünde. Bu algının yıkılması gerekiyor. Bence asıl soru şu olmalı; hangi makine daha güvenli çalışma koşulları sunuyor? Maalesef bu soru en son sorulan sorular arasında. Güvenlik sistemleri, malzeme kalitesi ve mühendislik kalitesini kendi ekibimiz tarafından ve sektörde duayen kişiler ile denetliyoruz. Bu alanda YMB ile fabrika ziyaretlerinde bulunarak dünya genelindeki standartların ne durumda olduğunu, nasıl hayata geçirilmesi gerektiğini istişare ediyoruz.

Katlanır bomlu vinç üretiminde dünya genelinde çok iyi bir konumda olduğumuzu düşünüyorum. Yurtdışına ihraç edilen vinçlerimizin mühendislik olarak harika makineler olduğu ve dünya genelinde oldukça güzel işler yaptığı söyleniyor. Uluslararası standartlarında makinelerimizin olması gurur verici. Ancak yurtiçinde makineler üzerindeki ekipmanların çoğunun ithal olması, üreticilerimizi ‘’montajcı‘’ gibi görünmesine sebep oluyor. Umarım valflerimiz, yerli üretim çelik ürünlerimiz ve araçlarımız ile ülke ekonomimize daha fazla katkıda bulunur. Bunun için devletimizin bu firmaları teşvik etmesi gerekir.

Bu tipteki vinçlerin ithal edilmesi özellikle son dönemde oldukça popüler ve kârlı bir hal aldı, ülkemizde yaşanan enflasyon bunu tetikleyen en büyük problem oldu. Çin hükümeti bu konuyu fırsata çevirerek Türkiye’yi kendilerine çok iyi bir pazar haline getirdiler. Fiyatları yerli ve Avrupalı üreticilerin yarı fiyatı. Bu da sektördeki talebi etkiliyor. Devletimizin bu konuda önlemler alacağına inanıyorum. Devletimizin yerli üreticilerimizi denetimli teşvik etmesi gerekiyor. Bu teşvik sadece vinç üreticileri değil, çelik üreticileri, valf üreticileri, elektronik parça üreticileri gibi üretici ile bağlantılı tüm firmalar teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Kardelen Mühendislik Genel Müdürü Tolga Öztürk:

Servis hizmetleri yetersiz

 ■ Firma olarak, ‘NE 12999’a göre üretim yapıyoruz. Denetçi firmalardan destek alıyoruz. Ürün yelpazemizdeki vinçler, ithal edilen vinçler ile aynı özellikte. Ancak, yetersiz teknik servis hizmetinden dolayı sektörde sıkıntılar yaşandığını öngörüyoruz.

TSE: Sadece iki firma 'EN 12999' belgesine sahip

■ Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan TSE yetkilileri, şu açıklamayı yaptı: “Bir firma ilgili standart kapsamında iki ayrı markadan Türk standardlarına uygunluk belgesine (TSE) sahip. TS EN 12999 standardı ihtiyari bir standart olması nedeniyle, üretici firmaların kurumumuzdan belge talep etmeleri durumunda üretim yeri ve üretilen ürün standart kapsamında incelenerek tüm şartların sağlanması durumunda belgelendirme yapılıyor. Belgelendirme sürecinde standartta yer alan; tasarım hesaplamaları, gerilme analizleri, mekanik düzenlemeler, hidrolik sistem, kumanda sistemi, elektrik sistemi, montaj, güvenlik kuralları ve kullanım bilgileri değerlendiriliyor. Ayrıca belgeli firmalar her yıl düzenli olarak denetleniyor ve standart kapsamında deneyler tekrar ediliyor. Herhangi bir uygunsuzluk tespit edilmesi durumunda askı ve/veya iptal yaptırımlar uygulanıyor. Enstitümüzün belge talebi olmayan kuruluşlara yönelik denetim ve/veya yaptırım yetkisi bulunmuyor.”

“Fahiş fiyat uygulayan tedarikçi de denetlenmeli”

■ Sektör temsilcileri, standartlara uygun üretim yapan şirketlerin yüksek maliyetli hammadde aldığını, bu durumun satış maliyetine yansıdığını ve dolayısıyla merdiven altı üretim yapan şirketlerle rekabette zorlandıklarını dile getiriyor. Yerli tedarikçilerin Euro ile satış yapmasının kendilerini zorladığını dile getiren bir şirket yetkilisi, şu bilgileri verdi: “Son yıllarda yerli hammadde ve parça imalatı yapan çok sayıda tedarikçi oluştu ancak bu firmalar da durumu suistimal edip TL ile mal ettiği yerli ürünleri bize Euro olarak satıyor. Oysaki tedarik sanayiinde dışa bağımlılığımız neredeyse bitmiş durumda. Euro endeksli satışa mecbur bırakılıyoruz. Hatta bazı üreticiler İtalyan malı parçalarla aynı fiyata satacak kadar ileri gidiyorlar. Hem müşteriler hem de bizim gibi firmalar açısından yüksek fiyatlı sıfır makinalar ve yüksek fiyatlı ikinci el makinalar bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Hammadde üreticiler çok fahiş fiyat ve kar payıyla satış yaptıkları için enflasyon yükseliyor. Bu kurumlar denetlenmediği sürece sektör daha kötüye gidecektir.”

 

 

 

Ekonomi