Kalıpta Çin'in baskısı fabrika kapattırıyor
Otomotiv endüstrisinin içinde bulunduğu maliyet ve rekabet kıskacı, en fazla bu sektöre üretim yapan kalıp üretiminde gözleniyor. Çin baskısının da etkisiyle KOBİ ölçeğindeki firmaların üretimden çekildiğine dikkat çeken UKUB Başkanı Şahan Eçin, 2025’te tablonun daha da derinleşeceğini ifade etti.
ESRA ÖZARFAT-ALİ ŞAHİN / BURSA
Dünyada 160 milyar dolar, Türkiye’de ise 2,7 milyar dolarlık ciroya ve 300 milyon dolarlık ortalama ihracat rakamına sahip kalıp sektörü, otomotiv endüstrisinin en önemli çözüm ortağı.
Son yıllarda özellikle otomotiv endüstrisindeki yeni projeler nedeniyle yoğun günler yaşayan kalıp sektörü, son zamanlarda maliyet baskısı, finansa erişim zorlukları ve güçlü rakip Çin nedeniyle zor günler geçiriyor. Otomotiv endüstrisinin üretim üssü Bursa’da da kalıp üretimi yapan bazı firmaların üretimlerine son verdikleri, kendi kalıplarını üreten büyük tedarik sanayilerinin ise kalıp üretimini maliyetler nedeniyle Çin’e kaydırdığı biliniyor. Türkiye her ne kadar Portekiz’den daha ucuz işgücü maliyetine sahip olmasa da Çin faktörü Portekiz’de de rekabetçi olarak Türk üreticilerin karşısına çıkıyor. Ana sanayilerin kalıp projelerinin yoğun olarak üretildiği Portekiz’de de kalıpların Çin’e ürettirildiği konuşuluyor.
“Bizdeki en büyük sorun ciddi sayıda konkordato olması”
Türkiye’de kalıp üretiminin saat ortalaması 32 euro, Portekiz’de ise 46,4 Euro. İtalya’da bu rakam 53 Euro olurken Çin’de ise 26 Euro.
Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği (UKUB) Başkanı Şahan Eçin, “Portekiz saat ortalaması olarak bizden yüzde 45 daha pahalı. Çin ise yüzde 20 daha uygun. Portekiz’in kalıp üretiminde bizden daha uygun olduğu doğru değil. Ama Portekiz, kalıplarının kritik önemde olanlarını kendi ülkesinde üretirken, kritik olmayanları Çin’de ürettiriyor. Avrupa şu anda üretim anlamında Çin’i ciddi manada kullanıyor. Bunu Türkiye’de yapanlar da var” dedi.
Çin faktörünün global rekabette her sektörü zora soktuğunu, kalıp sektöründe de bu baskının hissedildiğini belirten Eçin, “Çin, şu anda makine sektöründen otomotive kadar pek çok sektörü ezmiş durumda. Devletin sübvansiyonu her alanda çok fazla. Çin’e karşı hiç kimse bir şey yapamaz. Ticaret Çin’den doğrudan yapılamasa bile Avrupa ülkeleri üzerinden devam ediyor. Bizdeki en büyük sorun ciddi sayıda konkordato olması. Süreç çelik firmalarından başladı ve kalıpçılara uzandı. Çevremizde kapanan firmaların sayısı artış göstermeye başladı. OEM, ana tedarikçi ve tedarikçi arasındaki üçgen yapı doğru çalışmıyor. Para bir yerlerde bloke oluyor, gelse de maliyetlere yetmiyor. Üretici krediye yöneliyor. Sorun tamamen finansa erişimin olmaması ve para döngüsünün tıkanmış olması” diye konuştu.
Kalıp üretimi yapan KOBİ ölçeğindeki firmaların üretimden çekildiğine dikkati çeken Şahan Eçin, yılsonunda ve 2025 yılında bu tablonun daha da derinleşeceğini ifade etti.
Kurumsal yapısı güçlü ve dış müşteri kaynaklı olan firmaların ayakta kalabileceğini kaydeden Eçin, şöyle konuştu: “Şu anda her firmada yüzde 25 ila 30 arasında istihdamda bir daralma gözlemliyoruz. Herkes minimum işçiyle maksimum işi yapma gayretinde. Bu zamanda kazananlar da yurt dışı bağlantılarıyla üretim yapanlar olacak. Kalıp sektörü avans ile çalışır. Şu anda ana sanayiler avans vermeyi de kabul etmiyor. Parça tesliminden sonra ödeme yapılacağı ifade ediliyor. Öz sermayesi güçlü olmayan KOBİ ölçeğindeki kalıpçılar ana sanayiler karşısında eksi maliyetle işe başlamak zorunda kalıyor. Aksi halde iş kaybetmek çok daha büyük bir risk. Kalıpçılar olarak yapmamız gereken, temkinli davranarak yatırımdan uzak durmak, mevcut yatırımlarla işleri sürdürmek ve yurt dışı kaynaklı projeler kazanmak gayreti olmalı. Fakat 100 kalıpçıdan 30’u elenecek. Kapanmalar başladı bile.”
“Yetkinliğimizi kaybetme ihtimalimiz var”
Son dönemde azalan proje sayısı ve Çin’den yapılan ithalatların sektörü olumsuz etkilediğini belirten Ceydak Kalıp Genel Müdürü Kemal Kutay Can, “Çin’e kayan işler beraberinde önemli bir know-how’ı da götürüyor. Şirketlerimizde küçülme başladığında önemli bir nitelikli işgücünü tasfiye ederek bu sektördeki yetkinliğimizi kaybetme ihtimalimiz bulunuyor. Kalıp tarafında bir ekosistem kurularak hem mevcut kapasitelerin verimli kullanılması hem de müşteri taleplerine uygun üretimlerin yapılması adına adımlara ihtiyacımız var. Bugün geldiğimiz noktada know-how tarafında ilerleyemediğimiz gibi ucuz işgücü avantajımızı da kaybetmeye başladık. Bu gidişat sadece iç pazarda değil ihracat pazarlarındaki rekabette de geride kalmamıza neden oluyor. Kurun hareketsizliğine karşın maliyet tarafında yaşanan artışlar karlılığı ve rekabet gücünü çok fazla aşağıya çekti” dedi.
“Mühendislik hizmetleri de Çin’e gidiyor”
TKare Mühendislik Genel Müdürü Murathan Toktaş maliyet artışlarını fiyatlara yansıtamadıklarını belirterek, şöyle konuştu: “Bu da bizi yeni pazarlar bulma konusunda zorluyor. Türkiye’de sektörümüz açısından bir işçinin maliyeti 2 bin doları buluyor. Aynı işçilik Çin’de 750 dolar bandında. Rakam İtalya’da bile 1800 Euro’da. Ülkemizde son yıllarda önemli miktarda kalıbın yerli üreticiler yerine Çin’de yaptırıldığını görüyorduk. Şimdi mühendislik hizmetleri de o bölgeye kaymaya başladı. Sektördeki istihdam ve firma devamlılığı açısından hem kalıp hem de mühendislik tarafındaki bu durumun düzenleme altına alınması gerekiyor. Avrupa’da da benzerleri yaşanan iç piyasadaki bu yavaşlamanın temel nedeni Çin’e giden projeler. Özellikle Tier 2 üreticilerin kapasitelerinde önemli boşluklar var.”